Tevbe suresi 110. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Tevbe suresi 110 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Tevbe suresi - At-Tawbah aya 110 (The Repentance).
  
   

﴿لَا يَزَالُ بُنْيَانُهُمُ الَّذ۪ي بَنَوْا ر۪يبَةً ف۪ي قُلُوبِهِمْ اِلَّٓا اَنْ تَقَطَّعَ قُلُوبُهُمْۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ حَك۪يمٌ۟ ﴾ [التوبة: 110]

ayet arapça & türkçe okunuşu

Lâ yezâlu bunyânuhumu-lleżî benev rîbeten fî kulûbihim illâ en tekatta’a kulûbuhum(k) va(A)llâhu ‘alîmun hakîm(un) [Tevbe: 110]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

Yaptıkları bina, kalblerinde şüphe ve ızdırap kaynağı olmakta kalbleri paralanana kadar devam edecektir. Allah bilendir, hakimdir. [Tevbe: 110]


Tevbe Suresi 110. ayet tefsiri

Burada iki farklı kişiden, bunların inşa ettikleri iki farklı mescidden iki ayrı tablo halinde bahsedilmekte ve bunlardan hangisinin daha hayırlı olduğu sorulmaktadır.

Birinci tablo: Sahnede bir adam, gayet güzel ve güvenli bir arsaya bir mescid inşa ediyor. Mescidini Allah’tan korkarak ve O’nun rızâsını kazanmak isteyerek tesis ediyor. Bu mescidle, kendisinin ve din kardeşlerinin Allah’a masiyetten korkup sakınmalarını; güzel bir itaatle rızâsını istemelerini hedefliyor. Hiçbir korku, hiçbir endişe, hiçbir telaş ve hiçbir tasa söz konusu değil. Gayet teenniyle ağır ağır sağlam bir şekilde binasını yapmaya devam ediyor. Şimdi biz, emniyet içinde yükselen güçlü takvâ binasının inşasını ve tamamlanıp ibâdete açılışını izliyor; onun, Allah’ın gazabından sakınıp rızâsını kazanma açısından mü’minlere sağladığı faydaları gözlüyoruz.

İkinci tablo: Sahnede diğer bir adam daha var ki, bu da bir mescid inşa ediyor. Ama nereye, ne şekilde? Zavallı adam, başka yer yokmuş gibi mescid yeri olarak dere kenarında selin dibini yalayıp oymuş olduğu bıçık üzerinde kalan, ayrıca geriden çatlamış devrilmek üzere bulunan toprak veya çamur çıkıntısını buluyor. Böyle bir yerin üzerine çıkıyor. Buranın da orta kısmına değil uçuruma yakın kenar kısmına mescidini inşa etmeye başlıyor. Orada doğru dürüst temel kazmak zaten mümkün değil. Tuğlaları çarçabuk örerek mescidin duvarlarını yükseltmeğe çalışıyor. Biz şimdi hem adamın hem de yapacağı binanın akibetini merakla izliyoruz. Bir defa üzerinde inşaat yapılan yer bir yar kenarı ve geriden de çatlamış; kendi kendini tutacak hali yok. Yıkılmak ve dökülmek üzere. Bir de bunun üzerine taştan veya tuğladan ağır bir binanın yapıldığını düşünün ve bunun akıbetini teemmül edin.

Tekrar adama bakıyoruz. Evet binasını tamamlamak üzere. Şimdi karşımızda yıkılmak üzere olan, sallanıp duran bir uçurumun kenarındaki toprak parçası üzerine kurulmuş bir bina var. Adam da binasının inşaatini tamamlamak üzere onun üzerinde ve onunla meşgul. Ve bir anda bakıyoruz ki o çökmek üzere olan yarın kenarındaki toprak sarsılıyor, sallanıyor ve çöküyor. Yapılan mescid de, yapanlarıyla birlikte uçurumlara aşağı yuvarlanıyor. O korkunç uçurum bu toprak yığınını, o binayı ve onu inşa edenleri birden yutuveriyor.

Şimdi biz çöküveren binanın ve sahiplerinin uçuruma aşağı yuvarlanışını izliyoruz. Son derece yüksek ve uzun bir uçurumdan aşağı doğru durmadan yuvarlanıyorlar. Nihayet uçurumun sonuna geliyorlar. Orada daha büyük bir felaketle karşılaşıyorlar. Çünkü yıkılan uçurumun altı cehennem ateşidir. İşte o adamlar yaptıkları mescidle beraber cehennem ateşinin dibini boyluyorlar. Görüldüğü üzere bâtılın taraftarlarının ve dinle alakalı işlerini nifak üzerine bina edenlerin durumları bu temsille güzel bir şekilde dile getirilmiştir.

İşte münafıkların yaptığı bütün işlerin âkıbeti böyle hüsran olacaktır. Ölüp kalpleri paramparça oluncaya kadar yaptıkları işler yüreklerinde dâmî bir şüphe ve nifak sebebi olacak; hiçbir zaman rahat ve huzur yüzü görmeyeceklerdir.

Canlarını ve mallarını Allah yolunda fedâ eden mü’minler ise dünyada maddi hiçbir nimetle değiştirilmeyecek tarifi imkânsız bir gönül huzuru, âhirette de ebedi cennetlere ulaşacaklardır:


Ömer Çelik Tefsiri
Tevbe suresi Diyanet

Tevbe'den 110 Ayeti'ni dinle


Tevbe suresi 110 ayeti anlamı - okunuşu

Münafıkların kurdukları bütün yapılar ve bu arada yaptıkları o bina, ölüp de kalpleri paramparça oluncaya dek yüreklerinde devamlı bir şüphe, telaş ve endişe sebebi olarak kalmaya devam edecektir. Allah her şeyi hakkiyle bilen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır.


Mokhtasar tefsiri

Onların zarar, şüphe ve nifak olarak bina ettikleri mescitleri, kalpleri ölüm yahut kılıçla öldürülerek paramparça oluncaya kadar onların kalplerinde bir nifak kaynağı olarak kalmaya devam edecektir. Allah, kullarının amellerini hakkıyla bilendir. Yaptıklarına karşılık olarak hayır ve şer ile hükmetmesi ile hikmet sahibidir.


Ali Fikri Yavuz

Onların yapmış bulundukları binaları, kalblerinde bir şüphe ve nifak düğümü olarak kalacaktır. Meğer ki kalbleri, ölmek suretiyle parçalanmış olsun. Allah Alîm’dir, Hâkim’dir


İngilizce - Sahih International


Their building which they built will not cease to be a [cause of] skepticism in their hearts until their hearts are stopped. And Allah is Knowing and Wise.

Tevbe suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Onların kurdukları yapı, kalpleri parçalanıp gitmedikçe kalplerine şüphe vermeden bir an bile geri kalmaz ve Allah, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


Onların qurduğu bina (məscid) ürəkləri parça-parça olana (ölənə) qədər qəlblərində bir şübhə (nigarançılıq və nifaq mənbəyi) olaraq qalacaqdır. Allah (hər şeyi) biləndir, hikmət sahibidir!


Kuran Araştırmaları Vakfı


Yaptıkları bina, (ölüp de) kalpleri parçalanıncaya kadar yüreklerine devamlı olarak bir kuşku (sebebi) olacaktır. Allah çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.

Tevbe suresi (At-Tawbah) 110 ayeti arapça okunuşu

﴿لَا يَزَالُ بُنْيَانُهُمُ الَّذِي بَنَوْا رِيبَةً فِي قُلُوبِهِمْ إِلَّا أَن تَقَطَّعَ قُلُوبُهُمْ ۗ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
[ التوبة: 110]

la yezalü bünyanühümül lezi benev ribeten fi kulubihim illa en tekattaa kulubühüm Vallahü alimün hakim

لا يزال بنيانهم الذي بنوا ريبة في قلوبهم إلا أن تقطع قلوبهم والله عليم حكيم

سورة: التوبة - آية: ( 110 )  - جزء: ( 11 )  -  صفحة: ( 204 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler


    türkçe Kuran sureleri :

    Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
    Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
    Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
    Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
    As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
    fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
    Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
    Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
    İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

    En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Tevbe indirin:

    Tevbe Suresi mp3 : Tevbe suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
    Tevbe Suresi Ahmed El Agamy
    Ahmed Al Ajmy
    Tevbe Suresi Bandar Balila
    Bandar Balila
    Tevbe Suresi Khalid Al Jalil
    Khalid Al Jalil
    Tevbe Suresi Saad Al Ghamdi
    Saad Al Ghamdi
    Tevbe Suresi Saud Al Shuraim
    Saud Al Shuraim
    Tevbe Suresi Abdul Basit Abdul Samad
    Abdul Basit
    Tevbe Suresi Ammar Al-Mulla
    Ammar Al-Mulla
    Tevbe Suresi Abdullah Basfar
    Abdullah Basfar
    Tevbe Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
    Abdullah Al Juhani
    Tevbe Suresi Fares Abbad
    Fares Abbad
    Tevbe Suresi Maher Al Muaiqly
    Maher Al Muaiqly
    Tevbe Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
    Al Minshawi
    Tevbe Suresi Al Hosary
    Al Hosary
    Tevbe Suresi Al-afasi
    Mishari Al-afasi
    Tevbe Suresi Yasser Al Dosari
    Yasser Al Dosari


    Tuesday, June 24, 2025

    Bizim için dua et, teşekkürler