Fatır suresi 28. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿وَمِنَ النَّاسِ وَالدَّوَٓابِّ وَالْاَنْعَامِ مُخْتَلِفٌ اَلْوَانُهُ كَذٰلِكَۜ اِنَّمَا يَخْشَى اللّٰهَ مِنْ عِبَادِهِ الْعُلَمٰٓؤُ۬اۜ اِنَّ اللّٰهَ عَز۪يزٌ غَفُورٌ ﴾ [فاطر: 28]
ayet arapça & türkçe okunuşuVemine-nnâsi ve-ddevâbbi vel-en’âmi muḣtelifun elvânuhu keżâlik(e)(k) innemâ yaḣşa(A)llâhe min ‘ibâdihi-l’ulemâ(u)(k) inna(A)llâhe ‘azîzun ġafûr(un) [Fatır: 28]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
İnsanlar, yerde yürüyenler ve davarlar da böyle türlü türlü renktedirler. Allah'ın kulları arasında O'ndan korkan, ancak bilginlerdir. Doğrusu Allah güçlüdür, bağışlayandır. [Fatır: 28]
Fatır Suresi 28. ayet tefsiri
Allah Teâlâ’nın ilim, hikmet, kudret ve azametinin tecelli ettiği yerlerden biri de bitkiler, dağlar ve yollar, insanlar ve hayvanlardaki renklilik ve çeşitliliktir. Aynı sudan sulanıp aynı topraktan çıkan bitkiler, meyveler, sebzeler ve çiçekler türlü türlü renk, desen, şekil, koku, tat ve özelliktedir. Bunlardan göze ilk çarpan “ renkleri ” olduğu için, burada nazar-ı dikkate renkler verilmektedir. Dağlar da öyledir. Onların üzerindeki yollar, kısımlar ve taşlar da rengârenktir. Bunlardan beyaz, kırmızı ve simsiyah olanları bulunduğu gibi, bunların karışımından oluşan daha çeşitli renkler dikkatimizi çekmektedir. Dağlar aynı zamanda madenlerin depolarıdır. Buralarda demir, bakır, altın, gümüş, krom, çinko, kurşun, fosfat, kalay, uranyum, bor, kömür ve benzeri maden yatakları yer almaktadır. Bu madenlerin bulunduğu yataklar da rengârenktir. Nazarımızı insanlar âlemine çevirdiğimiz zaman onların da tenleri itibariyle beyaz, kırmızı, siyah ve muhtelif renklerde olduğunu görürüz. Buna göz ve saç renklerini de eklersek manzara daha da zenginleşir. Sivrisinekten file, kelebekten kuşlara, kediden aslanlara kaplanlara kadar yeryüzünde yürüyen tüm canlıların; eşek, katır, at gibi binek hayvanlarının; aynı şekilde deve, sığır, koyun, keçi gibi sağmal hayvanların da rengârenk oldukları görülür. Bu özellikleri itibariyle hiçbir varlık tam olarak diğerine benzemez. Aklını kullanıp bu gerçekler üzerinde düşünenler, araştırma ve inceleme yapanlar, gerek tabiatta gerek canlılar âleminde bu kadar renk ve çeşitteki varlıkları yaratan Allah’ın kudret ve ilminin sonsuzluğunu, yalnızca O’nun kulluğa ve hamde layık olduğunu anlarlar. İşte Kur’an, böyle bir anlayış, kavrayış ve idrake sahip olanları “ gerçek âlim ” olarak tanıtmaktadır. Ancak böyle olan âlimler, Allah’tan hakkiyle korkar, O’na derin bir saygı duyar ve O’nun sonsuz kudret ve azameti karşısında hayranlıktan başka bir şey yapamazlar.
Bu âyetlerden Kur’ân-ı Kerîm’in tabiatı, dağları, bitkileri, hayvanları, insanları inceleme ve araştırma konusu yapan fizik, kimya, biyoloji, botanik, jeoloji, zooloji… gibi tabiat bilimlerini teşvik ettiği söylenebilir. Zira iman gözüyle bunları inceleyen âlimler, sonsuz bir ilim, hikmet, irade ve kudret gerektiren bu varlıkların kör bir tesadüfün eseri olamayacağını; bu ince ve hassas nizamın, bu renk renk canlıların, mahsullerin kendi kendilerine var olamayacağını anlar ve bunları yaratan Allah’a gönülden saygı ile yönelerek O’na samimiyetle kulluk eder. Dolayısıyla âyet-i kerîmeler, tabiat ve varlıklar üzerinde derin araştırmaların insanı Allah’a inanmaya ve ibâdete götüreceğini anlattığı gibi, ilmin de ehemmiyetine dikkat çeker. Böylece Kur’an açısından bakıldığında, insanı Allah’ı tanımaya, O’na saygı ve kulluğa götürmeyen, aksine insanı kibre sürükleyen ilim, gerçek ilim değildir. Nitekim Abdullah b. Mesud ( r.a. ):
“ İlim, çok rivayetle olmaz; Allah korkusu ile olur ” der. ( Velîler Ansiklopedisi, I, 70 )
Hint âlimlerinden Doktor İnâyetullâh el-Maşrikî’nin anlattığı şu hâdise bu âyetin tefsiri bakımından ne kadar câlib-i dikkattir:
1909 yılında yağmurlu bir Pazar günü Cambridge Üniversitesi profesörlerinden meşhur astronomi âlimi Sir James Jones’i gördüm. İncil ve şemsiyesi koltuğunun altında olduğu hâlde kiliseye gidiyordu. Ona yaklaşarak selâm verdim, cevap vermedi. Tekrar selâm verince:
“ –Benden ne istiyorsun? ” dedi.
“ –İki şey istiyorum beyefendi! Birincisi, yağmurun bu şiddetine rağmen şemsiyeniz neden koltuğunuzun altında duruyor? ” dedim. Gülümseyerek derhâl şemsiyesini açtı. Devamla dedim ki:
“ –İkincisi de, sizin gibi dünya çapında söz sahibi olan bir âlimi kiliseye gitmeye sevk eden şey ne olabilir? ”
Sir James, bu suâlim karşısında kısa bir duraklamadan sonra:
“ –Bugün bize gel de akşam çayını birlikte içelim! ” dedi.
Akşam evine gittiğimde, bana semâvî cisimlerin yaratılışından, onlardaki müthiş sistemlerden, aralarındaki korkunç uzaklık ve farklardan, bu cisimlerin mâcerâlarından, mihverlerinden, çekimlerinden, akıllara durgunluk veren ışık tufanlarından vs. bahseden bir konferans vermeye başladı ki, o anda kalbimin Allah’ın azamet ve heybetinden titrediğini hissediyordum. Sir James’in ise Allah korkusuyla saçları diken diken olmuş, gözlerinden yaşlar boşanmış ve elleri tir tir titriyordu. Bir ara durdu ve sözlerine şöyle devam etti:
“ İnâyetullâh dostum! Allah’ın yaratmış olduğu bütün bu güzelliklere bir göz attığımda, Allah’ın celâlinden vücûdum titremeye başlar. Allah’ın huzûrunda eğilerek O’na: “Allahım! Sen büyüksün! ” diye seslendiğim zaman da, benim şu varlığımın her bir parçasının, bu duada beni desteklediğini görürüm. İşte o zaman ben, büyük bir huzur ve saadet hissederim ve benim bu saadetimin, diğerlerinin saadetinden bin defâ daha üstün olduğunu bilirim.”
Bunun üzerine ben de kendisine, o anda hatırıma gelen şu âyet-i kerîmeyi okudum:
“ Gerçek şu ki, kulları içinde ancak âlimler, Allah’tan gerektiği gibi korkarlar. ” ( Fâtır 35/28 )
Sir James, âyet-i kerîmeyi işitince birdenbire haykırdı:
“ –Ne diyorsun, «Gerçek şu ki, kulları içinde ancak âlimler, Allah’tan gerektiği gibi korkarlar» öyle mi? Bu çok müthiş, aynı zamanda çok garip ve cidden acâyip!.. Benim elli yıldır devam eden uzun araştırma ve tecrübelerim neticesinde keşfettiğim şey, Hz. Muhammed ( s.a.s. )’in önceden haber verdiği şeyler arasında mı? Bu âyet hakîkaten Kur’ân’da var mı? Eğer öyleyse, Kur’ân-ı Kerîm’in Allah tarafından vahyedilmiş bir kitap olduğuna şâhitlik ettiğimi yaz! Hz. Muhammed ümmî idi, okuma-yazma bilmiyordu. Bu yüzden O’nun bu sırrı kendi kendine keşfetmesi mümkün değildir. O hâlde bu sırrı O’na bildiren Cenâb-ı Allah’tır. ” ( Vahidüddin Han, İslâm Meydan Okuyor, s. 251-253 )
Şimdi de, Allah’tan gereğince korkan gerçek âlimlerin önemli hususiyetlerini ve aslâ zarara uğramayacak ebedî ticâretin yollarını bildirmek üzere buyruluyor ki:Ömer Çelik Tefsiri
Fatır suresi 28 ayeti anlamı - okunuşu
İnsanlar, yerde yürüyen canlılar ve sağmal hayvanlar da aynı şekilde çeşit çeşit renklerdedir. Gerçek şu ki, kulları içinde ancak âlimler, Allah’tan gerektiği gibi korkarlar. Şüphesiz Allah, karşı konulamaz kudret sahibidir, çok bağışlayıcıdır.
Mokhtasar tefsiri
Burada zikredilenler gibi insanlardan, hayvanlardan; deve, inek ve koyun gibi davarlardan da muhtelif renklerde olanlar vardır. Allah Teâlâ`nın makamını (gereğince) ancak âlimler yüceltirler ve O`ndan (gereğince yine) ancak âlimler korkarlar. Çünkü onlar; Allah`ın sıfatlarını, dinini ve kudretinin delillerini bilirler. Şüphesiz Allah Teâlâ; hiç kimsenin kendisine üstün gelemeyeceği şekilde mutlak güç sahibidir. O; kullarından tövbe edenlerin günahlarını çokça bağışlayandır.
Ali Fikri Yavuz
İnsanlardan, hayvanlardan ve davarlardan da böyle çeşitli renkleri var. Allah’dan, kulları içinde, ancak (kudret ve azametimi bilen) âlimler korkar: Şüphe yok ki Allah Azîz’dir= her şeye gâlibdir, Gafûr’dur= çok bağışlayıcıdır
İngilizce - Sahih International
And among people and moving creatures and grazing livestock are various colors similarly. Only those fear Allah, from among His servants, who have knowledge. Indeed, Allah is Exalted in Might and Forgiving.
Fatır suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Ve insanlardan da, havanlardan da, davarlardan da çeşitli renkte mahluklar yaratır tıpkı bunun gibi; Allah'tan, ancak kullarının bilgili olanları korkar, şüphe yok ki Allah, üstündür, rahimdir.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
İnsanların, (yer üzündə gəzən) heyvanların və davarların da bu cür müxtəlif rəngləri vardır. Allahdan Öz bəndələri içərisində ancaq alimlər qorxar. (Onlar elm sahibi olduqları üçün Allahın vəhdaniyyətini, heybət və əzəmətini daha yaxşı başa düşür və Ondan daha çox qorxurlar). Həqiqətən, Allah yenilməz qüvvət sahibidir, (mö’minləri) bağışlayandır!
Kuran Araştırmaları Vakfı
İnsanlardan, hayvanlardan ve davarlardan da yine böyle türlü renkte olanlar var. Kulları içinden ancak alimler, Allah'tan (gereğince) korkar. Şüphesiz Allah, daima üstündür, çok bağışlayandır.
Fatır suresi (Fatir) 28 ayeti arapça okunuşu
﴿وَمِنَ النَّاسِ وَالدَّوَابِّ وَالْأَنْعَامِ مُخْتَلِفٌ أَلْوَانُهُ كَذَٰلِكَ ۗ إِنَّمَا يَخْشَى اللَّهَ مِنْ عِبَادِهِ الْعُلَمَاءُ ۗ إِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ غَفُورٌ﴾
[ فاطر: 28]
ومن الناس والدواب والأنعام مختلف ألوانه كذلك إنما يخشى الله من عباده العلماء إن الله عزيز غفور
سورة: فاطر - آية: ( 28 ) - جزء: ( 22 ) - صفحة: ( 437 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Allah; "Sen erteye bırakılanlardansın" dedi.
- Gökte de Tanrı, yerde de Tanrı O'dur. Hakim olan, her şeyi bilen O'dur.
- Firavun: "Ben size izin vermeden mi O'na inandınız? Doğrusu bu, halkı şehirden çıkarmak için düzdüğünüz
- İyiler, şüphesiz, nimet içinde ve tahtlar üzerinde etrafı seyrederler.
- De ki: "Ey Kitap ehli! Ancak Allah'a kulluk etmek, O'na bir şeyi eş koşmamak, Allah'ı
- "Rabbinize yönelin. Azap size gelmeden önce O'na teslim olun; sonra yardım görmezsiniz."
- Annesine babasına: "Of ikinizden; benden önce nice nesiller gelip geçmişken beni tekrar diriltilmemle mi tehdit
- Kocasının yalancılardan olduğuna Allah'ı dört defa şahit tutması, cezayı kadından savar. Beşincisinde, kocası doğrulardan ise
- Bugün de, inananlar inkarcılara gülerler.
- Boşadığınız, fakat iddeti dolmamış kadınları gücünüz nispetinde, kendi oturduğunuz yerde oturtun. Onları sıkıntıya sokmak için
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Fatır indirin:
Fatır Suresi mp3 : Fatır suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler