Araf suresi 86. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿وَلَا تَقْعُدُوا بِكُلِّ صِرَاطٍ تُوعِدُونَ وَتَصُدُّونَ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ مَنْ اٰمَنَ بِه۪ وَتَبْغُونَهَا عِوَجًاۚ وَاذْكُرُٓوا اِذْ كُنْتُمْ قَل۪يلًا فَكَثَّرَكُمْۖ وَانْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُفْسِد۪ينَ ﴾ [الأعراف: 86]
ayet arapça & türkçe okunuşuVelâ tak’udû bikulli sirâtin tû’idûne vetasuddûne ‘an sebîli(A)llâhi men âmene bihi vetebġûnehâ ‘ivecâ(en)(c) veżkurû iż kuntum kalîlen fekeśśerakum(s) venzurû keyfe kâne ‘âkibetu-lmufsidîn(e) [Araf: 86]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
"Allah'a inananları yolundan alıkoyup ve o yolun eğriliğini dileyerek tehdit edip her yolda pusu kurup oturmayın. Azken, Allah'ın sizi çoğalttığını hatırlayın; bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bakın." [Araf: 86]
Araf Suresi 86. ayet tefsiri
Medyen, Mısır ile Filistin arasında Sînâ yarım adasının kuzeyindeki bölgenin adıdır. Hz. Şuayb döneminde burada Arapların Emur koluna mensup kabileler oturmaktaydı. Medyenliler, sapıklık ve isyan yollarına düşmüşler, Allah’a ibâdet ve itâati terk etmişlerdi. Putlara ve heykellere tapıyorlardı. Medyen’in kervan yolları üzerinde bulunması sebebiyle halk, ticâretle meşguldü. Ancak hîle yaygınlaşmış, bir sanat ve mârifet hâline gelmişti. Halk, kendileri için bir alışverişte bulunduğunda tartıyı fazla tutarlar, aldıklarını az gösterirler; başkalarına bir şey satarken ise, fazla ücret alıp eksik mal verir, hîle ile azı çok olarak gösterirlerdi. Hattâ alış için ayrı, satış için ayrı terâzi kullanırlardı. Yine bu azgın kavim, insanların yollarını keser, onların mallarından bir kısmına el koyarlardı. Özellikle yabancı ve gariplerin mallarını çeşitli entrikalarla ellerinden alırlardı. Beşerî münâsebetleri tamamen hîle, eziyet ve zulüm üzerineydi. Hak Teâlâ’nın verdiği bol nimetlerin kıymetini bilip şükürlerini edâ etmezler, Allah’a isyan etmek ve putlara tapmak sûretiyle son derece nankörlük ederlerdi.
Allah Teâlâ onlara Hz. Şuayb’ı peygamber gönderdi. Medyen’de doğup büyüyen Şuayb ( a.s. ), o kavmin asîl bir âilesine mensuptu. Gençliği Medyen kavminin arasında geçti. Bölge halkı sapıtıp azıtmış olmakla birlikte Hz. Şuayb, onların kötülüklerinden uzak, temiz ve nezih bir hayat yaşardı. Şuayb ( a.s. ), kavmine güzel nasîhatlerde bulundu. Çok güzel konuştuğu için kendine خَط۪يبُ الأنْبِيَاءِ ( Hatîbü’l-Enbiyâ ) “ Peygamberlerin Hatîbi ” lakabı verilmiştir.
Hz. Şuayb, kavmine, Cenâb-ı Hakk’a şirk koşmamalarını, yalnız O’na ibâdet etmelerini, çünkü O’ndan başka ibâdete layık başka bir ilâh olmadığını hatırlattıktan sonra, yukarıda da temas edildiği gibi toplumda revaçta olan bir kısım günahlardan sakınmalarını söylemiştir. Bunları şu şekilde hülasa etmek mümkündür:
› Ölçüyü ve tartıyı doğru ve tam olarak yapmak, bu hususta hile yolarına kaçmamak. Rivayete göre Medyen halkının iki ölçeği ve iki tartısı vardı. Bunlardan biri diğerinden daha büyüktü. Onlar, insanlardan bir şey satın aldıkları zaman büyük ölçeği kullanarak ölçüyü tam yapıyorlardı. Kendileri onlara bir şey sattıkları zaman küçük ölçeği kullanarak ölçü ve tartıyı eksik yapıyorlardı. Ölçerken ve tartarken insanların haklarını eksiltmek, nefsin hasisliği, himmetin düşüklüğü, hırsın fazlalığı, hevâ ve zulme uymaktan ileri gelir. Bu mezmûm sıfatlar, nefsin kötü huylarındandır. Şeriat, bu kötü sıfatların değiştirilmesini ve nefsin tezkiye edilmesini emretmiştir. Efendimiz ( s.a.s. ) bu hususta: “ Koyun sürüsüne saldıran iki aç kurt, kişinin dini için, onun mal ve şöhrete olan hırsından daha zararlı değildir ” ( Tirmizî, Zühd 43 ) buyurmuştur.
› İnsanların eşyasını eksik vermemek, mallarının değerini düşürmemek. Bu, mallarda kusurlu olduğunu söylemek, değerli ve rağbet edilen bir şey olmadığını ifade etmekle; ölçü ve tartılarda ise fazla ya da eksiltmek suretiyle hile yapmakla olur. Bütün bunlar, insanların mallarını haksız yollarla yemektir.
› Gelen peygamberin gayretleriyle ıslah edilip belli bir düzen kurulduktan sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmamak, kargaşa ve anarşi çıkarmamak.
› İnsanları tehdit ederek Allah’ın yolundan saptırmak ve Allah’ın dinini eğip bükmek maksadıyla yol başlarında oturmamak. Onlar, Hz. Şuayb’a iman edenleri öldürmek ve işkenceye uğratmakla tehdit ediyorlardı. Yine onlar, Hz. Şuayb’ın bulunduğu yere çıkan yolların başında oturuyor, onun yanına gitmek isteyen kimseleri tehdit ederek alıkoyuyor ve “ O bir yalancıdır, onun yanına gitmeyin ” diyorlardı. Kureyş müşriklerinin, Allah Resûlüne yaptıklarının aynısını yapıyorlardı.
Bu arada Hz. Şuayb onlara, Allah’ın ihsan ettiği bir kısım nimetleri hatırlattı. Mesela onlar sayıca az iken Allah onların sayılarını çoğaltmış, fakir iken onları zengin kılmıştı. Bu nimetleri hatırlayarak şükretmelerini, bir taraftan da önceden helak edilmiş olan Âd ve Semûd kavmi gibi bozguncuların hazin âkıbetlerinden ibret almalarını öğütledi. Fakat ne çâre ki, içlerinden inananlar olduğu gibi, bir kısmı da inkâr yolunu seçti. Bunun üzerine Şuayb ( a.s. ) onlara, en iyi, en doğru hüküm verici olan Allah aralarında hükmedinceye, inananları kurtarıp inkâr edenleri helak edinceye kadar sabretmelerini istedi.
Fakat azgın kavmin ne itirazlarının ne de düşmanlıklarının sonu geliyordu:
Ömer Çelik Tefsiri
Araf suresi 86 ayeti anlamı - okunuşu
“İnananları tehdit etmek, onları Allah yolundan alıkoymak ve bu doğru yolu eğri göstermek maksadıyla yol başlarını tutmayın. Düşünün ki, bir zamanlar siz az ve zayıftınız, fakat Allah sayınızı çoğalttı, gücünüzü artırdı. Bozguncuların sonu nasıl olmuş, bir bakın da ibret alın!”
Mokhtasar tefsiri
İnsanları tehdit ederek onların mallarını haksız yere alıp, el koymak için yolların başına oturmayın. Yüce Allah’ın dinine ulaşmak isteyen kimseleri doğru yoldan alı koymayın. Sizler böyle yaparak Allah`ın yolunun bozuk/yamuk olmasını ve insanların bu yola girmemesini arzulamaktasınız. Nimetlerinden dolayı O`na şükretmek için, Allah’ın üzerinize olan nimetlerini çokça hatırlayın. Sizler sayıca çok azdınız da o sizlerin sayısını çoğalttı. Yeryüzünde sizden önceki bozguncuların akıbetlerinin nasıl olduğuna dikkat edin. Şüphesiz akıbetleri helak ve harap olmaktı.
Ali Fikri Yavuz
Bir de her caddenin başına oturup Allah’a iman edenleri korkutarak Allah yolundan çevirmeyin ve yolun çarpıklığını arzu etmeyin. Düşünün ki, siz, vaktiyle pek azdınız. Böyle iken Allah sizi çoğalttı. Bir bakın ki, fesatçıların sonu nasıl oldu
İngilizce - Sahih International
And do not sit on every path, threatening and averting from the way of Allah those who believe in Him, seeking to make it [seem] deviant. And remember when you were few and He increased you. And see how was the end of the corrupters.
Araf suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
İnananları tehdit ederek Allah yolundan menetmek ve o yolun eğri bir hale gelmesini sağlamak için her yolun başında oturup pusu kurmaya kalkmayın ve hatırlayın o zamanı ki azlıktınız, o sizi çoğalttı. Bozgunculukta bulunanların sonuçları ne olmuş, ne hale gelmişler, bakın da görün.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Hər yolun başında əyləşib Allaha iman gətirənləri qorxudaraq Onun yolundan döndərməyin, onu (Allah yolunu) əymək istəməyin. (Ey Mədyən tayfası!) Xatırlayın ki, bir zaman siz çox az idiniz, amma (Allah) sizi çoxaltdı. Bir görün fitnə-fəsad törədənlərin axırı necə oldu!
Kuran Araştırmaları Vakfı
Tehdit ederek, inananları Allah yolundan alıkoyarak ve o yolu eğip bükmek isteyerek öyle her yolun başında oturmayın. Düşünün ki siz az idiniz de O sizi çoğalttı. Bakın ki, bozguncuların sonu nasıl olmuştur!
Araf suresi (Al-Araf) 86 ayeti arapça okunuşu
﴿وَلَا تَقْعُدُوا بِكُلِّ صِرَاطٍ تُوعِدُونَ وَتَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ اللَّهِ مَنْ آمَنَ بِهِ وَتَبْغُونَهَا عِوَجًا ۚ وَاذْكُرُوا إِذْ كُنتُمْ قَلِيلًا فَكَثَّرَكُمْ ۖ وَانظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُفْسِدِينَ﴾
[ الأعراف: 86]
ولا تقعدوا بكل صراط توعدون وتصدون عن سبيل الله من آمن به وتبغونها عوجا واذكروا إذ كنتم قليلا فكثركم وانظروا كيف كان عاقبة المفسدين
سورة: الأعراف - آية: ( 86 ) - جزء: ( 8 ) - صفحة: ( 161 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Zekeriya: "Rabbim! Karım kısır, ben de son derece kocamışken nasıl oğlum olabilir?" dedi.
- "Doğrusu, ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamak üzere Allah bize ahid verdi" diyenlere
- Sonra ona karşılığı eksiksiz verilecektir.
- De ki: "Göklerde ve yerde gaybı Allah'tan başka bilen yoktur." Ne zaman diriltileceklerini de bilmezler.
- And olsun ki Allah, Peygamberinin rüyasının gerçek olduğunu tasdik eder. Ey inananlar! Siz, Allah dilerse,
- Onlar inanmışlar, kalbleri Allah'ı anmakla huzura kavuşmuştur. Dikkat edin, kalbler ancak Allah'ı anmakla huzura kavuşur.
- Kıyamet koptuğu gün suçlular sadece çok kısa bir müddet kalmış olduklarına yemin ederler. Böylece onlar
- Allah o adamı, kurmak istedikleri tuzaktan korudu. Kötü azap Firavun'un adamlarını sardı.
- "Hayat ancak bu dünyadakidir. Ölürüz ve yaşarız (kimimiz ölür kimimiz doğar); tekrar diriltilmeyiz."
- İkindi vaktine (Asra; çağa) and olsun ki,
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Araf indirin:
Araf Suresi mp3 : Araf suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler