Taha suresi 20. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿فَاَلْقٰيهَا فَاِذَا هِيَ حَيَّةٌ تَسْعٰى ﴾ [طه: 20]
ayet arapça & türkçe okunuşuFeelkâhâ fe-iżâ hiye hayyetun tes’â [Taha: 20]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Bırakınca, değnek hemen, koşan bir yılan oluverdi. [Taha: 20]
Taha Suresi 20. ayet tefsiri
Her şeyi bilen Allah Teâlâ, şüphesiz ki Mûsâ ( a.s. )’ın elindekinin ne olduğunu öğrenmek için değil, ilâhî hitâbın dehşetiyle kendinden geçen Mûsâ’nın dikkatini elindeki asa üzerinde toparlayabilmesi için böyle sual buyurmuştur. Bir de onu asada ortaya çıkacak mûcizeyi tahammüle hazırlamak istemiştir. Eğer Cenâb-ı Hak onu, kendisini saran ilâhî heybetin tesiri altında bırakıverseydi, Mûsâ ( a.s. )’ın kendi gayretiyle aklının başına gelmesi ve yapması gereken işlere güç yetirmesi bir daha mümkün olmayabilirdi.
Abdülkâdir Geylânî ( k.s. ), bu âyetleri şu şekilde açıklar:
“ Âyetlerde beyân olunan hâdiselerin maksadı, Mûsâ ( a.s. )’ı Allah’ın kudretine muttalî kılmaktı. Tâ ki, Firavun’un saltanatı, O’nun gözünde büyük ve kudretli görünmesin! Diğer bir ilâhî gâye de, Firavun ve kavmiyle mücâdeleyi Mûsâ’ya öğretmekti. Böylece Allah, O’nu Firavun ve ahâlîsiyle savaşmaya hazırladı ve Mûsâ’yı hârikulâde şeylere muttalî kıldı. Zira önceleri o çekingen idi. Sonra Allah, onun kalbini genişletti. Kendisine hüküm, peygamberlik ve ilim verdi. ”
Hz. Mûsâ’nın asâsını yere atmasının, onun iç dünyasına âit bir irşad mâhiyetinde olduğu da anlaşılmaktadır. Şöyle ki:
Mûsâ ( a.s. ), “ Şu sağ elindeki de ne ey Mûsâ? ” ( Tâhâ 20/17 ) suâline cevâben “ O benim asamdır ” ( Tâhâ 20/18 ) diyerek onu kendine izâfe edince, yâni fânî bağlılıkları zikredince, Allah Teâlâ bunların atılmasını, bırakılıp terkedilmesini emretti. Nefs ve nefse ait olan kötü vasıflar, koca bir yılan hâlinde temessül etti. Böylece Mûsâ’ya nefsin hakîkati gösterildi. O ise korktu, ürktü ve ondan kaçtı. Bütün bunlarla ona bir bakıma şöyle denilmiş oldu:
“ Ey Mûsâ! İşte bu yılan, Allah’tan başka şeylere bağlılık vasfının ta kendisidir. Bu nefsânî vasıf, şekillenmiş bir sûrette sahibine gösterilince, ondan ürker ve kaçar. ”
“ Asânı yere at! ” ( Tâhâ 20/19 ) emrinin diğer bir işârî mânası da şudur:
“ Artık sen tevhîd sıfatı ile sıfatlanmışsın. Senin bir asâya dayanıp güvenmen, senin için kendisine dayanacağın ve kendisinden yardım dileyeceğin fânî bir varlığın olması, nasıl doğru ve yerinde olabilir? Nasıl olur da sen, o asâ ile şöyle yapıyorum, ondan istifade ediyorum ve onda benim için başka faydalar da var diyorsun? Tevhîd yolunda ilk adım, sebepleri terktir. Yâni mutlak tevekkül ve teslîmiyettir. O halde her türlü talep ve istekten vazgeç! ” ( Kuşeyrî, Letâifü’l-İşârât, II, 256-257 )
Nitekim Hz. İbrâhim, melekler dâhil bütün fânîlerin yardımından müstağnî kalarak izâfetlerden sıyrılmıştı. Bu şekilde, yalnız Hakk’a tevekkül ve teslîmiyet okyanusuna dalması ile ona ateş, serin ve selâmet olmuştu. Bu sebeple:
“ Hakk’ın nidâsını işiten ve O’nun cemâlinin nûrunu gören kişi, Allah’tan başka dayandığı her şeyi bırakır. Allah’ın fazl u kereminden başka bir şeye dayanmaz. Nefsin arzularından sıyrılır ” denilmiştir.[ 1 ]
Hz. Mûsâ’nın ayağında ayakkabısı, elinde asası vardı. Ayak kaçmanın, el ise istemenin aletidir. Bu sebeple Cenâb-ı Hak, Hz. Mûsâ’nın kaçmamasına bir işaret olsun diye önce, “ Ayakkabılarını çıkar ” buyurmuş; sonra da “ istemeyi bırakması ”na işaret olsun diye, “ Ey Mûsâ asanı yere bırak ” buyurmuştur. Buna göre sanki Hak Teâlâ: “ Sen, kaçma ve isteme makamında olduğun müddetçe, nefsinle meşgul olmuş, kendin için pay aramış olursun. O zaman da mârifetullâha uygun olacak şekilde, hâlis, saf ve sırf benim için olamazsın. Bu bakımdan, kulluğunun sadece bana ait olması için, kaçışı ve isteyişi bırakman gerekir ” buyurmuş olmaktadır. ( Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, XXII, 24 )
Allah Teâlâ Mûsâ ( a.s. )’a hâriçte âfâkî bir mûcize olan asa mûcizesini gösterdikten sonra ikinci bir mûcize olarak da bizzat kendi üzerinde cereyan eden enfüsî bir mûcize göstermek istedi. Bu sebeple şöyle buyurdu:
[ 1 ] Allah Resûlü ( s.a.s. )’in ümmetinin âlimlerini tekrîm ve taltif için buyurduğu:“ Ümmetimin âlimleri, İsrâiloğularıl peygamberleri gibidir! ” ( Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, II, 64/1744 ) hadis-i şerifiyle alakalı olarak Şeyh Ebu’l-Hasen Şâzelî, sâdık bir rüyâsını şöyle nakleder: Bir tahtın üzerine Resûlullah ( s.a.s. ) oturmuş, diğer bütün peygamberler de etrafına dizilmişlerdi. Onların etrafında da sâlih âlimler vardı. Ben de durup onlara bakmaya ve sözlerini dinlemeye başladım. Bir ara Hz. Mûsâ, Efendimiz ( s.a.s. )’e hitâben şöyle bir suâl sordu:
“ –Ey Allah’ın Rasûlü! ‘Ümmetimin âlimleri, İsrâiloğulları peygamberleri gibidir! buyurmuştunuz. Şimdi bana onlardan birini gösterir misiniz? ” Bunun üzerine Nebiyy-i Ekrem ( s.a.s. ):
“ –İşte bu! ” diyerek İmâm Gazâlî’yi gösterdi. Mûsâ ( a.s. ) da Gazâlî’ye bir suâl sordu. Gazâlî, bu suâle on tane cevap verdi. Mûsâ ( a.s. ), cevâbın suâle uygun olmadığını, suâlin bir tane olduğu hâlde cevâbın on tane olduğunu söyleyerek îtirazda bulundu. O zaman Gazâlî şöyle dedi:
“ –Bu îtiraz sizin için de vâriddir. Çünkü Allah Teâlâ da Siz’e, «Şu sağ elindeki de ne ey Mûsâ?» diye sormuştu. Bu suâlin cevâbının Sadece «O benim asâmdır!» olması gerekirken, siz de birçok sıfatlar daha saydınız!.. ”
İmam Şâzelî ( k.s ) devamla der ki:
“ Ben bu sırada Resûl-i Ekrem ( s.a.s. )’in kadrinin büyüklüğünü, onun tahtı üzerinde, diğer peygamberlerin de yerde oturmalarını düşünürken, birisi, ayağı ile bana öyle bir vurdu ki, derhal kendime geldim. Meğer Mescid-i Aksâ’nın kandillerini yakmakta olan kayyım imiş. Bana:
«–Hayret etme! Her şey Hz. Muhammed Mustafâ’nın nûrundan yaratıldı» dedi. Bunu duyunca düşüp bayıldım. Ancak cemâat namazı kıldıktan sonra ayılabildim. Hemen kayyımı aradım. Fakat bugüne kadar bulamadım. ” ( Bursevî, Rûhu’l-Beyân, V, 446 )
Ömer Çelik Tefsiri
Taha suresi 20 ayeti anlamı - okunuşu
Mûsâ da hemen onu yere attı. Bir de ne görsün: asa hızla kıvrılıp giden kocaman bir yılan oluvermiş!
Mokhtasar tefsiri
Musa onu yere attı, asa bir anda hızlıca ve çabuk hareket eden bir yılana dönüştü.
Ali Fikri Yavuz
Mûsa da onu bıraktı, bir de ne görsün! O bir yılan olmuş koşuyor
İngilizce - Sahih International
So he threw it down, and thereupon it was a snake, moving swiftly.
Taha suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Bıraktı onu, bir de baktı ki bir yılan olmuş, koşup durmada.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
(Musa əsanı yerə) atan kimi o, dərhal bir ilan (əjdaha) olub sür’ətlə sürünməyə başladı.
Kuran Araştırmaları Vakfı
Onu hemen yere attı. Bir de ne görsün, hızla sürünen bir yılan değil mi!
Taha suresi (Ta-Ha) 20 ayeti arapça okunuşu
﴿فَأَلْقَاهَا فَإِذَا هِيَ حَيَّةٌ تَسْعَىٰ﴾
[ طه: 20]
English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- İnkar eden kimseler ve ayetlerimizi yalan sayanlar cehennemlik olanlardır, onlar orada temelli kalacaklardır.
- "Sen şüphesiz büyülenmişin birisin; bizim gibi bir insandan başka birşey değilsin. Eğer doğru sözlü isen
- "Ey milletimiz! Allah'a çağırana (Muhammed'e) uyun ve O'na inanın da Allah da sizin günahlarınızı bağışlasın
- And olsun ki, ölseniz de, öldürülseniz de Allah katında toplanacaksınız.
- Şüphesiz ki, senden önce ümmetlere peygamberler göndermiştik; onları yalvarsınlar diye darlık ve sıkıntıya sokmuştuk.
- Kalblerinde hastalık olanların ise pisliklerine pislik katmıştır; onlar kafir olarak ölmüşlerdir.
- İçlerinden birine, "İnsanları uyar ve inananlara, Rableri katında yüksek makamlar olduğunu müjdele" diye vahyetmemiz, insanların
- Günahkar kimse diğerinin günahını çekmez. Günah yükü ağır olan kimse, onun taşınmasını istese, yakını olsa
- Her ümmet için belirli bir süre vardır; vakitleri dolunca ne bir saat gecikebilir ne de
- Kendilerinden önce nice nesilleri yok ettiğimizi, onların bir daha kendilerine dönmediklerini görmezler mi?
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Taha indirin:
Taha Suresi mp3 : Taha suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler