Tarık suresi 3. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿اَلنَّجْمُ الثَّاقِبُۙ ﴾ [الطارق: 3]
ayet arapça & türkçe okunuşuEnnecmu-śśâkib(u) [Tarık: 3]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
O, (ışığıyla karanlığı) delen yıldızdır. [Tarık: 3]
Tarık Suresi 3. ayet tefsiri
Sûrede vurgulanmak istenen hakikatleri beyân için iki şey üzerine yemin edilir: Semâ ve târık. Semâ, sırlarına vakıf olmamız takatimizin ötesinde olan, ancak cüz’i bir şekilde görüp bilebildiğimiz gökyüzüdür. اَلطَّارِقُ ( tārık ) ise, bir aletle veya herhangi bir cisimle vurmak, çarpmak anlamına gelen اَلطَّرْقُ ( tark ) kelimesinden isimdir. Bu bakımdan ayaklarımızla vurup yürüdüğümüz yola, ayaklarını vurarak yola giden yolcuya ve geceleyin gelip gönül hoplatan ziyaretçiye “ târık ” denilir. Sonra bu mânadan hareketle her ne olursa olsun geceleyin ortaya çıkıp göze gönle çarpan her şeye hatta hayalî şekillere de târık denilmiştir. Sabaha yakın ortaya çıkan Sabah yıldızına da parlaklığıyla göze çarptığından dolayı bu isim verilmiştir. Nitekim burada onun “ necm-i sâkıb ” olduğu beyân edilir. اَلنَّجْمُ الثَّاقِبُ ( en-necmu’s-sâkıb ), “ delen yıldız ” anlamına gelip ışığının kuvvetinden dolayı karanlığı deliyor gibi gözüken her parlak yıldıza denir. Bu kelimenin “ yüksek yıldız ” anlamı da vardır. Bu anlamlardan hareketle Necm-i sâkıbın gece doğan herhangi bir parlak ve yüksek yıldıza, Sabah yıldızına, Necm sûresinin birinci ayetinde zikredilen Süreyyâ yıldızına veya Kur’an’ın inen parçalarının her birine isim olması mümkündür.
Bu yeminlerin gâyesi, her insan üzerinde, onu koruyan, onun düşünce, niyet, söz ve davranışlarını görüp gözeten, takip edip kaydeden bir bekçi bir koruyucu muhâfız bulunduğunu haber vermektir. Bu muhâfız öncelikle mutlak bir kudret ve sonsuz ilim sahibi olan Allah zü’l-celâl Hazretleridir. Cenâb-ı Hakk’ın bu vasfını dile getiren şu âyet-i kerîmeler ne kadar dikkat çekicidir:
“ Allah, üzerinizde kusursuz bir gözetleyici ve koruyucudur. ” ( Nisâ 4/1 )
“ Allah, her şeyi hakkiyle görüp gözetendir. ” ( Ahzab 33/52 )
“ Gerçek şu ki, insanı biz yarattık ve nefsinin ona neler fısıldadığını da çok iyi biliyoruz. Çünkü biz ona şah damarından daha yakınız. ” ( Kâf 50/16 )
Bu ayetler, insanın üzerindeki en büyük bekçinin yüce Allah olduğunu haber verir.
Rivayet edildiğine göre Hz. Ömer, hilâfeti devrinde Muâz ( r.a. )’ı Kilâboğulları aşiretine göndermişti. Devlet hazinesinden ödenmesi gereken paraları ödeyecek, verilmesi gereken malları verecek, zenginlerden alınan zekâtları fakirlere ve muhtaçlara dağıtacaktı. Hz. Muâz, üzerine aldığı bu vazîfeyi îtinâ ile îfâ ediyor, gönüller fethederek tatlı hatıralarla geri dönüyordu. Geri döndüğünde, dünya malı olarak Sadece omuzuna attığı atkısı kalıyordu. Bu atkı zaten, giderken de var olan bir atkıydı. Bir defâsında hanımı dayanamayıp sordu:
“ –Böyle bir vazîfe üstlenenler, belli bir ücret alırlar, evlerine de hediye getirirler. Senin hediyelerin nerede? ”
Muâz ( r.a. ) cevap verdi:
“ –Benimle birlikte yanımdan hiç ayrılmayan bir murâkıp vardı. Her aldığımı, verdiğimi hesap ediyordu. ”
Hanımı kızdı:
“ –Resûlullah ( s.a.s. ) her şeyde sana güvenirdi. Ebubekir de öyle. Ömer geldi; seninle birlikte murâkıp mı gönderiyor? Her yaptığını tâkip mi ettiriyor? ” dedi.
Söz, Hz. Ömer’in hanımına, ondan da Hz. Ömer’e ulaştı. Hz. Ömer, Muâz ( r.a. )’ı çağırıp sitemle sordu:
“ –Ben senin ardından böyle bir murâkıp göndermediğim hâlde, duyduklarım nedir yâ Muâz? Benim sana îtimâdım yok mu zannediyorsun? ”
Hz. Muâz’ın cevâbı pek mânidardı:
“ –Ey Mü’minlerin Emîri! Hanımıma özür olarak öne sürebilecek ancak bunu bulabildim. Hem murâkıp dediğim, sizin murâkıbınız değil, Allah’ın murâkabesi idi. Bu sebeple yaptığım hizmetin ecri zâyi olmasın diye -câiz bile olsa- nefsim için hiçbir şey alamam… ”
Hz. Ömer, onun bu sözlerle neyi kasdettiğini anlamıştı. Zira Muâz ( r.a. ) nefsine ve dünyaya âit her şeyden müstağnî idi. Halîfe, onu taltîf ederek kendinden bir miktar hediye verdi ve:
“ –Git bununla âilenin gönlünü al! ” dedi.
Bununla birlikte ayette bahsedilen “ hâfız ”ın bekçi melekler olması da mümkündür. Zira:
“ Oysa yanıbaşınızda sizi sürekli gözetleyenler var. Her söz ve davranışınızı kayda geçiren tertemiz, şerefli melekler. Yaptığınız her şeyi bilirler. ” ( İnfitâr 82/10-12 )
“ Allah, kullarının üzerinde her istediğini yapma kudret ve kuvvetine sahiptir. Ayrıca üzerinize, yaptıklarınızı kaydeden ve sizi koruyan melekler gönderir... ” ( En‘âm 6/61 ) ayetleri, insanı takip eden, onun söz ve davranışlarını yazıp kaydeden bekçi meleklerin varlığını haber vermektedir. Bu sebeple insanın, azgın nefsin aldatmalarına kanmayıp hayatını bu ilâhî ikazlar ışığında tanzim ederek düzene sokmaya çalışması gerekir. Özellikle çocuklarımızı terbiye ederken, üzerlerinde böyle ilâhî bir kontrolün olduğu onların körpe dimağlarına kesinlikle nakşedilmelidir.
İnsanın başıboş bırakılmadığına, kontrol edildiğine ve birgün hesaba çekileceğine delil isterseniz:
Ömer Çelik Tefsiri
Tarık suresi 3 ayeti anlamı - okunuşu
O, karanlıkları delip geçen parlak bir yıldızdır.
Mokhtasar tefsiri
O, parıldayan ışığıyla gökyüzünü delen bir yıldızdır.
Ali Fikri Yavuz
O, ışık saçan yıldızdır; (Zuhal yıldızıdır)
İngilizce - Sahih International
It is the piercing star -
Tarık suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Parıl parıl parlıyan yıldız.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
(O, zülməti yaran) parlaq ulduzdur!
Kuran Araştırmaları Vakfı
(O, karanlığı) delen yıldızdır.
Tarık suresi (At-Tariq) 3 ayeti arapça okunuşu
﴿النَّجْمُ الثَّاقِبُ﴾
[ الطارق: 3]
English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Cehennem, yalnız azgınları bekleyen yerdir. Dönecekleri yer orasıdır.
- Eğer bütün insanlar tek ümmet olma durumuna gelmeyecek olsaydı, Rahman olan Allah'ı inkar edenlerin evlerinin
- Sizler ve taptığınız şeyler, cehenneme girecek kimseden başkasını Allah'a karşı azdırıcı değilsiniz.
- Ancak tevbe edenler, nefislerini ıslah edenler, Allah'ın Kitap'ına sarılanlar ve dinlerine Allah için candan bağlananlar
- Onun karada da, sizi yere batırmasından veya başınıza taş yağdırmasından güvende misiniz? Sonra kendinize bir
- "Elini koynuna koy, lekesiz, bembeyaz çıksın. Korkudan açılan kollarını kendine çek! Bu ikisi Firavun ve
- "Ey Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl" deyip daha çocukken ona hikmet, katımızdan kalp yumuşaklığı ve safiyet
- Onlara: "Rahman'a secdeye varın" dendiği zaman "Rahman da nedir? Emrettiğine mi secdeye varacağız?" derler. Bu,
- Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, Rablerinin kendilerine verdiğini almış olarak bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. Çünkü
- Biz yeryüzünü, dirilerin ve ölülerin toplantı yeri yapmadık mı?
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Tarık indirin:
Tarık Suresi mp3 : Tarık suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Ammar Al-Mulla
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler