Naziat suresi 18. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿فَقُلْ هَلْ لَكَ اِلٰٓى اَنْ تَزَكّٰىۙ ﴾ [النازعات: 18]
ayet arapça & türkçe okunuşuFekul hel leke ilâ en tezekkâ [Naziat: 18]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
"Ona de ki: Arınmağa niyetin var mı?" [Naziat: 18]
Naziat Suresi 18. ayet tefsiri
Din söz konusu olunca en mühim unsur, peygamberdir. Zira Allah Teâlâ, dinini onun vasıtasıyla beşeriyete ulaştırmaktadır. Dolayısıyla peygambere inanan Allah’a inanıp O’nun dinini kabul etmekte, Peygamber’e inanmayan ise hepsini reddetmiş olmaktadır. Bu sebeple Yüce Rabbimiz, burada âhiret hayatıyla alakalı delilleri serdetmeden önce, Hz. Mûsâ ve Firavun kıssasından dikkat çekici bir kesit anlatarak, inkârcıları, Resûlullah ( s.a.s. )’e karşı çıkmanın ve ona başkaldırmanın hem dünyevî hem de uhrevî hazin neticelerinden sakındırmaktadır. Anlatılan kısmıyla kıssada şu hususlara dikkat çekilmektedir:
› Firavun gibi azılı bir kâfire ve düşmana karşı bile Mûsâ ( a.s. )’dan nasıl bir yumuşak ve nezaketli üslup kullanmasının istendiği.
Burada bir mânada: “ Firavun’a gidin; çünkü o, gerçekten çok azgınlaştı. Ona yumuşak ve gönül alıcı sözler söyleyin. Belki o, böylece aklını başına alır veya hiç değilse biraz korkar ” ( Tâhâ 20/43-44 ) âyetlerinde emredilen “ kavl-i leyin ”in izahı vardır. Buna göre davetçi, insanları yumuşak, tesirli ve hikmetli sözlerle hidâyete çağırmalıdır. Kalplere ve ruhlara tesir edecek bir dil bulmalıdır.
› Firavun’un davet edildiği husus, اَلتَّزَكّ۪ي ( tezekkî ) kelimesiyle ifade edilir.
Tezekkî, temizlenmek demektir. Bir taraftan kirliliklerden temiz, hâlis ve pam pâk olmak, bir taraftan da artıp, feyizlenip nemâlanmak anlamına gelir. Burada akide, ahlâk ve amellerin temizlenmesi kastedilir. Daha açık bir ifadeyle müslüman olup, İslâm’ı kabullenmek demektir. Mûsâ ( a.s. )’ın “ gönlün var mı? ” diye sormasında, iman veya inkâr gibi tercihe bağlı olan hususlarda kulun iradesinin, meyil ve niyetinin şart olduğuna işaret vardır. Meyil ve niyet olmadan netice hâsıl edilemez. Ayrıca Allah’tan korkup O’nun râzı olmadığı şeylerden sakınmak için Rabbi tanımak şarttır. Nitekim âyet-i kerîmede: “ Gerçek şu ki, kulları içinde ancak âlimler, Allah’tan gerektiği gibi korkarlar ” ( Fâtır 36/28 ) buyrulur. Çünkü bilmeyenin korkusu ve saygısı olmaz. Korkusu ve saygısı olmayan da günahlardan sakınmaz, her fenalığa atılır.
› Mûsâ ( a.s. )’ın bu kadar yumuşak, tesirli ve hikmetli davetine, üstelik ölülerin tekrar diriltilmesine de bir misal olacak şekilde asanın canlanıp ejderha haline gelivermesi gibi peygamberliğini ispatlayacak büyük bir mûcize göstermesine mukâbil, Firavun’un sergilediği tavır dikkate şâyandır:
Peygamberi yalanlamak, Allah’a ve emrine isyan etmek, Allah’a yönelecek yerde O’na sırtını dönmek, bununla da yetinmeyip hak davasını iptal edebilmek için var gücüyle çalışmak, bununla da yetinmeyip taraftarlarını toplayarak “ en büyük rab olduğunu ” iddia edecek derecede küfür ve azgınlık, hiddet ve taşkınlık, akılsızlık ve ahmaklık gayyasının dibine yuvarlanmak… Aslında Firavun’un “ sizin en büyük rabbiniz benim ” şeklindeki iddiası, insandaki makam ve mevki hırsı, benlik dâvasının nerelere kadar varabileceğini gösteren ibretlik bir vesikadır.
› Allah Teâlâ, peygamberini yalanlayan ve emirlerine karşı böyle küstahça baş kaldıran o zalimi cezasız bırakmadı. Onu hem Kızıl denizin azgın dalgaları arasında boğmak sûretiyle dünya azabıyla, hem de imansız ölüp ebedi cehennemi boylaması sûretiyle âhiret azabıyla cezalandırdı.
اَلنَّكَالُ ( nekâl ), kelimesi اَلتَّنْك۪يلُ ( tenkil ) mânasındadır. “ Tenkîl ” ise görenlere ve işitenlere ibret olacak ve onları benzeri şeyleri yapmaktan men edecek biçimde cezalandırmaktır. İşte Firavun’un helakinde, kalplerinde ilâhî korku taşıyan insanları Allah ve Peygamber’e isyandan vazgeçirecek dehşetli bir ibret bulunmaktadır. Selim bir akılla bunu düşünen insan, peygambere karşı gelen, büyüklük taslayan, insanları zulümle ezen, kendisini tanrılaştıran insanların sonunda nasıl Allah’ın dünya ve âhiret cezasına çarptırılıp mahv ü perişan olacaklarını anlar. Firavun gibi kibirlenmeyip Allah’ın peygamberine inanır ve onun getirdiği dine itaat eder.
Şimdi:Ömer Çelik Tefsiri
Naziat suresi 18 ayeti anlamı - okunuşu
“Ona de ki: «Arınmaya gönlün var mı?»”
Mokhtasar tefsiri
Ve ona de ki: "Ey Firavun! Küfür ve günahlardan arınmak ister misin?``
Ali Fikri Yavuz
(Ona) de ki: “- İster misin (küfürden) temizlenesin
İngilizce - Sahih International
And say to him, 'Would you [be willing to] purify yourself
Naziat suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
De ki: İster misin temizlenmeyi.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Və de: “(Günahlardan) təmizlənmək istəyirsənmi?
Kuran Araştırmaları Vakfı
De ki: Nasıl arınmağa gönlün var mı?
Naziat suresi (An-Naziat) 18 ayeti arapça okunuşu
﴿فَقُلْ هَل لَّكَ إِلَىٰ أَن تَزَكَّىٰ﴾
[ النازعات: 18]
English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Melekler ve Cebrail o derecelere, miktarı elli bin yıl olan bir günde yükselirler.
- Zulmedenlerin, o gün mazeretleri fayda vermez; artık kendilerinden Allah'ı hoşnut edecek şeyleri yapmaları da istenmez.
- Allah'ın ahdini ve yeminlerini az bir değere değişenlerin, işte onların, ahirette bir payları yoktur. Allah
- O gün, dostun dosta hiçbir faydası olmaz, yardım da görmezler.
- "Beni taşlamanızdan ötürü, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a sığındım."
- Gökleri, yeri yaratan ve onları yaratmaktan yorulmayan Allah'ın, ölüleri diriltmeye de kadir olduğunu görmezler mi?
- Allah size, ele geçireceğiniz bol bol ganimetler vadetmiştir. İnananlar için bir belge olması, sizi doğru
- Biz gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık.
- And olsun ki, insanı kuru balçıktan, işlenebilen kara topraktan yarattık.
- Ad milleti, yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamış, "Bizden daha kuvvetli kim vardır?" demişti. Onlar, kendilerini
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Naziat indirin:
Naziat Suresi mp3 : Naziat suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler