Nisa suresi 34. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Nisa suresi 34 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Nisa suresi - An-Nisa aya 34 (The Women).
  
   

﴿اَلرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَٓاءِ بِمَا فَضَّلَ اللّٰهُ بَعْضَهُمْ عَلٰى بَعْضٍ وَبِمَٓا اَنْفَقُوا مِنْ اَمْوَالِهِمْۜ فَالصَّالِحَاتُ قَانِتَاتٌ حَافِظَاتٌ لِلْغَيْبِ بِمَا حَفِظَ اللّٰهُۜ وَالّٰت۪ي تَخَافُونَ نُشُوزَهُنَّ فَعِظُوهُنَّ وَاهْجُرُوهُنَّ فِي الْمَضَاجِعِ وَاضْرِبُوهُنَّۚ فَاِنْ اَطَعْنَكُمْ فَلَا تَبْغُوا عَلَيْهِنَّ سَب۪يلًاۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلِيًّا كَب۪يرًا ﴾ [النساء: 34]

ayet arapça & türkçe okunuşu

Erricâlu kavvâmûne ‘alâ annisâ-i bimâ faddala(A)llâhu ba’dahum ‘alâ ba’din vebimâ enfekû min emvâlihim(c) fe-ssâlihâtu kânitâtun hâfizâtun lilġaybi bimâ hafiza(A)llâh(u)(c) vellâtî teḣâfûne nuşûzehunne fe’izûhunne vehcurûhunne fî-lmedâci’i vadribûhun(ne)(s) fe-in eta’nekum felâ tebġû ‘aleyhinne sebîlâ(en)(k) inna(A)llâhe kâne ‘aliyyen kebîrâ(n) [Nisa: 34]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

Allah'ın kimini kimine üstün kılmasından ötürü ve erkeklerin, mallarından sarfetmelerinden dolayı erkekler kadınlar üzerine hakimdirler. İyi kadınlar, gönülden boyun eğenler ve Allah'ın korunmasını emrettiğini, kocasının bulunmadığı zaman da koruyanlardır. Serkeşlik etmelerinden endişelendiğiniz kadınlara öğüt verin, yataklarında onları yalnız bırakın, nihayet dövün. Size itaat ediyorlarsa aleyhlerine yol aramayın. Doğrusu Allah Yüce'dir, Büyük'tür. [Nisa: 34]


Nisa Suresi 34. ayet tefsiri

“ Koruyucu ve yönetici ” olarak çevrilen kelime, اَلْقَوَّامُ ( kavvâm )dır. Kavvâm; bir işe bakan ve onu gereği gibi yapıp sonuçlandırmaya önem veren mânasını taşır. Buna göre erkekler kadınların genel anlamda hâkimi olmakla birlikte, bu hâkimiyet mutlak ve keyfî değil, “ Bir kavmin efendisi, ona hizmet edendir ” ( Deylemî, Müsned, II, 324 ) hadisindeki mânaya uygun olarak, hizmet etme anlamını da içinde barındıran bir hâkimiyettir. Böylelikle, Kur’ân’ın belirlediği aile ve toplum içindeki iş bölümünde, kadınla erkek arasında mutlak bir eşitlikten bahsetmek doğru değildir. Ancak her iki cinsin fıtratlarına uygun düşecek bir işbölümünden ve dayanışmadan söz etmek mümkündür.

Âyette kocaların eşleri üzerindeki değil de, genel olarak erkeklerin kadınlar üzerindeki koruyuculuk ve yöneticiliğinden bahsedilir. Erkeklerin bu özelliği de, biri fıtrî, diğeri ise kesbî ve içtimâî nitelikte olan şu iki sebebe bağlanır:

Birincisi; Allah insanların bir kısmını diğerlerinden daha üstün özelliklerle yaratmıştır. Burada genel olarak erkeklerin kadınlara nispetle fıtraten bir üstünlüğe sahip oldukları anlaşılır. Ancak söz konusu edilen ve erkeğin yaratılıştan sahip olduğu üstünlük her bakımdan değil, “ kavvâm ”lık vazifesinin gerekleri olan bazı hususiyetlerdir. Fizikî güç, aklî olgunluk, idarî kabiliyet gibi özellikler bunlar arasında sayılabilir. Bununla birlikte, âyet-i kerîme, bu üstünlüğü mutlak mânada erkeklere hasretmemiş, bazı insanları diğer bazılarına üstün kıldığını ifade eden bir üslupla nâzil olmuştur. Buradaki söz gelişinden, erkeklerde bulunup kadınlarda olmayan bazı hususiyetler öncelikle anlaşılması lazımdır. Şunu da belirtmek gerekir ki, her erkeğin her kadından bu noktada üstün olduğunu söylemek doğru değildir. Fert fert karşılaştırmak yerine, cins olarak genel mânada erkeğin kadından yöneticilik bakımından üstün olduğu söylenebilir. Ancak bazı kadınların bazı erkeklerden bu hususta daha ileri olduğu da müşâhede edilen bir durumdur. Ayrıca kadın cinsi de erkek cinsinde bulunmayan bazı fıtrî özelliklerle mücehhez kılınmıştır. Bu sebeple her iki cinsin birbirine çeşitli yönlerden muhtaç ve bağımlı olduğu unutulmamalıdır. Yine bu ifade tarzından, erkeğin “ kavvâm ” olabilmesi için sözü edilen üstünlüklere sahip olması gerektiği anlaşılır.

İkincisi; erkekler mallarından harcama yapmaktadırlar. Yani aile geçimini ve diğer mâlî yükümlülükleri üstlenen cins erkektir. İnsanlık tarihinin ilk dönemlerinden itibaren genellikle ailenin geçimini sağlayan taraf erkek olmuştur. Nitekim mirasta kadının erkeğe göre yarım hisse alması da bu noktayla alakalıdır. Günümüzde kadınlar iktisâdî hayata önemli ölçüde dâhil olmakla beraber, büyük çoğunluk itibariyle aynı durum devam etmektedir.

Ailenin teşekkülünü sağlayan temel esaslar olan karı-koca, aile hayatını Allah’ın rızâsına uygun bir şekilde yürütebilmek için bazı dînî, hukukî, ahlâkî kâidelere uymak mecburiyetindedirler. Bu kâidelere uyulduğu müddetçe ciddi bir problem çıkmayacaktır. Ancak taraflar bu kâidelere uymazsa çeşitli yaptırımlar devreye girecektir. Bu sebepledir ki, bu âyet-i kerîmede kadının, 128. âyette ise kocanın hukuku çiğnemesi söz konusu edilerek, problemin çözümü için bazı tedbirler konulmuştur.

Kur’ân-ı Kerîm’e göre kadınlar, aile hukukuna riayet edip etmemelerine göre iki sıfatla vasıflanır: “ Sâliha ” ve “ nâşize ”. Sâliha kadınlar itaatkârdır. Onların mümeyyiz vasıfları hem Allah’a hem de eşlerine itaatkâr olmalarıdır. Bunlar ilâhî kanunlara uygun davranır, ailenin namus ve şerefine leke sürmezler. Resulullah ( s.a.s. ), böyle sâliha ve dindar kadınları överek  şöyle buyurmuştur:

“ Kadınların en hayırlısı, yüzüne baktığında seni mutlu eden, bir şey yapmasını istediğinde itaat eden, yanında bulunmadığın sırada gerek nefsi ve gerekse malın açısından seni korumaya çalışan kadındır. ” ( Ebû Dâvûd, Zekât 32; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 251, 432 )

“ Dünya geçici bir faydalanmadan ibarettir. Onun fayda sağlayan en hayırlı varlığı dindar kadındır. ” ( Müslim, Radâ‘ 64 )

“ Bir kadın beş vakit namazını kılar, orucunu tutar, namusunu korur ve kocasına itaat ederse; ona «Cennete istediğin kapıdan gir» denilir. ” ( Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 191 )

Bir kadın, şayet “ kavvâm ”lık vazifesini layıkıyla yerine getiren bir kocaya karşı itaatsizlik, bahsedilen kâidelere karşı çıkma ve başkaldırma alâmetleri gösterirse, âyet-i kerîme kocanın alması gereken bazı tedbirleri bildirir. Bu tedbirler sırasıyla şöyledir:

  Nasihat etmek,

  Yatakta yalnız bırakmak,

  Yüze vurmamak ve yara bere bırakacak tarzda olmamak şartıyla hafifçe dövmek.

Dövmekle alakalı unutulmaması gereken şu üç noktaya dikkat etmek gerekir. Birinci olarak, erkek ailevî vazifelerini yerine getirmiş ve kavvâmlık çerçevesine giren mesuliyetlerini ifa etmiş olmalıdır. İkinci olarak, burada dövülmesi söz konusu edilen kişi, ailenin şeref ve haysiyetine aykırı hareket eden, itaatsizliği ve baş kaldırması söz konusu olan ve diğer tedbirler kâr etmeyen bir kadındır. Dövme işi, boşanmaya gidilen bir yolda, ailenin bozulmaya yüz tutan bir yönünün ıslahı için son çarelerden biri olarak zikredilmektedir. Üçüncü olarak da, hiçbir âlim ve müfessir kadının feci bir surette dövülebileceğine cevaz vermemiş, bilakis dövmenin hafif, iz bırakmayacak, zarar vermeyecek, yüze gelmeyecek şekilde olması gerektiği ısrarla belirtilmiştir. Bütün bunlardan sonra, ibaresi apaçık olan bir hususu farklı amaçlarla, farklı zihniyetlerle tevil yoluna gitmek caiz değildir.

Şunu da göz ardı etmemek lazımdır ki, ayet-i celilede son çare olarak sunulan dövme fiili, hiçbir zaman istenen bir durum olmamakla ve bütün kadınlara şamil bulunmamakla beraber toplum kapsamlı olarak incelendiğinde bazı kadınların hafif de olsa şiddet kullanmaktan başka bir dilden anlamayacakları gerçeğidir. Kadınla ilgili konulara kadın duygusallığı içinde yaklaşan bazı dar görüşlü kimseler sanki Allah kelamında bir yanlış varmış gibi bir gayret içine girip anlamı gayet açık ve net bulunan bir kelimeyi, bir tabiri, bir gerçeği tersine çevirip gerçek dışı bir yoruma zorlamaktadırlar. Kocasına daimi itaatsizlik halinde olan, ailenin itibarını hiçe sayarak davranan, sözden anlamayan, yerine göre kocasına şiddet kullanmayı düşünen bir kadını te’dib edip yuvayı yıkılmaktan kurtarmaya çalışmak ve bu formülü başka hiç çare kalmamışsa son çare olarak uygulamakta bir mahzur yoktur. Şimdilerde karısı tarafından şiddete maruz kalan erkeklerin sayısı artmasına rağmen birçok kimse görmezlikten gelirken, böyle bir konuda feminist yaklaşımların kendilerini nerelere götüreceğini hesaplamayan basîretsiz kişiler düşünmeden ve toplumu tanımadan konuşmaya devam etmektedirler.

Bu açıklananların yanında, dinimizin hukukî kâidelerden başka ahlâkî tavsiyeleri olduğu da unutulmamalıdır. Bazı durumlarda uygulanabilecek ihtimaller, fetva ve takvâ yolları olarak iki şekilde mülahaza olunabilir. Bu bakımdan, âyet-i kerîmede gerekli durumlarda ve şartlarına uygun biçimde dövme izni yer almakla birlikte, Peygamber Efendimiz ( s.a.s. ) erkeklerin eşlerini dövmelerini menetmiş ( Buhârî, Nikah 93 ), kendisi de hayatı boyunca hiç kimseye elini kaldırmamıştır. Resulullah ( s.a.s. ), hanımlarıyla zaman zaman sıkıntılı günler yaşamış, aralarındaki kıskançlık neticesi mübârek gönlünü huzursuz eden durumlarla karşılaşmış, hatta dünyalık isteklerinden bunaldığı için bir ay boyunca bütün eşlerinden ayrılıp tek başına inzivaya çekildiği bir dönem dahi olmuş, buna rağmen asla hiçbir hanımına değil el kaldırmak, kırıcı bir söz dahi söylememiştir. Böyle bir Peygamberin ümmeti olan müslümanlara da kadınlara karşı onunki gibi bir inceliğe sahip olmaya çalışmak yaraşır.

Gönül ehli bir âlim şöyle der: “ Kadının bir eziyetine katlanmak, aslında yirmi eziyetinden kurtulmak demektir. Bir eziyete katlanınca çocuğunuzu tokattan, tencerenizi kırılmaktan, buzağınızı dayaktan, kedinizi itilip kakılmaktan, elbisenizi yanmaktan, misafirlerinizi de bırakılıp gitmekten kurtarmış olursunuz. ”

Resûlullah ( s.a.s. ), erkekleri hanımların eziyetlerine karşı daha müsamahakâr olmaya teşvik için şöyle buyurur:

“ Dünyada hiçbir kadın eşine eziyet etmez ki hûrilerden olan eşi ona şöyle çıkışmasın: «Allah canını alsın. Ona eziyet etme. O senin yanında misâfirdir. Yakında seni bırakıp bize gelecek!» ( Tirmizî, Radâ‘ 19 ).

Bütün bu tedbirler faydalı olduğu ve serkeşlik yapıp başkaldıran kadın bu davranışından vazgeçtiği takdirde, artık ona haksızlık yapmak için kocanın herhangi bir bahane araması, sözlü veya fiilî olarak eza etmesi zulümdür, caiz değildir. Aksi takdirde karşısında çok yüce olan Allah’ı bulur ki, Allah’ın zulmeden erkeğe karşı olan kudreti, erkeğin kadına karşı olan kuvvetinden çok daha büyüktür.

Bütün bu aile içi önlemler fayda vermez ve aile dağılma noktasına gelirse Yüce Allah son çare olarak şöyle bir çözüm yoluna gidilmesini tavsiye buyuruyor:


Ömer Çelik Tefsiri
Nisa suresi Diyanet

Nisa'den 34 Ayeti'ni dinle


Nisa suresi 34 ayeti anlamı - okunuşu

Erkekler kadınlar üzerinde yönetici ve koruyucudurlar. Bunun sebebi, Allah’ın insanların bir kısmını diğerlerinden üstün yaratması ve bir de erkeklerin, kendi mallarından mehir ve evin geçimi gibi harcama yükümlülüklerinin olmasıdır. Şu halde sâliha kadınlar itaatkârdırlar. Allah’ın, onların kocaları üzerindeki haklarını korumasına karşılık, hanımlar da kocalarının bulunmadığı zamanlarda ve kimsenin görmeyeceği yerlerde namuslarını, onların mallarını ve çocuklarını korurlar. Dikbaşlılık ve serkeşliklerinden yıldığınız kadınlara gelince; öncelikle bunlara nasihat edin, vazgeçmezlerse yataklarında yalnız bırakın, bu da sonuç vermezse onları dövün. Size itaat ederlerse artık onlara haksızlık etmek için herhangi bir bahane aramayın. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür.


Mokhtasar tefsiri

Erkekler kadınları gözetip kollamakta, onların işlerini yerine getirmektedirler. Bu ise Allah`ın bazı özelliklerle erkekleri onlardan üstün kılması ve erkeklerin üzerine farz olan nafaka ve sorumlulukların yüklenmesi sebebiyledir. Saliha kadınlar, Rablerine karşı itaatkâr olurlar, kocalarına karşı da itaatkâr olurlar. Allah kendilerini muvaffak kıldığı için kocalarının bulunmadığı zamanlarda onların haklarını muhafaza ederler. Ey Kocalar! Söz ve fiil olarak kocalarına itaat etmeyerek büyükleneceğinden korktuğunuz kadınları, öncelikle Allah`ı hatırlatarak ve Allah`tan korkmaları konusunda uyarma ile başlayın. Eğer size icabet etmezlerse onlara sırtınızı dönüp, cinsel ilişkiye girmeyerek onları yataklarında tek başına bırakın. Yine size icabet etmezlerse yaralamayacak şekilde onlara vurun. Eğer size itaat etmeye başlarlarsa zulmederek veya azarlayarak onlara haksızlık etmeyin. Şüphesiz Allah her şeyin üzerindedir, her şeyden yücedir. O zatıyla ve sıfatıyla büyüktür, O`ndan korkun.


Ali Fikri Yavuz

Erkekler, kadınlar üzerine idareci ve hâkimdirler. Çünkü Allah birini (cihad, imamet, miras gibi işlerde) diğerinden üstün yaratmıştır. Bir de erkekler mallarından (kadınlarına) harcamaktadırlar. İyi kadınlar, (Allah’a) itaatkârdırlar ve Allah kendilerini koruduğu cihetle, kocalarının gıyabında ırz ve mallarını muhafaza ederler. Fenalık ve geçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince: Önce kendilerine öğüt verin. Sonra uslanmazlarsa, kendilerini yataklarda yalnız bırakın. Yine dinlemezlerse, (Hafifçe) döğün. Size itaat ettikleri takdirde kendilerini incitmeye bir bahane aramayın. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür


İngilizce - Sahih International


Men are in charge of women by [right of] what Allah has given one over the other and what they spend [for maintenance] from their wealth. So righteous women are devoutly obedient, guarding in [the husband's] absence what Allah would have them guard. But those [wives] from whom you fear arrogance - [first] advise them; [then if they persist], forsake them in bed; and [finally], strike them. But if they obey you [once more], seek no means against them. Indeed, Allah is ever Exalted and Grand.

Nisa suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Erkekler, kadınlardan üstündür, çünkü Allah onları bir çok şeylerde kadınlardan üstün etmiştir, çünkü onlar, kadınları, mallarıyla geçindirirler, doyururlar; iyi kadınlar da itaatli olurlar ve Allah, onların hakkını nasıl korumuşsa onlar da, kocaları yanlarında olmasa bile, iffetlerini korurlar. Kadınlarınızın serkeşliğinden korkunca onlara öğüt verin, onları yatakta yalnız bırakın, dövün onları. Fakat itaat ettikleri takdirde de aleyhlerine bir sebep araştırmayın, şüphe yok ki Allah çok yüce ve büyüktür.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


Kişilər qadınlar üzərində ixtiyar sahibidirlər (onların hamisidirlər). Bu, Allahın onlardan birini digərinə üstün etməsi və (kişilərin) öz mallarından (qadınlar üçün) sərf etməsinə görədir. Əməlisaleh qadınlar (ərlərinə) itaət edib Allahın himayəsi sayəsində gizli şeyləri (ərlərinin sirlərini, mal-dövlətini, namus və şərəfini) qoruyub saxlayırlar. (Ey kişilər!) Özbaşınalıq etmələrindən qorxduğunuz qadınlara nəsihət edin, (yola gəlməzsə) onlardan yatağınızı ayırın və döyün! Sizə itaət etdikdə isə daha onlara (əziyyət vermək üçün) başqa yol axtarmayın. Əlbəttə, Allah ucadır, böyükdür!


Kuran Araştırmaları Vakfı


Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için saliha kadınlar itaatkardır. Allah'ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar. Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.

Nisa suresi (An-Nisa) 34 ayeti arapça okunuşu

﴿الرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَاءِ بِمَا فَضَّلَ اللَّهُ بَعْضَهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ وَبِمَا أَنفَقُوا مِنْ أَمْوَالِهِمْ ۚ فَالصَّالِحَاتُ قَانِتَاتٌ حَافِظَاتٌ لِّلْغَيْبِ بِمَا حَفِظَ اللَّهُ ۚ وَاللَّاتِي تَخَافُونَ نُشُوزَهُنَّ فَعِظُوهُنَّ وَاهْجُرُوهُنَّ فِي الْمَضَاجِعِ وَاضْرِبُوهُنَّ ۖ فَإِنْ أَطَعْنَكُمْ فَلَا تَبْغُوا عَلَيْهِنَّ سَبِيلًا ۗ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلِيًّا كَبِيرًا
[ النساء: 34]

erricalü kavvamune alen nisai bima feddalel lahü badahüm ala badiv vebima enfeku min emvalihim fessalihatü kanitatün hafizatül lilgaybi bima hafizal lah vellati tehafune nüşuzehünne feizuhünne vehcüruhünne fil medacii vadribuhünn fein etaneküm fela tebgu aleyhinne sebila innel lahe kane aliyyen kebira

الرجال قوامون على النساء بما فضل الله بعضهم على بعض وبما أنفقوا من أموالهم فالصالحات قانتات حافظات للغيب بما حفظ الله واللاتي تخافون نشوزهن فعظوهن واهجروهن في المضاجع واضربوهن فإن أطعنكم فلا تبغوا عليهن سبيلا إن الله كان عليا كبيرا

سورة: النساء - آية: ( 34 )  - جزء: ( 5 )  -  صفحة: ( 84 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. Öncekileri yok etmedik mi? Ardından, sonrakileri de onlara katarız.
  2. Hayır; her biri önüne açılıvermiş sahifeler verilmesini ister.
  3. "Ey Musa! Verdiklerimle ve seninle konuşmamla seni insanlar arasından seçtim; sana verdiğimi al ve şükret"
  4. Gökleri ve yeri gereğince yaratmıştır. Onların eş koştukları şeylerden yücedir.
  5. Çaresiz kalan, yol bulamayan zavallı erkek, kadın ve çocuklar müstesnadırlar.
  6. şüphesiz, gece kalkışı daha tesirli ve o zaman okumak daha elverişlidir.
  7. Onların dediklerini Biz biliriz. Sen onların üzerinde bir zorba değilsin; söz verdiğim günden korkanlara Kuran'la
  8. O, yeşillikler bitirmiştir.
  9. Bu, ayetlerimizi inkar etmelerinin ve: "Kemik ve ufalanmış toprak olduğumuzda mı yeniden dirileceğiz?" demelerinin cezasıdır.
  10. "Ceza gününü yalanlardık."

türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Nisa indirin:

Nisa Suresi mp3 : Nisa suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Nisa Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
Nisa Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
Nisa Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
Nisa Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
Nisa Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
Nisa Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
Nisa Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
Nisa Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
Nisa Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
Nisa Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
Nisa Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
Nisa Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
Nisa Suresi Al Hosary
Al Hosary
Nisa Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
Nisa Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Sunday, December 22, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler