Bakara suresi 110. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Bakara suresi 110 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Bakara suresi - Al-Baqarah aya 110 (The Cow).
  
   

﴿وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَۜ وَمَا تُقَدِّمُوا لِاَنْفُسِكُمْ مِنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِنْدَ اللّٰهِۜ اِنَّ اللّٰهَ بِمَا تَعْمَلُونَ بَص۪يرٌ ﴾ [البقرة: 110]

ayet arapça & türkçe okunuşu

Veekîmû assalâte veâtû-zzekâ(te)(c) vemâ tukaddimû li-enfusikum min ḣayrin tecidûhu ‘inda(A)llâh(i)(k) inna(A)llâhe bimâ ta’melûne basîr(un) [Bakara: 110]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

Namazı kılın, zekatı verin, kendiniz için önden gönderdiğiniz her hayrı Allah katında bulacaksınız. Allah yaptıklarınızı şüphesiz görür. [Bakara: 110]


Bakara Suresi 110. ayet tefsiri

Yahudiler, insanların Allah Resûlü’ne inanmaları, onun etrafında kenetlenmeleri ve böylece İslâm toplumunun güçlenmesini çekemiyorlardı. Bu sebeple müslümanları, imandan vazgeçirip tekrar küfre döndürmeye çalışıyorlardı. Âyet-i kerîmenin iniş sebebi olarak şöyle bir hâdise nakledilmektedir:

Uhud savaşından hemen sonra bir grup yahudi, Huzeyfe b. Yemân ve Ammar b. Yâsir’in önüne geçerek: “ Başınıza geleni görmüyor musunuz? Eğer doğru yol üzere olsaydınız, hezîmete uğramazdınız. Siz, en iyisi bizim dînimize dönün, bu sizin için daha hayırlı ve daha faziletlidir. Gittiğimiz yol da doğruya sizinkinden daha yakındır ” dediler. Ammar: “ Sizce verilen sözü bozmak nasıl bir şeydir? ” diye sordu. Onlar da: “ Çok kötüdür ” dediler. Bunun üzerine Ammar: “ Ben, yaşadığım sürece Hz. Muhammed’i yalanlamayacağıma dâir söz verdim ” dedi. Yahudiler: “ Ammar, ebediyen dönmeyecek şekilde dinimizden çıktı. Peki sen ne dersin ey Huzeyfe, bize uymaz mısın? ” dediler. Huzeyfe de: “ Ben Rabb olarak Allah’ı, peygamber olarak Muhammed’i, rehber olarak Kur’ân’ı, kıble olarak Kâbe’yi ve kardeşler olarak da mü’minleri seçtim ” dedi. Bunun üzerine yahudiler: “ Mûsâ’nın ilâhına yemin olsun ki, kalplerinize Muhammed’in sevgisi sindirilmiş ” dediler. Ammar ve Huzeyfe daha sonra Resûlullah’a gelip durumu haber verdiler. Bunun üzerine Allah Resûlü: “ En güzel olanı yapmış ve kurtuluşa ermişsiniz ” buyurdu. ( İbn Hacer, Kâfî, I, 176 )

Dolayısıyla müslümanlar, Ehl-i kitabın sözlerine kulak asmamalı, onların hile ve desiselerine karşı uyanık davranmalıdırlar. Çünkü onların pek çoğu, mü’minlerin imandan sonra küfre dönüp dinden çıkmalarını cân-u gönülden isterler. Bunun için her hileye başvururlar. Bu ise hayırseverlik ve dindarlıklarından değil, aksine nefsaniyetlerinden kaynaklanan hasetten ve kıskançlıktan ileri gelmektedir. Halbuki onlar, İslâm dininin gerçek din, Peygamberimizin de gerçek peygamber olduğunu bilmektedirler. Bu gerçeği bizzat ellerinde bulunan Tevrat bildirmektedir. Buna rağmen kıskançlık belasından kendilerini kurtarıp gerçeği kabule yanaşmamakta, üstelik insanları imandan caydırmaya çalışmaktadırlar.

Ayette, “ Artık Allah’ın emri gelinceye kadar onları affedin ve serzenişte bulunmayın ” ( Bakara 2/109 ) buyruğuyla, en sinsi düşmanları karşısında bile müslümanların kendi ahlâkî değerlerinden vazgeçmemeleri ve müsamahalı olmaları emredilir. اَلْعَفْوُ ( af ), “ kasıtlı ya da kasıtsız kötülük ve haksızlık eden, suç işleyen birini bağışlamak, cezalandırmaktan vazgeçmek ” demektir. Bu, suçluya karşı dille yapılacak kınamayı ve serzenişi içine almaz. İnsan bazan affeder fakat serzenişten geri duramaz. Bu sebeple ayette aftan sonra bir de “ serzenişte bulunmayın ” buyrulmaktadır. Bu mânada kullanılan  اَلصَّفْحُ ( safh ), “ bir kimsenin kendine kötülük edene aldırmaması, ondan yüz çevirmesi, onu hoş görüp bağışlaması ” anlamına gelmektedir. İşte Kur’an, mü’minlerden böyle seviyeli bir gönül, yüksek bir ruh ve üstün bir ahlâk sahibi olmalarını istemektedir. Âyette “ Allah’ın emri gelinceye kadar ” ( Bakara 2/109 ) ifadesi, “ Allah hükmünü verinceye kadar ” mânasına gelir. Bu hüküm ise, onlarla savaşmaya, üzerlerine cizye konulmasına veya Benî Kurayza ile Benî Nadîr’in ileri gelenlerinin öldürülmesine izin verilmesidir. Yahut kıyamet günü büyük bir azaba düçar olmalarıdır. Bunda şüphe yoktur. Çünkü Allah’ın her şeye, va‘dettiği her şeyi yerine getirmeye elbette gücü yeter.

Dolayısıyla siz şimdiki halde bağışlayıcı ve hoşgörülü olun; sabır, teenni ve sükûnetle hareket edin. Güzel güzel namazınızı kılmaya, zekâtınızı vermeye devam edin. Zira bunlar dinin temel esaslarındandır. Gerek kıldığınız namaz ve verdiğiniz zekâtı, gerek kendiniz için yaptığınız daha başka her türlü iyilikleri; karşılığını peşin olarak hemen istemeyip de ilerisi için amel defterinize kaydolmak üzere iyilik cinsinden yaptığınız her şeyi Allah’ın yanında bulursunuz. Hesap görüldüğü gün onların ecir ve mükâfatını eksiksiz olarak alırsınız. Zira Allah Teâlâ, iyi ve kötü ne yaparsanız muhakkak hepsini görür, bilir ve hepsinden haberdar olur.

Resûlullah ( s.a.s. ) ashâbına: “ Hanginizin, mirasçısına ait malı öz malından kendisine daha sevimlidir? ” diye sordu. Onlar: “ Ya Resûlallah! Bizden hiç birimizin mirasçısnın malı öz malından daha sevimli değildir ” dediler. Bunun üzerine Sevgili Peygamberimiz: “ Hayır, hayır. Hepinizin de mirasçısnın malı, öz malından kendisine daha sevimlidir. Çünkü senin malın ancak önden Allah için gönderdiğindir. Mirasçının malı ise geriye bıraktığındır ” buyurdu. ( Buhârî, Rikâk 12 )

Rivayete göre Hz. Ömer ( r.a. ), bir gün Bakî kabristanının yanından geçerken: “ Allah’ın selâmı üzerinize olsun ey kabir ehli! Buraları soracak olursanız, hanımlarınız evlendi, evlerinize başkaları oturdu, mallarınız mirasçılara dağıtıldı ” dedi. Hâtiften bir ses “ Ya Ömer! sen de buraları soracak olursan, önden ne göndermişsek burada onu bulduk, Allah yolunda harcadığınız şeylerin karşılığını fazlasıyla aldık, elimizden geldiği halde yapmadığımız şeyler konusunda da hüsrâna uğradık ” diye seslendi. ( Kurtubî, el-Câmi‘, II, 73 )

Ehl-i kitabın asılsız iddialarından biri de şudur:


Ömer Çelik Tefsiri
Bakara suresi Diyanet

Bakara'den 110 Ayeti'ni dinle


Bakara suresi 110 ayeti anlamı - okunuşu

Namazı dosdoğru kılın ve zekâtı verin. Kendiniz için önceden her ne iyilik yaparsanız, mükâfatını Allah’ın yanında bulacaksınız. Çünkü Allah, bütün yaptıklarınızı görmektedir.


Mokhtasar tefsiri

Namazınızı rükunleri, farzları ve sünnetleriyle tam olarak eda edin ve mallarınızın zekâtını hak edenlere verin. Hayatınızda hangi salih ameli işlerseniz, ölümünüzden önce kendiniz için hayrı biriktirmiş olarak yollarsanız sevabını kıyamet gününde Rabbinizin katında bulursunuz ve bunun mükâfatını size verir. Şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızı görendir. Herkesin amelinin karşılığını verir.


Ali Fikri Yavuz

Namazı, gereği gibi kılın, zekâtı verin ve hayır işlerden nefisleriniz için önden her ne gönderirseniz, Allah katında onun sevabını bulursunuz. Şüphesiz Allah, bütün yaptıklarınızı görücü ve karşılığını vericidir


İngilizce - Sahih International


And establish prayer and give zakah, and whatever good you put forward for yourselves - you will find it with Allah. Indeed, Allah of what you do, is Seeing.

Bakara suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Namaz kılın, zekat verin. Kendiniz için; Önceden ne hayırda bulunursanız onu, Allah katında bulursunuz. Şüphe yok ki Allah, yaptıklarınızı görür.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


Namaz qılın, zəkat verin! Özünüzdən ötrü (əvvəlcə) etdiyiniz xeyri (yaxşı əməllərin əvəzini) Allah yanında taparsınız. Həqiqətən, Allah nə etdiklərinizi görəndir!


Kuran Araştırmaları Vakfı


Namazı kılın, zekatı verin, önceden kendiniz için yaptığınız her iyiliği Allah'ın katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı noksansız görür.

Bakara suresi (Al-Baqarah) 110 ayeti arapça okunuşu

﴿وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ ۚ وَمَا تُقَدِّمُوا لِأَنفُسِكُم مِّنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِندَ اللَّهِ ۗ إِنَّ اللَّهَ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
[ البقرة: 110]

ve ekimus salate veatüz zekah vema tükaddimu lienfüsiküm min hayrin teciduhü indel lah innel lahe bima tamelune besir

وأقيموا الصلاة وآتوا الزكاة وما تقدموا لأنفسكم من خير تجدوه عند الله إن الله بما تعملون بصير

سورة: البقرة - آية: ( 110 )  - جزء: ( 1 )  -  صفحة: ( 17 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler


    türkçe Kuran sureleri :

    Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
    Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
    Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
    Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
    As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
    fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
    Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
    Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
    İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

    En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Bakara indirin:

    Bakara Suresi mp3 : Bakara suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
    Bakara Suresi Ahmed El Agamy
    Ahmed Al Ajmy
    Bakara Suresi Bandar Balila
    Bandar Balila
    Bakara Suresi Khalid Al Jalil
    Khalid Al Jalil
    Bakara Suresi Saad Al Ghamdi
    Saad Al Ghamdi
    Bakara Suresi Saud Al Shuraim
    Saud Al Shuraim
    Bakara Suresi Abdul Basit Abdul Samad
    Abdul Basit
    Bakara Suresi Ammar Al-Mulla
    Ammar Al-Mulla
    Bakara Suresi Abdullah Basfar
    Abdullah Basfar
    Bakara Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
    Abdullah Al Juhani
    Bakara Suresi Fares Abbad
    Fares Abbad
    Bakara Suresi Maher Al Muaiqly
    Maher Al Muaiqly
    Bakara Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
    Al Minshawi
    Bakara Suresi Al Hosary
    Al Hosary
    Bakara Suresi Al-afasi
    Mishari Al-afasi
    Bakara Suresi Yasser Al Dosari
    Yasser Al Dosari


    Tuesday, June 24, 2025

    Bizim için dua et, teşekkürler