Enbiya suresi 69. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Enbiya suresi 69 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Enbiya suresi - Al-Anbiya aya 69 (The Prophets).
  
   

﴿قُلْنَا يَا نَارُ كُون۪ي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلٰٓى اِبْرٰه۪يمَۙ ﴾ [الأنبياء: 69]

ayet arapça & türkçe okunuşu

Kulnâ yâ nâru kûnî berden veselâmen ‘alâ ibrâhîm(e) [Enbiya: 69]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

Biz: "Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve zararsız ol" dedik. [Enbiya: 69]


Enbiya Suresi 69. ayet tefsiri

Hz. İbrâhim’in bu açık tebliğine karşı söyleyecek makul hiçbir söz bulamayan o bedbaht kavim, kuvvetçe üstünlüklerine güvenerek zorbalık yolunu tuttular ve İbrâhim ( a.s. )’ı ateşte yakma kararı aldılar. Çünkü putlarını diline dolayan ve onlara hakaret eden birinin cezası ancak bu olmalıydı.

Rivayete göre putperestler durumu kralları Nemrûd’a bildirdiler. Bunun üzerine Nemrûd, İbrâhim ( a.s. )’ı çağırttı. Nemrûd’un huzûruna giren herkes, öncelikle ona secde ederdi. Hz. İbrâhim ise, secde etmedi. Nemrûd, merak ve hiddetle sebebini sorunca da:

“ –Seni ve beni Yaratan’dan başkasına secde etmem! ” dedi. Nemrûd:

“ –Senin Rabbin kim? ” deyince, İbrâhim ( a.s. ):

“ –Benim Rabbim, dirilten ve öldüren Allah’tır ” dedi. Nemrûd:

“ –Ben de diriltir ve öldürürüm ” dedi. Zindandan iki kişi getirtti. Birini öldürdü, diğerini ise serbest bıraktı. Sonra da:

“ –Bak, ben de bu işi yapıyorum ” dedi. Lâkin ahmak Nemrûd, diriltmenin rûh vermek; öldürmenin ise rûh almak ol­duğunu bilmiyordu. Bu kez İbrâhim ( a.s. ):

“ –Benim Rabbim, güneşi doğudan doğdurur. Gücün yetiyorsa sen de batıdan doğdur! ” dedi. O melun kâfir apışıp kaldı. ( bk. Bakara 2/258 )

Karşılıklı bu konuşmalar ve tartışmalar üzerine son derece hiddetlenen Nemrûd, ona nasıl bir ceza verileceği husûsunda avânesini toplayıp istişâre etti. İçlerinden biri:

“ –Onu büyük bir ateşte yakalım! ” teklifinde bulundu.

Bu teklif kabul edildi. Ateş için hazırlıklar başlatıldı. Bir ay odun taşındı. Câhil ve ahmak halk, “ Bu, bizim putlarımıza karşı çıkıyor! ” diye odun taşıma işinde seferber oldular. Dağ gibi odun yığıldı. Yakılan ateşin alevleri semâlara çıkıyordu. Harâretinden dolayı, kuşlar yakınından bile geçemiyordu. Bütün hazırlıklar bitince halk, ateşin başına toplandı. Hz. İbrâhim elleri kelepçeli ve ayakları prangalı bir şekilde oraya getirildi. Ancak o büyük peygamber “ Halîl ” olduğu için çok zor bir durumda olmasına rağmen büyük bir teslîmiyet ve tevekkül içinde idi. Gönlünde en ufak bir korku ve endişe yoktu. Nemrûd ve cemâati, O’nun ateşe nasıl atılacağını müzâkere ettiler. Nihâyet, mancınıkla atılmasına karar verdiler. Yerdeki ve gökteki melekler, hayret içinde:

“ –Aman yâ Rabbî! Seni en çok zikreden İbrâhim ( a.s. ) ateşe atılıyor! O seni bir an bile unutmayan bir peygamberdir. Ona yardım etmek için bize izin verir misin Allahım? ” diye yalvardılar. Allah Teâlâ’nın izin vermesi üzerine bir melek Hz. İbrâhim’e gelerek:

“ –Rüzgârlar emrime verildi. Arzu edersen ateşi darmadağın edeyim! ” dedi.

Diğer bir melek:

“ –Sular emrime verildi. İstersen ateşi bir anda söndüreyim! ” teklifinde bulundu.

Bir başka melek:

“ –Toprak emrime verildi. Dilersen ateşi yere batırayım! ” dedi.

İbrâhim ( a.s. ) ise, bu meleklere:

“ –Dost ile dostun arasına girmeyin! Rabbim ne dilerse ben ona râzıyım! Kurtarır ise, lutfundandır. Eğer yakar ise, kusûrumdandır. Sabredici olurum inşallah! ” diye mukâbelede bulundu. Mancınığa konup ateşe atılmak üzere iken de İbrâhim ( a.s. ):

حَسْبُنَا اللهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ

“ Allah bize yeter, o ne güzel vekîldir ” diyordu. ( bk. Taberî, Câmi‘u’l-beyân, XVII, 57-58; Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, XXII, 162-163; Kurtubî, el-Câmi‘, XI, 303 )

İbn Abbâs ( r.a. )’ın rivayetine göre Hz. İbrâhim bu sözü, ateşe atılırken söylemiştir. Resûl-i Ekrem ( s.a.s. ) de bu sözü, “ Müşrikler size karşı toplandılar, başınızın çâresine bakın! ” denildiğinde söylemiştir. Bunun üzerine müslümanların imanları artmış ve hep birlikte: “ Allah bize yeter, O ne güzel vekîldir! ” diyerek ( bk. Âl-i İmrân 3/173 ) Allah’a karşı eşsiz bir teslîmiyet örneği sergilemişlerdir. ( Buhârî, Tefsir 3/13 )

İbrâhim ( a.s. ) tam ateşe atılmak üzereyken Cebrâil ( a.s. ) geldi ve:

“ –Bir dileğin var mı? ” diye sordu. Hz. İbrâhim:

“ –Evet, bir dileğim var, fakat senden değil! ” cevâbını verdi.

Cebrâil, İbrâhim ( a.s. )’a hayretle:

“ –Niçin Allah’tan kurtuluş istemiyorsun? ” dedi.

O da:

“ –Hâlimi O biliyor! Ateş kimin emri ile yanıyor? Yakma kimin işidir? ” diye cevap verdi. ( bk. Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, XXII, 162 )

Şâir bu cevâbı, “ Âgâh olunca hâle, hâcet mi kalır suâle! ” şeklinde mısrâya dökmüştür.

Allah Teâlâ, Hz. İbrâhim’in meleklerden bile müstağnî davranıp bütün talebini Hakk’a yöneltmesinden râzı olmuş, onu Kur’ân-ı Kerîm’de: “ O çok vefakâr İbrâhim ” ( Necm 53/37 ) âyet-i kerîmesiyle senâ etmiştir. Yine Cenâb-ı Hak, O’nu: Rabbi ona: «Teslim ol!» buyurmuş, o da: «Bütün varlığımla Âlemlerin Rabbine teslim oldum» demişti ( Bakara 2/131 ) âyet-i kerîmesiyle de, teslîmiyet timsâli olarak takdîm ve taltîf etmiştir.

İbrâhim Halîlullâh’ın bu yüce teslîmiyeti ve yalnız Hakk’a tevekkülü üzerine, o daha ateşin içine düşmeden Allah Teâlâ, ateşe “ Ey Ateş! İbrâhim’e serin ve selâmet ol! ” ( Enbiyâ 21/69 ) diye emretti. Bu emirle birlikte İbrâhim ( a.s. )’ın düştüğü yer bir anda gülistâna döndü. Hatta bu emirle birlikte, yeryüzünde bütün ateşlerin belli bir müddet serin hâle geldiği söylenir. ( bk. Taberî, Câmi‘u’l-beyân, XVII, 58 )

Nakledildiğine göre orada tatlı bir pınar kaynayıp akmaya başladı. Bir rivayete göre, cennetten bir gömlek indirildi ve İbrâhim ( a.s. )’a giydirildi. Bu gömlek, daha sonra İshâk ( a.s. )’a, ondan Yâkub ( a.s. )’a, ondan da Yûsuf ( a.s. )’a intikâl etti. Hz. Yâkub’un gözleri âmâ olduğu zaman, Yûsuf ( a.s. )’ın gönderip de gözlerinin açılmasına vesîle olan gömlek, işte bu gömlekti.

Hz. İbrâhim’i ateşe atmalarından sonra Allah onların üzerine en zayıf yaratığı olan sivrisine­ği Musallat etti. Aradan vakit geçmeden Nemrut, arkadaşlarının ve atlarının parıldayan kemiklerini gördü. Bu sinekler onların etlerini yemiş, kanlarını iç­mişti. Bir tanesi de Nemrud’un burun deliğine girdi ve beynine ulaşıncaya kadar önüne geleni kemirip durdu. İnsanlar arasında en değerli kabul ettiği ki­şi, demir bir balyozla kafasına vuran kişi oluyordu. O yaklaşık kırk yıl bu şe­kilde kaldı ve sonunda telef olup gitti.

Allah’ın Halîli’ne düşmanlığın sonu böylesine felâket oldu. Cenâb-ı Hak dostu İbrâhim’e ve onun amcası oğlu Lût ( a.s. )’a ise şu ihsanlarda bulundu:


Ömer Çelik Tefsiri
Enbiya suresi Diyanet

Enbiya'den 69 Ayeti'ni dinle


Enbiya suresi 69 ayeti anlamı - okunuşu

Onu ateşe attıklarında ise biz: “Ey ateş! İbrâhim’e serin ve selâmet ol!” diye emrettik.


Mokhtasar tefsiri

Ateşi tutuşturup İbrahim`i içine attılar. Dedik ki: Ey ateş! İbrahim`e karşı serin ve esenlik ver ve öyle oldu. Ona bir eziyet isabet etmedi.


Ali Fikri Yavuz

(Kudret sahibi olan) biz de dedik ki: “- Ey ateş! İbrâhîm’e karşı serin ve selâmet ol.”


İngilizce - Sahih International


Allah said, "O fire, be coolness and safety upon Abraham."

Enbiya suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Ey ateş dedik, soğu İbrahim'e karşı ve bir zarar verme ona.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


Biz də: “Ey atəş! İbrahimə qarşı sərin və zərərsiz ol! (Hətta soyuğun belə ona zərər yetirməsin!)” – deyə buyurduq.


Kuran Araştırmaları Vakfı


"Ey ateş! İbrahim için serinlik ve esenlik ol!" dedik.

Enbiya suresi (Al-Anbiya) 69 ayeti arapça okunuşu

﴿قُلْنَا يَا نَارُ كُونِي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلَىٰ إِبْرَاهِيمَ﴾
[ الأنبياء: 69]

kulna ya naru kuni berdev veselamen ala ibrahim

قلنا يانار كوني بردا وسلاما على إبراهيم

سورة: الأنبياء - آية: ( 69 )  - جزء: ( 17 )  -  صفحة: ( 327 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. Ayetlerimizden bir şey öğrendiğinde onu alaya alır. İşte bunlara alçaltıcı bir azap ve ardından da
  2. Onların ardından, namazı bırakan, şehvetlerine uyan bir nesil geldi. İşte bunlar azgınlıklarının karşılığını göreceklerdir.
  3. Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara kurtuluş, bahçeler, bağlar, yaşıtlar ve dolu kadehler vardır.
  4. Yoksa senin için "Allah'a karşı yalan yere iftira etti" mi derler? Allah dilerse senin kalbini
  5. Ad milleti de bu yüzden önünde durulmaz, dondurucu bir rüzgarla yok edildi.
  6. Sabah sabah akına çıkanlara;
  7. O, size yeri beşik kılmış ve orada, doğru gidesiniz diye yollar var etmiştir.
  8. Biz Musa'ya: "Kullarımı geceleyin yola çıkar; şüphesiz takip edileceksiniz" diye vahyettik.
  9. Firavun: "Bir mucize getirdiysen ortaya koy bakalım, doğru sözlülerden isen bunu yaparsın" dedi.
  10. Hayır; her biri önüne açılıvermiş sahifeler verilmesini ister.

türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Enbiya indirin:

Enbiya Suresi mp3 : Enbiya suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Enbiya Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
Enbiya Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
Enbiya Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
Enbiya Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
Enbiya Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
Enbiya Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
Enbiya Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
Enbiya Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
Enbiya Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
Enbiya Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
Enbiya Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
Enbiya Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
Enbiya Suresi Al Hosary
Al Hosary
Enbiya Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
Enbiya Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Wednesday, December 18, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler