Ali İmran suresi 171. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿يَسْتَبْشِرُونَ بِنِعْمَةٍ مِنَ اللّٰهِ وَفَضْلٍۙ وَاَنَّ اللّٰهَ لَا يُض۪يعُ اَجْرَ الْمُؤْمِن۪ينَۚۛ۟ ﴾ [آل عمران: 171]
ayet arapça & türkçe okunuşuYestebşirûne bini’metin mina(A)llâhi vefadlin veenna(A)llâhe lâ yudî’u ecra-lmu/minîn(e) [Ali İmran: 171]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Onlar Allah'tan olan bir nimeti, bolluğu ve Allah'ın, müminlerin ecrini zayi etmeyeceğini müjdelemek isterler. [Ali İmran: 171]
Ali İmran Suresi 171. ayet tefsiri
Şehitler Cenâb-ı Hakk’ın kendilerine bahşettiği husûsî bir hayatla diridirler. “ Rableri yanında rızıklanmaktadırlar ” ( Âl-i İmrân 3/169 ) ifadesinden anlaşıldığına göre Allah’a yakın bir mevkî elde etmişler ve orada akla hayâle gelmez cennet nimetleriyle ikram olunmaktadırlar. Ölümden sonra sâlihlerin rûhları cennetteki güzel makâmlarını görüp sevinir, kötülerin rûhları da cehennemdeki yerlerini görüp elem ve ızdırap duyarlar. Şehitler ise yüce makamlarını görmekle kalmaz, Allah katında dünyadaki insanların topladığı şeylerden çok daha kıymetli ve daha büyük nimetlere mazhar olurlar. Resûlullah ( s.a.s. ) bu hususta şöyle buyurur:
“ Cennete giren hiçbir kimse, yeryüzündeki her şey kendisinin olsa dahî dünyaya geri dönmeyi arzu etmez. Sadece şehit, gördüğü ileri derecedeki itibar ve ikram sebebiyle tekrar dünyaya dönmeyi ve on defa şehit olmayı ister. ”
Bir rivayette: “ Şehitliğin faziletini gördüğü için ” buyrulmuştur. ( Buhârî, Cihâd 21; Müslim, İmâre 109 )
Fahr-i Kâinat Efendimiz, diğer bir hadislerinde şöyle buyurmuştur:
“ …Ümmetime ağır gelmeyecek olsaydı, hiçbir seriyyeden[ 1 ] geri kalmaz, hepsine katılırdım. Allah yolunda şehîd olmak, sonra diriltilip tekrar şehîd olmak yine diriltilip tekrar şehîd olmak isterdim. ” ( Buhârî, Îman 26; Müslim, İmâre 103, 107 )
Âyet-i kerîmeden anlaşıldığına göre şehîdler hakkında konuşurken saygısız ifadeler kullanmamalı, onlardan hürmet ve ihtiramla bahsetmelidir.
Şehîdler, kendilerine lûtfedilen nimetlere sevindikleri gibi geride bıraktıkları mü’minler ve özellikle kendilerinden sonra şehîd olacak kişiler için de sevinir ve bunu onlara müjdelemek isterler. Çünkü kendileri gibi onlar için de hiçbir korku ve hüzün olmadığını ve onlara da muazzam nimetler lûtfedileceğini öğrenmiş, Allah’ın mü’minlerin ecrini eksiksiz verdiğini ayan beyân görmüşlerdir. Şehitler öylesine büyük bir fedâkârlık rûhu taşımaktadırlar ki, kardeşlerinin iyiliğine, kendi iyiliklerinden önce sevinmektedirler.
Câbir b. Abdullah ( r.a. ) şöyle anlatır:
“ Bir defâsında ben üzüntülü bir haldeyken Resûlullah ( s.a.s. )’le karşılaşmıştık. Bana:
«–Seni niye böyle üzgün görüyorum?» buyurdu.
«–Babam Uhud’da şehîd düştü. Geriye bakıma muhtaç kalabalık bir âile ve bir hayli de borç bıraktı ” dedim.[ 2 ] Bunun üzerine Efendimiz ( s.a.s. ):
«–Allah’ın babanı nasıl karşıladığını sana müjdeleyeyim mi?» buyurdu. Ben: «Evet!» deyince şöyle devam etti:
«–Allah, hiç kimseyle yüz yüze konuşmaz, dâimâ perde arkasından konuşur. Ancak, babanı diriltti ve onunla perdesiz yüz yüze konuştu:
“ –Ey kulum, benden ne dilersen iste, vereyim! ” buyurdu. Baban:
“ –Ey Rabbim, beni dirilt, senin yolunda tekrar şehîd olayım! ” dedi.
Allah Teâlâ:
“ –Ama ben daha önce, «Ölenler artık dünyaya geri dönmeyecekler!» diye hükmettim ” buyurdu. ( Tirmizî, Tefsir 3/3010 )
Baban da:
“ –Ey Rabbim, öyleyse benim hâlimi arkamda kalanlara bildir! ” dedi. Bu talep üzerine şu âyet-i kerîmeler nâzil oldu…»
Daha sonra Resûlullah ( s.a.s. ) şehîdlerle ilgili olan bu âyet-i kerîmeleri tilâvet buyurdu. ( İbn Mâce, Mukaddime 13/190 )
Allah Resûlü ( s.a.s. ) şöyle buyurmuştur:
“ Uhud’da kardeşleriniz isabet alıp şehîd edilince Allah Tealâ onların ruhlarını alıp yeşil kuşlar hâline getirdi. Şehîdlerin rûhları cennet nehirlerine gelir, cennet meyvelerinden yer ve arşın gölgesindeki altundan kandillere gelirler. Şehîdler yeme-içmelerinin hoşluğunu, gezdikleri ve kaldıkları yerlerin güzelliğini görünce:
«–Cihaddan ayrı kalmamaları ve savaştan korkmamaları için, bizim cennette hayatta olup türlü nimetlerle rızıklandığımızı kardeşlerimize kim ulaştıracak?» dediler. Her türlü noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah Tealâ:
«–Ben bunu sizin adınıza onlara haber veririm» buyurdu ve bu âyet-i kerîmeleri Rasûlü’ne indirdi. ” ( Ebû Dâvûd, Cihâd 25/2520; Müslim, İmâret 121 )
Buradan anlaşıldığına göre müslümanlar, kardeşlerinin iyiliğine kendi iyiliklerinden daha çok sevinmelidirler. Zira öncelikle şehîdlerin, kardeşlerine ihsân edilen nimetler sebebiyle sevindikleri bildirilmiştir.
171. âyette “ nimet ” ve “ fadl ” kelimeleri nekre olarak gelmiştir. Bu da Allah’ın şehîdlere ve mü’minlere lûtfedeceği nimetlerin ne kadar büyük ve kıymetli olduğunu bildirmek ve insanların bunu idrak etmesinin zorluğuna işaret etmek içindir.
Görüldüğü üzere Allah Teâlâ, mü’minlerin mükâfâtını kat kat fazlasıyla vermektedir. Ancak Cenâb-ı Hakk’ın râzı olduğu bu mü’minlerin bazı vasıfları taşıması lâzımdır. Bu vasıflar şöyle beyân edilir:
[ 1 ] Seriyye: Savaşmak için gönderilen en küçük askerî birlik.
[ 2 ] Allah Resûlü ( s.a.s. ), Câbir ( r.a. )’a her hususta dâimâ yardımcı olmuştur. Meselâ, Zâtürrikâ gazvesinden dönerken, Hz. Câbir’in ihtiyaçlı olduğunu öğrenince, devesini satın almış, Medine’ye varınca da ücretiyle birlikte deveyi de iâde etmiştir. ( Buhârî, Cihâd 49; Büyû’ 34; Müslim, Müsâkât 109; Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 303 ) Yine borcunu ödeyebilmesi için bahçesine giderek malını bereketlendirmesini Allah’tan niyâz etmiş, Allah Resûlü’nün bu duası neticesinde Hz. Câbir’in hurmaları mûcizevî bir şekilde bereketlenerek bütün borçlarına kâfi gelmiştir. ( Buhârî, Vasâyâ 36; Müslim, Müsâkât 109 )
Ömer Çelik Tefsiri
Ali İmran suresi 171 ayeti anlamı - okunuşu
Yine onlar, Cenâb-ı Hakk’ın kendilerine olan büyük lutfu ve ihsânıyla sevindikleri gibi, ayrıca Allah’ın, mü’minlerin mükâfatını zâyi etmeyeceği yolundaki va‘dinden dolayı da büyük bir sevinç duyarlar.
Mokhtasar tefsiri
Bununla birlikte Allah katında onları bekleyen büyük sevaba ve bunun fazlası olarak büyük lütfa sevinirler. Şüphesiz Allah Teâlâ, Müminlerin ecrini boşa çıkarmaz. Bilakis onların ecirlerini kat kat fazlasıyla tam olarak verir.
Ali Fikri Yavuz
Onlar, Allah’dan gelen bir nimet ve daha üstün bir ihsan sebebiyle sevinirler ve müminlerin mükâfatını Allah’ın zayi etmediği neş’esi içinde bulunurlar
İngilizce - Sahih International
They receive good tidings of favor from Allah and bounty and [of the fact] that Allah does not allow the reward of believers to be lost -
Ali İmran suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Allah'ın nimet ve ihsanına nail olduklarından dolayı sevinç içindedir onlar ve Allah, inananların ecrini zayi etmez.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Onlar Allahdan gələn ne’mət və mərhəmətə görə, həm də Allahın mö’minlərin mükafatını puça çıxarmayacağına görə sevincək olurlar.
Kuran Araştırmaları Vakfı
Onlar, Allah'tan gelen nimet ve keremin; Allah'ın, müminlerin ecrini zayi etmeyeceği müjdesinin sevinci içindedirler.
Ali İmran suresi (Al Imran) 171 ayeti arapça okunuşu
﴿۞ يَسْتَبْشِرُونَ بِنِعْمَةٍ مِّنَ اللَّهِ وَفَضْلٍ وَأَنَّ اللَّهَ لَا يُضِيعُ أَجْرَ الْمُؤْمِنِينَ﴾
[ آل عمران: 171]
يستبشرون بنعمة من الله وفضل وأن الله لا يضيع أجر المؤمنين
سورة: آل عمران - آية: ( 171 ) - جزء: ( 4 ) - صفحة: ( 72 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- O zamanlar, Allah'ı bırakıp da O'na yakınlık peyda etmek için edindikleri tanrılar kendilerine yardım etmeli
- İşte bu güzel bir anmadır. Doğrusu Allah'a karşı gelmekten sakınanlara güzel bir gelecek vardır.
- Biz peygamberleri ancak müjdeci ve uyarıcı olarak göndeririz. Oysa inkarcılar hakkı batılla ortadan kaldırmak için
- Onların olayını sana Biz gerçek olarak anlatıyoruz: Onlar Rablerine inanmış birkaç gençti. Onların hidayetlerini artırmış
- Gözünün gördüğünü gönlü yalanlamadı.
- Allah'ın Peygamberinin hilafına geri kalanlar, oturup kalmalarına sevindiler. Allah yolunda mallariyle ve canlariyle cihat hoşlarına
- Bundan sonra Allah'a karşı kim yalan isnad ederse, işte onlar zalimlerdir.
- Şayet kitap ehli inanıp karşı gelmekten sakınsalardı, kötülüklerini örterdik ve onları nimet cennetlerine koyardık.
- Artık onlara, şefaatçilerin şefaati fayda vermez.
- "Beni öldürmek üzere elini bana uzatırsan, ben seni öldürmek için sana elimi uzatmam, çünkü ben,
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Ali İmran indirin:
Ali İmran Suresi mp3 : Ali İmran suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler