Mümtehine suresi 3. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿لَنْ تَنْفَعَكُمْ اَرْحَامُكُمْ وَلَٓا اَوْلَادُكُمْۚۛ يَوْمَ الْقِيٰمَةِۚۛ يَفْصِلُ بَيْنَكُمْۜ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَص۪يرٌ ﴾ [الممتحنة: 3]
ayet arapça & türkçe okunuşuLen tenfe’akum erhâmukum velâ evlâdukum(c) yevme-lkiyâmeti yefsilu beynekum(c) va(A)llâhu bimâ ta’melûne basîr(un) [Mümtehine: 3]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Yakınlarınız ve çocuklarınız size kıyamet gününde bir fayda veremezler. Allah onlarla sizi ayırır. Allah işlediklerinizi görendir. [Mümtehine: 3]
Mümtehine Suresi 3. ayet tefsiri
Âyet-i kerîmelerin iniş sebebi olarak şu dikkat çekici hâdise nakledilir:
Resûlullah ( s.a.s. ), müşriklerin Hudeybiye anlaşmasının maddelerini bozmaları ve diğer tamamlayıcı şartların oluşmaya başlaması üzerine Mekke’yi fethetme hazırlıklarına başlamıştı. Fakat bunu son derece gizli tutuyor, niyetini kimseye açmıyordu. Ashâb-ı kirâmdan birkaç kişi haricinde bunu kimseye hissettirmemişti. Efendimiz ( s.a.s. ) ile beraber işin farkında olan ashâb-ı kirâm ( r.a. ), bu gizliliğe riâyet ederken, her nasılsa durumdan haberdar olan Bedir gâzîlerinden Hâtıb b. Ebî Beltaa, Mekke’ye durumu bildiren bir mektup yazmış ve bunu bir kadınla da göndermişti. Allah Teâlâ Peygamberimiz ( s.a.s. )’e durumu bildirdi. Resûl-i Ekrem ( s.a.s. ) Hz. Ali, Zübeyr ve Mikdâd ( r.a. )’ı çağırdı. Kadının tam bulunduğu yeri haber vererek onu yakalayıp getirmelerini istedi. Kadın, Resûlullah ( s.a.s. )’in işaret buyurduğu yerde yakalandı. Üzerindeki mektup alınıp Resûlullah’a getirildi. Mektupta şunlar yazılıydı:
“ Ey Kureyş! Allah’ın Rasûlü, sizin üzerinize öyle muazzam bir kuvvetle geliyor ki, gece karanlığı gibi korkunç olan bu ordu sel gibi akacaktır. Allah’a yemin ederim ki, Resûlullah üzerinize tek başına da gelse Allah, O’nu size gâlip kılacak, va’dini yerine getirecektir. Şimdiden başınızın çâresine bakın! ” ( İbn Kesîr, Bidâye, IV, 278 )
Aslında bu ifadeler, ne gerçeğe aykırıydı ne de ihânetle doluydu. Fakat gizli kalması îcâb eden bir hakîkat düşmana ifşâ ediliyordu. Bu yüzden Peygamberimiz ( s.a.s. ), bu işi yapan Hâtıb’ı derhâl yanına çağırtıp: “ Ey Hâtıb! Bunu niçin yaptın? ” diye sordu. Bedir gâzîlerinden olan Hâtıb, büyük bir nedâmet içinde:
“ –Yâ Resûlallah! Yanınızda bulunan muhâcirlerin Mekke’de âile ve mallarını koruyacak kimseleri var. Benim ise kimsem yok. Ben de bu mektupla onlar arasında minnettarlık kazanarak, âilemi, çoluk çocuğumu korumak istedim. Yoksa vAllahi ben onların câsusu değilim. Ben bu işi dînimden dönmek gibi bir fenâlıkla da işlemedim. müslüman olduktan sonra ben, aslâ küfre râzı olmam. Vallahi benim Allah ve Rasûlü’ne olan imanım sonsuzdur. Aslâ dînimi değiştirmiş değilim... ” dedi. Bunun üzerine merhamet ummânı Efendimiz ( s.a.s. ):
“ –Hâtıb kendisini doğru müdâfaa etti ” buyurdu ve onu affetti.
Hâtıb’ın boynunu vurmak isteyen Hz. Ömer’e de Cenâb-ı Hakk’ın, Bedir savaşına katılanların yaptığı hatâları af buyurduğunu hatırlatarak şu mukâbelede bulundu:
“ −Ama o Bedir seferine katıldı. Ne biliyorsun, belki de Allah Teâlâ Bedir ehlinin hâline muttalî oldu da: «Dilediğinizi yapın, sizleri bağışladım!» buyurdu. ” ( Buhârî, Meğâzî 9; Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe 161 )
Fakat bahsedilen hâdise üzerine inen bu âyet-i kerîmeler, Allah’ın düşmanlarıyla dostluk yapılmamasını ve müslümanların düşmanlarına karşı çok dikkatli davranması gerektiğini haber verdi. Buna göre, İslâm ile küfrün birbiriyle savaş halinde oldukları bir dönemde, bir mü’min, sırf iman ettikleri için mü’minlere karşı savaşan bir kâfirle, sebep ne olursa olsun, İslâm’a zarar verecek bir işe girişemez. Böyle bir davranış imanla çelişir. Dolayısıyla şahsî ihtiyaçlarını karşılamak veya problemlerini çözmek için, niyeti kötü olmasa bile, bir mü’minin böyle davranması doğru değildir. Böyle bir şeye cüret eden kişi, üzerinde yürüdüğü dümdüz yoldan çıkmış olur.
Allah ve Peygamber düşmanlarına karşı sergilenmesi gereken tavrı anlayabilmek için sizden önceki müslümanların hayatından örnek alın:Ömer Çelik Tefsiri
Mümtehine suresi 3 ayeti anlamı - okunuşu
Kıyâmet günü ne yakınlarınızın size faydası olacaktır, ne de çocuklarınızın. Çünkü Allah o gün aranızı ayıracaktır. Allah, bütün yaptıklarınızı görmektedir.
Mokhtasar tefsiri
Eğer yakınlarınız ve çocuklarınız için kâfirleri dost edinirseniz; kıyamet günü, ne yakınlığınız ve ne de çocuklarınız size bir fayda verir. Allah, kıyamet günü sizin aranızı ayırır da onlardan cennet ehli olanlar cennete, cehennem ehli olanlar ise cehenneme girer. Birbirinize hiçbir fayda sağlayamazsınız. Yüce Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görür. Yaptıklarınızdan hiçbir şey O`na gizli kalmaz. Yaptıklarınıza göre amellerinizin karşılığını verecektir.
Ali Fikri Yavuz
(Eğer Peygambere hiyanetlik ederseniz, Allah’ın azabına karşı) ne (Mekke’deki) akrabalarınız, ne de çocuklarınız size asla fayda vermez. Allah, kıyamet gününde aranızı ayıracaktır, (itaat edenleri cennete, isyan edenleri cehenneme koyacaktır). Allah, bütün yaptıklarınızı görendir
İngilizce - Sahih International
Never will your relatives or your children benefit you; the Day of Resurrection He will judge between you. And Allah, of what you do, is Seeing.
Mümtehine suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Kıyamet gününde yakınlarınız da kesin olarak bir fayda veremez size, evlatlarınız da, aranızı ayırır ve Allah, ne yapıyorsanız hepsini de görür.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Nə (xatirinə Allaha və Peyğəmbərinə xəyanət etdiyiniz Məkkədəki) qohum-əqrabanız, nə də oğul-uşağınız sizə bir fayda verəcəkdir. Allah qiyamət günü sizi bir-birinizdən ayıracaqdır. Allah nə etdiklərinizi görəndir!
Kuran Araştırmaları Vakfı
Kıyamet günü yakınlarınız ve çocuklarınız size fayda vermezler. Çünkü Allah aranızı ayırır. Allah, yaptıklarınızı görendir.
Mümtehine suresi (Al-Mumtahanah) 3 ayeti arapça okunuşu
﴿لَن تَنفَعَكُمْ أَرْحَامُكُمْ وَلَا أَوْلَادُكُمْ ۚ يَوْمَ الْقِيَامَةِ يَفْصِلُ بَيْنَكُمْ ۚ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ﴾
[ الممتحنة: 3]
لن تنفعكم أرحامكم ولا أولادكم يوم القيامة يفصل بينكم والله بما تعملون بصير
سورة: الممتحنة - آية: ( 3 ) - جزء: ( 28 ) - صفحة: ( 549 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi, gerçek ortaya çıktıktan sonra bile seninle tartışıyorlardı.
- Göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, insanlara yararlı şeylerle denizde süzülen
- Onlar çıkarılmış olsalar, and olsun ki, onlarla beraber çıkmazlar; savaşa tutuşmuş olsalar, and olsun ki,
- Rahman olan Allah Kuran'ı öğretti;
- Hutame'nin ne olduğunu sen bilir misin?
- Fakat kitabı kendisine solundan verilen kimse: "Kitabım keşke bana verilmeseydi; keşke hesabımın ne olduğunu bilmeseydim;
- Allah'ın, hoş bir sözü; kökü sağlam, dalları göğe doğru olan, Rabbinin izniyle her zaman meyve
- O gün, zalim kimse ellerini ısırıp: "Keşke Peygamberle beraber bir yol tutsaydım, vay başıma gelene;
- Ey inananlar! Evlerinizden başka evlere, izin almadan, seslenip sahiplerine selam vermeden girmeyiniz. Eğer düşünürseniz bu
- Bu yüzden Semud milleti zorlu bir sarsıntı ile yok edildi.
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Mümtehine indirin:
Mümtehine Suresi mp3 : Mümtehine suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler