Kehf suresi 89. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿ثُمَّ اَتْبَعَ سَبَبًا ﴾ [الكهف: 89]
ayet arapça & türkçe okunuşuŚumme etbe’a sebebâ(n) [Kehf: 89]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Sonra yine bir yol tuttu. [Kehf: 89]
Kehf Suresi 89. ayet tefsiri
Zülkarneyn ( a.s. ), batıdan sonra doğuya sefer yaptı. Üzerlerine güneşin ilk doğduğu yerlere vardı. Zülkarneyn’in, arka arkaya ülkeler fethederek doğu tarafına ilerlediği, nihâyet medenî yaşayışın sona erdiği, ibtidâî, evsiz barksız bir halde yaşayan insanların bulunduğu en uzak doğu bölgelerine ulaştığı anlaşılıyor. Topraklarında kendilerini güneşin sıcağından koruyabilecek ağaç veya herhangi bir bitki örtüsü de bulunmuyordu. Buradaki insanlar, güneş vurunca mağaralara veya denize girerlerdi. Ancak güneşin şiddetli sıcağı geçince ihtiyaçlarını karşılamak üzere mağaralarından dışarı çıkarlar, geçimlerini temin için çalışırlardı. Zülkarneyn, onları da hak dîne davet etti.
Zülkarneyn ( a.s. ), yaptığı seferlerden birinde, ölüm endişesi ve nefs engelini aşmaya çalışan bir kavme uğradı. Oradaki insanların dünya serveti nâmına altın, gümüş gibi hiçbir şeyleri yoktu. Rızıklarını sebzeden te’mîn ederlerdi. Sebzelerini korumaya çok ihtimam gösterirlerdi. Ayrıca bu kavimde herkes, kendi mezarını kazar, her gün onu temizler ve ibâdetlerini burada yapardı. Zülkarneyn ( a.s. ), bunların hükümdarlarını çağırttı. Hükümdar:
“ –Ben kimseyi istemiyorum. Beni isteyen de yanıma gelir! ” dedi. Zülkarneyn bu söz üzerine hükümdarın yanına giderek:
“ –Ben seni davet ettim, niye gelmedin? ” diye sordu. Hükümdar:
“ –Sana bir ihtiyacım yok, olsa gelirdim ” cevâbını verdi. Bunun üzerine Zülkarneyn:
“ –Bu hâliniz nedir? Sizdeki bu hâli kimsede görmedim! ” deyince, Hükümdar:
“ –Evet biz, altın ve gümüşe kıymet vermiyoruz. Çünkü baktık ki bir kimsenin eline bunlardan bir miktar geçince, bu sefer daha fazlasını isteyerek huzûru bozuluyor... Onun için dünyalık peşinde değiliz ” dedi. Zülkarneyn ( a.s. ):
“ –Bu mezarlar nedir? Neden bunları kazıyor ve ibâdetlerinizi burada yapıyorsunuz? ” diye sordu. Hükümdar:
“ –Dünyalık peşinde koşmamak için bunu böyle yaptık. Mezarları görüp de oraya gireceğimizi hatırlayınca, her şeyden vazgeçeriz ” dedi. Hz. Zülkarneyn:
“ –Niçin sebzeden başka yiyeceğiniz yok? Hayvan yetiştirseniz; sütünden, etinden istifade etseniz olmaz mı? ” dedi. Hükümdar:
“ –Mîdelerimizin hayvanlara mezar olmasını istemiyoruz. Bitkilerle geçimimizi sağlıyoruz. Zâten boğazdan aşağı geçtikten sonra hiçbirinin tadını alamayız! ” diye cevap verdi.
Bu kıssayı dünyaya karşı zahid ve müstağni olma bakımından değerlendirmek ve o açıdan yaptığı telkini dikkate almak gerekir. Çünkü şer’î bakımdan Allah Teâlâ’nın helâl kıldığı hayvanların etinden yemenin hiçbir mahzuru yoktur. Burada bahsedilen, o kavmin kendisine mahsus bir tercihidir.
Zülkarneyn ( a.s. )’ın diğer bir ibretli kıssası da şöyledir:
Birisi Zülkarneyn ( a.s. )’a:
“ –Bana imanımı ve yakînimi kuvvetlendirecek bir şey öğret! ” dedi. O da:
“ Öfkelenip kimseye kızma! Zira şeytanın insana en çok musallat olup zarar vereceği an öfke ânıdır. Sakın acele etme! Acele ettiğin zaman, nasîbini zâyî edersin. Akraban olsun olmasın yakın uzak herkese karşı mülâyim ol! İnatçı, inkârcı ve zâlim olma! ” diye cevap verdi.
Zülkarneyn ( a.s. ) ölmeden önce şöyle vasiyet etmiştir:
“ –Beni yıkayın, kefenleyin! Sonra bir tabuta koyun! Yalnız kollarım dışarıya sarkık kalsın! Hizmetkârlarım arkamdan gelsin! Hazînelerimi de katırlara yükleyin! Halk, benim son derece ihtişamlı bir saltanat ve dünya mülküne rağmen eli boş gittiğimi, hizmetkârlarımın da, hazînelerimin de bu dünyada kalarak benimle beraber gelmediğini görsün! Bu yalancı ve fânî dünyaya aldanmasın!.. ”
Söyledikleri aynen yapıldı. Âlimler bu vasiyeti şöyle tefsîr etmişlerdir: “ Arkamdan gelen ordular ile doğu ve batıya hâkim oldum. Maiyyetimde birçok hizmetçi ve sayısız asker vardı. Hiçbiri emrimden dışarıya çıkmadı. Dünya, baştanbaşa benim idârem altında idi. Sayısız hazînelere sahip oldum. Fakat dünya nimetleri kalıcı değildir. İşte gördüğünüz gibi mezarıma eli boş gidiyorum! İşte dünya malı dünyada kaldı. Sizler âhirette faydalı olan işleri yapın!.. ” Nitekim Resûlullah ( s.a.s. ) de Zülkarneyn ( a.s. )’ın vasiyetiyle işaret ettiği hakîkati şöyle beyân buyurmuştur:
“ Ölüyü kabre kadar üç şey tâkip eder: Çoluk-çocuğu, malı ve ameli. Bunlardan ikisi geri döner, biri kalır. Çoluk-çocuğu ve malı geri döner, ameli kendisiyle kalır. ” ( Buhârî, Rikak 42; Müslim, Zühd 5 )
Hz. Zülkarneyn üçüncü seferini yüksek dağlar arasında bulunan bir bölgeye yaptı:
Ömer Çelik Tefsiri
Kehf suresi 89 ayeti anlamı - okunuşu
Sonra doğuya doğru bir yol tuttu.
Mokhtasar tefsiri
Sonra ilk yolundan başka bir yol tutarak güneşin doğduğu yöne doğru ilerledi.
Ali Fikri Yavuz
Sonra Zül’-Karneyn (Doğuya doğru) bir yol tuttu
İngilizce - Sahih International
Then he followed a way
Kehf suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Sonra, bir yol daha tuttu.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Sonra o, başqa bir yola (məşriqə) tərəf üz tutub getdi.
Kuran Araştırmaları Vakfı
Sonra yine bir yol tuttu.
Kehf suresi (Al-Kahf) 89 ayeti arapça okunuşu
﴿ثُمَّ أَتْبَعَ سَبَبًا﴾
[ الكهف: 89]
English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- İnkar edenler, seni bağlayıp bir yere kapamak veya öldürmek, ya da sürmek için düzen kuruyorlardı.
- Sonunda, üzerlerine yürüyüp kuvvetle vurdu.
- Elinde bulunandan verenin, Allah'a karşı gelmekten sakınanın, en güzel söz olan Allah'ın birliğini doğrulayanın işlerini
- Umulur ki Rabbiniz size acır; ama siz dönerseniz Biz de döneriz. Cehennemi, inkarcılara bir zindan
- Hiçbir kimse Allah'ın izni olmadan ölmez; o, belli bir vakte bağlanmıştır. Kim dünya nimetini isterse
- Ey Allah'a eş koşanlar! Siz de O'ndan başka dilediğinize kulluk edin." De ki: Hüsrana uğrayanlar
- Ölü iken kalbini diriltip, insanlar arasında yürürken önünü aydınlatacak bir nur verdiğimiz kimsenin durumu, karanlıklarda
- Orada temellidirler. Orası ne güzel bir yer ve ne güzel duraktır!
- Bu, ayetlerimizi inkar etmelerinin ve: "Kemik ve ufalanmış toprak olduğumuzda mı yeniden dirileceğiz?" demelerinin cezasıdır.
- Gizlediklerini de, açıkladıklarını da Allah'ın bildiğini bilmiyorlar mı?
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Kehf indirin:
Kehf Suresi mp3 : Kehf suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler