İsra suresi 44. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
İsra suresi 44 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : İsra suresi - Al-Isra aya 44 (The Night Journey).
  
   

﴿تُسَبِّحُ لَهُ السَّمٰوَاتُ السَّبْعُ وَالْاَرْضُ وَمَنْ ف۪يهِنَّۜ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪ وَلٰكِنْ لَا تَفْقَهُونَ تَسْب۪يحَهُمْۜ اِنَّهُ كَانَ حَل۪يمًا غَفُورًا ﴾ [الإسراء: 44]

ayet arapça & türkçe okunuşu

Tusebbihu lehu-ssemâvâtu-sseb’u vel-ardu vemen fîhin(ne)(c) ve-in min şey-in illâ yusebbihu bihamdihi velâkin lâ tefkahûne tesbîhahum(k) innehu kâne halîmen ġafûrâ(n) [İsra: 44]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

Yedi gök, yer ve bunlarda bulunanlar O'nu tesbih eder; O'nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur; fakat siz onların tesbihlerini anlamazsınız. Doğrusu O Halim olandır, Bağışlayan'dır. [İsra: 44]


İsra Suresi 44. ayet tefsiri

Allah’ı tesbih, O’nun şânının, kudret ve azametinin yüceliğini, bütün noksan sıfatlardan uzak olduğunu dil ile söylemek veya hal diliyle anlatmaktır. Demek ki Allah’ı tesbih hem dille hem de halle olabilmektedir. Bu iki tür tesbih akıl ve irade sahibi olarak bildiğimiz melekler, cinler ve insanlar için geçerli olduğu gibi, bu âyetin delâletiyle, akılsız veya cansız olduklarını düşündüğümüz gökler, yer ve bunlarda bulunan diğer varlıklar içinde geçerlidir.

İnsanın diliyle tesbihi, Allah’ı her türlü noksanlıktan uzaklaştırarak zâtı, sıfatları ve fiilleriyle bütün kemâl sıfatlarına sahip olduğunu dile getirmesi, Allah’ı hep böyle tanıyıp böyle zikretmesidir. Haliyle tesbihi ise itikadı, ibâdeti, ahlâkı, muâmelâtı, hâsılı her türlü düşünce, söz, fiil ve davranışlarıyla Allah’ın birliğine, noksansız ve kusursuz olduğuna inandığını göstermesi, hükümlerine boyun eğmesi, amelinin imanına şâhitlik etmesi­dir.

Bu âyette haber verildiği üzere gökler, yerler, dağlar, taşlar, ağaçlar, kuşlar, hâsılı canlı cansız bütün varlıklar da hem dilleriyle hem de halleriyle Allah’ı tesbih ederler.

Dil ile tesbihlerine gelince, her şey kendi diliyle Hakk’ı tesbih eder fakat âyette belirtildiği gibi insanlar bunu anlayamazlar. Mahlukâtın hal diliyle tesbihlerini, tam olarak olmasa da, bir nebze anlamamız mümkündür. Âyetteki “ fakat siz anlayamazsınız ” ( İsrâ 17/44 ) buyrulması, onların kendilerine mahsus dilleriyle Cenâb-ı Hakk’ı tıpkı insanların kendilerine mahsus dil ve lisanlarıyla tesbih ettikleri gibi tesbih ettiklerine delalet eder. Nitekim biz, insan olduğumuz halde, bilmediğimiz yabancı dillerde yapılan konuşmaları da, yazılan eserleri de anlayamıyoruz. Halbuki o insanlar her şeyleriyle bizim aynımızdır; konuşurken çıkardıkları sesler, yaptıkları jest ve mimikler de bizimkine çok benzemektedir. Hayvanların da dilleri, konuşmaları, bağrışmaları vardır. Onların çıkardıkları seslerden de bazı şeyleri anlamak mümkün olabilir. Fakat bitkilere ve cansızlara geldiğimizde onların dillerinden bir şey anlamamız iyice zorlaşmaktadır. Fakat kendilerine özgü dillerinin olduğunda ve o dillerle Yaratan’larını tesbih ettiklerinde şüphe yoktur. Nitekim bir kısım âyet-i kerîmeler, Peygamberimiz ( s.a.s. ) ve sahâbeden gelen bazı bilgiler, bilmediğimiz bu âleme işaretlerde bulunmakta, küçük de olsa bir pencere açmaktadır:

Cenâb-ı Hak, dağların ve kuşların Hz. Dâvûd’la birlikte tesbih etmeleri hakkında şöyle buyurur:

“ Biz, dağları Dâvûd’un emrine verdik de, akşam sabah onunla birlikte Allah’ın sınırsız kudret ve yüceliğini tesbih ederlerdi. Etrafında toplanan kuşları da. Hepsi birden tesbih, dua ve yakarışlarla Allah’a yönelir, O’nun iradesine boyun eğerlerdi. ” ( Sād 38/18-19 )

“ Taşlardan öylesi de var ki, Allah korkusundan yuvarlanır, düşer. ” ( Bakara 2/74 )

Abdullah b. Mesûd ( r.a. ) diyor ki: “ Biz Allah Resûlü ( s.a.s. )’in yanında o hale gelmiştik ki, boğazımızdan geçen lokmaların tesbihini işitirdik. ” ( Buhârî, Menâkıb 25; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 460 )

Fahr-i Kâinat ( s.a.s. )’in İslâm’ı tebliğ ettiği ilk yıllarda bir bedevi gelerek:

“ – Senin Allah Resûlü olduğunun delîli nedir? ” dedi. Resûl-i Ekrem ( s.a.s. ):

“ – Hurma ağacından şu salkımı çağırayım. O benim Allah’ın elçisi olduğuma şehâdet edecektir! ” dedi ve onu çağırdı. Salkım ağaçtan inmeye başlayıp Resûlullah ( s.a.s. )’in yanına düştü:

“ – Selam senin üzerine olsun ey Allah’ın Rasûlü ” dedi. Sonra Efendimiz ona:

“ – Haydi yerine dön! ” diye emredince salkım, döndü ve eski yerine kaynadı. Bedevi bu manzara karşısında derhal müslüman oldu. ( Tirmizî, Menakıb 6 )

Resûlullah ( s.a.s. ) şöyle buyurmuştur:

“ Mekke’de bir taş biliyorum. Ben peygamber olarak gönderilmeden önce o bana selam veriyordu. Şu anda dahi ben o taşı tanırım. ” ( Müslim, Fedâil 2; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 89 )

Hazret-i Ali ( r.a. ) da şöyle anlatır:

“ Peygamber Efendimiz’le birlikte Mekke’de idim. Beraberce Mekke’nin bâzı yerlerine gittik. Dağların ve ağaçların arasından geçiyorduk. Resûlullah ( s.a.s. )’in karşılaştığı bütün dağlar ve ağaçlar: «es-Selâmü aleyke yâ Resûlallah!» diyordu ” ( Tirmizî, Menâkıb 6/3626 )

Bu bilgiler, canlı cansız bütün varlıkların Allah’ı zikretmekte ve O’nu tesbih etmekte olduklarını açıkça ortaya koymaktadır.

Hal dilleriyle tesbihe gelince, mâhiyetini tam olarak idrak edemesek de bunda anlaşılmayacak bir durum yoktur. Kâinatta zerreden küreye ne kadar varlık varsa hepsinin Allah Teâlâ’nın koyduğu kevnî kanunlara tâbi olduğunda, boyun eğip itaat ettiğinde şüphe yoktur. Cansız saydığımız eşyada bile, kısıtlı duygularımızla hissedemediğimiz ve ölçülerini Allah’ın belirlediği bir hareketlilik vardır. Atomun çekirdeği etrafındaki elektronlar, akıllara durgunluk verecek bir hızla dönmektedir. Mesela hidrojen atomunun elektronunun, çekirdeği etrafında saniyede 2000 kilometre hızla döndüğü bilinmektedir. Yine astronomi âlimlerinin hesaplarına göre güneş de yörüngesinde, saatte 720.000 kilometrelik muazzam bir hızla hareket etmektedir. Şüphesiz ilmî keşifler ilerledikçe insanoğlunun kâinatın sırları hakkındaki bilgileri de gelişecektir. Nitekim genetikçilerin çözmeye çalış­tıkları genlerin şifresi de bir çeşit dildir. Ayrıca bu çalışmalar ilerledikçe kâinatın sırlarla dolu olduğu, bilinenlere göre bilinmeyenlerin ne kadar çok olduğu ortaya çıkacaktır. İşte kâinattaki bu ince ve hassas nizam Yaratıcısının varlığına ve birliğine şâhitlik eder; O’nun kuvvet, kudret, ilim ve hikmetini haber verir. Kâl diliyle, hâl diliyle hiç ara vermeden Yüce Allah’ı tesbih eder, zikreder. Bununla birlikte Allah Halîm’dir; kullarının gafletleri, anlayışsızlıkları, günah ve isyanları karşısında sabreder, onları cezalandırmakta acele etmez. Tevbe etmeleri için fırsat tanır. Gafûr’dur; günahlarından tevbe edip kendine yönelen kullarını bağışlar.

Gerçeğin ölçüsü şüphesiz Kur’ân-ı Kerîm’dir. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu o belirler. Ancak:


Ömer Çelik Tefsiri
İsra suresi Diyanet

İsra'den 44 Ayeti'ni dinle


İsra suresi 44 ayeti anlamı - okunuşu

Yedi gök, yer ve bunlar içinde bulunan herkes Allah’ı tesbih eder. O’nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur, fakat siz onların tesbihini anlayamazsınız. Şüphesiz ki O, ceza vermekte hiç acele etmeyen ve çok bağışlayandır.


Mokhtasar tefsiri

Gökler Allah`ı tespih eder. Yer Allah`ı tespih eder. Göklerde ve yerde bulunan yaratılmışların hepsi yüce Allah`ı tespih ederler. Hiçbir varlık yoktur ki Allah`ı övgüyle beraber tenzih etmiş olmasın. Fakat siz onların tespihlerinin keyfiyetini anlayamazsınız. Şüphesiz sizler ancak sizin lisanınızla tespih edenin tespihini anlarsınız. Muhakkak ki Allah -Subhânehu ve Teâlâ- Halîm`dir. (Günahkârları) cezalandırmada acele etmez, kendisine tövbe edenleri çok bağışlayıcıdır.


Ali Fikri Yavuz

Yedi gök ve yer, bir de bunlar içinde bulunanlar (insan, cin ve melekler) Allah’ı tesbîh ederler. Hiçbir varlık yoktur ki, O’nu hamd ile tesbîh etmesin. Fakat siz, onların tesbihini (dillerini bilmediğinizden) anlamazsınız. O gerçekten Halîm’dir, Gafûr’dur


İngilizce - Sahih International


The seven heavens and the earth and whatever is in them exalt Him. And there is not a thing except that it exalts [Allah] by His praise, but you do not understand their [way of] exalting. Indeed, He is ever Forbearing and Forgiving.

İsra suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Yedi gök ve yerle onlarda ne varsa hepsi, onu noksan sıfatlardan tenzih eder ve hiçbir şey yoktur ki ona hamdederek onu noksan sıfatlardan tenzih etmesin, yalnız siz, onların tesbih edişlerini anlayamazsınız. Şüphe yok ki o, azap etmede acele etmez, halimdir ve suçları örter.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


Yeddi göy, yer və onlarda olanlar (bütün məxluqat) Allahı təqdis edir. Elə bir şey yoxdur ki, Allaha tə’rif deyib Ona şükür etməsin, lakin siz onların (dillərini bilmədiyiniz üçün) təqdisini anlamazsınız. (Allah) həqiqətən, həlimdir, bağışlayandır!


Kuran Araştırmaları Vakfı


Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan herkes O'nu tesbih eder. O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ne var ki siz, onların tesbihini anlamazsınız. O, halimdir, bağışlayıcıdır.

İsra suresi (Al-Isra) 44 ayeti arapça okunuşu

﴿تُسَبِّحُ لَهُ السَّمَاوَاتُ السَّبْعُ وَالْأَرْضُ وَمَن فِيهِنَّ ۚ وَإِن مِّن شَيْءٍ إِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ وَلَٰكِن لَّا تَفْقَهُونَ تَسْبِيحَهُمْ ۗ إِنَّهُ كَانَ حَلِيمًا غَفُورًا
[ الإسراء: 44]

tüsebbihu lehüs semavatüs sebu vel'ardu vemen fihinn veim min şey'in illa yüsebbihu bihamdihi velakil la tefkahune tesbihahüm innehu kane halimen gafura

تسبح له السموات السبع والأرض ومن فيهن وإن من شيء إلا يسبح بحمده ولكن لا تفقهون تسبيحهم إنه كان حليما غفورا

سورة: الإسراء - آية: ( 44 )  - جزء: ( 15 )  -  صفحة: ( 286 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. Mahrem yerini koruyan Meryem'e ruhumuzdan üflemiş, onu ve oğlunu, alemler için bir mucize kılmıştık.
  2. And olsun ki, peygamber kullarımıza söz vermişizdir.
  3. Doğrusu, onları denemek üzere dişi deveyi gönderen Biziz. Salih'e şöyle demiştik: "Onları gözetle ve sabret;
  4. "Bana inanmazsanız, başımdan çekilin."
  5. Firavun: "Ben size izin vermeden mi O'na inandınız? Doğrusu bu, halkı şehirden çıkarmak için düzdüğünüz
  6. Ama inkarcılar, dirilmekten şüphededirler, bunu eğlenceye alırlar.
  7. Allah: "Ey İblis! Secde edenlerle beraber olmaktan seni alıkoyan nedir?" dedi.
  8. Allah gökleri gördüğünüz gibi direksiz yaratmış, sizi sallar diye yeryüzüne sabit dağlar koymuş; orada her
  9. Vadide kayaları kesip yontan Semud milletine, memleketlerde aşırı giden, oralarda bozgunculuğu artıran, sarsılmaz bir saltanat
  10. Ey İnananlar! Faizi kat kat alarak yemeyin. Allah'tan sakının ki başarıya erişesiniz.

türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah İsra indirin:

İsra Suresi mp3 : İsra suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
İsra Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
İsra Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
İsra Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
İsra Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
İsra Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
İsra Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
İsra Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
İsra Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
İsra Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
İsra Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
İsra Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
İsra Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
İsra Suresi Al Hosary
Al Hosary
İsra Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
İsra Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Friday, October 18, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler