Vakıa suresi 42. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿ف۪ي سَمُومٍ وَحَم۪يمٍۙ ﴾ [الواقعة: 42]
ayet arapça & türkçe okunuşuFî semûmin ve hamîm(in) [Vakıa: 42]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
İnsanın içine işleyen bir sıcaklık ve kaynar su içinde, serinliği ve hoşluğu olmayan kara bir dumanın gölgesinde bulunurlar. [Vakıa: 42]
Vakıa Suresi 42. ayet tefsiri
Uğursuz, bedbaht ve kötü kimseler olan “ ashâb-ı şimâl ”in öte dünyada karşılaşacakları fecî âkıbet şu şekilde haber verilir:
› سَمُومٌ ( semûm ): Vücudun ve derinin gözeneklerinden içeriye doğru giren, iliklere ve beyinlere kadar işleyen zehirli, sıcak, kavurucu bir ateş.
› حَم۪يمٌ ( hamîm ): Harareti en ileri dereceye ulaşmış kaynar su. O kavurucu ateş cehennemliklerin bedenlerini ve ciğerlerini yakacağı vakit, onlar bu kaynamış suya koşacaklardır. Tıpkı, yangından, o yangını söndürmek için suya koşanlar gibi. Ancak oraya varınca suyun son derece sıcak ve kaynamış olduğunu göreceklerdir. Nitekim âyet-i kerîmede şöyle buyrulur: “ Onlara, içince bağırsaklarını paramparça eden kaynar sudan içirilir. ” ( Muhammed 47/15 )
› يَحْمُومٌ ( yahmûm ): Cehennemin simsiyah dumanı. Kömür veya kurum gibi kararıp duran sisli boğucu bir gölge. Bu, serinlik ve rahatlık veren bir gölge değil, yakıcı ateşin kara dumanıdır. Buna “ gölge ” denilmesi, kâfirlerle alay etmek içindir. Onlar aşırı sıcaktan bu gölgeye sığınmaya çalışacaklar, fakat sığındıkları zaman bunun gölge değil, simsiyah kavurucu cehennem dumanı olduğunu göreceklerdir. Bu gölgeyle ilgili şöyle buyrulur:
“ Kıyamet günü inkârcılara şöyle denir: “Haydi, yalan saydığınız o azaba doğru gidin! Üç sütun hâlinde yükselen o kapkara cehennem dumanının gölgesine girin! ” Bir gölge ki ne serinlik verir, ne de alevden korur. O ateş, saraylar büyüklüğünde kıvılcımlar fırlatır; sarı erkek deve sürüleri gibi dağılan kıvılcımlar. Gerçeği yalanlayanların o gün vay haline!” ( Murselât 77/29-34 )
› Yiyecekleri zakkûm olacaktır. ( bk. Sâffât 37/64-65 ) O son derece kötü, acı ve berbat yiyecekle karınlarını tıka basa dolduracaklar, üzerine de tarifi imkansız derecede kaynar cehennem suyundan içeceklerdir. Yalnız bu içme sıradan bir su içme şeklinde olmayacak; susuzluk hastalığına tutulmuş develerin içtiği gibi içeceklerdir. اَلْه۪يمُ ( hîm ), hastalığı sebebiyle delirmiş gibi su içen, içtikçe suya kanmayan susamış develer anlamında bir kelimedir. Fakat içtikleri bu su o bedbahtları kandırmayacak, hararetlerini daha da artıracaktır.
Bahsedilen kişilerin böyle feci bir âkıbete uğramalarının sebebi şudur:
Birincisi; sahip oldukları nimetlerin şükrünü yerine getirecek yerde nankörlük etmek ve bunlarla şımarmak, lüks ve nefsânî hayata dalıp Allah’ı unutmak.
İkincisi; büyük günah üzerinde ısrar etmek. Bu, en büyük günah olarak bilinen şirk ve küfürdür. Diğer bütün günahlar, hep bundan kaynaklanmaktadır.
Üçüncüsü; öldükten sonra yeniden dirilişi ve âhiret hayatını inkâr etmek.
Halbuki şu muazzam delillere akıl ve idrak nazarıyla bakılacak olsa, Allah’ın varlığı, birliği, sonsuz kudreti ve âhiretin varlığı gibi gerçekleri anlayıp kabul etmek ve tam bir samimiyet ve teslimiyet içinde Hakk’a kulluğa yönelmek hiç de zor olmayacaktır:Ömer Çelik Tefsiri
Vakıa suresi 42 ayeti anlamı - okunuşu
Onlar, iliklere işleyen zehirli, kavurucu bir ateş ve son derece kaynar sular içindedirler.
Mokhtasar tefsiri
Sıcaklığı şiddetli olan rüzgârlar ve sıcaklığı şiddetli olan sular içindedirler.
Ali Fikri Yavuz
Onlar ateşin alevi ve kaynar su içindedirler
İngilizce - Sahih International
[They will be] in scorching fire and scalding water
Vakıa suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Onlar, iliklere kadar işleyen bir sam yeli içinde, kaynar sular içmedeler.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
(Onlar) səmum yeli (qızmar atəş) və qaynar su içində,
Kuran Araştırmaları Vakfı
İçlerine işleyen bir ateş ve kaynar su içinde,
Vakıa suresi (Al-Waqiah) 42 ayeti arapça okunuşu
﴿فِي سَمُومٍ وَحَمِيمٍ﴾
[ الواقعة: 42]
English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- O kimse ölüp ateşe yuvarlandığı zaman, malı ona fayda vermez.
- Elif, Lam, Ra. Bu Kitap, hakim ve haberdar olan Allah tarafından, Allah'tan başkasına kulluk etmeyesiniz
- Eğer seninle tartışmaya girişirlerse, "Ben bana uyanlarla birlikte kendimi Allah'a verdim" de. Kendilerine Kitap verilenlere
- Allah: "Ey Musa! Bırak onu" dedi.
- Söyleyin; akıttığınız meniden insanı yaratan siz misiniz, yoksa Biz mi yaratmaktayız?
- "Rabbimin bana verdikleri sizinkinden daha iyidir. Bana gücünüzle yardım edin de sizinle onların arasına sağlam
- İşte, azıp da dünya hayatını tercih edenin varacağı yer şüphesiz cehennemdir.
- Peygamberleri onlara belgelerle gelince, kendilerinde olan bilgiden gururlandılar da, alaya aldıkları şey kendilerini sarıverdi.
- "Size, amelce en çok kayıpta bulunanları haber verelim mi?" de.
- De ki: "Herkes yaradılışına göre davranır. Rabbiniz kimin en doğru yolda olduğunu bilir."
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Vakıa indirin:
Vakıa Suresi mp3 : Vakıa suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler