Fetih suresi 24. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿وَهُوَ الَّذ۪ي كَفَّ اَيْدِيَهُمْ عَنْكُمْ وَاَيْدِيَكُمْ عَنْهُمْ بِبَطْنِ مَكَّةَ مِنْ بَعْدِ اَنْ اَظْفَرَكُمْ عَلَيْهِمْۜ وَكَانَ اللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَص۪يرًا ﴾ [الفتح: 24]
ayet arapça & türkçe okunuşuVe huve-lleżî keffe eydiyehum ‘ankum ve eydiyekum ‘anhum bibatni mekkete min ba’di en azferakum ‘aleyhim(c) ve kâna(A)llâhu bimâ ta’melûne basîrâ(n) [Fetih: 24]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Sizi onlara üstün kıldıktan sonra, Mekke bölgesinde, onların ellerini sizden, sizin ellerinizi onlardan geri tutan, savaşı önleyen O'dur. Allah yaptıklarınızı görendir. [Fetih: 24]
Fetih Suresi 24. ayet tefsiri
Resûlullah ( s.a.s. ), ashâbıyla birlikte Hudeybiye’de bulunuyorlarken, müşriklerden seksen kişilik bir grup bir sabah namazı vakti üzerlerine hücum etti. Maksatları Allah Resûlü ( s.a.s. )’i öldürmekti. Hiçbir zarar veremeden yakalandılar. Peygamberimiz ( s.a.s. ) onları affedip serbest bıraktı. ( Müslim, Cihad 133 ) Kureyşlilerin sonunda barış istemelerine bu olay sebep olmuştur.
Âyetlerin bir diğer iniş sebebi de şudur:
Hudeybiye anlaşması gereğince Mekkeliler’den müslüman olup Medine’ye Resûlullah ( s.a.s. )’in yanına gidenler Mekkelilere iâde edilecekti. Anlaşma imzalandıktan sonra Ebû Basîr isminde biri müslüman olmuş, bir Mekkeli de Medine’ye sığınmıştı. Ancak Peygamberimiz ( s.a.s. ), şartnâmeye göre onu müşriklere teslîm etmek zorunda kaldı. Ebû Basîr de önce Allah Resûlü’nün bu hareketine bir mâna veremeyerek:
“ –Beni puta tapıcılığa mı döndürmek istiyorsun? ” sözleriyle hayretini izhâr etti. Resûlullah ( s.a.s. ) sâkin bir şekilde onu tesellî buyurdu:
“ –Ebû Basîr! Biz ahdimizi bozamayız. Ama sen biraz sabret; Allah Teâlâ, sana ve senin gibilere elbette bir selâmet yolu gösterecektir. ”
Bu sözlerden sonra Ebû Basîr, sesini çıkarmayarak Peygamberimiz ( s.a.s. )’in verdiği hükme boyun büktü. Umum müslümanların durumunu düşünerek müşriklere teslîm oldu. Ancak o, Mekke’ye değil, ölüme götürülüyordu. Bunu bildiğinden, yolda bir fırsatını bulup kendisini götürenlere hücûm ederek nefsini müdâfaa etti. Yanındaki iki kişiden birini öldürdü, diğerini ise elinden kaçırdı. Ebû Basîr, öldürdüğü kişinin elbisesini, eşyâlarını ve kılıcını aldı, Allah Resûlü’ne getirdi:
“ –Yâ Resûlallah! Bunların beşte birini ayır, kendin için al! ” dedi. Efendimiz:
“ –Ben bunun beşte birini aldığım zaman, onlarla yapmış olduğum anlaşmaya uymamış olurum. Fakat sen ayrı bir durumdasın. Senin davranışın da, öldürdüğün adamın eşyâsı da seni ilgilendirir ” buyurdu. ( Vâkıdî, el-Meğâzî, II, 626-627 )
Firâsetle hareket eden Ebû Basîr, bir müddet sonra Medine’den çıktı. Deniz kıyısında Mekke ile Şam arasında Îs denilen bir yere yerleşti. Kısa bir müddet sonra orası tarafsız bir bölge olarak bir ilticâ mekânı hâline geldi. Az önce bahsi geçen Ebû Cendel de zâlimlerin elinden kurtularak Ebû Basîr’e katıldı. Durumdan haberdar olan mazlum mü’minler birer ikişer oraya toplanmaya başladılar. Böylece müslümanların sayısı çok geçmeden üç yüze ulaştı. Mekkelilerin Şam ticâret yolu tehlikeye girdi. Bunun üzerine Mekkeli müşrikler, çâresiz kalarak Peygamber Efendimiz’den bu husustaki maddenin kaldırılmasını taleb ettiler. Yâni Mekke’den müslüman olup da kaçanların Medine’ye kabul olunmasını ricâ ettiler. Peygamber Efendimiz de Ebû Basîr’e mektup göndererek Medine’ye gelmelerini bildirdi. Bunu üzerine Fetih sûresinin 24-26. âyetleri nâzil oldu. ( bk. Buhârî, Şurût 15 )
Aslında, hem mü’minlerin hem de kâfirlerin bütün yaptıklarını hakkiyle gören Cenâb-ı Hak, Mekke dâhilinde iki grup arasında bir savaşın olmasını istemiyordu. Bunun iki hikmeti vardır:
Birincisi; o dönemde Mekke’de imanlarını gizleyen ve gizlemeyen erkek kadın birçok müslüman bulunmaktaydı. Onlar imkânsızlık ve güçsüzlüklerinden dolayı hicret edememişler, eziyet ve işkenceye maruz kalmışlardı. Hudeybiye’ye kadar mü’minlerin bundan haberleri yoktu. Böyle bir ortamda savaş olup müslümanlar kâfirleri kovalayarak Mekke’ye girselerdi, kâfirlerle birlikte, tanınmadıklarından dolayı bu müslümanları da öldürebilirlerdi. Gerçeğin farkına vardıklarında da bu durumdan acı ve üzüntü duyarlardı. Bu yüzden ayrıca müşrik Araplara: “ Bu insanlar savaşta kendi din kardeşlerini bile öldürmekten çekinmiyorlar ” deme fırsatı verilmiş olurdu. Dolayısıyla Cenâb-ı Hak, bir taraftan Mekke’deki bu çaresiz müslümanlara merhamet etmek, onları koruyup kollamak; öte yandan da Peygamberimiz ( s.a.s. ) ve ashâbını üzüntü ve lekelenmekten kurtarmak maksadıyla bu kritik noktada savaşa müsaade buyurmadı.
İkincisi; Yüce Allah, Kureyş’in mağlup edilip Mekke’nin fethedilmesinin böyle kanlı bir savaş sonucu olmasını istemiyordu. Belki de murâd-ı ilâhî, Mekkelilerin her yandan çembere alınması yoluyla çaresiz ve güçsüz hale getirilmeleri, hiç bir eziyete lüzum kalmadan mağlup olmaları ve nihâyet Kureyş kabilesinin topyekun İslâm’ı kabul edip Allah’ın rahmetine nâil olmalarına zemin hazırlamak idi. Gerçekten de Hudeybiye’den sonra geçen iki sene bu maksat için kâfi geldi. Mekke bu şekilde fethedildi.
Söz arasında şunu belirtmek gerekir ki, fetihten sonra Efendimiz’in Mekke-i Mükerreme’ye girişi dünyada eşi görülmemiş en büyük tevâzû örneklerindendir. Hâdiseye şâhit olan ashâb-ı kirâm bu hâli şöyle tasvîr ederler:
“ Resûlullah ( s.a.s. ), Mekke’yi fethe giden ordunun başında bulunuyordu. Zafer müyesser olup da devesinin üzerinde Mekke’ye girerken, başını Yüce Rabbine karşı tevâzû ile o derece eğmişti ki, sakalının uçları neredeyse devenin semerine değmekteydi. Sanki bir şükür secdesindeydi. O esnâda devamlı olarak:
«Ey Allahım! Hayat, ancak âhiret hayâtıdır!» diyordu. ” ( bk. Buhârî, Rikâk, 1; Vâkıdî, el-Meğâzî, II, 824 )
Müşriklerin, Peygamberimiz ve ashâbını Beytullah’ı ziyaretten engellemelerinin gerçek sebebi ise şöyle haber veriliyor:Ömer Çelik Tefsiri
Fetih suresi 24 ayeti anlamı - okunuşu
O Allah ki, Mekke’nin göbeğinde size o kâfirlere karşı zafer nasip ettikten sonra, onların ellerini sizden, sizin ellerinizi de onlardan çekti. Allah, bütün yaptıklarınızı çok iyi görmektedir.
Mokhtasar tefsiri
Seksen kişi olarak sizlere kötülük isabet ettirmek isteğiyle geldiklerinde, müşriklerin ellerini sizin üzerinizden çeken ve sizin ellerinizi de sizleri, onları esir almaya muktedir kıldığı halde kendilerini serbest bırakarak öldürmek ve onlara eziyet etmekten el çektiren O`dur. Allah, sizin yaptıklarınızı hakkıyla görendir. Yaptıklarınızdan hiçbir şey O`na gizli kalmaz.
Ali Fikri Yavuz
Allah O’dur ki, sizi, Mekke vadisinde kâfirlere karşı sizi zafere erdirdikten sonra, onların ellerini sizden, sizin ellerinizi de onlardan çekti (birbirinizle savaşmadınız). Allah bütün yaptıklarınızı görendir
İngilizce - Sahih International
And it is He who withheld their hands from you and your hands from them within [the area of] Makkah after He caused you to overcome them. And ever is Allah of what you do, Seeing.
Fetih suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Ve o, bir mabuttur ki, onlara karşı zafer kazandınız da ondan sonra Mekke vadisinde onların ellerini sizden çekti, sizin ellerinizi de onlardan ve Allah, ne yaparsanız hepsini görür.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Sizi onlara (müşriklərə) qalib etdikdən sonra Məkkə vadisində (Hüdeybiyyədə) onların əlini sizdən, sizin də əlinizi onlardan çəkən (onları sizinlə, sizi də onlarla vuruşmağa qoymayan) Odur. Allah sizin nə etdiklərinizi görəndir! (Peyğəmbər əshabəsi ilə Hüdeybiyyədə yerləşdiyi zaman səksən silahli Məkkə müşriki müsəlmanlara hücum etmək istəmiş, lakin əsir tutulub Peyğəmbərin yanına gətirilmiş, o da onlara heç bir cəza verməyib hamısını azad etmişdi. Muhəmməd əleyhissəlamın bu lütfü Hüdeybiyyə sülhünün imzalanmasına səbəb olmuşdu).
Kuran Araştırmaları Vakfı
O sizi onlara karşı muzaffer kıldıktan sonra, Mekke'nin içinde onların ellerini sizden, sizin ellerinizi de onlardan çekendir. Allah, yaptıklarınızı görendir.
Fetih suresi (Al-Fath) 24 ayeti arapça okunuşu
﴿وَهُوَ الَّذِي كَفَّ أَيْدِيَهُمْ عَنكُمْ وَأَيْدِيَكُمْ عَنْهُم بِبَطْنِ مَكَّةَ مِن بَعْدِ أَنْ أَظْفَرَكُمْ عَلَيْهِمْ ۚ وَكَانَ اللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرًا﴾
[ الفتح: 24]
وهو الذي كف أيديهم عنكم وأيديكم عنهم ببطن مكة من بعد أن أظفركم عليهم وكان الله بما تعملون بصيرا
سورة: الفتح - آية: ( 24 ) - جزء: ( 26 ) - صفحة: ( 514 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- "And olsun ki, biz kuvvetli bir toplulukken kurt onu yerse, biz aciz sayılırız" dediler.
- Hükümdar kadınlara: "Yusuf'un olmak istediğiniz zaman durumunuz neydi?" dedi. Kadınlar, "Haşa! Onun bir fenalığını görmedik"
- Ama ahiret ecri, inananlar ve Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için daha iyidir.
- De ki: "İnsanlardan ve cinlerden ve insanların gönüllerine vesvese veren o sinsi vesvesecinin şerrinden, insanların
- Onlar için dünyada bir müddet geçinme vardır, sonra dönüşleri Bizedir. İnkarlarına karşılık onlara çetin azab
- Rabbiniz: "Bana dua edin ki duanıza icabet edeyim. Bana kulluk etmeyi büyüklüklerine yediremeyenler alçalmış olarak
- O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir. Öyleyse Ona ibadette sabırlı ol. Hiç O'na
- Aldatmak için birbirlerine cazip sözler fısıldayan cin ve insan şeytanlarını her peygambere düşman yaptık. Bu
- Bunun için Biz de, bunlardan daha kuvvetli olanları yok etmişizdir. Öncekilere dair nice misaller geçmiştir.
- Boşanma iki defadır. Ya iyilikle tutma ya da iyilik yaparak bırakmadır. İkisi Allah'ın yasalarını koruyamamaktan
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Fetih indirin:
Fetih Suresi mp3 : Fetih suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler