Hud suresi 7. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Hud suresi 7 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Hud suresi - Hud aya 7 (Hud).
  
   

﴿وَهُوَ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ ف۪ي سِتَّةِ اَيَّامٍ وَكَانَ عَرْشُهُ عَلَى الْمَٓاءِ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّكُمْ اَحْسَنُ عَمَلًاۜ وَلَئِنْ قُلْتَ اِنَّكُمْ مَبْعُوثُونَ مِنْ بَعْدِ الْمَوْتِ لَيَقُولَنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُٓوا اِنْ هٰذَٓا اِلَّا سِحْرٌ مُب۪ينٌ ﴾ [هود: 7]

ayet arapça & türkçe okunuşu

Vehuve-lleżî ḣaleka-ssemâvâti vel-arda fî sitteti eyyâmin vekâne ‘arşuhu ‘alâ-lmâ-i liyebluvekum eyyukum ahsenu ‘amelâ(en)(k) vele-in kulte innekum meb’ûśûne min ba’di-lmevti leyekûlenne-lleżîne keferû in hâżâ illâ sihrun mubîn(un) [Hud: 7]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

Arş'ı su üzerinde iken, hanginizin daha güzel işi işleyeceğini ortaya koymak için, gökleri ve yeri altı günde yaratan O'dur. And olsun ki, "Siz gerçekten, ölümden sonra dirileceksiniz" desen, inkar edenler: "Bu, apaçık bir sihirden başka bir şey değildir" derler. [Hud: 7]


Hud Suresi 7. ayet tefsiri

Allah Teâlâ, gökleri ve yeri altı günde yani sürelerini aklımızla belirlememiz mümkün olmayan altı kozmik devirde yarattı. ( bk. A‘râf  7/54 ) Bunları yaratmaya başlamadan evvel arşı ve suyu yaratmıştı. “ Arşı ise daha önce su üzerinde idi ” ( Hûd 11/7 ) ifadesi buna işaret eder. Ancak bu ikisinden hangisinin daha önce yaratıldığına dair bir bilgi yoktur. Resûlullah ( s.a.s. ) yaratılışın başlangıcı hakkında şöyle buyurur:

“ Allah vardı, O’ndan başka hiçbir şey yoktu. Arşı da su üstünde idi. Daha sonra gökleri ve yeri yarattı ve Levh-i Mahfuz’da her şeyi yaz­dı. ” ( Buhârî, Bedü’l-Halk 1 )

“ Allah’ın arşınının su üzerinde olması ” mes’elesi;

    Zaman

    Su

    Arş kavramları açısından incelendiğinde, bundan farklı yorumlar çıkarılabilmektedir.

Eğer âyette kastedilen zaman kâinatın yaratılışından önce ise, o takdirde “ su ” kelimesinin burada bir istiareden ibaret olduğunu ve arş gibi onun da gerçek niteliğini bilemeyeceğimizi kabul etmemiz gerekir. Kâinatın ilk yaratılma aşamalarında ise, bizim dünyamızın “ su ” kavramına oldukça yaklaşmış oluruz. Çünkü bugün bilim dünyasının ortak kanaati haline gelmiş ve oldukça ciddi kanıtlarla desteklenen teoriler, kâinatın sıfır hacim ve sonsuz yoğunlukta, trilyonlarca derece sıcaklıkta bir kozmik çorbadan yaratılmış olduğu ve daha sonra da adım adım atom parçacıklarının inşa edildiği yönündedir. Buna göre kâinatın ilk dönemlerinde, madde bütünüyle hidrojen çekirdeklerinden ibaretti ki, hâlen de kâinattaki maddenin dörtte üçünün hidrojenden ibaret olduğu hesaplanmaktadır. Hidrojen ise suyun hammaddesidir; kelimenin kökü “ su ”dan gelmekte ve hidrojen adı da “ suyu doğuran ” anlamını taşımaktadır. Bu açıdan yaklaşıldığında, kâinatın uzun çağlar boyunca ağırlıklı olarak hidrojen üzerinde tecelli eden ilâhî irade ile şekillendiğini ve suyun hammaddesi ile göklerin ve yerin yaratılarak bugünkü hâlini aldığını söyleyebiliriz. Eğer âyetteki ibâre “ yerin yaratıldığı ” zamana işaret ediyorsa, bu defa, bizim bildiğimiz suya iyice yaklaşmış oluruz. Her üç halde de suyun yaratılış için taşıdığı önem âşikârdır. “ Arş ” kelimesine gelince, Allah’ın kudret ve hâkimiyetini ifade etmesi itibariyle bu kelimenin su ile ilişkisi de açıktır. Çünkü Allah’ın ilim, irade, kudret ve rahmetinin eserleri, bütün ihtişamıyla, hayat üzerinde kendilerini göstermektedir ve hayatta suya bağlıdır. Nitekim Enbiyâ sûresi 30. âyette buna açıkça işarette bulunulmuştur. ( Kandemir ve diğerleri, s. 750-751 )

Arşın, suyun, göklerin, yerin ve bunlarda bulunan her şeyin yaratılma maksadı, akılla donatılıp sorumlu kılınan insanı imtihan etmek ve bunlar içinde en güzel amel işleyenleri seçip ortaya çıkarmaktır. Efendimiz ( s.a.s. )’in beyânıyla: “ Hangisinin akılca en güzel, Allah’ın haram kıldığı şeylerden sakınmada en müttaki, O’nun taatine koşmada en süratli olduğunu belirlemektir. ” ( Suyûti, ed-Dürrü’l-Mensûr, IV, 404 ) Buna göre aklı, yenip içilecek rızkı değil, yaratılışın esas hikmeti olan en güzel amelin hangisi olduğunu tespit ve onun yapılması istikâmetinde kullanmak gerekir. Çünkü Cenâb-ı Hak bu nimetlerin hepsini bir hikmete bağlı olarak ihsan buyurdu. İnsanlar, dünyada bunlarla imtihan olunacak, öldükten sonra dirildiğinde bu imtihanın neticesine göre bir muameleye tabi tutulacaktır. Bunun, hayat ırmağının akacağı mecburi bir mecrâ ve içine döküleceği zaruri bir son olduğunda şüphe bulunmamakla beraber, akıl ve iradelerini küfür katranıyla iyice kapatmış olanlar bu gerçeği kabul etmez ve bunun, gerçekle alakası olmayan apaçık bir düzmece olduğunu söylerler. Bu hakikatleri haber veren Kur’an’ın, cahil insanları aldatmak, onları dünya zevklerinden ve nefsânî hürriyetlerden mahrum bırakmak suretiyle üzerlerinde baskı kurmak için uydurulmuş bir hile, bir oyun ve düzmece bir söz olduğunu iddia ederler. Çünkü onların anlayışına göre ölenin bir daha dirilmesi olacak şey değildir. Bu sebeple müşrikler, zaman zaman Peygamberimiz ( s.a.s. ) ile alay etme niyetiyle başlarına helak edici musibetler getirmesini istiyorlar; bekledikleri musibet hemen gelmeyince de yine alayvârî bir şekilde: “ Ne oluyor, niçin azap gelmiyor? Onu alıkoyan, gelmesini engelleyen nedir? ” diyorlardı. Halbuki acele etmelerine gerek yoktur. Çünkü azap geldiğinde onları her yönden çepeçevre kuşatacak ve kimsenin bunu onlardan geri çevirmeye gücü yetmeyecektir.[ 1 ]

İnsana gelince o, kendine güvendiği kadar çok güçlü ve dayanıklı bir varlık değildir. Ölüm, toplu helak, kıyâmet gibi büyük felaketler şöyle dursun karınca ısırması gibi en küçük bir sıkıntı bile onun dengesini bozmaya ve ümitsizliğe düşmesine yeter:



[ 1 ] Âyette geçen اُمَّةٌ مَعْدُودَةٌ  ( ümmetün ma‘dûdetün ) ifadesinde yer alan “ ümmet ” kelimesine pek çok müfessir “ zaman, süre, vakit ” mânaları vererek ibareyi “ belli bir süre, belirlenmiş bir vakit ” şeklinde anlamışlardır. Bu doğrudur. Bununla birlikte “ ümmet ” kelimesinde “ nesil, cemaat; belli bir din ve gaye etrafında ve bir önderin liderliğinde bir araya gelmiş düzenli bir grup ” mânaları vardır. Buna göre âyet-i kerîme bize şu mânaları hatırlatmaktadır: Bir neslin yaptığı kötülüklerin cezası hemen o kötülükleri yapanlara verilmeyip daha sonraya ertelenebilmektedir. Mesela âyeti ülkemizdeki gelişmeler ışığında ele almak gerekirse Cumhuriyet döneminde boy veren zehirler Tanzimat döneminin tohumlarıdır. Bir dönemde ekilen fitne fesat tohumlarının belâsını sonraki nesiller çekmişlerdir. Yine Cumhuriyetin başından beri atılan yanlış adımların belâsını bizler çekiyoruz. Aslında bu durum, âyetlerde yer alan: “ Kimse bir başkasının suç ve günah yükünü çekmez ve onunla yargılanmaz ” ( Fâtır 35/18 ) ilkesine aykırı değildir. Örnek vermek gerekirse, sigara içen hamile annenin bebeğine zararı bulunmuyor mu?


Ömer Çelik Tefsiri
Hud suresi Diyanet

Hud'den 7 Ayeti'ni dinle


Hud suresi 7 ayeti anlamı - okunuşu

Sizi imtihan edip hanginizin daha güzel amel işleyeceğini ortaya çıkarmak için gökleri ve yeri altı günde yaratan O’dur. Arşı ise daha önce su üzerinde idi. Buna rağmen şayet: “Siz öldükten sonra kesinlikle diriltileceksiniz” diyecek olsan, inkâra saplananlar muhakkak: “Bu düpedüz bir büyüden başka bir şey değil” derler.


Mokhtasar tefsiri

Allah -Subhânehu ve Teâlâ-, bütün azamet ve büyüklüğüne rağmen gökleri ve yeri ve her ikisinde bulunanları altı günde yaratandır. Bunları yaratmadan önce arşı su üzerinde idi. Ey İnsanlar!- O; bunları, sizleri imtihan etmek için yarattı. Zira sizin hanginiz en güzel ameli işleyerek, Yüce Allah`ı razı edecek ve hanginiz de kötü amel işleyerek O`nu gazaplandıracaktır. En sonunda yüce Allah herkese yaptığının karşılığını verecektir. -Ey Peygamber!- Şayet sen, onlara: -Ey insanlar!- Sizler, hesaba çekilmek için ölümünüzden sonra muhakkak diriltileceksiniz desen, Allah`ı inkâr eden bu kimseler yeniden diriltilmeyi de inkâr ederek şöyle derler: Senin okumuş olduğun bu Kur`an sihirden başka bir şey değildir. Bu apaçık bir batıldır, derler.


Ali Fikri Yavuz

Amel bakımından, en güzel kim olduğu hususunda, sizi imtihan etmek için, gökleri ve yeri altı günde yaratan O’dur. Bundan önce ARŞ’ı, su üstünde idi. (Yer ve gökler yaratılmadan önce hükümranlığı su üzerindeydi. Suyu daha evvel yaratmıştı). Böyle iken, eğer sen (Ey Rasûlüm) desen ki: “Öldükten sonra muhakkak siz dirileceksiniz” kâfir olanlar mutlaka şöyle derler; “- Bu söylediğin apaçık bir aldatma ve bâtıldan başka bir şey değil...”


İngilizce - Sahih International


And it is He who created the heavens and the earth in six days - and His Throne had been upon water - that He might test you as to which of you is best in deed. But if you say, "Indeed, you are resurrected after death," those who disbelieve will surely say, "This is not but obvious magic."

Hud suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Öyle bir mabuttur ki hanginiz daha iyi hareket edecek, bunu size bildirmek ve sizi sınamak için gökleri ve yeryüzünü altı günde yarattı, daha önce emri ve saltanatı, yarattığı suya cariydi. Onlara, siz ölümden sonra tekrar dirileceksiniz dersen kafir olanlar derler ki: Bu, ancak apaçık bir aldatma.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


Ərşi su üzərində ikən hansınızın daha gözəl əməl (itaət) sahibi olacağını sınayıb bilmək üçün göyləri və yeri altı gündə yaradan Odur. (Ya Peyğəmbərim!) Əgər desən ki: “Siz öləndən sonra, həqiqətən, dirildiləcəksiniz!”, kafir olanlar: “Bu, açıq-aşkar sehrdən (yalandan) başqa bir şey deyildir!” – deyə cavab verərlər.


Kuran Araştırmaları Vakfı


O, hanginizin amelinin daha güzel olacağı hususunda sizi imtihan etmek için, Arş'ı su üzerinde iken, gökleri ve yeri altı günde yaratandır. Yemin ederim ki, (Resulüm!): "Ölümden sonra muhakkak diriltileceksiniz" desen, kafir olanlar derhal "Bu, açık bir büyüden başka bir şey değildir" derler.

Hud suresi (Hud) 7 ayeti arapça okunuşu

﴿وَهُوَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ وَكَانَ عَرْشُهُ عَلَى الْمَاءِ لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا ۗ وَلَئِن قُلْتَ إِنَّكُم مَّبْعُوثُونَ مِن بَعْدِ الْمَوْتِ لَيَقُولَنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا إِنْ هَٰذَا إِلَّا سِحْرٌ مُّبِينٌ
[ هود: 7]

ve hüvel lezi haleka ssemavati vel'arda fi sitteti eyyamiv vekane arşühu alel mai liyeblüveküm eyyüküm ahsenü amela velein kulte inneküm mebusune mim badil mevti leyekulennel lezine keferu in haza illa sihrum mübin

وهو الذي خلق السموات والأرض في ستة أيام وكان عرشه على الماء ليبلوكم أيكم أحسن عملا ولئن قلت إنكم مبعوثون من بعد الموت ليقولن الذين كفروا إن هذا إلا سحر مبين

سورة: هود - آية: ( 7 )  - جزء: ( 12 )  -  صفحة: ( 222 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. Dikkat edin; can boğaza gelip köprücük kemiklerine dayandığı zaman: "Çare bulan yok mudur?" denir.
  2. Sonra kıyamet günü onları rezil eder ve: "Haklarında tartıştığınız Benim ortaklarım nerede?" der. İlim sahibleri
  3. İnanıp yararlı işler yapanları, Allah'ın gerçek bir sözü olarak, içinde temelli ve ebedi kalacakları, içinden
  4. Aslında sen onları doğru yola çağırıyorsun ama, ahirete inanmayanlar bu yoldan sapmaktadırlar.
  5. İşte, Allah'ın lanetlediği, sağır kıldığı ve gözlerini kör ettiği bunlardır.
  6. Eğer evde kimseyi bulamazsanız, yine de size izin verilmedikçe içeriye girmeyiniz. Size "Dönün" denirse dönün.
  7. Ey insanoğlu! Sen Rabbine kavuşuncaya kadar çalışıp çabalarsın, sonunda O'na kavuşacaksın.
  8. Ta, Ha.
  9. Onlara, Adem'in iki oğlunun kıssasını doğru olarak anlat: İkisi birer kurban sunmuşlar, birininki kabul edilmiş,
  10. Musa: "Rabbim! Ben ancak kendime ve kardeşime söz geçirebiliyorum; artık bizimle bu yoldan çıkmış milletin

türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Hud indirin:

Hud Suresi mp3 : Hud suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Hud Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
Hud Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
Hud Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
Hud Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
Hud Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
Hud Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
Hud Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
Hud Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
Hud Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
Hud Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
Hud Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
Hud Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
Hud Suresi Al Hosary
Al Hosary
Hud Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
Hud Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Sunday, November 17, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler