Tevbe suresi 33. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿هُوَ الَّذ۪ٓي اَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدٰى وَد۪ينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدّ۪ينِ كُلِّه۪ۙ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ ﴾ [التوبة: 33]
ayet arapça & türkçe okunuşuHuve-lleżî ersele rasûlehu bilhudâ vedîni-lhakki liyuzhirahu ‘alâ-ddîni kullihi velev kerihe-lmuşrikûn(e) [Tevbe: 33]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Puta tapanlar hoşlanmasa da, dinini bütün dinlerden üstün kılmak üzere, Peygamberini doğru yol ve hak dinle gönderen Allah'tır. [Tevbe: 33]
Tevbe Suresi 33. ayet tefsiri
“ Allah’ın nûru ”, Kur’ân-ı Kerîm’in hükümleri ve sünnet-i seniyyesinin tatbikatıyla Resûlullah ( s.a.s. )’in muşahhas bir şekilde yaşayıp örnek olarak insanlığın önüne koyduğu İslâm dinidir. Bütün iman, ibâdet, ahlâk ve muamelât esasları ve içtimâî, iktisâdî, idârî kaideleriyle İslâm, insanların kalpleri ve zihinleriyle birlikte bütün cihânı aydınlatan lekesiz bir nur, bir ışık kaynağıdır. Dünyaya nispetle güneş hangi mevkide ise, kalplere ve ruhlara nispetle İslâm dini de o mevkidedir. Nûrunu Cenâb-ı Hak’tan alan bu din çağları aydınlatacak, kimse onun önüne geçemeyecektir. Kâfirler istemese de Allah mutlaka nûrunu tamamlayacak; kelime-i tevhidi yüceltecek ve İslâm dinini hâkim kılacaktır. Çünkü Cenâb-ı Hakk’ın muradı, Peygamberine gönderdiği hidâyet rehberi ve hak dini İslâm’ın diğer bütün dinlere üstün gelmesini sağlamaktır. Allah’ın muradını engelleyecek ise hiçbir güç yoktur. Müşrikler istese de istemese de hakikat böyle tecelli edecektir.
Nitekim Peygamber Efendimiz’in, Allah’ın dînini tebliğ etme ve öğretme husûsundaki azim, gayret ve şevki karşısında büyük bir âcizliğe düşen Kureyş müşrikleri birgün:
“ – Sen bizi ve ilâhlarımızı yermeyi bırak, biz de seni ve ilâhını kendi hâlinize bırakalım ” dediklerinde Resûlullah ( s.a.s. ) başını kaldırıp semâya baktı ve:
“ – Şu güneşi görüyor musunuz? ” diye sordu.
“ – Evet, görüyoruz ” dediklerinde Allah Resûlü ( s.a.s. ), İslâm’ın mâhiyetine ve istikbaldeki durumuna dikkat çekecek bir tarzda:
“ – Peki ben sizin bu güneşin ışıklarından faydalanmanıza mâni olabilir miyim? ” buyurdu. ( İbn Kesîr, el-Bidâye, III, 92; İbn İshâk, es-Sîre, s. 136 )
Bu sebeple din düşmanları tarafından İslâm’ı söndürme maksadıyla tezgahlanan ve uygulamaya konan her plan, ancak güneşi ağızla üfleyerek söndürmeye çalışmanın dışında bir ağırlığa sahip değildir ve olamaz.
Şunu belirtmek gerekir ki, kendilerini İslâm’a nispet eden, dolayısıyla müslüman olarak anılmakla birlikte İslâm’ı gerçek mânada hayatlarına tatbik edemeyen insanlar bazan küfür dünyası karşısında mağlup duruma düşebilirler. Fakat bu asla İslâm’ın mağlubiyeti değildir. İslâm, din olarak her zaman bütün dinlerin üzerinde yüksek bir mevkie sahiptir. Bu ilk günden itibaren böyle olduğu gibi, bugün de böyledir, gelecekte de böyle olacaktır. müslümanların siyâsî, askerî ve iktisâdî açıdan en zayıf dönemlerini yaşadıkları son birkaç asırda bile İslâm, her türlü gelişmiş teknik ve vasıtaya sahip evrensel düşman güçlerin her cepheden ardı arkası kesilmez saldırılarına rağmen ilk günkü gibi yerindedir, terütazedir. Bu süre içinde pek az kimse İslâm’dan çıkıp başka dinlere girerken, diğer dinlerden çok sayıda insan İslâm’la buluşmaya devam etmektedir. Günümüz müslümanlarının onca hatasına ve kusuruna, İslâm’ı temsil ve tatbikteki onca yanlışlarına ve yetersizliklerine ve evrensel düşman güçlerin İslâm’ı olduğundan farklı göstermek için ortaya koydukları onca çabaya rağmen, batıda pek çok insan, herhangi bir dine inansın veya inanmasın, İslâm’dan etkilenmeye devam etmektedir. Bu konuda İslâm’ın dinamizmi ve nasıl söndürülemez bir ışık kaynağı olduğu günden güne insanların, özellikle entelektüel insanların dikkatini daha da çekmektedir. ( Ünal, s. 422 )
Hâsılı İslâm, ebediyen eskimeyecek ve bozulmayacak bütün esasları ve kaideleriyle ilk günkü gibi dupduru ortada olup insanlığın semâsında bir güneş gibi parlamaktadır. Fakat insanlar nefislerini, nefsânî arzularının mahkûmu olmuş kalplerini ve zihinlerini onun önünde perde yaparak onun nûrundan mahrum kalmaktadırlar. müslümanların asıl vazifesi, aradaki o perdeleri kaldırarak kalpleri İslâm’ın o sönmez nûruyla buluşturmaktır.
Ancak bir kısım güçler ve insanlar bu mücadelenin önüne geçmek için çalışacaklardır. Bunun bir takım sebepleri vardır. Bunlardan yahudi ve hırısitiyan din adamları olan hahamların ve rahiplerin İslâm nûrunu söndürmek istemelerinin ve onun yayılmasına engel olmaya çalışmalarının sebebi şu şekilde beyân edilmektedir:
Ömer Çelik Tefsiri
Tevbe suresi 33 ayeti anlamı - okunuşu
Allah, Rasûlü’nü doğru yolun ta kendisiyle ve adâlet ve hakkaniyet üzerine kurulan hak dîni ile gönderdi ki, müşrikler hiçbir zaman istemese de, o dîni diğer bütün dinlere üstün ve hâkim kılsın.
Mokhtasar tefsiri
Allah, -Subhanehu ve Teâlâ- resulü Muhammed -sallallahu aleyhi ve selem-`i insanlar için hidayet rehberi olan Kur`an ve hak din olan İslam dini ile gönderdi. Bunu da müşrikler onu istemese de içerisindeki deliller, kesin kanıtlar ve hükümler ile dinini diğer dinlere üstün kılmak için yaptı.
Ali Fikri Yavuz
Peygamberini hidayetle ve hak din ile, bütün dinlerin üzerine geçirmek için gönderen O’dur; İsterse müşrikler hoş görmesinler
İngilizce - Sahih International
It is He who has sent His Messenger with guidance and the religion of truth to manifest it over all religion, although they who associate others with Allah dislike it.
Tevbe suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Öyle bir mabuttur ki müşrikler istemese de, zorlarına gitse de Peygamberini, insanları doğru yola sevkeden apaçık ve kesin delillerle ve bütün dinlere üstolmak üzere gerçek dinle göndermiştir.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Müşriklərin xoşuna gəlməsə də, onu (islamı) bütün dinlərin fövqündə (bütün dinlərdən üstün) etmək üçün Öz Peyğəmbərini doğru yolla və haqq dinlə göndərən Odur!
Kuran Araştırmaları Vakfı
O (Allah), müşrikler hoşlanmasalar da (kendi) dinini bütün dinlere üstün kılmak için Resulünü hidayet ve Hak Din ile gönderendir.
Tevbe suresi (At-Tawbah) 33 ayeti arapça okunuşu
﴿هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَىٰ وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ﴾
[ التوبة: 33]
هو الذي أرسل رسوله بالهدى ودين الحق ليظهره على الدين كله ولو كره المشركون
سورة: التوبة - آية: ( 33 ) - جزء: ( 10 ) - صفحة: ( 192 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Bedevilerden, izin almak üzere, özür beyan eden kimseler geldiler. Allah'a ve Peygamberine yalan söyleyenler ise,
- Yanındakilere: "Siz onu bilir misiniz?" der.
- Kıyamet gününden önce ortadan kaldırmayacağımız veya çetin azaba uğratmayacağımız bir şehir yoktur. Bu, Kitap'da yazılıdır.
- Allah'ın dilediği bundan müstesnadır. Doğrusu açığı da, gizliyi de bilen O'dur.
- Ey insanoğlu! Evet; ayetlerim sana gelmişti de onları yalanlamış, büyüklük taslamış ve inkarcılardan olmuştun.
- Ey Nuh! Sen ve beraberindekiler gemiye yerleşince: "Bizi zalim milletten kurtaran Allah'a hamdolsun" de.
- Onlardan ileri gelenler: "Yürüyün, tanrılarınıza bağlılıkta direnin, sizden istenen şüphesiz budur. Başka dinde de bunu
- Hiç yaratan yaratamayana benzer mi? İbret almaz mısınız?
- Biz sizden azabı az bir süre için kaldıracağız, siz yine de eski inkarcılığınıza döneceksiniz.
- Ey insanlar! Sonra siz, kıyamet günü Rabbinizin huzurunda duruşmaya çıkacaksınız.
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Tevbe indirin:
Tevbe Suresi mp3 : Tevbe suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler