Maide suresi 41. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Maide suresi 41 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Maide suresi - Al-Maidah aya 41 (The Table).
  
   

﴿يَٓا اَيُّهَا الرَّسُولُ لَا يَحْزُنْكَ الَّذ۪ينَ يُسَارِعُونَ فِي الْكُفْرِ مِنَ الَّذ۪ينَ قَالُٓوا اٰمَنَّا بِاَفْوَاهِهِمْ وَلَمْ تُؤْمِنْ قُلُوبُهُمْۚ وَمِنَ الَّذ۪ينَ هَادُوا سَمَّاعُونَ لِلْكَذِبِ سَمَّاعُونَ لِقَوْمٍ اٰخَر۪ينَۙ لَمْ يَأْتُوكَۜ يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ مِنْ بَعْدِ مَوَاضِعِه۪ۚ يَقُولُونَ اِنْ اُو۫ت۪يتُمْ هٰذَا فَخُذُوهُ وَاِنْ لَمْ تُؤْتَوْهُ فَاحْذَرُواۜ وَمَنْ يُرِدِ اللّٰهُ فِتْنَتَهُ فَلَنْ تَمْلِكَ لَهُ مِنَ اللّٰهِ شَيْـًٔاۜ اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ لَمْ يُرِدِ اللّٰهُ اَنْ يُطَهِّرَ قُلُوبَهُمْۜ لَهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ وَلَهُمْ فِي الْاٰخِرَةِ عَذَابٌ عَظ۪يمٌ ﴾ [المائدة: 41]

ayet arapça & türkçe okunuşu

Yâ eyyuhâ-rrasûlu lâ yahzunke-lleżîne yusâri’ûne fî-lkufri mine-lleżîne kâlû âmennâ bi-efvâhihim velem tu/min kulûbuhum(*) vemine-lleżîne hâdû(*) semmâ’ûne lilkeżibi semmâ’ûne likavmin âḣarîne lem ye/tûk(e)(s) yuharrifûne-lkelime min ba’di mevâdi’ih(i)(s) yekûlûne in ûtîtum hâżâ feḣużûhu ve-in lem tu/tevhu fahżerû(c) vemen yuridi(A)llâhu fitnetehu felen temlike lehu mina(A)llâhi şey-â(en)(c) ulâ-ike-lleżîne lem yuridi(A)llâhu en yutahhira kulûbehum(c) lehum fî-ddunyâ ḣizyun velehum fî-l-âḣirati ‘ażâbun ‘azîm(un) [Maide: 41]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

Kalbleri inanmamışken, ağızlarıyla, "İnandık" diyenler, yahudilerden yalana kulak verenler ve başka bir topluluk hesabına casusluk edenlerden inkara koşanlar seni üzmesin. Sözleri asıl yerlerinden değiştirirler de, "Böyle bir fetva size verilirse alın, verilmezse kaçının" derler. Allah'ın fitneye düşmesini dilediği kimse için Allah'a karşı senin elinden bir şey gelmez. İşte onlar Allah'ın, kalblerini arıtmak istemediği kimselerdir. Dünyada rezillik onlaradır. Onlara ahirette de büyük azab vardır. [Maide: 41]


Maide Suresi 41. ayet tefsiri

Âyet-i kerimeyle alakalı iki önemli iniş sebebi rivayet edilmektedir. Bu rivayetlerden birine göre âyet evli olan yahudi erkek ve kadının zinası sebebiyle gündeme gelen bir recim hâdisesi hakkında nâzil olmuştur. Olay şöyle vuku bulmuştur:

Peygamberimiz ( s.a.v. )’in yanına yüzü kömürle karartılmış bir yahudi getiril­di. Efendimiz yahudileri çağırıp şöyle dedi: “ Sizler kitabınızda zina ede­nin cezasının böyle olduğunu mu görüyorsunuz? ” Onlar, “ Evet ” deyince, Peygamberimiz ilim adamlarından birisini çağırdı ve şöyle buyurdu: “ Tevrat’ı Mûsâ’ya indiren Allah adına bana söyle, kitabınızda zina edenin haddini böy­le mi buluyorsunuz? ” O kişi: “ Hayır. Eğer bu şekilde bana yemin verdirmeseydin gerçeği söylemeyecektim. Biz, bunun cezasının recm olduğunu görüyoruz. Fa­kat zina, soylularımız arasında çoğaldı. Bu sebeple soylu bir kimseyi yakaladık mı, onu bırakırdık. Zayıf birisini yakaladık mı, ona had uygulardık. Bu sefer şöyle dedik: Gelin ortaklaşa bir ceza tespit edelim ve bunu, soyluya da soylu olmayana da uygulayalım. Sonunda recm yerine yüzü kömürle karart­mayı ve sopa vurmayı kararlaştırdık. ” Bunun üzerine Resûlullah ( s.a.v. ) şöyle bu­yurdu: “ Allahım! Onlar senin emrini ortadan kaldırdıktan sonra ihya eden ilk kişi benim ” dedi ve zinâ eden evli kişilerin recmedilmesini emretti. Yü­ce Allah da: Ey Peygamber! … küfürde birbirleriyle yarışırcasına koşturup duranlar sakın seni üzmesin ”  âyetini, “ Eğer size şöyle bir hüküm verilirse kabul edin… ” ( Mâide 5/41 ) kısmına ka­dar indirdi. Yani onlar diyorlar ki: “ Muhammed’e gidin. Eğer o size recim yerine yüze kö­mür çalmayı ve sopa vurmayı emrederse onu kabul ediniz. Şayet size recm cezasının uygulanması hükmünü verirse, ondan sakınınız. ” Bunun üzerine Yü­ce Allah daha sonra gelecek olan “ Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin tâ kendileridir ” ( Mâide 5/44 ); “ Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse, iş­te onlar zâlimlerin ta kendileridir ” ( Mâide 5/45 ); “ Kim Allah’ın, indirdi­ğiyle hükmetmezse, işte onlar fâsıkların tâ kendileridir ” ( Mâide 5/47 ) âyetlerini indirdi. Bunların hepsi de kâfirler hakkındadır.” ( Müslim, Hudûd 28; Ebû Dâvûd, Hudûd 25 )

Diğer rivayete göre bu âyet-i kerîme Kurayza ve Nadiroğulları hakkında inmiştir. Kurayzalı birisi, Nadiroğullarından birisini öl­dürdü. Nadiroğulları, Kurayzalılardan birisini öldürdükleri vakit kısas uygu­lamalarına fırsat vermezlerdi. Onlara sadece diyet vermekle yetinirlerdi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz ( s.a.s. )’in hakemliğine başvurdular. Peygamberimiz de Kurayzalı ile Nadiroğullarına mensub iki kişi arasında eşitlik sağlanması gerektiği hükmünü verdi. Bu ise, Nadiroğullarının hoşuna gitmedi ve kabul etmediler. ( Nesâî, Kasâme 8 )

Görüldüğü üzere bu âyetler, müslüman olmayanların İslâm dininin hükümlerine müracaatları hakkında nâzil olmuştur. “ Küfürde yarışanlar ”dan ( Mâide 5/41 ) maksat münafıklar ve yahudilerdir. Anlaşılan o ki yahudiler, aralarında ihtilafa düştükleri bir davanın Peygamberimiz’e götürülüp hükme bağlanması için münafıklarla istişâre etmişlerdir. Allah Resûlü ( s.a.s. ), isteklerine uygun hüküm verirse kabul edilmesini, aksine hüküm verdiği takdirde de reddedilmesini kararlaştırmışlardır. Peygamber Efendimiz de Allah’ın hükmü ne ise onu haber vermiştir.

Âyet-i kerîme, yahudiler ve münafıkların sergiledikleri bağnazca tavırlar, haince tuzaklar, her türlü olumsuz tutum ve davranışlara karşı Peygamber Efendimizi teselli etmekte ve üzülmemesini tavsiye buyurmaktadır. Ayrıca bu tür kötü karakterli insanların daima bulunabileceğine işaret ederek gerçek müminlerin bunlara karşı uyanık olmalarını sağlamak maksadıyla onların önde gelen vasıflarına dikkat çekmektedir:

  Onların işleri güçleri yalandır, yalan üzerinedir. Yalan onlarda alışkanlık haline gelmiştir. Bu sebeple doğru sözden hoşlanmaz, onu dinlemekten sıkılırlar. Fakat yalanlara, iftiralara, asılsız propagandalara kulak ve­rir ve bu tür fenalıklardan son derece zevk alırlar.

  Bunlar, yalan söylemek ve dinlemekle kalmaz aynı zaman­da, Allah Resûlü ( s.a.s. )’in yanına gelmeyip gizli planlar yapan, geriden geriye insanları şaşırtıp yanlış iş yaptıran yahudi ve İslâm düşmanları lehine casusluk yaparlar. Esas küfrün ve yalanın kaynağı olan bu kimseleri de can kulağıyla dinlerler; bir dediklerini iki etmez, gereğini yapmak için koşarlar.

  Onlar, özellikle yahudi din adamları Tevrat’ın kelimelerinin yerlerini değiştirerek onlara nefsânî arzuları istikâmetinde mâna verirler. Dünya menfaati mukâbilinde Allah’ın hükmünü değiştirir, tahrif ve tebdil ederler. Böylece hem kendilerini hem de başkalarını hak yoldan uzaklaştırırlar.

Böylece küfür ve isyanı tercih etmeleri ve bunda ısrar etmeleri sebebiyle Allah onları küfür ve sapıklık içerisinde bırak­mayı murat etmiştir. Bu safhadan sonra artık onları kurtarmak için gösterilecek gayretler bir fayda sağlamayacaktır. Onlar, iman, İslâm ve ihsan istikâmetinde yürüyerek nefislerini tezkiye, kalplerini tasfiye etmek suretiyle kendilerini arındırmak istemedikleri için Allah da onların doğru yolda yürüyüp temizlenmelerini murad etmemiştir. Eğer samimiyetle talep etselerdi şüphesiz bu büyük nimetten mahrum kalmazlardı. Fakat onlar küfrü tercih etmişler; dünyada zillete, âhirette de büyük bir azaba müstehak olmuşlardır.

Buna rağmen böyle kişiler Peygamberimiz ( s.a.s. )’e bir dava getirdiklerinde, bu davanın hükme bağlanması hususunda Efendimiz’e şu tavsiyede bulunulmaktadır:


Ömer Çelik Tefsiri
Maide suresi Diyanet

Maide'den 41 Ayeti'ni dinle


Maide suresi 41 ayeti anlamı - okunuşu

Ey Peygamber! Gerek kalpleri iman etmediği halde yalnızca dilleriyle “İnandık!” diyen münafıklardan, gerekse yalanı can kulağıyla dinleyen ve sana gelmemiş bir topluluk hesabına casusluk eden yahudilerden küfürde birbirleriyle yarışırcasına koşturup duranlar sakın seni üzmesin. Onlar, kitaptaki kelimelerin yerlerini ve anlamlarını değiştirerek tahrif ederler. Peygamber’in huzuruna gelenlere şöyle derler: “Eğer size şöyle bir hüküm verilirse kabul edin, eğer istediğimiz hüküm verilmezse, aman onu kabulden geri durun!” Allah bir kimseyi fitneye düşürmek isterse, artık sen onu Allah’ın elinden kurtaramazsın. Onlar, kalplerini Allah’ın temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada bir rezillik, âhirette de pek büyük bir azap vardır.


Mokhtasar tefsiri

-Ey Resul!- Seni öfkelendirmek için Mümin olduklarını açıklayıp küfürlerini gizleyen, küfür amellerini de çabucak yapan münafıklar asla seni üzmesinler. İleri gelenlerinin yalanlarına kulak verip, kabul eden ve liderlerini taklit eden Yahudiler senden yüz çevirdiklerinden dolayı asla sana gelmezler. Onlar da seni üzmesin. Allah`ın Tevrat`taki kelamını, hevâ ve arzularına uyacak şekilde değiştirirler. Kendilerine tabi olanlara şöyle söylerler: Eğer Muhammed`in size vermiş olduğu hüküm; hevâ ve arzularınıza uyarsa ona uyun. Eğer muhalefet ederse ondan sakınınız. -Ey Resul!- Hiç kimse Allah`ın saptırmak istediği kimselerden sapıklığı gideremez ve onları hak yoluna hidayet ettiremez. Bu vasıflarla nitelenen Yahudi ve münafıklar Allah`ın kalplerini küfürden temizlemek istemediği kimselerdir. Dünyada onlar için rezillik ve utanç, ahirette de büyük azap olan cehennem azabı vardır.


Ali Fikri Yavuz

Ey şanlı Rasûl! Kalbleriyle inanmadıkları halde ağızlarıyla “İnandık” diyenlerle (münafıklarla) Yahudilerden küfür içinde koşuşanlar seni üzmesin. Onlar, durmadan yalan dinleyenler ve senin huzuruna gelmiyen başka bir kavim için, casusluk edenlerdir. Yerli yerinde hak olarak söylenen kelimeleri sonradan değiştirirler: “- Eğer size şu (fetva) verilirse, onu kabul edin, verilmezse sakının” derler. Allah kimin fitneye düşmesini dilerse, asla sen onun lehine Allah’dan hiç bir şeye sahip olamazsın. Onlar, öyle kimselerdir ki, Allah kalblerini temizlemek istememiştir. Onlar için dünyada bir perişanlık, âhirette de büyük bir azab vardır


İngilizce - Sahih International


O Messenger, let them not grieve you who hasten into disbelief of those who say, "We believe" with their mouths, but their hearts believe not, and from among the Jews. [They are] avid listeners to falsehood, listening to another people who have not come to you. They distort words beyond their [proper] usages, saying "If you are given this, take it; but if you are not given it, then beware." But he for whom Allah intends fitnah - never will you possess [power to do] for him a thing against Allah. Those are the ones for whom Allah does not intend to purify their hearts. For them in this world is disgrace, and for them in the Hereafter is a great punishment.

Maide suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Ey Peygamber, ağızlarıyla inandık diyen, fakat yürekleriyle inanmayanlardan ve Yahudilerden, boyuna kafirliğe koşuşanlar, seni mahzun etmesin. Onlar, sözleri, yalan söylemek için boyuna dinleyip dururlar, senin yanına gelmemiş olan bir başka kavim için dinlerler boyuna. Onlar, sözlerin bazısının yerlerini değiştirirler de size şu tarzda fetva verilirse derler, kabul edin, verilmezse çekinin kabul etmekten ve Allah, kime azab etmek isterse sen, Allah'ın isteğine karşı o adama hiçbir şey yapamazsın. Onlar, öyle kişilerdir ki Allah, yüreklerini temizlemeyi murad etmemiştir. Onlar içindir dünya da horluk ve onlar içindir ahirette pek büyük bir azap.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


Ya Peyğəmbər (Ya Rəsulum!) ürəklərində inanmadıqları halda, dildə (ağızları ilə): “İnandıq”, deyənlərin (münafiqlərin), yəhudilərdən yalana qulaq asanların, sənin hüzuruna gəlməyən başqa bir camaata qulaq asanların (onlara casusluq edənlərin) küfr içində vurnuxanları səni kədərləndirməsin. Onlar (Tövratdakı) sözlərin yerini sonradan dəyişib təhrif edir və deyirlər: “Əgər sizə bu (təhrif olunmuş dini hökm) verilsə, onu qəbul edin. Əgər verilməsə, ondan qaçının”. Allahın fitnəyə (azğınlığa) düşməsini istədiyi şəxs üçün Allaha qarşı sənin əlindən heç bir şey gəlməz. Onlar elə kəslərdir ki, Allah onların ürəklərini təmizləmək istəməmişdir. Onları dünyada rüsvayçılıq, axirətdə isə böyük (dəhşətli) bir əzab gözləyir!


Kuran Araştırmaları Vakfı


Ey Resul! Kalpleri iman etmediği halde ağızlarıyle "inandık" diyen kimselerden ve yahudilerden küfür içinde koşuşanlar(ın hali) seni üzmesin. Onlar durmadan yalana kulak verirler, ve sana gelmeyen (bazı) kimselere kulak verirler; kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler. "Eğer size şu verilirse hemen alın, o verilmezse sakının!" derler. Allah bir kimseyi şaşkınlığa (fitneye) düşürmek isterse, sen Allah'a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir. Onlar için dünyada rezillik vardır ve ahirette onlara mahsus büyük bir azap vardır.

Maide suresi (Al-Maidah) 41 ayeti arapça okunuşu

﴿۞ يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ لَا يَحْزُنكَ الَّذِينَ يُسَارِعُونَ فِي الْكُفْرِ مِنَ الَّذِينَ قَالُوا آمَنَّا بِأَفْوَاهِهِمْ وَلَمْ تُؤْمِن قُلُوبُهُمْ ۛ وَمِنَ الَّذِينَ هَادُوا ۛ سَمَّاعُونَ لِلْكَذِبِ سَمَّاعُونَ لِقَوْمٍ آخَرِينَ لَمْ يَأْتُوكَ ۖ يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ مِن بَعْدِ مَوَاضِعِهِ ۖ يَقُولُونَ إِنْ أُوتِيتُمْ هَٰذَا فَخُذُوهُ وَإِن لَّمْ تُؤْتَوْهُ فَاحْذَرُوا ۚ وَمَن يُرِدِ اللَّهُ فِتْنَتَهُ فَلَن تَمْلِكَ لَهُ مِنَ اللَّهِ شَيْئًا ۚ أُولَٰئِكَ الَّذِينَ لَمْ يُرِدِ اللَّهُ أَن يُطَهِّرَ قُلُوبَهُمْ ۚ لَهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ ۖ وَلَهُمْ فِي الْآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ
[ المائدة: 41]

ya eyyüher rasulü la yahzünkel lezine yüsariune fil küfri minel lezine kalu amenna biefvahihim velem tü'min kulubühüm ve minel lezine hadu semmaune lilkezibi semmaune likavmin aharine lem ye'tuk yüharrifunel kelime mim badi mevadiih yekulune in utitüm haza fehuzuhü veil lem tü'tevhü fahzeru vemey yüridil lahü fitnetehu felen temlike lehu minel lahi şey'a ülaikel lezine lem yüridil lahü ey yütahhira kulubehüm lehüm fid dünya hizyüv velehüm fil 'ahirati azabün azim

ياأيها الرسول لا يحزنك الذين يسارعون في الكفر من الذين قالوا آمنا بأفواههم ولم تؤمن قلوبهم ومن الذين هادوا سماعون للكذب سماعون لقوم آخرين لم يأتوك يحرفون الكلم من بعد مواضعه يقولون إن أوتيتم هذا فخذوه وإن لم تؤتوه فاحذروا ومن يرد الله فتنته فلن تملك له من الله شيئا أولئك الذين لم يرد الله أن يطهر قلوبهم لهم في الدنيا خزي ولهم في الآخرة عذاب عظيم

سورة: المائدة - آية: ( 41 )  - جزء: ( 6 )  -  صفحة: ( 114 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. Gökleri ve yeri yaratan Allah'ın, onların benzerlerini de tekrar yaratmaya Kadir olduğunu görmezler mi? Onlar
  2. Ey inananlar! Alışverişin, dostluğun, şefaatin olmayacağı günün gelmesinden önce sizi rızıklandırdığımızdan hayra sarfedin. İnkar edenler
  3. Kötü azap işte bunlaradır. Ahirette en çok kayba uğrayacaklar da bunlardır.
  4. İnananlarla karşılaştıkları zaman, "İnandık" derlerdi; birbirleriyle yalnız kaldıklarında, "Rabbinizin katında size karşı hüccet göstersinler diye
  5. De ki "Eğer doğru sözlü iseniz, Allah katından, bu ikisinden daha doğru bir Kitap getirin
  6. Milletinin ileri gelenleri: "Biz senin apaçık sapıklıkta olduğunu görüyoruz" dediler.
  7. Her haberin gerçekleşeceği bir zaman vardır ki siz onu yakında bileceksiniz.
  8. Mücevheratla işlenmiş tahtlara karşılıklı olarak yaslanırlar.
  9. Onlara: "Şu şehirde oturun, dilediğiniz gibi yiyip için, "affet!" deyin ve secde ederek kapısından girin;
  10. Doğrusu İlyas da peygamberlerdendir.

türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Maide indirin:

Maide Suresi mp3 : Maide suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Maide Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
Maide Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
Maide Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
Maide Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
Maide Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
Maide Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
Maide Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
Maide Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
Maide Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
Maide Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
Maide Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
Maide Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
Maide Suresi Al Hosary
Al Hosary
Maide Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
Maide Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Tuesday, July 16, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler