Ahzab suresi 12. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿وَاِذْ يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالَّذ۪ينَ ف۪ي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ مَا وَعَدَنَا اللّٰهُ وَرَسُولُهُٓ اِلَّا غُرُورًا ﴾ [الأحزاب: 12]
ayet arapça & türkçe okunuşuVe-iż yekûlu-lmunâfikûne velleżîne fî kulûbihim meradun mâ ve’adena(A)llâhu verasûluhu illâ ġurûrâ(n) [Ahzab: 12]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
İkiyüzlüler ve kalblerinde hastalık olanlar: "Allah ve Peygamberi bize sadece kuru vaadlerde bulundular" diyorlardı. [Ahzab: 12]
Ahzab Suresi 12. ayet tefsiri
Can ve malın tehlikelere maruz kaldığı savaş anları, imanın ciddi bir imtihandan geçirildiği, ondaki zafiyetin, içinde taşıdığı küfür ve nifak izlerinin iyice belirginleştiği kritik zamanlardır. Geniş ve rahat zamanlarda gizli kalıp kendini göstermeyen menfi duygular, dokunan tahrik edici iğne uçlarıyla deprenmeye ve gün yüzüne çıkmaya başlar. Kalp küpünün içine depolanmış nifak tortuları gevşeyip eriyerek dilden dökülür. Savaşın şiddeti arttıkça iç yüzlerin dışa yansıması daha da kolaylaşır ve netleşir. Böyle durumlarda, kimsenin gerçek kişiliğini gizleyebilme imkânı kalmaz. İşte Hendek savaşında da kalabalık düşman orduları tarafından kuşatma altına alınan, bir ay geçmesine rağmen zafere ait müspet en küçük bir işaret bile göremeyen, hatta ellerindeki zaruri ihtiyaç maddeleri bile sıfırlanan münafıklar ve zayıf imanlı kimseler, imtihanı kaybetmişler, içlerindeki marazı kusmuşlar ve bahane uydurarak savaştan kaçmaya çalışmışlardır.
Rivayete göre Allah Resûlü ( s.a.s. ) ashâbıyla birlikte hendeği kazarken büyük bir kayaya rastlandı. Kayayı sökmeyi veya kırmayı başaramayan askerler, durumu Efendimiz ( s.a.s. )’e arz ettiler. Resûl-i Ekrem ( s.a.s. ) kazmayı eline aldı ve üç vuruşta kayayı parçaladı. Her vuruşta “ Allahu Ekber ” diyor ve “ İran, Suriye, Yemen ” gibi ülkeleri zikrederek ileride müslümanlara nasip olacak fetihleri bir bir müjdeliyordu. Bu müjdeyi işiten yahudiler ve münafıklar ise “ Biz korkudan helaya gidemezken o bize İran ve Bizans’ın hazinelerini müjdeliyor, bu aldatmadan başka bir şey değil ” demişlerdi. ( Nesâî, Cihad 42; Kurtubî, el-Câmi‘, XIV, 130-131 ) Bir kısmı arkadan orduyu ifsat etmek, azimlerini kırıp geri döndürmek için faaliyet yürütürken, bazıları da Medine’de bıraktıkları evlerinin açık, sahipsiz ve korumasız olduğunu bahane ederek cepheden kaçmaya çalışmışlardı. Bunların hepsi nifakın ve iman zafiyetinin açık nişâneleri idi. Bunlar arasında Uhud savaşında yılgınlık gösterdikleri için tevbe edip, bir daha böyle yapmayacaklarına yemin ederek Resûlullah ( s.a.s. )’e söz verenler de vardı. Fakat bunlar da sözlerinden dönmüşlerdi. Halbuki Allah’a verilen sözün bir mes’uliyeti, bir bedeli vardır. Bu mutlaka sorulur ve tutulmazsa cezası verilir.
13. âyette geçen يَثْرِبُ ( Yesrib ), Medine’nin Allah Resûlü ( s.a.s. )’in hicretinden önceki ismiydi. “ Kurak, çorak yer ” anlamını taşıyordu. Efendimiz ( a.s. ), gelince onu Medine olarak değiştirmişti. Münafıklar buna rağmen Yesrib demekle, içlerindeki nifâkı ortaya koyuyorlardı.
Böyle imanı zayıf, sabrı az, gevşek karakterli münafık tiplere şu gerçekleri hatırlatmak faydalı olabilir:Ömer Çelik Tefsiri
Ahzab suresi 12 ayeti anlamı - okunuşu
O vakit münafıklarla kalplerinde hastalık bulunanlar: “Meğer Allah ve Rasûlü bize zafer adına sadece boş bir vaatte bulunmuşlar” diye söyleniyorlardı.
Mokhtasar tefsiri
O gün münafıklar ve kalplerinde şüphe olup imanları zayıf olan kimseler şöyle dediler: "Allah ve resulünün düşmana karşı yardım edip zafer verecekleri vaadi ve bizi yeryüzünde muktedir kılacağı aslı olmayan batıl bir sözdür."
Ali Fikri Yavuz
O vakit münafıklarla kalblerinde bir maraz (şübhe) olanlar:” - Allah ve Rasûlü, bize, aldatmadan başka bir vaad etmemiş.” diyorlardı
İngilizce - Sahih International
And [remember] when the hypocrites and those in whose hearts is disease said, "Allah and His Messenger did not promise us except delusion,"
Ahzab suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Hani münafıklarla gönüllerinde hastalık olanlar, Allah ve Peygamberi demişlerdi, bizi ancak aldattılar, vaatlerinde aldatıştan başka bir şey yok.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
O zaman münafiqlər və qəlblərində mərəz (şəkk) olanlar: “Allah və Onun peyğəmbəri bizə yalan və’d etmişdir. (Biz zəfər çala bilməyəcəyik)” – deyirdilər.
Kuran Araştırmaları Vakfı
Ve o zaman, münafıklar ile kalplerinde hastalık (iman zayıflığı) bulunanlar: Meğer Allah ve Resulü bize sadece kuru vaadlerde bulunmuşlar! diyorlardı.
Ahzab suresi (Al-Ahzab) 12 ayeti arapça okunuşu
﴿وَإِذْ يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ مَّا وَعَدَنَا اللَّهُ وَرَسُولُهُ إِلَّا غُرُورًا﴾
[ الأحزاب: 12]
وإذ يقول المنافقون والذين في قلوبهم مرض ما وعدنا الله ورسوله إلا غرورا
سورة: الأحزاب - آية: ( 12 ) - جزء: ( 21 ) - صفحة: ( 419 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Beğenmediklerini Allah'a malederler. Dilleri, güzel şeylerin kendilerine ait olduğunu yalan yere söyler durur. Cehennemin onların
- Bunun sonucu olarak, Allah, ikiyüzlü erkek ve kadınlara, Allah'a ortak koşan erkek ve kadınlara azap
- Rablerinden kendilerine gelen her yeni ihtarı mutlaka, gönülleri gaflet içinde eğlenerek dinlerler. Zulmedenler, gizli toplantılarında:
- şüphesiz, gece kalkışı daha tesirli ve o zaman okumak daha elverişlidir.
- İnkar edenler, gökler ve yer yapışıkken onları ayırdığımızı ve bütün canlıları sudan meydana getirdiğimizi bilmezler
- Zekeriya "Rabbim! Öyleyse bana bir alamet ver" dedi. Allah: "Senin alametin, sağlam ve sıhhatli olduğun
- Kitap'ı okuyup durduğunuz halde kendinizi unutur da başkalarına mı iyilikle emredersiniz? Düşünmez misiniz?
- Bu ortak koşanlardan önce Nuh milleti de yalanlamış, kulumuzu yalanlayarak: "Delidir" demişlerdi, yolu kesilmişti.
- Sonra, yolu ona kolaylaştırmıştır.
- Kıyameti gördükleri gün dünyada ancak bir akşam yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış olduklarını sanırlar.
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Ahzab indirin:
Ahzab Suresi mp3 : Ahzab suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler