Sad suresi 39. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿هٰذَا عَطَٓاؤُ۬نَا فَامْنُنْ اَوْ اَمْسِكْ بِغَيْرِ حِسَابٍ ﴾ [ص: 39]
ayet arapça & türkçe okunuşuHâżâ ‘atâunâ femnun ev emsik biġayri hisâb(in) [Sad: 39]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
"İşte Bizim bağışımız budur; ister ver, ister tut, hesapsızdır." dedik. [Sad: 39]
Sad Suresi 39. ayet tefsiri
Allah Teâlâ, Süleymân ( a.s. )’ın duasını kabul etti. Mülk ve saltanatını geri verdi. Rüzgârı emrine boyun eğdirdi. O’nun emriyle, istediği yere tatlı tatlı akıp giderdi. Güçlü kuvvetli şeytanları emrine âmâde kıldı. Onlardan bir kısmı büyük binâlar, mâbedler, saraylar, havuz gibi çanaklar, inşâ ediyorlardı. ( bk. Sebe’ 34/13 ) Bir kısmı da dalgıçlık yapıp denizlerden inci, mercan ve daha başka mücevherler ve nimetler çıkarıp getiriyorlardı.
Âyet-i kerîmedeki; “ demir zincirlerle birbirlerine bağlanmış başka nice yaratıklar ” ( Sād 38/38 ) ifadesine iki farklı mâna verilir:
› Bunlar Süleymân ( a.s. )’ın elinde bulunan köle ve esirlerdir. Hz. Süleymân, köle ve esirleri iş yapmaları ve kaçmamaları için bağlatmıştır.
› Bazı cinler, Hz. Süleymân’ın emrine karşı gelmişlerdi. Bu yüzden çalışmaları ve cezalandırılmaları için zincire vurulmuşlardı. Çoğunluk bu görüşü kabul eder.
Hz. Süleymân’a böyle bir kudret ve ihtişam veren Allah Teâlâ, O’na geniş bir tasarruf salâhiyeti de vermişti. İhsan ettiği bu nimetleri istediği gibi kullanmasına; dilediğine vermesine, dilediğini engellemesine müsaade etmişti. Ne yaparsa yapsın hesap sorulmayacaktı.
Resûlullah ( s.a.s. ) şöyle buyurmuştur:
“ Cinlerden bir ifrit, dün akşam, namazımı bozdurmak için üzerime atıldı. Allah bana imkân verdi de onu kıskıvrak yakaladım. Hattâ sabah olunca hepiniz göresiniz diye onu mescidin direklerinden birine bağlamayı arzu ettim. Ancak, kardeşim Süleymân’ın şu sözünü hatırladım: «Rabbim beni bağışla ve bana, benden sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir mülk ve saltanat ihsan eyle!» ( Sād 38/35 ) Allah da ifriti hor ve hakîr olarak geri çevirdi. ” ( Buhârî, Salât 75; Enbiyâ 40; Müslim, Mesâcid 39/541 )
Hz. Süleymân, kendisine lütfedilen bu kadar büyük bir zenginlik ve saltanata rağmen, dâimâ huşû, tevâzû ve vecd içinde bir kulluk hayâtı yaşayıp kalbini dünyadan müstağnî kılmayı bilmiştir. Nitekim O’nun bu faziletini beyân için:
“ Süleymân ( a.s. ) kendisine bahşedilen mülke rağmen Allah’a duyduğu huşû sebebiyle, ölünceye kadar başını semâya kaldırmamıştır ” buyrulur. ( İbn Ebî Şeybe, Mûsânnef, VIII, 118 )
Bunun gibi, tam bir teslimiyet ve samimiyet içerisinde Allah’a yönelip dünya hayatının tabiatından kaynaklanan hastalık, ölüm, kıtlık, sel, yangın gibi belâlara sabretmenin canlı bir misâlini vermek üzere buyruluyor ki:
Ömer Çelik Tefsiri
Sad suresi 39 ayeti anlamı - okunuşu
Şöyle buyurduk: “Bu nimetler, sana bizim armağanımızdır. İstersen sen de bundan başkalarına verebilirsin, istersen elinde tutarsın; her iki durumda da sana hesap sorulmayacak!”
Mokhtasar tefsiri
Ey Süleyman! İşte sen bizden talep ettin ve biz de senin bu talebine icabet edip sana verdik. Artık sen de dilediğine ver ya da dilediğini bundan men et! Verme ve vermeme hususunda asla hesaba çekilmeyeceksin.
Ali Fikri Yavuz
(Biz buyurduk ki): “- Bu bizim ihsanımızdır. Artık dilediğine hesabsız olarak ver, yahud tut (verme, ey Süleyman)
İngilizce - Sahih International
[We said], "This is Our gift, so grant or withhold without account."
Sad suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Bu, bizim vergimizdir demiştik, istersen sayısız olarak sen de ihsan et; istersen elini yum, verme.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
(Və ona belə buyurduq:) “Bu Bizim ehsanımızdır, (ondan kimə istəsən) ver, yaxud (saxlayıb) vermə! O, saysız-hesabsızdır (səndən bu ne’mətlər barəsində haqq-hesab tələb olunmayacaqdır)”.
Kuran Araştırmaları Vakfı
"İşte bu bizim bağışımızdır. İster ver, ister (elinde) tut; hesapsızdır" dedik.
Sad suresi (Saad) 39 ayeti arapça okunuşu
﴿هَٰذَا عَطَاؤُنَا فَامْنُنْ أَوْ أَمْسِكْ بِغَيْرِ حِسَابٍ﴾
[ ص: 39]
English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Çirkin bir söz de, yerden koparılmış, kökü olmayan kötü bir ağaca benzer.
- Şeytan oradan ikisinin de ayağını kaydırttı, onları bulundukları yerden çıkardı, onlara "Birbirinize düşman olarak inin,
- O, dilerse rüzgarı durdurur, yelkenle giden gemiler o zaman denizin yüzünde durakalır. Bunlarda, sabırlı olan
- Böylece, "Aramızdan Allah bunlara mı iyilikte bulundu?" demeleri için onları birbiriyle denedik. Allah şükredenleri iyi
- "Doğrusu Allah benim de sizin de Rabbinizdir. O'na kulluk edin, bu doğru yoldur."
- Mücevheratla işlenmiş tahtlara karşılıklı olarak yaslanırlar.
- Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah'ındır. Dönüş Allah'adır.
- Gündüzün iki ucunda ve gecenin gündüze yakın zamanlarında namaz kıl. Doğrusu iyilikler kötülükleri giderir. Bu,
- "Ondan yemeyi, kalblerimizin kanmasını ve senin bize doğru söylediğini bilmeyi, ona şahid olmayı istiyoruz" dediler.
- Başkalarını iki misline uğrattığınız bir musibete kendiniz uğrayınca mı: "Bu nereden?" dersiniz? De ki: "O,
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Sad indirin:
Sad Suresi mp3 : Sad suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler