Tekasür suresi 5. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿كَلَّا لَوْ تَعْلَمُونَ عِلْمَ الْيَق۪ينِۜ ﴾ [التكاثر: 5]
ayet arapça & türkçe okunuşuKellâ lev ta’lemûne ‘ilme-lyakîn(i) [Tekasür: 5]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Dikkat edin, şayet yaptığınızın sonucunu kesin olarak bir bilseniz! [Tekasür: 5]
Tekasür Suresi 5. ayet tefsiri
Birinci âyette yer alan اَلإلْهَاءُ ( ilhâ’ ), oyalamak, gaflete düşürmek, faydasız şeylerle uğraştırarak asıl yapılması gereken işlerden alıkoymaktır.
اَلتَّكَاثُرُ ( tekâsür )’ün ise üç mânası vardır:
› İnsanın çok şey elde etmek için çalışmasıdır.
› İnsanların bolluk elde etmek için birbirleriyle yarışması ve birbirinin üzerine çıkmaya çaba göstermesidir.
› Çokluk ve bolluk sebebiyle insanların birbirlerine kibirli davranmalarıdır.
Allah’ın rızâsına uygun olması şartıyla birinci mânada “ tekâsür ” yasaklanmamıştır. İkinci ve üçüncü mânada olanların yasaklandığı anlaşılmaktadır. Bunları değerlendirdiğimiz zaman âyette kötülenen “ tekâsür ”, sırf dünyevî düşüncelerle evlat, mal, servet ve saire gibi çokluğu ile övünülebilen şeyleri aşırı bir tutkuyla durmadan çoğaltma yarışına girmek; bunların dinî ve uhrevî mesuliyetini hiç hesaba katmadan, helâl haram ayırımı yapmadan kendini daha çok kazanma hırsına kaptırmak; bununla başkalarına karşı böbürlenmektir.
“ Nihâyet kabirleri ziyaret ettiniz ” ( Tekâsür 102/2 ) âyetine şu üç mâna verilebilir:
Birincisi; siz ölünceye kadar mal ve evlat çoğaltmakla oyalandınız. Buna göre “ kabirleri ziyaret etmek ”, “ ölüp kabre gömülmek ” demektir. Nitekim Şakîk-i Belhî ( k.s. ), bir mezarlığın kenarından geçerken ibretle bakar ve yanındakilere:
“ –Buradakilerin çoğu dünyada iken aldandıklarının farkına vardılar... ” der.
“ –Niçin? ” diye sorduklarında ise:
“ –Onlar hayattayken malım var, mülküm var, evim var, bineğim var, akrabam var, bağım-bahçem var zannetmezler miydi? Ama şimdi siz de görüyorsunuz ki öyle değilmiş!.. ” diye cevap verir.
İknicisi; “ Kabirleri ziyaret etmek ”, kabirlerdeki ölüleri anmak, onların çokluğu ile bile övünmektir. Yani çoklukla övünme sizi o kadar oyaladı ki, ölüleri sayıp onlarla övünecek derecede aşırı gittiniz.
Üçüncüsü; “ Kabirleri ziyaret ettiniz ” demek, “ fiilen kabirlere gittiniz ” demektir. Nitekim bazı kimseler kabirlere gider, erkek akrabalarının kabirlerini göstererek, “ İşte şu şu kabir bizimdir ” demek suretiyle onlarla övünürlerdi.
Bu davranışlar Allah’ı tanımamanın ve âhirete inanmamanın bir neticesidir. İnsan yaptığının yanlış ve bunun âhirette hesabının zor olacağını “ yakinî, kesin bir bilgiyle ” bilse, aslâ böyle hatalara cür’et edemez. Bunları hemen terk eder.
عِلْمُ الْيَق۪ينِ ( ilmu’l-yakîn ), “ kesinlikle doğru olan aklî ve naklî delillerin ifade ettiği bilgi; gerçeğe tam uygun olan ve içinde en küçük bir şüphenin bulunmadığı bilgi ” demektir. Allah, âhiret, hesap, cennet ve cehennem hakkında böyle bir bilgi, insanı elbette tüm yanlış hal ve hareketlerden uzaklaştıracak ve onu İslâm çerçevesinde güzel bir kulluk hayatına yönlendirecektir.
Gerçek şu ki:
Birinci âyette yer alan اَلإلْهَاءُ ( ilhâ’ ), oyalamak, gaflete düşürmek, faydasız şeylerle uğraştırarak asıl yapılması gereken işlerden alıkoymaktır.
اَلتَّكَاثُرُ ( tekâsür )’ün ise üç mânası vardır:
› İnsanın çok şey elde etmek için çalışmasıdır.
› İnsanların bolluk elde etmek için birbirleriyle yarışması ve birbirinin üzerine çıkmaya çaba göstermesidir.
› Çokluk ve bolluk sebebiyle insanların birbirlerine kibirli davranmalarıdır.
Allah’ın rızâsına uygun olması şartıyla birinci mânada “ tekâsür ” yasaklanmamıştır. İkinci ve üçüncü mânada olanların yasaklandığı anlaşılmaktadır. Bunları değerlendirdiğimiz zaman âyette kötülenen “ tekâsür ”, sırf dünyevî düşüncelerle evlat, mal, servet ve saire gibi çokluğu ile övünülebilen şeyleri aşırı bir tutkuyla durmadan çoğaltma yarışına girmek; bunların dinî ve uhrevî mesuliyetini hiç hesaba katmadan, helâl haram ayırımı yapmadan kendini daha çok kazanma hırsına kaptırmak; bununla başkalarına karşı böbürlenmektir.
“ Nihâyet kabirleri ziyaret ettiniz ” ( Tekâsür 102/2 ) âyetine şu üç mâna verilebilir:
Birincisi; siz ölünceye kadar mal ve evlat çoğaltmakla oyalandınız. Buna göre “ kabirleri ziyaret etmek ”, “ ölüp kabre gömülmek ” demektir. Nitekim Şakîk-i Belhî ( k.s. ), bir mezarlığın kenarından geçerken ibretle bakar ve yanındakilere:
“ –Buradakilerin çoğu dünyada iken aldandıklarının farkına vardılar... ” der.
“ –Niçin? ” diye sorduklarında ise:
“ –Onlar hayattayken malım var, mülküm var, evim var, bineğim var, akrabam var, bağım-bahçem var zannetmezler miydi? Ama şimdi siz de görüyorsunuz ki öyle değilmiş!.. ” diye cevap verir.
İknicisi; “ Kabirleri ziyaret etmek ”, kabirlerdeki ölüleri anmak, onların çokluğu ile bile övünmektir. Yani çoklukla övünme sizi o kadar oyaladı ki, ölüleri sayıp onlarla övünecek derecede aşırı gittiniz.
Üçüncüsü; “ Kabirleri ziyaret ettiniz ” demek, “ fiilen kabirlere gittiniz ” demektir. Nitekim bazı kimseler kabirlere gider, erkek akrabalarının kabirlerini göstererek, “ İşte şu şu kabir bizimdir ” demek suretiyle onlarla övünürlerdi.
Bu davranışlar Allah’ı tanımamanın ve âhirete inanmamanın bir neticesidir. İnsan yaptığının yanlış ve bunun âhirette hesabının zor olacağını “ yakinî, kesin bir bilgiyle ” bilse, aslâ böyle hatalara cür’et edemez. Bunları hemen terk eder.
عِلْمُ الْيَق۪ينِ ( ilmu’l-yakîn ), “ kesinlikle doğru olan aklî ve naklî delillerin ifade ettiği bilgi; gerçeğe tam uygun olan ve içinde en küçük bir şüphenin bulunmadığı bilgi ” demektir. Allah, âhiret, hesap, cennet ve cehennem hakkında böyle bir bilgi, insanı elbette tüm yanlış hal ve hareketlerden uzaklaştıracak ve onu İslâm çerçevesinde güzel bir kulluk hayatına yönlendirecektir.
Gerçek şu ki:
Ömer Çelik Tefsiri
Tekasür suresi 5 ayeti anlamı - okunuşu
Hayır! Eğer gerçeği kesin bir bilgiyle bilseydiniz böyle yapmaya cür’et edemezdiniz!
Mokhtasar tefsiri
Sizler, Allah’a gönderileceğinizi ve Allah’ın size amellerinize göre karşılığını vereceğinizi gerçekten bilseydiniz, mallarınız ve evlatlarınızla böbürlenmeyle meşgul olmazdınız.
Ali Fikri Yavuz
Sakının; eğer (kıyamet günü size ne yapılacağını) kesin bir bilgiyle bilseydiniz, (dünyada öğünüp durmazdınız)
İngilizce - Sahih International
No! If you only knew with knowledge of certainty...
Tekasür suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
İş öyle değil, şüphesiz olarak iyideniyiye bir bilseniz.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Xeyr, əgər (qiyamət günü sizə nə ediləcəyini) tam yəqinliklə bilsəydiniz (fani dünya malına uymazdınız)!
Kuran Araştırmaları Vakfı
Gerçek öyle değil! Kesin bilgi ile bilmiş olsaydınız,
Tekasür suresi (At-Takathur) 5 ayeti arapça okunuşu
﴿كَلَّا لَوْ تَعْلَمُونَ عِلْمَ الْيَقِينِ﴾
[ التكاثر: 5]
English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri
- Kullarının tevbesini kabul eden, kötülükleri affeden, yaptıklarınızı bilen, inanıp yararlı işler işleyenlerin duasını kabul eden,
- Ondan sonra milleti üzerine gökten bir ordu indirmedik; zaten indirecek de değildik; sadece tek bir
- O gün zalimlere, özür beyan etmeleri fayda vermez. Lanet onlaradır. Yurdun kötüsü de onlaradır.
- Ayetlerimizi tartışarak bozmağa uğraşanlar, işte onlar cehennemliklerdir.
- "Elini koynuna koy, lekesiz, bembeyaz çıksın. Korkudan açılan kollarını kendine çek! Bu ikisi Firavun ve
- Bunun üzerine onu ve beraberinde bulunanları, dolu bir gemi içinde taşıyarak kurtardık.
- Akşam üstü ağlayarak babalarına geldiklerinde: "Ey babamız! İnan olsun biz yarış yapıyorduk; Yusuf'u eşyamızın yanına
- Gökten yere kadar, olan bütün işleri Allah düzenler, sonra, işler sizin hesabınıza göre bin yıl
- Allah'tan size bir nimet erişse, and olsun ki, sizinle kendi arasında bir dostluk yokmuş gibi:
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Tekasür indirin:
Tekasür Suresi mp3 : Tekasür suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler