Fussilet suresi 13. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿فَاِنْ اَعْرَضُوا فَقُلْ اَنْذَرْتُكُمْ صَاعِقَةً مِثْلَ صَاعِقَةِ عَادٍ وَثَمُودَۜ ﴾ [فصلت: 13]
ayet arapça & türkçe okunuşuFe-in a’radû fekul enżertukum sâ’ikaten miśle sâ’ikati ‘âdin ve śemûd(e) [Fussilet: 13]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Eğer yüz çevirirlerse onlara de ki: "İşte sizi, Ad ve Semud'un başına gelen yıldırıma benzer bir azap ile uyardım." [Fussilet: 13]
Fussilet Suresi 13. ayet tefsiri
Göklerin ve yerin yaratılışında serdedilen bu kadar ilâhî kudret delillerine rağmen, üstelik ardı ardına gelen peygamberlerin her yolu deneyerek ısrarla sadece Allah’a kulluk edilmesi gerektiğini bildirmelerine rağmen, inatla Allah’ın birliğini reddeden ve O’na kulluğu kabullenmeyen münkirlerin artık cezalandırılmaya müstahak oldukları anlaşılmaktadır. Burada misal olarak da Âd ve Semûd kavimleri seçilmiş; onları çarpıp helak eden kasırga ve yıldırım nazar-ı dikkate sunulmuştur:
Âd kavminin kötülüğü, yeryüzünde hakları olmadığı halde büyüklenmeleri, kendilerini çok güçlü ve kuvvetli görmeleri ve Allah’ın âyetlerini bile bile inkâr etmeleri idi. Öyle ki Allah’ı da unutarak, kendilerinden daha güçlü hiç kimsenin olmadığını söyleyecek bir küstahlık içinde idiler. Böylece gazab-ı ilâhîyi celbettiler. Üzerlerine, yedi gece sekiz gün süren ve uğradığı yeri darmadağın eden dondurucu bir kasırga gönderildi. ( bk. Ahkāf 46/24-25; Zâriyât 51/42; Hakka 69/6-7 ) Kibirleri kırıldı, alçaldılar, burunları sürtüldü ve helak oldular. Âhirette ise daha alçaltıcı, rezil rüsvâ edici bir azaba uğrayacaklardır.
Semûd kavminin kötülüğü, Allah’ın gösterdiği doğru yolu terk edip cehâlet karanlıkları içinde küfür ve inkâr körlüğünü tercih etmeleri idi. Böyle olunca hep zulüm ve haksızlık yaptılar. Kahr-ı ilâhîyi celbettiler. Kendilerini çarpan alçaltıcı bir yıldırım azabıyla helak edildiler.
Her iki kavmin helaki sırasında da Allah Teâlâ iman edenleri, gönülleri Allah korkusu ve saygısıyla dopdolu olup günahlardan sakınanları kurtarmıştır.
Burada örnek verilen Âd ve Semûd kavimlerinin, Resûl-i Ekrem ( s.a.s. )’e karşı çıkan müşrik Araplarla ortak yönleri dikkat çekmektedir. Müşrikler de Âd kavmi gibi kibirli idiler. İnsandan peygamber olmayacağını ve peygamberlerin ancak meleklerden gönderilebileceğini düşünüyor, Hz. Muhammed ( s.a.s. ) ile birlikte bir meleğin gelmesini istiyorlardı. ( bk. En‘âm 6/8-9; Hûd 11/12; İsrâ 17/94-95 ) Yine onlar aynen Semûd kavmi gibi, içinde bulundukları küfür, şirk ve sapıklığı Peygamber ( s.a.s. )’in getirdiği doğru yola tercih ediyorlardı. İşte müşrikler, aynı özellikleri taşıyan toplumların başına gelen felâketler hatırlatılarak uyarılmakta ve İslâm yoluna çağrılmaktadırlar.
Bu âyet-i kerîmelerin, indikleri dönemdeki müşrikler üzerinde bıraktığı tesiri göstermesi itibariyle şu hâdise gerçekten dikkat çekicidir:
İslâm davetinin günden güne gelişmesi üzerine iyice telâşa kapılan müşrikler, bir toplantı yaparak bu gidişâtın önünü alabilmek için çâreler düşündüler. Mes’ele hakkında Efendimiz ( s.a.s. ) ile konuşması için Utbe bin Rebîa’yı gönderdiler. Utbe, müşriklerin daha önce yapmış oldukları zenginlik, evlilik, makam ve şöhret gibi teklifleri fazlasıyla tekrar ederek uzun uzun konuştu. Sözlerini bitirinceye kadar Allah Resûlü onu sessizce dinledi Sonra da:
“ - Ey Ebu’l-Velîd! Söyleyeceklerin bitti mi? ” diye sordu. Utbe, “ Evet! ” deyince Resûlullah ( s.a.s. ) “ Şimdi de sen beni dinle! ” buyurdu ve Besmele çekerek Fussılet sûresini okumaya başladı. Secde âyeti olan 37. âyeti de okuyup secde ettikten sonra:
“ −Ey Ebu’l-Velîd! Okuduklarımı dinledin. Artık işte sen, işte o! ” buyurdu.
Utbe kalkıp arkadaşlarının yanına dönerken, onu gören müşrikler:
“ −VAllahi Ebu’l-Velîd gittiğinden çok farklı bir yüzle geliyor. Hâli çok değişmiş?! ” dediler. Yanlarına geldiğinde heyecanla Utbe’ye: “ Ne oldu, anlatsana? ” dediler. Utbe:
“ −VAllahi, öyle bir söz dinledim ki şimdiye kadar bir benzerini hiç işitmemiştim. O ne şiir, ne sihir, ne de kehânettir! Muhammed:
«Ben sizi Âd ve Semûd kavimlerini yıldırım gibi çarpan korkunç azabın sizi de çarpabileceği gerçeğine karşı uyarıyorum!» ( Fussılet 41/13 ) dediği zaman, daha fazla okumasın diye elimle ağzını tutarak, akrabalığımız hakkı için yemin ettim. Muhammed’in söylediği her şeyin aynen vuku bulduğunu bildiğim için üzerimize azap ineceğinden korktum. Ey Kureyş cemaati! Gelin beni dinleyin! O’nu kendi işiyle baş başa bırakın, aradan çekilin! Eğer onu Araplar öldürürse, başkası vâsıtasıyla O’ndan kurtulmuş olursunuz. Şâyet Araplara hâkim olursa, O’nun hâkimiyeti sizin hâkimiyetiniz, O’nun kudret ve şerefi sizin kudret ve şerefiniz demektir. Böylece Muhammed sâyesinde insanların en mutlusu olursunuz! ” dedi. ( İbn Hişâm, es-Sîre, I, 313-314; İbn Kesîr, Bidâye, III, 111-112 )
Bahsedildiği üzere inkârcı toplumlar dünyada bir kısım felâketlerle helak edildiler. Bunların âhirette uğrayacakları azaba gelince:Ömer Çelik Tefsiri
Fussilet suresi 13 ayeti anlamı - okunuşu
Hâlâ gerçeği kabulden yüz çeviriyorlarsa, onlara de ki: “Ben sizi Âd ve Semûd kavimlerini yıldırım gibi çarpan korkunç azabın sizi de çarpabileceği gerçeğine karşı uyarıyorum!”
Mokhtasar tefsiri
-Ey Resul- Onlar senin getirdiklerine iman etmekten yüzçevirirler ise onlara de ki: "Hud`un kavmi Âd ve Salih`in kavmi Semûd`un yalanlamalarından dolayı başlarına gelen azabın aynısının sizin de başınıza geleceğini bildirerek sizi uyarıp, korkutmaktayım."
Ali Fikri Yavuz
(Ey Rasûlüm, bu beyandan sonra Mekke kâfirleri Allah’a ve Peygamberine iman etmekten yine) yüz çevirirlerse, de ki: “- Sizi, Âd ve Semûd’un şiddetli azabı gibi bir azabla korkutuyorum.”
İngilizce - Sahih International
But if they turn away, then say, "I have warned you of a thunderbolt like the thunderbolt [that struck] 'Aad and Thamud.
Fussilet suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Yüz çevirirlerse artık de ki: Sizi, Âd ve Semud'un uğradıkları helak edici azaba benzer bir azapla korkutmadayım.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
(Ya Peyğəmbər!) Əgər (Məkkə müşrikləri sənin bu sözlərindən sonra haqdan, imandan) üz döndərsələr, de: “Mən sizi Ad və Səmud ildırımı kimi bir ildırımla (bu tayfaları məhv etmiş tükürpədici bir səslə, müdhiş bir əzabla) qorxuduram!”
Kuran Araştırmaları Vakfı
Eğer onlar yüz çevirirlerse de ki: İşte sizi Ad ve Semud'un başına gelen kasırgaya benzer bir kasırgaya karşı uyarıyorum!
Fussilet suresi (Fussilat) 13 ayeti arapça okunuşu
﴿فَإِنْ أَعْرَضُوا فَقُلْ أَنذَرْتُكُمْ صَاعِقَةً مِّثْلَ صَاعِقَةِ عَادٍ وَثَمُودَ﴾
[ فصلت: 13]
فإن أعرضوا فقل أنذرتكم صاعقة مثل صاعقة عاد وثمود
سورة: فصلت - آية: ( 13 ) - جزء: ( 24 ) - صفحة: ( 478 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Üzerlerinde ince yeşil ipekli, parlak atlastan elbiseler vardır; gümüş bileziklerle süslenmişlerdir Rableri onlara tertemiz içecekler
- And olsun ki, Nuh Bize seslenmişti de duasına ne güzel icabet etmiştik.
- Onlar, günahları yüzünden suda boğuldular; ateşe sokuldular, kendilerine Allah'tan başka yardımcı bulamadılar.
- Musa, genç arkadaşına: "Ben iki denizin birleştiği yere ulaşmağa, yahut yıllarca yürümeye kararlıyım" demişti.
- Devamlı bu günahın azabında kalacaklar. Kıyamet günü onlar için ne kötüdür bu yük!
- Rabbinin katından bir belgesi ve onun arkasından da bir şahidi olanlar, önlerinde de Musa'nın Kitap'ı
- Çocuk: "Ben şüphesiz Allah'ın kuluyum. Bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı, nerede olursam olayım
- Fil sahiplerine Rabbinin ne ettiğini görmedin mi?
- "Değneğini at!" Musa, değneğinin yılan gibi hareketler yaptığını görünce, arkasına bakmadan dönüp kaçtı. "Ey Musa!
- Şüphesiz iyiler kafur katılmış bir tastan içerler.
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Fussilet indirin:
Fussilet Suresi mp3 : Fussilet suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler