Rum suresi 31. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿مُن۪يب۪ينَ اِلَيْهِ وَاتَّقُوهُ وَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَلَا تَكُونُوا مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۙ ﴾ [الروم: 31]
ayet arapça & türkçe okunuşuMunîbîne ileyhi vettekûhu veakîmû-ssalâte velâ tekûnû mine-lmuşrikîn(e) [Rum: 31]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Allah'a yönelerek O'na karşı gelmekten sakınınız, namaz kılınız, dinlerinde ayrılığa düşüp fırka fırka olan, her fırkasının da kendisinde bulunanla sevindiği müşriklerden olmayınız. [Rum: 31]
Rum Suresi 31. ayet tefsiri
İslâm, insan fıtratına en uygun olan, onu hem maddeten hem de mânen kemâl noktasına eriştirecek kâideler ihtivâ eden tek makbul dindir. Bu sebeple açık ve gizli tüm şirk izlerinden arınarak, bütün sapıklık ve eğriliklerden uzaklaşarak ve tevhid akîdesine teslim olarak bu dîne bağlanmak emredilmektedir.
30. âyette geçen اَلْفِطْرَةُ ( fıtrat ), ilk yaratılış hâli, temiz ve aslî tabiat demektir. “ Allah’ın, insanları yaratmada esas kıldığı fıtrat ” ise, beşerî varlığın Allah’ın yaratma fiili neticesinde ortaya çıkan başlangıçtaki saf ve aslî hâlidir. İnsan şahsiyetinin çevre tesirlerinden korunmuş olarak var olan özü, bütün insanlar için ortak olan teşekkül ve gelişim kabiliyetidir. Tek tek her insanın geliştirdiği şahsiyet özellikleri bu ortak fıtrattan beslenir. İslâm’a göre insanın ilk yaratılış hâli temiz, günahsız, gelişme ve olgunlaşmaya hazır ve elverişli, insan olmanın ve insanca yaşamanın gerektirdiği bütün imkân ve özellikleri bünyesinde taşıyan potansiyel bir tamlığa sahiptir. Buna göre insan fıtratında Allah’ın varlığını ve birliğini tanımaya doğru tabiî bir temâyülün var olduğu söylenebilir. ( Karaman ve diğerleri, Kur’an Yolu, IV, 313 ) Bu temâyülün ilk yaratılış anında insanla Allah arasında yapılmış temsilî sözleşmeyle de bir irtibatı düşünülebilir. Allah Resûlü ( s.a.s. ) şöyle buyurur:
“ Her çocuk fıtrat üzere doğar. Sonra ana-babası onu yahudi, Hristiyan veya mecûsî yapar. ” ( Buhârî, Cenâiz 80; Müslim, Kader 22-25 )
Bu hadis-i şerif, din duygusunun fıtrî olduğunu fakat kişinin içinde yetiştiği çevrenin ve özellikle ailenin bu duygunun şekillenmesi ve gelişmesinde veya geçici olarak yahut bütünüyle körelmesinde çok mühim bir tesire sahip bulunduğunu gösterir. Bir başka hadiste de çocuğun konuşmaya başlayıncaya kadar fıtratını koruduğu belirtilerek ( Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV, 24 ) kültür değerleriyle irtibat kurmanın en önemli vasıtası olan dilin bu konuda oynadığı role işaret edilir.
Bu izahlardan anlaşıldığına göre “ din duygusu ” insan fıtratının aslî bir husûsiyeti olmakla beraber bu kendiliğinden uyanıp gelişmez. Zira insanda hazır bir Allah inancı değil, onu bu inanca götürecek kabiliyet ve imkânlar vardır. Nitekim insan gerek kendi varlığındaki gerekse kâinattaki ilâhî kudret tecellilerini derinlemesine tefekkür ettiğinde veya son derece çaresizlik ve sıkıntı içinde bocaladığı zamanlarda bu duygunun alâmetleri gözükmeye başlar. Fakat bu hissî taşmalar, kişinin gerçek mânada dindar olması için yeterli değildir. Bu fıtrî temâyülün kişinin şahsiyet planında ciddî olarak yerleşmesi ve şahsiyetin ayrılmaz bir parçası hâline gelmesi için, samimi bir arayışa, ciddî bir gayrete ve dinin gereklerini yaşamaya müsait İslâmî bir muhîte ihtiyaç vardır. İşte bu âyet-i kerîmeler, müslümanlara, sadece fıtratlarında var olan dinî temâyülle yetinmeyip, şuurlu bir İslâmî hayat yaşamalarını telkin etmektedir. Bu bakımdan:
Allah’a inanmış tevhid ehli kimseler olarak bütün varlıklarıyla dine sarılmalarını; düşünce, söz ve fiillerinin, sevgi ve nefretlerinin, bağlı olduğu ölçü ve değerlerinin dine uygun olmasını,
Başka her şeyden yüz çevirerek yalnızca Allah’a yönelmelerini,
Allah’tan korkup günahlardan uzak durmalarını,
Namazı dosdoğru kılmalarını ve
Dinlerini bölük pörçük etmiş, kendi içlerinde gruplara ayrılmış, buldukları ve bildikleriyle böbürlenip duran müşriklerden olmamalarını öğütlemektedir.
30. âyetteki “ Allah’ın yaratıp varlık üzerinde hâkim kıldığı kanunlarda ve gönderdiği inanç esaslarında hiçbir değişme olamaz ” şeklinde meâl verdiğimiz لَا تَبْد۪يلَ لِخَلْقِ اللّٰهِ ( lâ tebdîle li halkillâh ) ifadesinden şu mânalar anlaşılabilir:
› Allah’ın esas yaratışı olan fıtratın gereği dışına çıkarak onu bozmaya, değiştirmeye kalkışmayın. Çünkü onun yaratışına bedel bulunmaz; zayi ettiğiniz bir kabiliyeti hiç bir sanat ve çabayla yerine koyamazsınız.
› Allah’ın yarattığı fıtrata uygun olmayan bir din uydurmaya, hükümler koymaya kalkışmayın.
› Allah’ın yaratmasını başkalarına isnat etmeye, başkalarını da yaratıcı yerine koyup şirk koşmaya yeltenmeyin. Zira Allah’ın mülkiyet ve hâkimiyeti sizinkiler gibi değişikliğe uğratılamaz.
› Din, fıtratı değiştirmek için değil fıtrattaki güzel istidat ve kabiliyetleri geliştirmek içindir.
› Allah Teâlâ insanları hangi fıtrat üzere yaratmışsa kendisi onda bir değişiklik yapmaz. ( Elmalılı, Hak Dini, V, 3824-3825 )
İnsan fıtratına yerleştirilen tek Allah’a inanma, yönelme ve yalvarma din duygusunun ortaya çıktığı en önemli anlar, ciddi bir tehlikeyle karşılaşıldığı zamanlardır:Ömer Çelik Tefsiri
Rum suresi 31 ayeti anlamı - okunuşu
Bâtıl şeylerden yüz çevirerek hepiniz tüm benliğinizle sadece Allah’a yönelin, O’na karşı gelmekten sakının, namazı dosdoğru kılın ve Allah’a ortak koşanlardan olmayın.
Mokhtasar tefsiri
Günahlarınızdan tövbe ederek Allah -Subhanehu ve Teâlâ-`ya dönün. Emirlerine uyarak ve yasaklarından sakınarak O`ndan korkun. Namazı en mükemmel şekilde eda edin. İbadetlerinde başkasını Yüce Allah`a ortak koşan, fıtrata muhalefet eden müşrikler gibi olmayın.
Ali Fikri Yavuz
Hep Allah’a dönüb itaat edin, O’ndan korkun ve namaza devam edin; müşriklerden olmayın
İngilizce - Sahih International
[Adhere to it], turning in repentance to Him, and fear Him and establish prayer and do not be of those who associate others with Allah
Rum suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Ne emrettiyse ona uyarak hepiniz, yüzünüzü o dine döndürün ve namaz kılın ve şirk koşanlardan olmayın.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
(Ya Rəsulum! Sən və ümmətin) tövbə edərək Ona tərəf dönün. Ondan (Allahın əzabından) qorxun, namaz qılın və müşriklərdən olmayın!
Kuran Araştırmaları Vakfı
Hepiniz O'na yönelerek O'na karşı gelmekten sakının, namazı kılın; müşriklerden olmayın.
Rum suresi (Ar-Rum) 31 ayeti arapça okunuşu
﴿۞ مُنِيبِينَ إِلَيْهِ وَاتَّقُوهُ وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَلَا تَكُونُوا مِنَ الْمُشْرِكِينَ﴾
[ الروم: 31]
منيبين إليه واتقوه وأقيموا الصلاة ولا تكونوا من المشركين
سورة: الروم - آية: ( 31 ) - جزء: ( 21 ) - صفحة: ( 407 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- "Rabbim! Beni, anamı, babamı, evime inanmış olarak gireni, inanan erkek ve kadınları bağışla; zalimlerin de
- Orada, ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Rabbin lütfuyla onları cehennem azabından korumuştur. İşte büyük
- Oysa, yaptıklarınızı bilen değerli yazıcılar sizi gözetlemektedirler.
- Bunun için Biz de, bunlardan daha kuvvetli olanları yok etmişizdir. Öncekilere dair nice misaller geçmiştir.
- Ey inananlar! Gizli konuştuğunuz zaman, günah işlemeyi, düşmanlık etmeyi ve Peygambere karşı gelmeyi fısıldaşmayın; iyilik
- Mesud olanlar ise cennettedirler. Rabbinin dilemesi bir yana, sonsuz bir lütuf olarak, gökler ve yer
- Ayağa kalkacak güçleri kalmadı, yardım da görmediler.
- Suçluların kalblerine Kuran'ı böylece sokarız da, can yakıcı azabı görmedikçe ona inanmazlar. Bu azap onlara
- Sen, Allah'tan korkup sana koşarak gelen kimseye aldırmıyorsun.
- "Doğrusu, onlar da sizin, Allah'ın kimseyi yeniden diriltmeyeceğinizi sandığınız gibi sanıda bulunmuşlardı."
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Rum indirin:
Rum Suresi mp3 : Rum suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler