Beled suresi 11. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿فَلَا اقْتَحَمَ الْعَقَبَةَۘ ﴾ [البلد: 11]
ayet arapça & türkçe okunuşuFelâ-ktehame-l’akabe(te) [Beled: 11]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Ama o, zor geçidi aşmaya girişemedi. [Beled: 11]
Beled Suresi 11. ayet tefsiri
İnsana gösterilen iki yoldan biri iman yolu, diğeri küfür yoludur. Biri cennete, yükseklere varan yol; diğeri cehenneme, alçaklara giden yoldur. Yükseklere giden yol, yokuştur, sarptır, meşakkatli ve zor geçitlere sahiptir. Ona tırmanmak, geçitlerini geçmek için insanın nefsânî arzularına ve şeytanın vesveselerine karşı mücadele etmesi lazımdır. Aşağılara giden yol, insanı uçuruma götürür. Bu yol kolaydır. Çünkü oradan aşağı yuvarlanmak için bir meşakkate ihtiyaç yoktur. İnsanın kendini serbest bırakması yeterlidir. İşte kendisine iki yol gösterilen pek çok insan, nefsine kolay geldiği için uçuruma giden yolu tutmuştur. Kendini yükseklere çıkartacak sarp yokuşu tırmanmaya ve o yokuştaki zor geçitleri geçmeye cesaret edememiştir.
İnsanı cennet bahçelerine yükseltecek, Allah’ın rızâsına, muhabbetine ve cemâline yakınlaştıracak o sarp yokuşun geçitleri şöyle haber verilir:
› Bir köleyi veya esiri bedelini ödeyerek hürriyetine kavuşturmak.
› Her tarafı sarmış açlık ve kıtlık günlerinde akraba olan yetîmi, yahut akraba olmayan fakat çaresizlik ve halsizlik içinde toprağa uzanıp kalmış, kımıldayacak mecali olmayan, hiçbir şeyi bulunmayan bir yoksulu doyurmak.
Nitekim Resûl-i Ekrem ( s.a.s. ) şöyle buyurur:
“ Yoksula verilen sadaka bir sadaka, akrabaya verilen sadaka ise iki sadaka yerine geçer: Biri sadaka sevabı, öteki de akrabayı koruyup gözetme sevabıdır. ” ( Ebû Dâvûd, Savm 21; Tirmizî, Zekât 26 )
Alasonyalı Hacı Cemal Öğüt Hocaefendi’nin, muhtâca yardımla alâkalı son derece ibretli bir hâtırası şöyledir:
Bir kış mevsimi, akşam vakti sokaktan yoğurtçu geçer. Kızına yoğurt alalım mı, diye sorar. Kızı evde yoğurt olduğunu ve ihtiyaçlarının bulunmadığını söyler. Biraz sonra yoğurtçu tekrar; “ Yoğurt alacak var mı? ” diyerek sokaktan geçer. Hocaefendi tekrar sorar. Kızı aynı cevâbı verir. Hâdise bir kere daha tekerrür edince kızı dayanamayıp sorar:
“ –Babacığım, ihtiyacımız olmadığını söylemiştim. Bu kadar ısrarınızın sebebi nedir? ”
Hocaefendi’nin cevâbı, hassas bir mü’min gönlünün güzelliğini sergilemektedir:
“ –Kızım, adamcağızın çok ihtiyacı olmasa, akşam vakti, bu kışta-kıyâmette niye bu kadar dolaşıp dursun. Biz şu yoğurdu alalım da zavallı evine gitsin. Sen nasıl olsa yoğurtla yapacak bir şeyler bulursun. Bu şekilde belki garibin ihtiyacı görülmüş olur… ” ( Topbaş, Faziletler Medeniyeti, II, 258 )
Amir b. Abdullah b. Kays ( r.h. ), delileri toplar, onlara yemek yedirirdi. Halk:
“ - Onlar deli… Yemeği ne bilirler? ” deyince, şöyle cevap verirdi:
“ - Allah biliyor. İsterse onlar bilmesin. ” ( Velîler Ansiklopedisi, I, 87 )
Hoca Ahmed-i Yesevî ( k.s. ) Hazretleri ne güzel söyler:
Nerde görsen gönlü kırık, merhem ol sen
Öyle mazlum yolda kalsa, hemdem ol sen
Mahşer günü dergâhına mahrem ol sen!..
Akıllı isen, gariplerin gönlünü avla,
Mustafâ gibi ülkeyi gezip yetîm ara!..
Ubeydullah Ahrâr ( k.s. ) da şöyle der:
- Yazın gölge ol…
- Kışın örtü ol…
- Açlık zamanı yiyecek ol…” ( el-Hadâiku’l-Verdiyye, s. 474 )
› Yaptığı bu işin Allah rızâsına uygun ne kadar mühim bir amel olduğuna inanarak yapmak.
Nitekim Allah dostlarından Ahmed er-Rufâî ( k.s. ) delilerin ve kötürümlerin yanına giderdi. Onların elbiselerini yıkar, başlarındaki, sakallarındaki bitleri alır, temizlerdi. Onlara yemek götürür, birlikte oturur, yerdi. Sonra da dua etmelerini isterdi. Bir şey diyenlere de şöyle cevap verirdi:
“ - Bu gibileri ziyâret vaciptir; müstehap değil… ” ( Velîler Ansiklopedisi, II, 512 )
› Kendi imkânlarıyla elinden gelen tüm gayreti göstermekle beraber, bir taraftan muhtaçlara sabırlı olmayı, bir taraftan da diğer insanlara da yoksullara karşı merhametli olmayı tavsiye etmek.
Peygamberimiz ( s.a.s. ): “ Merhamet etmeyene merhamet olunmaz ” ( Buhârî, Edeb 18; Müslim, Fezâil 65 ) buyurmaktadır. Bu bakımdan mü’minlerin kendi aralarında her daim sabrı ve merhameti tavsiyeleşmeleri gerekir. Çünkü bu tür hayır hizmetleri ancak, bu hususta coşkulu gönüllerin devamlı teşvik ve gayretlendirmeleriyle yürüyebilmektedir. İşte böyle davrananlar meymenetli, hayırlı ve faziletli insanlardır. Onlara mahşerde amel defterleri sağlarından verilecek ve cennete gireceklerdir. ( bk. Vâkıa 56/8, 27-40, 90-91 )
Buna karşılık:
Ömer Çelik Tefsiri
Beled suresi 11 ayeti anlamı - okunuşu
Fakat insan, sarp yokuşu aşmak için bir gayrete soyunmadı.
Mokhtasar tefsiri
Kendisini cennetten ayıran engeli aşması gerekir. Böylece o da onu aşar ve geçer.
Ali Fikri Yavuz
Fakat o, çetin işe atılmadı, (kendisine verilen bunca nimetlere şükretmedi)
İngilizce - Sahih International
But he has not broken through the difficult pass.
Beled suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Derken dayanmadı o yokuşa.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Lakin o, əqəbəni (maneəni) keçə bilmədi (özünə verilən bu qədər ne’mətlərə şükür etmədi).
Kuran Araştırmaları Vakfı
Fakat o, sarp yokuşu aşamadı.
Beled suresi (Al-Balad) 11 ayeti arapça okunuşu
﴿فَلَا اقْتَحَمَ الْعَقَبَةَ﴾
[ البلد: 11]
English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Ey İnsanoğulları! Ayıp yerlerinizi örtecek giyimlikle sizi süsleyecek elbiseler gönderdik. Takva örtüsü ise bunlardan daha
- İnsanlara, halkına elçiler gelen şehri mesel olarak anlat:
- Oradan uzaklaştıklarında Musa, yanındaki gence: "Azığımızı çıkar, and olsun bu yolculuğumuzda yorgun düştük" dedi.
- De ki: "Sizin, Allah'ı bırakıp da kulluk ettiklerinize kulluk etmek bana yasak kılınmıştır. Zira bana
- De ki: "Söyleyin: Eğer Allah gündüzü üzerinize kıyamete kadar uzatsaydı, Allah'tan başka hangi tanrı, içinde
- And olsun ki, sabah erken, önü alınmaz bir azap başlarına geldi.
- Sizin için yeryüzünü döşeyen, yollar açan, gökten su indiren O'dur. Biz o su ile türlü
- Sonra kaşlarını çattı, suratını aştı;
- Rabbin, türlü eziyete uğratıldıktan sonra hicret eden, sonra Allah uğrunda savaşan ve sabreden kimselerden yanadır.
- Savaştan geri kalmış olanlar, siz ganimetleri almaya giderken: "Bırakın, biz de sizinle gelelim" diyeceklerdir. Onlar
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Beled indirin:
Beled Suresi mp3 : Beled suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler