Neml suresi 13. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿فَلَمَّا جَٓاءَتْهُمْ اٰيَاتُنَا مُبْصِرَةً قَالُوا هٰذَا سِحْرٌ مُب۪ينٌۚ ﴾ [النمل: 13]
ayet arapça & türkçe okunuşuFelemmâ câet-hum âyâtunâ mubsiraten kâlû hâżâ sihrun mubîn(un) [Neml: 13]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Ayetlerimiz gözlerinin önüne serilince: "Bu apaçık bir sihirdir" dediler. [Neml: 13]
Neml Suresi 13. ayet tefsiri
Hz. Mûsâ’nın burada hülâsa olarak anlatılan kıssası daha tafsilatlı bir şekilde A‘râf ve Tâhâ sûrelerinde geçmişti. ( bk. A‘râf 7/103-157; Tâhâ 20/9-98 ) Burada dikkat çekilen noktalar şunlardır:
Birincisi; Hz. Mûsâ’nın kendisine vahiy geleceği hususunda hiçbir bilgisi ve beklentisi yoktur. Bu, peygamberliğin vehbî olduğunu gösterir. Nitekim Peygamberimiz ( s.a.s. ) hakkında da: “ Sen, aslında bu kitabın sana vahyedileceğini ummuyordun. Bu sana ancak Rabbinden bir rahmet olarak geldi. O halde sakın kâfirlere arka çıkma! ” ( Kasas 28/86 ) buyrulur. Mûsâ ( a.s. ), karşılaşmayı umduğu kimselere “ yol sormak ” veya “ ısınmak için ateş getirmek ” gibi, tamâmen şartların zorladığı tabii ihtiyaçlar sâikıyla gelmişken, orada birden vahiy gerçeğiyle karşılaşmıştır.
İkincisi; ateşin bulunduğu yerde mübârek kılınan, Mûsâ ( a.s. ); etrafındakiler ise meleklerdir. Bu hususta “ Mûsâ ve ona iman edenler ”, “ Mûsâ ve etrafındaki kutsal topraklar ” şeklinde izahlar da vardır.
Üçüncüsü; Allah Teâlâ’nın kendisini “ Âlemlerin Rabbi ” olarak tanıtması, İsrâiloğulları’nda bulunan, Allah’ın yalnız İsrâil’in rabbi olduğu, öteki milletleri İsrâiloğulları’na köle verdiği şeklindeki yanlış inancı kesinlikle reddeder. Allah tüm âlemlerin ve bütün insanların Rabbidir. Takvâ ve kulluk dışında O’na yakın olmanın hiçbir vasıtası yoktur. Hz. Ebubekir ( r.a. ): “ Allah’ın hiç kimseyle nesep bağı yoktur ” sözüyle bu gerçeği ifade eder.
Dördüncüsü; Peygamberler Allah tarafından güvende kılınmış kişilerdir. Kur’ân-ı Kerîm’de “ onlara hiçbir korku yoktur, onlar asla üzülmeyeceklerdir ” ( bk. Yûnus 10/62 ) buyrulan evliyaullahın başında şüphesiz en seçkin insanlar olan peygamberler gelir. Âniden kıvrak, çevik bir yılana dönüşen asâ karşısında ürperip, ardına bakmaksızın koşan Mûsâ ( a.s. )’a: “ Korkma! Çünkü ben öyle bir Rabbim ki, benim huzurumda peygamberler korkmaz! ” ( Neml 27/10 ) telkiniyle bu gerçeğe işaret edilmiştir. Aslında iman ve sâlih amellerle dâimâ Allah’ın huzurunda bulunduğunun farkında olan ve bunun huzurunu gönlünde hisseden bir mü’minin herhangi bir şeyden korkmasına gerek yoktur. Çünkü o, her şeyin Allah’ın elinde olduğunu, O dilemedikçe hiçbir şeyin olmayacağını, O izin vermedikçe hiçbir varlığın başka bir varlığa zarar vermeyeceğini bilir. O’nun takdir buyurduğu iyiliğin de kötülüğün de geri kalmayacağına, mutlaka vuku bulacağına inanır. Ancak böyle bir inanç, insanın tedbirli yaşamasına kesinlikle engel olmamalıdır. Mûsâ ( a.s. )’a gelince, yanlışlıkla kıptiyi öldürmesi sebebiyle onun içinde bir günah korkusu bulunmaktaydı. Belki korkup kaçmasının altında, işlediği bu suçtan kaynaklanan bir endişe yatmaktaydı. Bu bakımdan, âyetin devamında kötülükten sonra bundan vazgeçip amelini ve hâlini düzeltenlerin bağışlanacağı müjdesi Hz. Mûsâ’yı rahatlatmıştır.
Dördüncüsü; burada Hz. Mûsâ’ya verilen dokuz mûcizeden sadece ikisine yâni “ asâ ve yed-i beyzâ ”ya yer verilmiş ( bk. A‘râf 7/107-108; Tâhâ 20/19-22 ), diğerlerine sadece söz gelimi temas edilmiştir. ( bk. A‘râf 7/130-133 )
Kıssada yeni olan taraf; Firavun ve kavminin, Mûsâ’nın gösterdiği mûcizelerin, Allah tarafından ona verildiğini vicdânen bildikleri halde sırf zulüm ve kibirleri yüzünden bunları inkâr ettiklerini belirtmesidir. Onların bu davranışlarıyla, sırf haksızlık, gurur ve kibirleri yüzünden Hz. Muhammed ( s.a.s. )’in peygamberliğini inkâr eden müşriklerin davranışları arasında benzerlik vardır. Meselâ Peygamberimiz ( s.a.s. )’i “ el-Emîn ” ve “ es-Sâdık ” vasıflarıyla niteleyenler Mekkelilerdi. Hattâ Allah Resûlü’nün amansız bir düşmanı olan Ebû Cehil bile O’na bir gün:
“ −Yâ Muhammed! Ben sana, «Sen yalancısın!» demiyorum. Fakat şu getirdiğin davetini istemiyorum... ” diyerek Efendimiz’in doğruluğunu vicdânen kabul ettiğini, fakat davetine icâbet etmekte nefsine mağlûb olduğunu bir bakıma îtirâf etmişti. Nitekim bu hâl, âyet-i kerîmede şöyle beyân edilmektedir:
“ …Gerçekte onlar seni yalanlamıyorlar, fakat o zalimler bile bile Allah’ın âyetlerini inkâr ediyorlar. ” ( En‘âm 6/33 )
Dolayısıyla Kur’an’ın maksadı, muhataplarına, yaptıklarının, Firavun ve kavminin yaptıklarına benzediğini anlatıp, onları intibâha davettir.
Hz. Mûsâ ve Firavun kıssasıyla, Allah ve peygamber düşmanı zâlimleri bekleyen fecî âkibete dikkat çekildikten sonra, şimdi de Hz. Dâvûd ve Hz. Süleyman kıssalarından aktarılacak kesitlerle Allah’ın ve Peygamber’in yoluna kendilerini adamış mü’minlere müjdelenen nimetler haber verilmektedir:
Ömer Çelik Tefsiri
Neml suresi 13 ayeti anlamı - okunuşu
Nihâyet mûcizelerimiz, gerçeği tüm açıklığıyla gösterici deliller olarak onlara gelince: “Bunlar, düpedüz bir büyüdür” dediler.
Mokhtasar tefsiri
Nitekim Musa`yı desteklediğimiz mucizelerimiz apaçık görünür bir şekilde gözlerinin önüne gelince şöyle dediler: "Musa`nın getirmiş olduğu bu mucizeler, apaçık bir sihirdir."
Ali Fikri Yavuz
Vaktaki mucizelerimiz açık olarak onlara geldi: “- Bu meydanda bir sihirdir.” dediler
İngilizce - Sahih International
But when there came to them Our visible signs, they said, "This is obvious magic."
Neml suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Delillerimiz, gözle görünür bir surette onlara gösterilince bu, apaçık bir büyü dediler.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Mö’cüzələrimiz aşkar şəkildə gəlib onlara çatdıqda: “Bu, açıq-aydın bir sehrdir!” – dedilər.
Kuran Araştırmaları Vakfı
Mucizelerimiz onların gözleri önüne serilince: "Bu, apaçık bir büyüdür" dediler.
Neml suresi (An-Naml) 13 ayeti arapça okunuşu
﴿فَلَمَّا جَاءَتْهُمْ آيَاتُنَا مُبْصِرَةً قَالُوا هَٰذَا سِحْرٌ مُّبِينٌ﴾
[ النمل: 13]
English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Bunlar sizin ve babalarınızın taktığı adlardan başka bir şey değildir. Allah onları destekleyen bir delil
- Gözleri dalgın dalgın, çekirgeler gibi yayılmış, o çağırana koşarak kabirlerden çıkarlar. İnkarcılar: "Bu, zorlu bir
- De ki: "Bu Kuran büyük bir haberdir, ama siz ondan yüz çeviriyorsunuz."
- Kocası gömleğin arkadan yırtılmış olduğunu görünce, karısına hitaben "Doğrusu bu sizin hilenizdir, siz kadınların fendi
- Dedikleri ancak şu idi: "Rabbimiz! Günahlarımızı, işimizdeki aşırılıklarımızı bize bağışla, sebatımızı arttır, inkarcı topluluğa karşı
- Rabbin, kasabaların halkı ıslah olmuşken, haksız yere onları yok etmez.
- Bu da, Allah'ın Kitab'ı doğru olarak indirmesinden ileri geliyor. Kitap hakkında ayrılığa düşenler doğrusu derin
- İşte, işlediklerini en güzel şekilde kabul ettiğimiz ve kötülüklerini geçtiğimiz bu kimseler, cennetlikler içindedirler. Bu,
- "Ey mahpus arkadaşlarım! Ayrı ayrı bir sürü uydurma rabler mi daha iyidir, yoksa her şeyden
- Hayır; doğrusu onlar o gün, Rablerinden yoksun kalacaklardır.
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Neml indirin:
Neml Suresi mp3 : Neml suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler