Maide suresi 113. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿قَالُوا نُر۪يدُ اَنْ نَأْكُلَ مِنْهَا وَتَطْمَئِنَّ قُلُوبُنَا وَنَعْلَمَ اَنْ قَدْ صَدَقْتَنَا وَنَكُونَ عَلَيْهَا مِنَ الشَّاهِد۪ينَ ﴾ [المائدة: 113]
ayet arapça & türkçe okunuşuKâlû nurîdu en ne/kule minhâ vetatme-inne kulûbunâ vena’leme en kad sadaktenâ venekûne ‘aleyhâ mine-şşâhidîn(e) [Maide: 113]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
"Ondan yemeyi, kalblerimizin kanmasını ve senin bize doğru söylediğini bilmeyi, ona şahid olmayı istiyoruz" dediler. [Maide: 113]
Maide Suresi 113. ayet tefsiri
Havâriler, 111. âyette haber verildiğine göre inandıklarını ve teslim olduklarını söyleseler de, iman bütün hakikatiyle tam gönüllerine yerleşmemiş olacak ki “ Senin Rabbin bize gökten bir sofra indirmeye güç yetirebilir mi? ” ( Mâide 5/112 ) diyerek Hz. İsa’dan bir mûcize talebinde bulunmuşlardır. Halbuki mûcize istemek küfrün bir alâmeti olup, Allah’ın gücünü deneme sevdasıdır. Dolayısıyla mü’minin mûcize talebinde ısrar etmesi asla caiz olamayacağı gibi, mûcize istiyor görünmesi bile, imanında bir şüphe bulunduğuna işaret edeceği için en azından bir sû-i edeptir. Bu sebeple Hz. İsa onlara “ Eğer gerçekten mü’min iseniz Allah’tan korkun! ” ( Mâide 5/112 ) demiştir.
Onlar böyle bir talepte bulunmalarının gerekçesini ise dört maddede dile getirmişlerdir:
Karınlarını doyurmak,
Allah’ın kudretinin delillerini gözleriyle görerek imanlarının sağlamlaşarak kalplerinin mutmain olması.
Hz. İsa’nın peygamberlik davasında doğru olduğunu kesin olarak bilmek,
İsrâiloğullarından gökten inen bu sofrayı göremeyenlere, “ onu gözlerimizle gördük ” diye şâhitlik yapanlardan olmak.
Âyetlerin ifade tarzına dikkat edildiğinde Havârilerin mûcize talebinde bulunurken sergiledikleri tarz ve edalarında edebe aykırı bazı durumların olduğu anlaşılır. Meselâ Îsâ ( a.s. )’a hitap ederken, “ Ey Allah’ın Resûlü ” veya “ Ey Allah’ın Ruhu ” gibi hürmet ifadeleri kullanmamışlar, aksine ona, hem de annesine nisbet ederek ismiyle hitap etmişlerdir. Allah’a karşı da edebe uygun davranmamışlar ve O’nun dilediği şeyi, istediği şekilde yaratmaya güç ve kudreti olduğundan şüphesi olan bir kimse gibi, “ Rabbinin gücü yeter mi? ” diye soru sormuşlardır. Bundan sonra da himmetlerinin düşüklüğünü, hedeflerinin basitliğini ve arzularının seviyesizliğini açığa vurup Hz. İsa gibi büyük bir peygamberi aracı yaparak Allah Teâlâ’dan gelip geçici dünyevî bir menfaat; fânî bir sofra talebinde bulunmuşlar, kalıcı dînî bir fayda talep etmemişlerdir. Sofrayı isteyip maksatlarını söylerken de yemeği öne almışlar, diğer dinî ve ruhânî maksatlarını geriye bırakmışlardır. Halbuki eğer onlar sadece dînî bir gayeyle hareket etselerdi, bununla birlikte aynı zamanda o dünyevî nimetleri de elde edebilirlerdi.
Hz. İsa Havârilerin bu taleplerinden vazgeçmeyeceklerini görünce sofranın indirilmesini istemeye karar verdi:
Ömer Çelik Tefsiri
Maide suresi 113 ayeti anlamı - okunuşu
Havâriler: “İstiyoruz ki o sofradan yiyelim, böylece kalplerimiz mutmain olsun, bize doğru söylediğini bilelim ve buna şâhitlik edenlerden olalım” dediler.
Mokhtasar tefsiri
Havariler, İsâ`ya: Bu sofradan yemek istiyoruz. Böylece Allah`ın mükemmel kudreti ile kalplerimiz mutmain olsun. Muhakkak ki sen O`nun resulüsün. Biz kesin olarak biliyoruz ki, sen Allah`ın katından getirdiğinde bize doğru söyledin. İnsanlardan bu sofrada hazır bulunmayanlar için şahitlik etmek istiyoruz, demişlerdi.
Ali Fikri Yavuz
Havarîler şöyle dediler: “- İstiyoruz ki, ondan yiyelim, kalblerimiz yatışsın ve senin bize doğru söylediğini bilelim. Böylece mûcizelere şâhidlik edenlerden olalım.”
İngilizce - Sahih International
They said, "We wish to eat from it and let our hearts be reassured and know that you have been truthful to us and be among its witnesses."
Maide suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Demişlerdi ki: İstiyoruz ki o yemekten yiyelim, kalplerimiz tam bir inanca ulaşsın ve bilelim ki sen bize doğru söylüyorsun ve buna da tanık olalım biz.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
(Həvarilər) demişdilər: “Biz istəyirik ki, ondan yeyək, ürəklərimiz sakit olsun, sənin bizə doğru dediyini bilək və ona (süfrənin göydən enməsi mö’cüzəsini görməklə sənin peyğəmbərliyinin həqiqiliyinə) şahidlik edənlərdən olaq”.
Kuran Araştırmaları Vakfı
Onlar "Ondan yiyelim, kalplerimiz mutmain olsun, bize doğru söylediğini (kesin olarak) bilelim ve ona gözleriyle görmüş şahitler olalım istiyoruz" demişlerdi.
Maide suresi (Al-Maidah) 113 ayeti arapça okunuşu
﴿قَالُوا نُرِيدُ أَن نَّأْكُلَ مِنْهَا وَتَطْمَئِنَّ قُلُوبُنَا وَنَعْلَمَ أَن قَدْ صَدَقْتَنَا وَنَكُونَ عَلَيْهَا مِنَ الشَّاهِدِينَ﴾
[ المائدة: 113]
قالوا نريد أن نأكل منها وتطمئن قلوبنا ونعلم أن قد صدقتنا ونكون عليها من الشاهدين
سورة: المائدة - آية: ( 113 ) - جزء: ( 7 ) - صفحة: ( 126 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Şeytanların Süleyman'ın hükümdarlığı hakkında söylediklerine uydular. Oysa Süleyman kafir değildi, ama insanlara sihri öğreten şeytanlar
- Bir de verdiğim nimetten artırmamı umar;
- Biz de Musa'ya, "Asanı koyuver" dedik, o da koydu; hemen onların uydurduklarını yutmaya başladı.
- Tuva'da, kutsal bir vadide, Rabbi ona şöyle hitap etmişti:
- Firavun'a gidin, doğrusu o azmıştır.
- "Öyleyse defol oradan, sen artık kovulmuş birisin. Doğrusu hesap gününe kadar lanet sanadır" dedi.
- İnkar edenlerin malları ve çocukları, Allah'a karşı onlara bir şey sağlamaz. İşte onlar ateşin yakıtlarıdır.
- Kullara yazıklar olsun! Kendilerine hangi elçi gelse, onu alaya alıyorlardı.
- İnsan, kabirlerde bulunanların çıkarılacağı ve kalblerde olanların ortaya konulacağı bir zamanın geleceğini bilmez mi?
- O, kutsal kılınmış, yüceltilmiş, arınmış sahifeler üzerindedir.
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Maide indirin:
Maide Suresi mp3 : Maide suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Ammar Al-Mulla
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler