İsra suresi 21. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿اُنْظُرْ كَيْفَ فَضَّلْنَا بَعْضَهُمْ عَلٰى بَعْضٍۜ وَلَلْاٰخِرَةُ اَكْبَرُ دَرَجَاتٍ وَاَكْبَرُ تَفْض۪يلًا ﴾ [الإسراء: 21]
ayet arapça & türkçe okunuşuUnzur keyfe faddalnâ ba’dahum ‘alâ ba’d(in)(c) velel-âḣiratu ekberu deracâtin veekberu tefdîlâ(n) [İsra: 21]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Onları birbirlerinden nasıl üstün kıldığımıza bir bak! Doğrusu ahirette daha büyük dereceler ve daha büyük üstünlükler vardır. [İsra: 21]
İsra Suresi 21. ayet tefsiri
Allah dünyada kâfire de mü’mine de, dünyayı isteyene de âhireti isteyene de dilediği kadar verir. Kimse O’nun ihsanını engelleyemez. Niçin çok veya az verdiğine de karışamaz. Bu bakımdan insanlar zenginlik, fakirlik, mevki ve makâm bakımından birbirlerinden farklıdır. Kimi zengin kimi fakir, kimi sağlıklı kimi hasta, kimi güzel kimi çirkin, kimi kuvvetli kimi zayıf, kimi yüksek makam sahibi kimi düşük bir mertebede, kimi huzur ve mutluluk içinde kimi de sıkıntı ve zorluk içindedir. Dünyada böyle olduğu gibi, âhirette de insanlar birbirinden farklı derecelerde bulunacaklardır. Kimi cennet nimetleri içinde mutlu olacak, kimi cehennem azabı içinde kıvranacaktır. Cennetliklerin dereceleri birbirinden farklı olacağı gibi, cehennemliklerin dereceleri de birbirinden farklı olacaktır. Cenâb-ı Hak buyurur:
“ Herkesin iyi veya kötü yaptığı işlere göre derecesi farklı olacaktır. ” ( En‘âm 6/132 )
Resûl-i Ekrem ( s.a.s. ) de şöyle buyurur:
“ Cennetlikler, kendilerinden yüksekteki köşklerde oturanları, aralarındaki derece farkı sebebiyle, sizin sabaha karşı doğu veya batı tarafında, gökyüzünün uzak bir noktasında batmak üzere olan parlak ve iri bir yıldızı gördüğünüz gibi göreceklerdir. ” Peygamber Efendimiz’in bu sözleri üzerine ashâb-ı kirâm:
“ - O yerler, peygamberlere ait ve başkalarının ulaşamayacağı köşkler olmalıdır ” dediler. Resûl-i Ekrem ( s.a.s. ) şöyle buyurdu:
“ Evet, öyledir. Canımı kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, o yerler, Allah’a iman edip peygamberlere bütün benlikleriyle inanan kimselerin de yurtlarıdır. ” ( Buhârî, Bed’u’l-halk 8; Müslim, Cennet 11 )
Allah Resûlü ( s.a.s. ) buyuruyor:
“ Siz ufuktaki yıldızı nasıl yüksek görüyorsanız, cennette yüksek dereceler ehli de ‘illiyyûn ehlini öyle yüksek görürler. ” ( Buhârî, Rikak 51; Müslim, Cennet 11 )
“ Allah yolunda cihâd edenle oturan kimse arasında yüz derece vardır. Her iki derece arasını ise süratli giden at ancak yetmiş senede kat’eder. ”( Deylemî, Hadis no: 2161 )
“ İlim öğrenin. Allah Teâlâ kıyâmet günü önce peygamberleri, sonra âlimleri, sonra şehîdleri ve sonra da derecelerine göre diğer insanları diriltir. ” ( Deylemî, Hadis no: 2235 )
Hz. Ömer’in huzurunda meydana gelen şu misal, âyetlerin muhtevasına ışık tutma bakımından son derece dikkat çekicidir: Bir gün Hâris b. Hişam ile Süheyl b. Amr ( r.a. ), halîfe Hz. Ömer’in yanına geldiler. Hz. Ömer’i aralarına alarak oturdular. Bir müddet sonra ilk muhacirler gelmeye başladı. Her bir muhacir geldikçe Hz. Ömer, “ Şöyle biraz açıl ey Süheyl! Biraz ileri git de yer ver ey Hâris! ” diyerek onları kenara oturtuyordu. Sonra Ensar gelmeye başladı. Hz. Ömer yine Süheyl ile Hâris’e yeni gelen Ensâr’a yer vermelerini söyledi. Öyle ki onlar insanların en sonuna oturdular. Hz. Ömer, meclisine gelen kişiyi, İslâm’a girmekteki önceliğine ve ihlâsına göre yakınına oturtuyordu. Hz. Ömer’in yanından çıktıklarında Hâris, Süheyl’e:
“ –Ömer’in bize yaptığını gördün mü? ” dedi. Süheyl de:
“ –Onu kınamaya hakkımız yok! Biz kendimizi ayıplayalım. Bu durumu başımıza kendimiz getirdik. O insanlar İslâm’a çağrıldıkları zaman hemen koştular, hiç beklemeden kabul ettiler. Biz çağrıldığımızda ise yavaş davrandık, geri kaldık! ” dedi. İnsanlar Hz. Ömer’in yanından dağılınca, Haris ile Süheyl tekrar onun yanına varıp:
“ –Ey mü’minlerin emîri, bugün yaptıklarını gördük. Ancak şunu da biliyoruz ki bu durumu başımıza getiren yine biziz. Acaba bu hatanın telâfisi mümkün müdür? ” dediler. Ömer ( r.a. ):
“ –Bunun telâfisi ancak şu şekilde olabilir ” dedi ve Rûm tarafındaki cephelere işaret etti. Bunun üzerine onlar da cihâd için çıkıp Şam’a gittiler ve bir daha da dönmediler. ( Ali el-Mütteki, Kenzu’l-ummâl, XIV, 67/37953; Hâkim, el-Müstedrek, III, 318/5227 )
O halde ey insan:
Ömer Çelik Tefsiri
İsra suresi 21 ayeti anlamı - okunuşu
İnsanları dünyada çeşitli yönlerden birbirlerine nasıl üstün kıldığımıza bir baksana! Ama âhirette sahip olunacak dereceler ve üstünlükler elbette daha büyük olacaktır.
Mokhtasar tefsiri
-Ey Resul!- Mümin olsun kâfir olsun, dünyada rızık ve makamlar vermede insanları birbirlerine nasıl üstün kıldığımızı iyice düşün. Oysa ahiret verilen nimetlerin dereceleri bakımından dünyadan daha büyük farklılıklara sahiptir ve daha üstündür. Müminler bunu (ahireti) elde etmek için daha hırslı/gayretli olmalıdırlar.
Ali Fikri Yavuz
Bak, bir kısmını diğerine nasıl üstün kıldık (rızk ve mevkilerini değişik yaptık). Elbette âhiret, derece farkları yönünden daha büyüktür, faziletçe de daha yüksektir
İngilizce - Sahih International
Look how We have favored [in provision] some of them over others. But the Hereafter is greater in degrees [of difference] and greater in distinction.
İsra suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Bak da gör, onların bir kısmını nasıl bir kısmından üstün ettik; elbette ahiretteki yücelik, dereceler bakımından da daha büyüktür, üstünlük bakımından da daha büyük.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
(Ya Peyğəmbərim!) Bir gör (var-dövlət, cah-cəlal baxımından dünyada) onların birini digərindən necə üstün tutduq? Axirətdə isə (dünyadakından) daha yüksək dərəcələr, daha böyük üstünlüklər vardır!
Kuran Araştırmaları Vakfı
Baksana, biz insanların kimini kiminden nasıl üstün kılmışızdır! Elbette ki ahiret, derece ve üstünlük farkları bakımından daha büyüktür.
İsra suresi (Al-Isra) 21 ayeti arapça okunuşu
﴿انظُرْ كَيْفَ فَضَّلْنَا بَعْضَهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ ۚ وَلَلْآخِرَةُ أَكْبَرُ دَرَجَاتٍ وَأَكْبَرُ تَفْضِيلًا﴾
[ الإسراء: 21]
انظر كيف فضلنا بعضهم على بعض وللآخرة أكبر درجات وأكبر تفضيلا
سورة: الإسراء - آية: ( 21 ) - جزء: ( 15 ) - صفحة: ( 284 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Sizi yaratan, sonra rızıklandıran, sonra öldüren, daha sonra da dirilten Allah'tır. O'na koştuğunuz ortaklarınızdan böyle
- Sana vahyettiğimizi okuman için, seni de onlardan önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir ümmete gönderdik;
- Dileyen kimse öğüt alır.
- Yüzünü göğe çevirip durduğunu görüyoruz. Hoşnud olacağın kıbleye seni elbette çevireceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram
- Yeryüzünde O'nu aciz bırakamazsınız. Allah'tan başka bir dostunuz da yardımcınız da yoktur.
- De ki: "Gelin size Rabbinizin haram kıldığı şeyleri söyleyeyim: O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, anaya
- Eğer yüz çevirirlerse de ki: "Allah bana yeter; O'ndan başka tanrı yoktur, yalnız O'na güveniyorum;
- "Doğrusu O, açığa vurulan sözü de bilir, gizlediklerinizi de bilir."
- Kıyamet günü mutlaka gelecektir. Bunda şüphe yoktur, fakat, insanların çoğu inanmıyor.
- Allah'ın, fethedilen memleketler halkının mallarından Peygamberine verdikleri; Allah, Peygamber, yakınlar, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah İsra indirin:
İsra Suresi mp3 : İsra suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler