Ankebut suresi 42. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿اِنَّ اللّٰهَ يَعْلَمُ مَا يَدْعُونَ مِنْ دُونِه۪ مِنْ شَيْءٍۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ ﴾ [العنكبوت: 42]
ayet arapça & türkçe okunuşuİnna(A)llâhe ya’lemu mâ yed’ûne min dûnihi min şey-/(in)(c) vehuve-l’azîzu-lhakîm(u) [Ankebut: 42]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Doğrusu Allah, Kendini bırakıp da yalvardıkları şeyi bilir. O güçlüdür, Hakim'dir. [Ankebut: 42]
Ankebut Suresi 42. ayet tefsiri
Örümcek misâli, Allah’ı bırakıp da başka dostlar, sığınacak başka yerler arayan kişilerin yaptıkları bu işin zayıf, temelsiz ve çürüklüğünü ortaya koyar. Buna göre nasıl ki, örümceğin ördüğü ağ, kendisine sığındığı yuva, dayanıksızlık, gevşeklik ve çürüklük bakımından son derece dirençsiz ve zayıf ise, işte bunun gibi, Allah’ı bırakarak başkasını dost, melce, sığınak edinenlerin dayanak ve istinatgâhları da, o denli zayıf, cılız ve zevâle mahkumdur.
Âyette geçen ve “ yuva ” diye tercüme ettiğimiz “ beyt ” kelimesi mûcizevî bir şekilde örümceğin âile hayatını da çağrıştırmaktadır. Gerçekten bu açıdan da yuvaların en zayıfı örümceğin yuvasıdır. Çünkü örümcek, hayvanlar âleminde âile bağları en zayıf olan hayvandır. Dişi örümceğin çiftleştikten sonra yaptığı ilk iş, eşini yemektir. Fakat kendisi de uzun bir ömür sürmez; evlatlarının yumurtadan çıktığını göremeden ölür. Yumurtalardan ilk çıkan ise, henüz çıkmamış olanları yer. Böylece, ana-baba ve evlatlar arasındaki bütün bağları ölümcül ilişkilerden ibaret olan bir yuvanın zayıflığını düşünün, düşünebilirseniz! Sonra da, Allah’ın rahmetinden başka kapı arayanların içinde bulunduğu içler acısı durumu bununla kıyaslayın. ( Kandemir ve diğerleri, II, 1387 )
Bu benzetme, zâhirdeki mânasının yanı sıra bir başka önemli gerçeğe de işaret eder. Bir örümceğin yuvası pek çok ince tellerden oluşur ve o bir ağdır. Sinek gibi zayıf varlıklar gelip o ağa takılır. Dolayısıyla, nasıl örümcek o ağla sinekleri avlıyorsa, Allah’ın dininden başka düzenler kuranlar, nefsinin kötü arzularına yenik düşmüş zayıf iradeli kimseleri çok rahat bir şekilde o düzenlerinin çok sayıdaki ağlarından birine takabilirler. Bu ağlar, rahata düşkünlüktür, nefsin kötü arzularına kul köle olmaktır, bencilliktir, korkudur… ( Ünal, s. 879 )
Âyette “ Allah’tan başka ilâhlar edinenler ” denilmeyip, “ Allah’tan başka evliyâ: dostlar, yardımcılar edinenler ” denilmesi, yalnız açık şirki değil, gizli şirki de iptâle işaret içindir. Çünkü başkasına gösteriş olsun diye Allah’a ibâdet eden, Allah’tan başkasını dost edinmiş olur. Bunun durumu da yine, ördüğü ağı ev edinen örümceğin durumu gibidir. ( Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, XXV, 68 )
Bu temsil bir yönden de, Allah’ın dışındaki varlıkların güçlerinin gerçek durumunu canlandırmaktadır. Bu güçler Allah’ın gücü yanında basit hatta hiç değerindedirler. Çünkü bunları yaratan, zayıflıklarını bilen, bunları dilediği yerde dilediği şekilde kullanan Allah’tır. O’nun izni olmadan bunların herhangi bir şey yapmaları mümkün değildir. Hatta O’nun izni olmadan bir yaprak bile kıpırdayamaz. Bu yegane güce inancı ve itimadı olmayanlar, ister fert, ister toplum, ister devlet olsun diğer güçlere sığınırlar. Bunlar ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar Allah Teâlâ’nın gücü yanında bir örümceğin evi kadar basit, cılız, çürümüş ve değersizdirler. İşte bu asıl gücü unutanlar, hangi güce sığınırlarsa sığınsınlar, bir örümcek evine sığınmaktadırlar. Zira yeryüzünde Allah’ın gücünden başka bir güç, O’nun himayesinden başka bir himaye yoktur. Gerçek bir sebep ve hikmete uygun olarak, şaşmaz kanunlara bağlı mükemmel bir sistem hâlinde yarattığı gökler ve yer, O’nun bu sonsuz kudretinin açık şâhididir. Fakat verilen misalleri anlamak ve oradan gerekli dersi çıkarmak için ilim ve irfan lâzım geldiği gibi, gökler ve yerin yaratılışını derinden tefekkür ederek Allah’ın yüceliğini idrâk için de iman lâzımdır. İşte Kur’ân-ı Kerîm, mü’minlerin ruhuna böyle bir Allah ve tevhid gerçeğini yerleştirmeğe çalışır. Böylece bu gerçek, onların gönüllerinde yer eder, iliklerine işler ve ruhlarına silinmeyecek şekilde nakşolunur. Allah’ın kudretinin yegâne kudret; O’nun dostluğunun yegane dostluk olduğu şuuruna erer, bu şuurla yaşar ve bu manevî kuvvetle düşmanlarına karşı muvaffak olurlar.
Mü’min gönüllere bu hakîkati nakşetmenin ve onları rûhen terakki ettirmenin yolu ise Allah’ın kelâmını mânasına nüfûz ederek okumak ve namazı dosdoğru kılmaktır :
Ömer Çelik Tefsiri
Ankebut suresi 42 ayeti anlamı - okunuşu
Şüphesiz Allah, onların kendisinden başka nelere el açıp yalvarmakta olduklarını çok iyi bilmektedir. O, kudreti dâimâ üstün gelen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır.
Mokhtasar tefsiri
Şüphesiz Allah -Subhanehu ve Teâlâ-, onların kendisi dışında nelere ibadet ettiklerini elbette biliyor. Bundan hiçbir şey O`na gizli kalmaz. O, hiçbir şeyin kendisine galip gelemeyeceği kadar güçlü olan; yaratmasında, takdirinde ve düzeninde hikmet sahibidir.
Ali Fikri Yavuz
Onların Allah’dan başka hangi şeylere taptıklarını şübhesiz ki Allah biliyor. O, Azîz’dir= her şeye galibdir, Hakîm’dir= hükmünde hikmet sahibidir
İngilizce - Sahih International
Indeed, Allah knows whatever thing they call upon other than Him. And He is the Exalted in Might, the Wise.
Ankebut suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Şüphe yok ki Allah, kendisinden başka neye tapıyorlarsa hepsini bilir ve odur üstün, hüküm ve hikmet sahibi.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Şübhəsiz ki, Allah onların Allahı qoyub nəyə ibadət etdiklərini bilir. O, yenilməz qüvvət sahibi, hikmət sahibidir!
Kuran Araştırmaları Vakfı
Allah, onlar'ın kendisini bırakıp da hangi şeye yalvardıklarını şüphesiz bilir. O, mutlak güç ve hikmet sahibidir.
Ankebut suresi (Al-Ankabut) 42 ayeti arapça okunuşu
﴿إِنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ مَا يَدْعُونَ مِن دُونِهِ مِن شَيْءٍ ۚ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ﴾
[ العنكبوت: 42]
إن الله يعلم ما يدعون من دونه من شيء وهو العزيز الحكيم
سورة: العنكبوت - آية: ( 42 ) - جزء: ( 20 ) - صفحة: ( 401 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Onlar, cehennem ateşiyle kaynar su arasında dolaşır dururlar.
- Doğrusu Rabbinin söz verdiği azabı hak edenler, can yakıcı azabı görene kadar kendilerine her türlü
- Onlardan önce Nuh milleti, Ad, sarsılmaz bir saltanatın sahibi Firavun, Semud, Lut milleti, Eykeliler de
- "Bana inanmazsanız, başımdan çekilin."
- Rabbini hamd ile an, secde edenlerden ol ve ölünceye kadar Rabbine kulluk et.
- Şüphesiz sen büyük bir ahlaka sahipsindir.
- Kendilerine okunan bir Kitap'ı sana indirmiş olmamız onlara yetmiyor mu? Bunda, inanan topluluk için rahmet
- Bunun üzerine, İblis'in dışında bütün melekler hemen secde ettiler. O, secde edenlerle beraber olmaktan çekindi.
- Yıldızlar düşüp, söndüğü zaman;
- Ey Adem oğulları! Size aranızdan ayetlerimizi okuyan peygamberler geldiğinde, onların bildirdiklerine karşı gelmekten sakınan ve
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Ankebut indirin:
Ankebut Suresi mp3 : Ankebut suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler