Maide suresi 106. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Maide suresi 106 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Maide suresi - Al-Maidah aya 106 (The Table).
  
   

﴿يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا شَهَادَةُ بَيْنِكُمْ اِذَا حَضَرَ اَحَدَكُمُ الْمَوْتُ ح۪ينَ الْوَصِيَّةِ اثْنَانِ ذَوَا عَدْلٍ مِنْكُمْ اَوْ اٰخَرَانِ مِنْ غَيْرِكُمْ اِنْ اَنْتُمْ ضَرَبْتُمْ فِي الْاَرْضِ فَاَصَابَتْكُمْ مُص۪يبَةُ الْمَوْتِۜ تَحْبِسُونَهُمَا مِنْ بَعْدِ الصَّلٰوةِ فَيُقْسِمَانِ بِاللّٰهِ اِنِ ارْتَبْتُمْ لَا نَشْتَر۪ي بِه۪ ثَمَنًا وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبٰىۙ وَلَا نَكْتُمُ شَهَادَةَ اللّٰهِ اِنَّٓا اِذًا لَمِنَ الْاٰثِم۪ينَ ﴾ [المائدة: 106]

ayet arapça & türkçe okunuşu

Yâ eyyuhâ-lleżîne âmenû şehâdetu beynikum iżâ hadara ehadekumu-lmevtu hîne-lvasiyyeti-śnâni żevâ ‘adlin minkum ev âḣarâni min ġayrikum in entum darabtum fî-l-ardi feesâbetkum musîbetu-lmevti tahbisûnehumâ min ba’di-ssalâti feyuksimâni bi(A)llâhi ini-rtebtum lâ neşterî bihi śemenen velev kâne żâ kurbâ(ﻻ) velâ nektumu şehâdeta(A)llâhi innâ iżen lemine-l-âśimîn(e) [Maide: 106]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

Ey İnananlar! Ölüm birinize geldiği zaman vasiyet ederken içinizden iki adil kimseyi; şayet yolculukta olup başınıza da ölüm musibeti gelmişse, namazdan sonra alıkoyacağınız, şüpheleniyorsanız, "Akraba bile olsa yeminle hiçbir değeri değiştirmeyeceğiz, Allah'ın şahidliğini gizlemeyeceğiz, yoksa şüphesiz günahkarlardan oluruz" diye yemin eden sizden olmayan iki kişiyi şahid tutun. [Maide: 106]


Maide Suresi 106. ayet tefsiri

Bu âyetlerin iniş sebebi olarak tefsir ve hadis kaynaklarında şu olay nakledilir: Temîm ed-Dârî, Adiyy b. Bedâ ve Büdeyl b. Ebû Meryem  ticaret için birlikte Şam’a gitmişlerdi. Temîm henüz müslüman olmamıştı, Adiyy de Hristiyan idi. Büdeyl ise müslümandı. Şam’a vardıklarında, bir rivayete göre yolda, Büdeyl hastalandı. Yanındaki eşya­ların bir listesini yapıp bunları yazdığı kâğıdı yol arkadaşlarına haber vermeden kumaşların arasına yerleştirdi. Sonra onlara döndüklerinde eşyalarını ailesine tes­lim etmeleri için vasiyette bulundu, ardından ruhunu teslim etti. Arkadaşları dön­düklerinde, eşyanın arasında yer alan altın nakışlarla bezenmiş gümüş bir kabı alıp diğerlerini ailesine teslim ettiler. Ailesi Büdeyl’in yaptığı listede bir de gümüş kap bulunduğunu görünce bunu istediler, onlar böyle bir şey teslim aldıklarını inkâr et­tiler. Ailesi durumu Resûlullah ( s.a.s. )’e arzetti. Bunun üzerine 106. âyet indi. Resûl-i Ekrem ( s.a.s. ) ikindi namazını müteakip onlara yemin ettirdi. Mes’ele bir müddet öylece çözüm­süz kaldı. Sonra dava konusu gümüş kap Mekke’de bulundu. Sahiplerine kimden aldıkları soruldu, onlar da Temîm ed-Dârî ve Adiyy b. Bedâ’dan satın aldıklarını söylediler. Durum tekrar Resûlullah’a arzedildi, bu kez 107. âyet nâzil ol­du. Peygamber Efendimiz ölünün vârislerinden iki kişiye bu konuda yemin ettirdi ve da­vayı kazandılar. Diğer bir rivayete göre Temîm ve Adiyy bu kabı 1000 dirheme sa­tıp parasını bölüşmüşlerdi. Temîm müslüman olunca bu olaydan duyduğu rahat­sızlık üzerine Büdeyl’in ailesine durumu açıklayıp 500 dirhemi ödedi. Onlar da Adiyy aleyhine dava açtılar ve âyete göre yemin edip davayı kazandılar. ( bk. Buhârî, Vesâya 35; Ebû Dâvûd, Akdiye 19; Tirmizî, Tefsir 5/19-20 )

Bu âyet-i kerîmelerde, ölümü yaklaşan kimsenin vasiyette bulunması halinde bunun âdil iki kişinin şahid tutulması ile gerçekleşeceği haber veril­mektedir. Eğer kişi, yolculukta bulunup, yanında mü’minlerden herhangi bir kimse yoksa, bu sefer yanında hazır bulunan kâfirlerden iki kişiyi şâhit tut­ar. Bu iki kişi yolculuklarından dönüp, onun vasiyetine dair şâhitliklerini ifa edecek olurlarsa, namazdan sonra[ 1 ] yalan söylemediklerine, hiçbir değişiklik yapmadıklarına ve yaptıkları şâhitliklerinin gerçek olduğuna, şâhitlikten hiçbir şeyi gizlemediklerine dair yemin ederler ve onların bu şâhitlikleri gereğince hüküm verilir. Şayet bundan sonra, onların yalan söyledikleri veya hainlik ettikleri ya da bunun gibi günah olan herhangi bir durum­ları tespit edilecek olursa, bu sefer yolculukta iken vasiyette bulunan ve ölen kişinin vârislerinden iki kişi yemin ederler, bu durumda şâhitlik yapan iki kişi, ortaya çıkan hainliklerinin tazminâtını öder­ler. Görüldüğü üzere yeminin ölenin vârislerine intikal ettirilmesi, onların, vasiyetle ilgili şâhitlik yapanların o malı ölen kişiden satın aldıklarını iddia etmeleri sebebiyledir. Eğer bir vasiyetin şahidi, ölen kişinin malından bir şey alsa ve “ bunu bana ölen kişi vasiyet etti ” dese, vârisler bunu kabul etmedikleri takdirde yemin edip malı geri alabilirler.

108. âyette, şâhitliğin ağırlaştırılmış yemin şar­tına bağlanması ve bu yeminin de karşı bir yeminle çürütülebilme imkânının ve­rilmesinin gerçeğin ortaya çıkmasına en uygun yol olduğu belirtilmektedir. Zira yemini tekit etmede âhiret korkusu, yemini reddetmede de dünya korkusu gibi şer‘î hikmetler vardır. Bu iki korkunun birleşmesi de şâhitliği hakkiyle yerine getirmeye en çok sevk edecek sebeptir. Hâsılı mü’minler, vasiyet ve benzeri hususlarda emânete riâyetin, Allah’ın emrine itaatin bir ge­reği olduğunu idrak etmeli, ispatla ilgili zorluklardan yararlanarak mal ve menfa­at hırsına kapılmamalı, Allah’a hesap vereceğinin şuuru içinde her türlü günahtan uzak durmaya çalışmalıdırlar. Zira Allah günah işleyip isyankârlık yaparak doğru yoldan çıkanları hidâyete erdirmez. Nihâyet Peygamberleri bile hesaba çekeceği mahşer gününde, bütün bu haksızlıkların hesabını sorar:  

[ 1 ] Tefsirlerde burada geçen namazdan maksadın ağırlıklı olarak ikindi namazı olduğu kaydedilir. Bu kanaate daha ziyade Resûlullah ( s.a.s. ) zamanında bu tür konularda ya­pılan uygulamalar dikkate alınarak ulaşılmaktadır. Bazı müfessirler ise bunu, ye­min edecek kişilerin kendi dinlerindeki ibâdet olarak anlamışlardır. Bunun hikmeti, şâhitlik yapanı, ibâdet şuurunun zinde olduğu bir anda ve­ya kalabalık bir kitlenin önünde bulunma gibi ağır bir manevî sorumluluk hissi altında tutarak doğru şâhitlik yapmaya mecbur etmektir. 


Ömer Çelik Tefsiri
Maide suresi Diyanet

Maide'den 106 Ayeti'ni dinle


Maide suresi 106 ayeti anlamı - okunuşu

Ey iman edenler! Birinize ölüm gelip çattığı zaman vasiyet esnâsında sizden adâletli iki kişi; şâyet ölüm musîbeti yolculuk yaparken sizi yakalarsa sizden olmayanlardan iki kişi aranızda şâhitlik yapsın. Eğer şâhitlerden şüphelenirseniz, namazdan sonra onları alıkoyun ve kendilerine şöyle yemin ettirin: “Vallahi, akrabamız bile olsa biz yeminimizi hiçbir menfaat karşılığında satmayız ve Allah’ın emâneti olan bu şâhitliği de asla gizlemeyiz. Böyle yaparsak mutlaka günahkârlardan oluruz.”


Mokhtasar tefsiri

Ey iman edenler! Eğer biriniz ölüm alametlerinden birisini gördüğünde Müslümanlardan iki adaletli kişiyi vasiyetine şahit tutsun veya ihtiyaç olduğunda Müslümanlardan olmayan kâfirlerden iki kişiyi şahit tutsun. Eğer yolculuğa çıkarsanız ve size ölüm gelip çatarsa ve eğer şahit tutulandan bir şüphe hissederseniz herhangi bir namazın ardından o ikisini alıkoyarsınız. Onlar da: "Akraba da olsa, şahitliğimizi hiçbir karşılığa satmayız ve hiçbir akrabamızı kayırmayız" diye Allah adına yemin ederler ve Allah için üstlenmiş oldukları şahitliklerini de gizlemezler. Eğer gizlerlerse Allah`a karşı gelen günahkârlardan olurlar.


Ali Fikri Yavuz

Ey iman edenler! Sizden birinize ölüm hâli geldiği zaman, vasiyyet vaktinde içinizden adâlet sahibi iki kimseyi, yahut yolculukta iken ölüm musibeti başınıza gelmişse, milletinizden olmayan (gayri müslim) iki adamı şahid tutun. Eğer bu gayri müslim şahidlerden şüpheleniyorsanız (ekseriya hüküm zamanı olan) ikindi namazından sonra kendilerini alıkorsunuz da Allah’a şöyle yemin ederler: “-Billâhi, akrabamız da olsa yeminimizi hiç bir karşılıkla değişmeyiz. Allah’ın emri olan şahidliği gizlemeyiz. Eğer gizlersek muhakkak günahkârlardan oluruz.”


İngilizce - Sahih International


O you who have believed, testimony [should be taken] among you when death approaches one of you at the time of bequest - [that of] two just men from among you or two others from outside if you are traveling through the land and the disaster of death should strike you. Detain them after the prayer and let them both swear by Allah if you doubt [their testimony, saying], "We will not exchange our oath for a price, even if he should be a near relative, and we will not withhold the testimony of Allah. Indeed, we would then be of the sinful."

Maide suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Ey inananlar, birinize ölüm gelip çatarsa aranızda vasiyet edeceğiniz zaman, sizden iki adil tanık bulunsun. Yolculuktaysanız ve gene size ölüm musibeti gelip çatacaksa sizden olmayan iki kişiyi de tanık tutabilirsiniz. Ancak onları, namazdan sonraya dek alıkoyun da akraba bile olsa Allah'ı bırakıp yerine hiçbir menfaati satın almayacağız, tanıklığımızı, Allah için gizlemeyeceğiz, gizlersek günahkarlardan olalım diye Allah'a yemin etsinler.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


Ey iman gətirənlər! Sizlərdən hər hansı birinizi ölüm haqladıqda vəsiyyət vaxtı aranızdan iki ədalətli şəxsi, səfərdə olduğunuz zaman başınıza ölüm müsibəti gəldikdə isə özünüzdən (müsəlman) olmayan iki nəfəri şahid tutun. Əgər (bu qeyri-müsəlman şahidlərin doğruluğuna) şübhə etsəniz, namazdan (əsr, ikindi namazından) sonra hər ikisini tutub saxlayın və onları: “Andımızı qohumlarımıza belə heç bir qiymətə satmarıq (qohumlarımızın lehinə belə yalandan şəhadət vermərik) və Allahın şahidliyini gizlətmərik. Yoxsa, şübhəsiz ki, günahkarlardan olarıq”, - deyə Allaha and içdirin!


Kuran Araştırmaları Vakfı


Ey iman edenler! Birinize ölüm gelip çatınca vasiyet esnasında içinizden iki adalet sahibi kişi aranızda şahitlik etsin. Yahut seferde iken başınıza ölüm musibeti gelmişse sizden olmayan, başka iki kişi (şahit olsun). Eğer şüpheye düşerseniz o iki şahidi namazdan sonra alıkor, "Bu vasiyet karşılığında hiçbir şeyi satın almayacağız, akraba (menfaatine) de olsa; Allah (için yaptığımız) şahitliği gizlemiyeceğiz, (aksini yaparsak) bu takdirde biz elbette günahkarlardan oluruz" diye Allah üzerine yemin ettirirsiniz.

Maide suresi (Al-Maidah) 106 ayeti arapça okunuşu

﴿يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا شَهَادَةُ بَيْنِكُمْ إِذَا حَضَرَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ حِينَ الْوَصِيَّةِ اثْنَانِ ذَوَا عَدْلٍ مِّنكُمْ أَوْ آخَرَانِ مِنْ غَيْرِكُمْ إِنْ أَنتُمْ ضَرَبْتُمْ فِي الْأَرْضِ فَأَصَابَتْكُم مُّصِيبَةُ الْمَوْتِ ۚ تَحْبِسُونَهُمَا مِن بَعْدِ الصَّلَاةِ فَيُقْسِمَانِ بِاللَّهِ إِنِ ارْتَبْتُمْ لَا نَشْتَرِي بِهِ ثَمَنًا وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَىٰ ۙ وَلَا نَكْتُمُ شَهَادَةَ اللَّهِ إِنَّا إِذًا لَّمِنَ الْآثِمِينَ
[ المائدة: 106]

ya eyyühel lezine amenu şehadetü beyniküm iza hadara ehadekümül mevtü hinel vesiyyeti snani zeva adlim minküm ev aharani min gayriküm in entüm darabtüm fil 'ardi feesabetküm müsibtül mevt tahbisunehüma mim badis salati feyuksimani billahi ini rtebtüm la neşteri bihi semenev velev kane za kurba vela nektümü şehadetel lahi inna izel leminel 'asimin

ياأيها الذين آمنوا شهادة بينكم إذا حضر أحدكم الموت حين الوصية اثنان ذوا عدل منكم أو آخران من غيركم إن أنتم ضربتم في الأرض فأصابتكم مصيبة الموت تحبسونهما من بعد الصلاة فيقسمان بالله إن ارتبتم لا نشتري به ثمنا ولو كان ذا قربى ولا نكتم شهادة الله إنا إذا لمن الآثمين

سورة: المائدة - آية: ( 106 )  - جزء: ( 7 )  -  صفحة: ( 125 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. Eğer onları ondan önce bir azaba uğratarak yok etseydik: "Rabbimiz! Bize bir peygamber gönderseydin de,
  2. Allah da: "Az sonra pişman olacaklar" buyurdu.
  3. Allah'ın yolundan sapıtmak için O'na eşler koşmuşlardı. De ki: "Yaşayın bakalım, hiç şüphesiz varacağınız yer
  4. Onları, ateşe çağıran önderler kıldık; kıyamet günü yardım görmezler.
  5. De ki: "Bana vahyolunanda, leş, akıtılmış kan, domuz eti ki pistir ve günah işlenerek Allah'tan
  6. Dolunay halindeki aya and olsun ki:
  7. Temelli kalacağınız cehennemin kapılarından girin. Büyüklenenlerin durağı ne kötüdür!
  8. O gün cennet Allah'a karşı gelmekten sakınanlara yaklaştırılır. Cehennem de azgınlara gösterilir.
  9. Allah: "Defol oradan, sen artık kovulmuş birisin. Din (kıyamet/ceza) gününe kadar lanetim senin üzerinedir" dedi.
  10. And olsun ki Musa'yı, mucizelerimiz ve apaçık delillerle Firavun, Haman ve Karun'a göndermişizdir. Onlar: "Bu,

türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Maide indirin:

Maide Suresi mp3 : Maide suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Maide Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
Maide Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
Maide Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
Maide Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
Maide Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
Maide Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
Maide Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
Maide Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
Maide Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
Maide Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
Maide Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
Maide Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
Maide Suresi Al Hosary
Al Hosary
Maide Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
Maide Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Sunday, December 22, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler