Nisa suresi 2. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿وَاٰتُوا الْيَتَامٰٓى اَمْوَالَهُمْ وَلَا تَتَبَدَّلُوا الْخَب۪يثَ بِالطَّيِّبِۖ وَلَا تَأْكُلُٓوا اَمْوَالَهُمْ اِلٰٓى اَمْوَالِكُمْۜ اِنَّهُ كَانَ حُوبًا كَب۪يرًا ﴾ [النساء: 2]
ayet arapça & türkçe okunuşuVeâtû-lyetâmâ emvâlehum velâ tetebeddelû-lḣabîśe bi-ttayyib(i)(s) velâ te/kulû emvâlehum ilâ emvâlikum(c) innehu kâne hûben kebîrâ(n) [Nisa: 2]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Yetimlere mallarını verin. Temizi murdara değişmeyin, onların mallariyle kendi mallarınızı karıştırarak yemeyin, çünkü bu büyük bir suçtur. [Nisa: 2]
Nisa Suresi 2. ayet tefsiri
“ Müslümanlar içinde en hayırlı ev; içinde yetîme iyi muamele edilen evdir. müslümanlar içinde en kötü ev de yetîme kötü muamele edilen evdir. ” ( İbn Mâce, Edeb 6 )
“ Bir kimse, müslümanların arasında bulunan bir yetimi alarak yedirip içirmek üzere evine götürürse, affedilmeyecek bir suç işlemediği takdirde, Allah Teâlâ onu mutlaka cennete koyar. ” ( Tirmizî, Birr 14/1917 )
“ Bir kimse sırf Allah rızâsı için bir yetimin başını okşarsa, elinin dokunduğu her saç teline karşılık ona sevap yazılır... ” ( Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 250 ).
Efendimiz ( s.a.s. ): “ Kendi yetîmini veya başkasına âit bir yetîmi himâye eden kimseyle ben, cennette şöyle yan yana bulunacağız ” buyurmuş ve işaret parmağıyla orta parmağını göstermiştir. ( Buhârî, Edeb 24; Müslim, Zühd 42 )
Kalbinin katılığından şikâyet eden bir sahâbîye Allah Resûlü ( s.a.s. ) şu tavsiyede bulunur:
“ Eğer kalbinin yumuşamasını istiyorsan fakiri doyur, yetimin başını okşa! ” ( Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 263, 387 )
Âlemlere Rahmet Efendimiz’in yetimlere nasıl şefkatli bir baba olduğunu göstermesi açısından şu hâdise çok ibretlidir:
Mûte şehitlerinden Câfer ( r.a. )’ın hanımı Esmâ bint-i Umeys şöyle anlatıyor:
“ Câfer ve arkadaşları şehîd oldukları zaman, Resûlullah ( s.a.s. ) yanımıza geldi. O gün kırk deri tabaklamıştım. Ekmeklik hamurumu yoğurduktan sonra çocuklarımın yüzlerini yıkamış, başlarını tarayıp yağlamıştım. Allah Resûlü bana:
«–Ey Esmâ! Câfer’in çocukları nerede?» buyurdu. Onları bağrına bastı, öptü ve kokladı. Bu esnâda gözlerinden yaşlar akmaya başladı:
«–Yâ Resûlallah! Anam-babam sana fedâ olsun! Niçin ağlıyorsun? Niçin yavrularıma, yetimlere yaptığın gibi muamele ediyorsun? Yoksa Câfer ve arkadaşlarından acı bir haber mi geldi?» dedim. Resûlullah ( s.a.s ):
«–Evet! Onlar bugün şehîd oldular!» buyurdu.
«–Vâh efendim! Vâh Câferim!» diyerek feryâd etmeye başladım.
Varlık Nûru kalkıp kızı Fâtıma’nın yanına gitti:
«–Câfer âilesi için yemek yapın! Onlar bugün başlarına gelen acıyla meşguller.» buyurdu. ”
Câfer ( r.a. )’ın âilesine üç gün yemek götürüldü. Âlemlerin Fahr-i Ebedîsi, Câfer’in evine üç gün uğramadı. Sonra yanlarına varıp:
“ –Kardeşime ağlamayın artık! Bugünden sonra kardeşimin evlâtlarına bakmak bana âittir! ” buyurdu.
Hz. Câfer’in oğlu Abdullah ( r.a. ) der ki:
“ Allah Resûlü, bizi kuş yavrusu gibi evine getirtti ve:
«–Bana bir berber çağırın!» buyurdu. Berber gelip başımızı tıraş etti. Resûlullah ( s.a.s. ) ellerini kaldırdı ve:
«Allahım! Câfer’in ev halkını devamlı hayırlarla ve hayırlı insanlarla karşılaştır! Abdullâh’ın elini, alışverişte bereketli kıl!» diyerek dua etti ve bunu üç kere tekrarladı. Annemiz gelince bunu ona anlattım, çok sevindi. Resûl-i Ekrem Efendimiz kendisine:
«–Sen bu çocukların geçim ve bakımları hakkında hiç endişelenme! Dünyada ve âhirette onların velîsi benim!» buyurdu. ” ( Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 204-205; Ebû Dâvûd, Tereccül, 13/4192; İbn Hişâm, es-Sîre, III, 436; Vâkıdî, el-Meğâzî, II, 766; İbn Sa‘d, et-Tabakât, IV, 37 )
Yüce Rabbimiz, yetimlerin, yaşları küçük olduğu sürece mallarını sadece kendileri için harcamayı ve gerekli yaşa geldiklerinde mallarına en güzel yolla kendilerine teslim etmeyi emreder. Onların korunup kollanmasını, haklarının zâyi edilmemesini ister. Yetimlerin şahsî ve mâlî menfaatlerini koruyup kollayan kişiler “ velî ” olarak bilinir. Kur’ân-ı Kerîm, yetîmlere karşı mesuliyetlerini yerine getirmediği gibi yetîmin malını gasp eden, emanete hıyanet eden velileri bu tür hal ve hareketlerden men etmektedir. Buna göre:
Öncelikle kendi başına malvarlığını idare edebilecek olgunluğa ulaşamamış yetimlerin malvarlığını idare edenler bu malları haksız olarak yememelidirler.
İkincisi; vakti geldiğinde haklarını yetimlere vermelidirler.
Üçüncüsü; haram ve pis olanla helâl ve temiz olanı birbirine karıştırmamalıdırlar. Bu ifadeyle ilgili de şu izahlar yapılabilir:
› Ey velîler veya vasîler! Elinizde bulunan yetimin temiz, hoş bir malını kendi değersiz kötü bir malınızla değişmeye kalkışmayın.
› Yetim malı size haram ve kirlidir. Kendi malınız ise helâl ve hoştur. Bundan dolayı kendi helâl olan malınızla, yetimin haram olan malından bir değiştirme, bir alışveriş yapmaya kalkmayın. Yetimin mallarını olduğu gibi koruyun. Korunması için satılması gerekli olanları bile değerlerine satın ki töhmet altında kalmayasınız.
› Kendi mallarınıza güzel güzel bakıp da yetimin malını kötü bir durumda bırakmayın, ona kendi malınıza bakar gibi ve hatta ondan daha fazla bir özenle bakın.
› Yetimin malına saldırarak almayınız ki, elinizde güzel mallarınızın ona karşılık yok olmasına sebep olup da felakete düşmeyin.
› Nihâyet kendi helâl rızkınızı beklemeyerek sabırsızlanıp yetimin malını haram olarak yemek için pis boğazlığa kalkışmayın.
Çünkü böyle yaptığınız takdirde, çok büyük bir günah kazanmış olursunuz.
Yetim kızlarla evlenme ve birden çok evlilik yapma konusuna gelince:
Ömer Çelik Tefsiri
Nisa suresi 2 ayeti anlamı - okunuşu
Yetimlere mallarını verin. Helâli haram olanla değiştirmeyin; onların mallarını kendi malınıza katarak yemeyin. Çünkü böyle yapmanız, gerçekten çok büyük bir günahtır.
Mokhtasar tefsiri
-Ey Veliler!- Yetimlere (büluğ çağına ermeden babalarını kaybeden çocuklar) büluğ çağına erip yetişkin olduklarında mallarını tam olarak verin. Yetimlerin mallarından kıymetli güzel olanları alıp, bunun karşılığında kendi mallarınızdan değersiz, kalitesiz olanları verip helal ile haramı değiştirmeyin. Yetimlerin mallarını alıp kendi mallarınıza katıp (yemeyin). Şüphesiz bu Allah katında büyük bir günahtır.
Ali Fikri Yavuz
Yetimlere bâliğ oldukları zaman mallarını verin. Helâlı harama değişmeyin. Yetimlerin mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyin. Çünkü bu büyük bir günahtır
İngilizce - Sahih International
And give to the orphans their properties and do not substitute the defective [of your own] for the good [of theirs]. And do not consume their properties into your own. Indeed, that is ever a great sin.
Nisa suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Yetimlere mallarını verin ve iyisinin yerine kötüsünü koyup değiştirmeyin ve onların mallarını, kendi mallarınıza katıp yemeyin; çünkü bu, pek büyük bir suçtur.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Yetimlərin mallarını (həddi-büluğa çatdıqda) özlərinə verin və pisi (haramı) yaxşı ilə (halalla) dəyişdirməyin! (Yetimlərin malı sizə haram, öz malınız isə halal olduğu halda, onları bir-birilə dəyişməyin!) Onların mallarını öz mallarınıza qatıb yeməyin! Həqiqətən, bu, böyük günahdır.
Kuran Araştırmaları Vakfı
Yetimlere mallarını verin, temizi pis olanla değişmeyin, onların mallarını kendi mallarınıza katarak (kendi malınızmış gibi) yemeyin; çünkü bu, büyük bir günahtır.
Nisa suresi (An-Nisa) 2 ayeti arapça okunuşu
﴿وَآتُوا الْيَتَامَىٰ أَمْوَالَهُمْ ۖ وَلَا تَتَبَدَّلُوا الْخَبِيثَ بِالطَّيِّبِ ۖ وَلَا تَأْكُلُوا أَمْوَالَهُمْ إِلَىٰ أَمْوَالِكُمْ ۚ إِنَّهُ كَانَ حُوبًا كَبِيرًا﴾
[ النساء: 2]
وآتوا اليتامى أموالهم ولا تتبدلوا الخبيث بالطيب ولا تأكلوا أموالهم إلى أموالكم إنه كان حوبا كبيرا
سورة: النساء - آية: ( 2 ) - جزء: ( 4 ) - صفحة: ( 77 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Arkadaşınız (Muhammed) asla deli değildir.
- Biz melekleri ancak gerekince indiririz. O takdirde de ceza görecekler asla geri bırakılmazlar.
- Kitabın bilgisine sahip olan biri: "Gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm" dedi. Süleyman, tahtı
- Musa: "Hayır; Rabbim benimle beraberdir, bana elbette yol gösterecektir" dedi.
- Ey Peygamber! Eşlerine şöyle söyle: "Eğer dünya hayatını ve süslerini istiyorsanız gelin size bağışta bulunayım
- Eşleri ve cariyeleri dışında, mahrem yerlerini herkesten koruyanlar, doğrusu bunlar yerilmezler.
- İnkar edenler, ceza saati kendilerine ansızın gelene veya gecesi olmayan günün azabı çatana kadar Kuran'dan
- Biz, öğüt alırlar diye, Kuran'ı senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladık. Sen bekle, onlar da
- Göklerin, yerin ve onlarda bulunanların hükümranlığı Allah'ındır, Allah her şeye Kadir'dir.
- Onlar birbirlerine yalnız gösterilirler. Suçlu kimse o günün azabından kurtulmak için oğullarını, ailesini, kardeşini, kendisini
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Nisa indirin:
Nisa Suresi mp3 : Nisa suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler