Neml suresi 14. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿وَجَحَدُوا بِهَا وَاسْتَيْقَنَتْهَٓا اَنْفُسُهُمْ ظُلْمًا وَعُلُوًّاۜ فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُفْسِد۪ينَ۟ ﴾ [النمل: 14]
ayet arapça & türkçe okunuşuVecehadû bihâ vesteykanet-hâ enfusuhum zulmen ve’uluvvâ(en)(c) fenzur keyfe kâne ‘âkibetu-lmufsidîn(e) [Neml: 14]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Gönülleri kesin olarak kabul ettiği halde, haksızlık ve büyüklenmelerinden ötürü onları bile bile inkar ettiler. Bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak! [Neml: 14]
Neml Suresi 14. ayet tefsiri
Hz. Mûsâ’nın burada hülâsa olarak anlatılan kıssası daha tafsilatlı bir şekilde A‘râf ve Tâhâ sûrelerinde geçmişti. ( bk. A‘râf 7/103-157; Tâhâ 20/9-98 ) Burada dikkat çekilen noktalar şunlardır:
Birincisi; Hz. Mûsâ’nın kendisine vahiy geleceği hususunda hiçbir bilgisi ve beklentisi yoktur. Bu, peygamberliğin vehbî olduğunu gösterir. Nitekim Peygamberimiz ( s.a.s. ) hakkında da: “ Sen, aslında bu kitabın sana vahyedileceğini ummuyordun. Bu sana ancak Rabbinden bir rahmet olarak geldi. O halde sakın kâfirlere arka çıkma! ” ( Kasas 28/86 ) buyrulur. Mûsâ ( a.s. ), karşılaşmayı umduğu kimselere “ yol sormak ” veya “ ısınmak için ateş getirmek ” gibi, tamâmen şartların zorladığı tabii ihtiyaçlar sâikıyla gelmişken, orada birden vahiy gerçeğiyle karşılaşmıştır.
İkincisi; ateşin bulunduğu yerde mübârek kılınan, Mûsâ ( a.s. ); etrafındakiler ise meleklerdir. Bu hususta “ Mûsâ ve ona iman edenler ”, “ Mûsâ ve etrafındaki kutsal topraklar ” şeklinde izahlar da vardır.
Üçüncüsü; Allah Teâlâ’nın kendisini “ Âlemlerin Rabbi ” olarak tanıtması, İsrâiloğulları’nda bulunan, Allah’ın yalnız İsrâil’in rabbi olduğu, öteki milletleri İsrâiloğulları’na köle verdiği şeklindeki yanlış inancı kesinlikle reddeder. Allah tüm âlemlerin ve bütün insanların Rabbidir. Takvâ ve kulluk dışında O’na yakın olmanın hiçbir vasıtası yoktur. Hz. Ebubekir ( r.a. ): “ Allah’ın hiç kimseyle nesep bağı yoktur ” sözüyle bu gerçeği ifade eder.
Dördüncüsü; Peygamberler Allah tarafından güvende kılınmış kişilerdir. Kur’ân-ı Kerîm’de “ onlara hiçbir korku yoktur, onlar asla üzülmeyeceklerdir ” ( bk. Yûnus 10/62 ) buyrulan evliyaullahın başında şüphesiz en seçkin insanlar olan peygamberler gelir. Âniden kıvrak, çevik bir yılana dönüşen asâ karşısında ürperip, ardına bakmaksızın koşan Mûsâ ( a.s. )’a: “ Korkma! Çünkü ben öyle bir Rabbim ki, benim huzurumda peygamberler korkmaz! ” ( Neml 27/10 ) telkiniyle bu gerçeğe işaret edilmiştir. Aslında iman ve sâlih amellerle dâimâ Allah’ın huzurunda bulunduğunun farkında olan ve bunun huzurunu gönlünde hisseden bir mü’minin herhangi bir şeyden korkmasına gerek yoktur. Çünkü o, her şeyin Allah’ın elinde olduğunu, O dilemedikçe hiçbir şeyin olmayacağını, O izin vermedikçe hiçbir varlığın başka bir varlığa zarar vermeyeceğini bilir. O’nun takdir buyurduğu iyiliğin de kötülüğün de geri kalmayacağına, mutlaka vuku bulacağına inanır. Ancak böyle bir inanç, insanın tedbirli yaşamasına kesinlikle engel olmamalıdır. Mûsâ ( a.s. )’a gelince, yanlışlıkla kıptiyi öldürmesi sebebiyle onun içinde bir günah korkusu bulunmaktaydı. Belki korkup kaçmasının altında, işlediği bu suçtan kaynaklanan bir endişe yatmaktaydı. Bu bakımdan, âyetin devamında kötülükten sonra bundan vazgeçip amelini ve hâlini düzeltenlerin bağışlanacağı müjdesi Hz. Mûsâ’yı rahatlatmıştır.
Dördüncüsü; burada Hz. Mûsâ’ya verilen dokuz mûcizeden sadece ikisine yâni “ asâ ve yed-i beyzâ ”ya yer verilmiş ( bk. A‘râf 7/107-108; Tâhâ 20/19-22 ), diğerlerine sadece söz gelimi temas edilmiştir. ( bk. A‘râf 7/130-133 )
Kıssada yeni olan taraf; Firavun ve kavminin, Mûsâ’nın gösterdiği mûcizelerin, Allah tarafından ona verildiğini vicdânen bildikleri halde sırf zulüm ve kibirleri yüzünden bunları inkâr ettiklerini belirtmesidir. Onların bu davranışlarıyla, sırf haksızlık, gurur ve kibirleri yüzünden Hz. Muhammed ( s.a.s. )’in peygamberliğini inkâr eden müşriklerin davranışları arasında benzerlik vardır. Meselâ Peygamberimiz ( s.a.s. )’i “ el-Emîn ” ve “ es-Sâdık ” vasıflarıyla niteleyenler Mekkelilerdi. Hattâ Allah Resûlü’nün amansız bir düşmanı olan Ebû Cehil bile O’na bir gün:
“ −Yâ Muhammed! Ben sana, «Sen yalancısın!» demiyorum. Fakat şu getirdiğin davetini istemiyorum... ” diyerek Efendimiz’in doğruluğunu vicdânen kabul ettiğini, fakat davetine icâbet etmekte nefsine mağlûb olduğunu bir bakıma îtirâf etmişti. Nitekim bu hâl, âyet-i kerîmede şöyle beyân edilmektedir:
“ …Gerçekte onlar seni yalanlamıyorlar, fakat o zalimler bile bile Allah’ın âyetlerini inkâr ediyorlar. ” ( En‘âm 6/33 )
Dolayısıyla Kur’an’ın maksadı, muhataplarına, yaptıklarının, Firavun ve kavminin yaptıklarına benzediğini anlatıp, onları intibâha davettir.
Hz. Mûsâ ve Firavun kıssasıyla, Allah ve peygamber düşmanı zâlimleri bekleyen fecî âkibete dikkat çekildikten sonra, şimdi de Hz. Dâvûd ve Hz. Süleyman kıssalarından aktarılacak kesitlerle Allah’ın ve Peygamber’in yoluna kendilerini adamış mü’minlere müjdelenen nimetler haber verilmektedir:
Ömer Çelik Tefsiri
Neml suresi 14 ayeti anlamı - okunuşu
Vicdanları bunların Allah’tan olduğuna tam kanaat getirdiği halde, bile bile yanlışta ısrar etmeleri ve boş bir büyüklenme ile onları inkâr ettiler. Ama neticede, işi gücü bozgunculuk olan o gürûhun âkibeti nasıl oldu, bir bak!
Mokhtasar tefsiri
Bu apaçık mucizeleri inkâr edip, kabul etmediler. Hâlbuki gönülleri bu delillerin/mucizelerin hak ve Allah`tan olduğuna kanaat getirmişti. Zulüm ve hakka karşı kibirleri yüzünden onları inkâr ettiler. -Ey Resul!- Küfürleri ve günahları sebebi ile bozguncuların yeryüzündeki sonlarına bir bak. Biz onların hepsini helak ederek, yok ettik.
Ali Fikri Yavuz
(Mucizelerin Allah tarafından olduğunu) kalbleriyle yakînen bildikleri halde, nefislerine zulüm yaparak ve kibrederek bütün mucizeleri (açıktan) inkâr ettiler. Ey Rasûlüm, bak ki müfsidlerin (kâfirlerin) akıbeti nasıl oldu! (Nasıl boğulup gittiler)
İngilizce - Sahih International
And they rejected them, while their [inner] selves were convinced thereof, out of injustice and haughtiness. So see how was the end of the corrupters.
Neml suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Kendileri de bunlara adamakıllı inandıkları, bunları iyice bilip anladıkları halde zulümle, ululanmayla inadına inkar ettiler; bak da gör, bozguncuların sonları ne oldu.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
(Mö’cüzələrimizin) həqiqiliyinə daxilən möhkəm əmin olduqları halda, haqsız yerə və təkəbbür üzündən onları inkar etdilər. (Ya Rəsulum!) Bir gör fitnə-fəsad törədənlərin axırı necə oldu!
Kuran Araştırmaları Vakfı
Kendileri de bunlara yakinen inandıkları halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onları inkar ettiler. Bozguncuların sonunun nice olduğuna bir bak!
Neml suresi (An-Naml) 14 ayeti arapça okunuşu
﴿وَجَحَدُوا بِهَا وَاسْتَيْقَنَتْهَا أَنفُسُهُمْ ظُلْمًا وَعُلُوًّا ۚ فَانظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُفْسِدِينَ﴾
[ النمل: 14]
وجحدوا بها واستيقنتها أنفسهم ظلما وعلوا فانظر كيف كان عاقبة المفسدين
سورة: النمل - آية: ( 14 ) - جزء: ( 19 ) - صفحة: ( 378 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Ama, cimrilik eden, kendini Allah'tan müstağni sayan, en güzel sözü yalanlayan kimsenin güçlüğe uğramasını kolaylaştırırız.
- O da: "Ben yenildim, bana yardım et" diye Rabbine yalvarmıştı.
- İlgililere şöyle emredilir: "Zulmedenleri, onlarla işbirliği edenleri ve Allah'ı bırakıp da taptıklarını derleyin. Onları cehennem
- Onları çağırırsanız, çağrınızı işitmezler; işitmiş olsalar bile size cevap veremezler; ama kıyamet günü sizin ortak
- Onlardan, "Bana izin ver, beni fitneye düşürme" diyen vardır. Bilin ki onlar zaten fitneye düşmüşlerdi.
- Ayetlerimiz gözlerinin önüne serilince: "Bu apaçık bir sihirdir" dediler.
- Doğrusu bu Kitap, sadece arınmış olanların dokunabileceği, saklı bir Kitap'da mevcutken Alemlerin Rabbi tarafından indirilmiş
- Sura bir üfürüş üfürüldüğü, yer ve dağlar kaldırılıp bir vuruşla birbirine çarpıldığı zaman, işte o
- İnkar edenler, inananlar için: "Eğer İslamiyet'te bir hayır olsaydı, bu hususta bizden öne geçemezlerdi" derler.
- Azabı yaklaşırken gördükleri zaman, inkar edenlerin yüzleri çirkinleşip kararır; onlara: "Sizin arayıp durduğunuz işte budur"
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Neml indirin:
Neml Suresi mp3 : Neml suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler