Duhan suresi 29. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿فَمَا بَكَتْ عَلَيْهِمُ السَّمَٓاءُ وَالْاَرْضُ وَمَا كَانُوا مُنْظَر۪ينَ۟ ﴾ [الدخان: 29]
ayet arapça & türkçe okunuşuFemâ beket ‘aleyhimu-ssemâu vel-ardu vemâ kânû munzarîn(e) [Duhan: 29]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Gök ve yer, onlar için gözyaşı dökmedi, onlar erteye bırakılmamışlardı. [Duhan: 29]
Duhan Suresi 29. ayet tefsiri
Cenâb-ı Hak Hz. Mûsâ’ya kavmini geceleyin yola çıkarıp Mısır’ı terk etmesini emir buyurdu. Firavun ordusunun da kendilerini takip edeceğini haber verdi. Cenâb-ı Hakk’ın lütfuyla Mûsâ ( a.s. ) ve İsrâiloğulları Kızıl Deniz’i geçip kurtuldular. ( bk. Şuarâ 26/52-66 ) Hz. Mûsâ denizi geçtikten sonra, açtığı yolun kapanıp denizin eski haline gelmesi için asasını ona vurmak istedi. Çünkü Firavun’un peşinden gelmesinden korkmuştu. Fakat Allah Teâlâ, Firavun ve ordusunun boğulabilmesi için yolun açık tutulmasını emretti. İsrâiloğullarının ardından geçeriz ümidiyle denizde açılan yollara dalan Firavun ve ordusu, arka tarafları da bütünüyle suyun içinde kalacak duruma gelince, yollar kaldırıldı ve o azgınlar suyun içinde boğuldular. Mısır’da büyük bir refah, sayısız nimetler içinde yaşıyorlardı. Bâtıl bir dava uğruna bütün bu nimetleri ve daha önemlisi canlarını kaybettiler. Bu nimetler, dün köle muamelesi gören İsrâiloğullarına miras bırakıldı.
29. âyette yer alan “ Gök ve yerin ağlaması ”, mecazi bir ifadedir. Onların hâline hiç kimsenin acımadığını haber verir. Bir açıklamada şöyledir: Araplar bir büyük insan vefat ettiğinde: “ Onun için gök ve yer ağladı ” derler, bununla, onun ölümü ile gelen musibetin her şeyi kuşattığını söylemek isterlerdi. Halkın kullandığı bu ifade seçilerek, Firavun ve adamlarının değersizliği anlatılmıştır. Bir yoruma göre de gök ve yerden maksat, gök ve yer halkıdır. Bunlardan hiçbiri onların helakine üzülmemişlerdir. Çünkü onlar, Allah’ın yarattıklarına karşı herhangi bir kimsenin kendileri için üzülmesini gerektirecek bir iyilik bile yapmamışlardır. Yine onlar, göktekilerin, onların yıkılmasından üzüntü duyacakları, Allah rızâsı için bir iyilik de yapmamışlardır. Allah’ın kendilerine tanıdığı fırsat boyunca, yeryüzünde fesat çıkarmışlar ve sonunda haddi aştıklarında azaba uğramış, adeta bir çöp gibi ezilerek bir kenara atılmışlardır.
“ Onlara ne gök ağladı ne de yer ” ifadesi, hakiki anlamda kullanılmış da olabilir. Dolayısıyla bunların başkaları için ağlayabileceğini hatıra getirmektedir. Nitekim Resûl-i Ekrem ( s.a.s. ) şöyle buyurmuştur: “ Her bir mü’min için gökte iki kapı vardır. Bunların birinden onun yaptığı ameller yükselir, diğerinden de onun rızkı iner. O mü’min öldüğünde ikisi de onun arkasından ağlar. ” Peygamberimiz ( s.a.s. ) bunu söyledikten sonra Duhan sûresi 29. âyeti okumuştur. ( Tirmizî, Tefsir 44/2 )
Şunu ifade edelim ki, nasıl göklerin ve yerin Allah’ı tesbihini tam olarak anlamamız mümkün değilse ( bk. İsrâ 17/44 ), onların ağlamasının mâhiyetini de tam olarak anlayamayız.
Gelelim Firavun zulmünden kurtulan İsrâiloğulları’nın durumuna:Ömer Çelik Tefsiri
Duhan suresi 29 ayeti anlamı - okunuşu
Onlara ne gök ağladı, ne de yer. Helâk vakti gelince kendilerine süre de tanınmadı.
Mokhtasar tefsiri
Firavun ve kavminin suda boğulup helak olmaları ile gök de yer de ağlamadı. tövbe edinceye kadar kendilerine mühlet de verilmedi.
Ali Fikri Yavuz
Nihayet (Firavun ve kavminin) üzerlerine ne gök ağladı, ne yer; ne de (azap bakımından) geciktirildiler
İngilizce - Sahih International
And the heaven and earth wept not for them, nor were they reprieved.
Duhan suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Derken ne gök ağladı onlara, ne yer ve mühlet de verilmedi onlara.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Onlardan ötrü nə göy, nə də yer ağladı. Onlara (tövbə etməyə) imkan da verilmədi! (Əksinə, elə bu dünyada cəzalarına çatdılar; axirət əzabı isə daha şiddətli olacaqdır. Budur küfrün nəticəsi!)
Kuran Araştırmaları Vakfı
Gök ve yer onların ardından ağlamadı; onlara mühlet de verilmedi.
Duhan suresi (Ad-Dukhaan) 29 ayeti arapça okunuşu
﴿فَمَا بَكَتْ عَلَيْهِمُ السَّمَاءُ وَالْأَرْضُ وَمَا كَانُوا مُنظَرِينَ﴾
[ الدخان: 29]
فما بكت عليهم السماء والأرض وما كانوا منظرين
سورة: الدخان - آية: ( 29 ) - جزء: ( 25 ) - صفحة: ( 497 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- O azabın, yayılarak vadilerine doğru yöneldiğini gördüklerinde: "Bu yaygın bulut bize yağmur yağdıracaktır" dediler. Hud:
- "Ey Nuh! Eğer bu işe son vermezsen, şüphesiz taşlanacaklardan olacaksın" dediler.
- Şüphesiz sonra hesaplarını görmek de Bize düşmektedir.
- Cinlerden bir ifrit: "Sen yerinden kalkmadan önce sana onu getiririm, buna karşı güvenilir bir güce
- İkiyüzlüler, kalblerinde olanı haber verecek bir surenin inmesinden çekiniyorlar. De ki: "Alay edin bakalım, Allah
- Hamd Allah'a mahsustur ki, kendi katından şiddetli bir baskını haber vermek ve yararlı iş yapan
- Gizli toplantılar inananları üzmek için şeytanın istediği şeydir; Allah'ın izni olmadıkça şeytan onlara bir zarar
- Bir gün hepsini toplarız, sonra ortak koşanlara, "İddia ettiğiniz ortaklarınız nerede?" deriz.
- "Firavun'a git, doğrusu o azmıştır."
- Babaları: "Oğullarım! Tek bir kapıdan değil, ayrı ayrı kapılardan girin. Ama Allah katında size bir
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Duhan indirin:
Duhan Suresi mp3 : Duhan suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler