Hud suresi 107. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Hud suresi 107 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Hud suresi - Hud aya 107 (Hud).
  
   

﴿خَالِد۪ينَ ف۪يهَا مَا دَامَتِ السَّمٰوَاتُ وَالْاَرْضُ اِلَّا مَا شَٓاءَ رَبُّكَۜ اِنَّ رَبَّكَ فَعَّالٌ لِمَا يُر۪يدُ ﴾ [هود: 107]

ayet arapça & türkçe okunuşu

Ḣâlidîne fîhâ mâ dâmeti-ssemâvâtu vel-ardu illâ mâ şâe rabbuk(e)(c) inne rabbeke fa’’âlun limâ yurîd(u) [Hud: 107]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

Rabbinin dilemesi bir yana, gökler ve yer durdukça, orada temelli kalacaklardır. Rabbin, şüphesiz, her istediğini yapar. [Hud: 107]


Hud Suresi 107. ayet tefsiri

Kıyamet gününün farklı yerleri ve merhaleleri vardır. Orada öyle yerler var ki herkesin nutku tutulur, hiç kimse konuşamaz. Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyrulur: “ Bugün, onların tek bir kelime bile edemeyecekleri bir gündür. Kendilerine izin verilmez ki, özür dileyebilsinler. ” ( Mürselât 77/35-36 ) Öyle yerler var ki, orada ancak Allah Teâlâ’nın izin verdiği kimseler konuşacak, konuştuğunda da ancak doğruyu söyleyecektir. Âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulur: “ O gün Rahmân’ın izin verdiklerinden başkası konuşamaz. Konuşan da ancak doğru ve uygun olanı söyler ” ( Nebe’ 78/38 ); “ İzni olmadan O’nun huzurunda kim kalkıp da şefaat edebilir? ” ( Bakara 2/255 ) Orada öyle devreler olacak ki, orada herkes kendini savunabilmek için mücadele edecektir: “ Mahşer günü herkes gelip sadece kendisini kurtarmaya çalışacaktır ” ( Nahl 16/111 ); “ Derken birbirlerine dönüp, karşılıklı söz düellosuna başlarlar. ” ( Sâffât 37/27 ) Bu devrelerin bazısında da insanların ağızlarına mühür vurulacak; onların elleri konuşacak ve ayakları şâhitlik edecektir. ( bk. Yâsîn 36/65 )

Mahşer halkının bir kısmı bedbaht olacak, bir kısmı da bahtiyar olacaktır. Bedbaht olanlar cehenneme atılacaktır. Cehennemde duydukları ıstırap ve çektikleri acı sebebiyle çok fecî bir nefes alış verişleri olacaktır. Solurken göğüs geçirip hıçkıracaklar; görülmemiş bir şekilde nefes alıp vereceklerdir. Acıdan inleyip feryat edeceklerdir. Aslında اَلزَّف۪يرُ ( zefir ) “ nefesi güçlükle ve sıkıntılı bir şekilde vermek ”, اَلشَّه۪يقُ ( şehîk ) ise aynı tarzda geri almak demektir. Bu iki kelime Arapçada esasen merkeplerin ilk anırma anları ile anırmalarını bitirirken çıkardıkları sesi anlatmak için kullanılır. Dolayısıyla maksat bedbahtların bağırmalarını merkep anırmasına benzetmektir. Bunların cehennemde çıkardıkları sesler, merkeplerin çıkardığı çirkin sesler gibi olacaktır. Nitekim bu durum dünyada bile özellikle boğulma, asılma, başının vurulması gibi belâlara maruz kalan kimselerde görülür. Bu esnâda bazı suçluların sığır böğürtüsü gibi böğürdükleri ve seslerinin çok tuhaflaştığı müşâhede edilir. Âhiretin ise dünyadan kat be kat daha sıkıntılı olduğu bir hakikattir.

Gökler ve yer ayakta durdukça o bedbahtlar cehennemde ebedi duracaklardır. “ Göklerle yerin ayakta durması ” sözü, diğer Kur’an âyetlerinin açıkça haber verdiği gibi ( bk. Cin 72/23 ) ebediliği beyân eder. Çünkü burada bahsedilen “ gökler ve yer ”, şu an mevcut olan gökler ve yer değil, “ Kıyamet günü yer başka bir yerle, gökler de başka göklerle değiştirilir ” ( İbrâhim 14/48 ) âyetinde belirtildiği üzere, âhiret âlemine mahsus yaratılacak olan “ gökler ve yer ” olacaktır. Âhiret âlemi ebedi olduğu gibi, o âlemin gökleri ve yeri de ebedi olacaktır. Dolayısıyla bu ifade, hakiki mânada bir ebedilikten bahseder. Nitekim, cennetliklerle alakalı gelen “ kesintisi olmayan bir ihsan ” kaydı da bunu destekler. “ Rabbinin dilediği müstesnâ ” kaydına gelince, Allah Teâlâ’yı bağlayan, O’nu bazı şeyleri yapmaya mecbur eden hiçbir güç, hiçbir kanun yoktur. Her şey O’nun dilemesine bağlıdır. Cehennemin ve cehennemliklerin durumu da öyledir. Cenâb-ı Hak dilediğini ebedi olarak ateşte bırakır; dilediğini affedip oradan çıkarabilir. Dilediğini başka azaplara düçar kılabilir. Ancak Kur’ân-ı Kerîm, Allah Teâlâ’nın cehennemin ebediliğini ve oraya kâfir olarak girenlerin de orada ebedî kalacağını dilediğini haber vermektedir. Bununla birlikte günahkâr mü’minler cehennemde ebedi olarak kalmayacak, oradan çıkarılacaklardır.

Bahtiyarlar ise cennette olacaklar ve âhiret gökleri ve yerleri ayakta durdukça orada ebedi kalacaklardır. Manevî derecelerine göre nimetlere nâil olacaklar, ilâhî rızâ ve cemâlullah lutuflarına erişeceklerdir. Onlar için bitmeyen nimetler, kesintisiz ihsanlar, sonsuz bir Allah vergisi olarak ikram edilecektir. “ Cennetin yiyecekleri de, gölgesi de devamlıdır. ” ( Ra‘d 13/35 ) İlâhî rızâ nimeti de ebedîdir. Nitekim Resûlullah ( s.a.s. ) şöyle buyurdu:

 “ Allah Teâlâ cennetliklere:

«- Ey cennet sâkinleri! diye seslenir.» Onlar da:

«- Buyur Rabbimiz! Emret! Bütün hayır ve iyilikler senin elindedir» derler. Allah Teâlâ: 

«- Halinizden memnun musunuz?» diye sorar. Onlar:

«- Nasıl memnun olmayalım, Rabbimiz. Sen bize, hiç kimseye vermediğin bunca nimetler ihsan ettin» derler. Allah Teâlâ:

«- Size bunlardan daha değerlisini vereyim mi?» buyurur. Cennetlikler:

«- Bunlardan daha değerlisi  ne olabilir, Rabbimiz!» derler. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak:

«- Üzerinize rızâmı indiriyorum; bundan sonra size hiç gazap etmeyeceğim» buyurur. ” ( Buhârî, Rikak 5; Müslim, Cennet 9 )

Zaten pek çok âyette de cennetin ebedî olduğu kaydı açıkça yer almaktadır. ( bk. Nisâ 4/122; Beyine 98/8 )

O halde:


Ömer Çelik Tefsiri
Hud suresi Diyanet

Hud'den 107 Ayeti'ni dinle


Hud suresi 107 ayeti anlamı - okunuşu

Âhiret âlemindeki gökler ve yer ayakta durdukça onlar da ebediyen o ateşin içinde kalacaklardır. Ancak Rabbinin dilemesi hâriç. Çünkü Rabbin ne dilerse onu eksiksiz yapar.


Mokhtasar tefsiri

(Kâfirler) Orada ebedî olarak kalıcıdırlar. Hak ettikleri azabı çektikten sonra Rabbinin dilemesi ile cehennemden çıkan tevhit ehli kimselerden günahkâr olanları hariç, onlar (kâfirler) gökler ve yer durdukça ateşten çıkamayacaklardır. -Ey Peygamber!- Muhakkak ki senin Rabbin, dilediği şeyi hakkıyla yapandır ve O`nu, Allah -Subhânehu ve Teâlâ-`yı bir şey yapmaya zorlayacak da yoktur.


Ali Fikri Yavuz

(Ahiretin) gökleri ve yeri durdukça, onlar, cehennem’de ebedî olarak kalıcıdırlar, Ancak Rabbinin dilediği başka (dilediğinin azabını başka bir azaba çevirir, veya azab çeken müminleri selâmete çıkarır, cennete kor.) Çünkü Rabbin, dilediğini, hemen noksansız yapar


İngilizce - Sahih International


[They will be] abiding therein as long as the heavens and the earth endure, except what your Lord should will. Indeed, your Lord is an effecter of what He intends.

Hud suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Rabbinin dilediğinden başka hepsi de orada ebedi kalır göklerle yeryüzü durdukça; şüphe yok ki Rabbin, dilediğini dilediği gibi yapar.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


Rəbbinin istədiyi (tövhid və iman əhli) istisna olmaqla, onlar orada əbədi–göylər və yer durduqca qalacaqlar. Həqiqətən, Rəbbin istədiyini edəndir. (Günahkar mö’minlər kafirlərdən fərqli olaraq bir müddət Cəhənnəmdə qalıb günahları təmizlənəndən sonra Allahın iznilə Cənnətə daxil ediləcəklər).


Kuran Araştırmaları Vakfı


Rabbinin dilediği hariç, (onlar) gökler ve yer durdukça o ateşte ebedi kalacaklardır. Çünkü Rabbin, istediğini hakkıyla yapandır.

Hud suresi (Hud) 107 ayeti arapça okunuşu

﴿خَالِدِينَ فِيهَا مَا دَامَتِ السَّمَاوَاتُ وَالْأَرْضُ إِلَّا مَا شَاءَ رَبُّكَ ۚ إِنَّ رَبَّكَ فَعَّالٌ لِّمَا يُرِيدُ
[ هود: 107]

halidine fiha ma dametis semavatü vel'ardu illa ma şae rabbük inne rabbeke faalül lima yürid

خالدين فيها ما دامت السموات والأرض إلا ما شاء ربك إن ربك فعال لما يريد

سورة: هود - آية: ( 107 )  - جزء: ( 12 )  -  صفحة: ( 233 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. Onların büyük kısmı eski ümmetlerden, bir kısmı da sonrakilerdendir.
  2. Oruç tuttuğunuz günlerin gecesi kadınlarınıza yaklaşmanız size helal kılındı, onlar sizin örtünüz, siz de onların
  3. Sor onlara: "Bunu kim üzerine alır?"
  4. Yoksa sizi tekrar denize döndürüp, üzerinize ortalığı yıkan bir fırtına gönderip, inkarlarınızdan ötürü sizi suda
  5. Sizi bayağı bir sudan yaratıp onu belli bir süreye kadar sağlam bir yere yerleştirmedik mi?
  6. "Ey milletim! Allah'ın size yazdığı kutsal yere girin, ardınıza dönmeyin, yoksa kaybedenler olarak dönersiniz" demişti.
  7. Sura üflendiği vakit, işte o gün, inkarcılara kolay olmayan zorlu bir gündür.
  8. Gökten bereketli bir su indirdik, kullara rızık olmak üzere onunla bahçeler, biçilecek taneli ekinler, küme
  9. Senden önce gönderdiğimiz hiçbir resul ve nebi yoktur ki, birşeyi arzuladığı zaman, şeytan onun arzusuna
  10. İnanmış erkek ve kadınları, defterleri sağdan verilmiş ve ışıkları önlerinde olarak giderken gördüğün gün onlara

türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Hud indirin:

Hud Suresi mp3 : Hud suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Hud Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
Hud Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
Hud Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
Hud Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
Hud Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
Hud Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
Hud Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
Hud Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
Hud Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
Hud Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
Hud Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
Hud Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
Hud Suresi Al Hosary
Al Hosary
Hud Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
Hud Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Wednesday, December 18, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler