Maide suresi 45. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Maide suresi 45 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Maide suresi - Al-Maidah aya 45 (The Table).
  
   

﴿وَكَتَبْنَا عَلَيْهِمْ ف۪يهَٓا اَنَّ النَّفْسَ بِالنَّفْسِۙ وَالْعَيْنَ بِالْعَيْنِ وَالْاَنْفَ بِالْاَنْفِ وَالْاُذُنَ بِالْاُذُنِ وَالسِّنَّ بِالسِّنِّۙ وَالْجُرُوحَ قِصَاصٌۜ فَمَنْ تَصَدَّقَ بِه۪ فَهُوَ كَفَّارَةٌ لَهُۜ وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ ﴾ [المائدة: 45]

ayet arapça & türkçe okunuşu

Veketebnâ ‘aleyhim fîhâ enne-nnefse bi-nnefsi vel’ayne bil’ayni vel-enfe bil-enfi velużune bilużuni ve-ssinne bi-ssinni velcurûha kisâs(un)(c) femen tesaddeka bihi fehuve keffâratun leh(u)(c) vemen lem yahkum bimâ enzela(A)llâhu feulâ-ike humu-zzâlimûn(e) [Maide: 45]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

Orada onlara cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe dişle ve yaralara karşılıklı ödeşme yazdık. Kim hakkından vazgeçerse bu, onun günahlarına keffaret olur. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar zalimlerdir. [Maide: 45]


Maide Suresi 45. ayet tefsiri

Bu âyet-i kerîme yahudilere öldürme ve yaralanma durumlarında kısasın farz kılındığını haber vermektedir. Sosyal statüsü ne olursa olsun Allah’ın hükmü karşısında bütün insanlar eşittir ve herhangi bir insana yapılan menfi müdahalenin mutlaka karşılığı verilmelidir. Bu sebeple öldüren öldürülmeli, çıkarılan göze karşılık göz çıkarılmalı, kesilen burna karşılık burun kesilmeli, koparılan kulağa karşılık kulak koparılmalı, kırılan dişe karşılık diş kırılmalı ve yaralanmalarda da misliyle yaralama yapılmalıdır. Ancak öldürülenin velisi veya zarara uğrayan kişinin kendisi, kısas yapılacak şahsı bağışlarsa, Allah Teâlâ bu vesileyle bağışlayan kişinin günahlarını affeder.

Bu hükümler Kur’ân-ı Kerîm’de genel olarak zikredildiğinden ve yürürlükten kaldırıldığına dair herhangi bir nas bulunmadığından müslümanlar için de geçerlidir.

شَرْعُ مَنْ قَبْلَنَا ( şer‘u men kablenâ ) denilen, Peygamber Efendimiz’den önceki ilâhî dinlerin hükümlerinin şimdiki müslümanları bağlayıcı olup olmadığı konusunda bir kısım değerlendirmeler yapılmıştır. Önceki peygamberler vasıtasıyla bildirilen hükümler üm­met-i Muhammed’e nispetle iki kısma ayrılır:

Birincisi; Kur’ân-ı Kerîm’de veya Peygamber Efendimiz’in sünnetinde yer almayanlar. Bunların müslümanlar için bağlayıcı olmadığı husu­sunda âlimlerin görüş birliği vardır.

İkincisi; Kur’ân-ı Kerîm’de veya Peygamber’in sünnetinde zikri geçen hükümler. Bunları da üçe ayırmak mümkündür:

  Müslümanlar açısından yürürlükten kaldırılmış olduğuna dair delil bulunan hükümler. Bunların da müslümanlar için geçerli olmadığı hususunda görüş birliği vardır. Meselâ En‘âm sûresinin 145-146. âyetlerinde söz konusu edilen tırnaklı hayvanların yahudilere haram kılınmasına dair hüküm böyledir.

  Müslümanlar hakkında da geçerli olduğuna dair delil bulunan hükümler. Bunlar müslümanlar için de bağlayıcıdır. Bakara sûresinin 183. âyetinde zikredilen oruç hükmü bu kısma misal teşkil eder.

  Kur’ân-ı Kerîm’de veya Peygamberimiz ( s.a.s. )’in beyânlarında kabul veya red yönünde bir işaret olmaksızın zikri geçen ve yürürlükten kaldırıldığına dair bir delil bulunmayan hükümler. Bunların müslümanlar bakı­mından bağlayıcı olup olmadığı İslâm âlimlerince tartışılmıştır; fakat çoğunluk bağlayıcı olduğu kanaatindedir. Açıklamakta olduğumuz âyet de bu son gruba girmektedir.

Hz. İsa ve İncil’e gelince:


Ömer Çelik Tefsiri
Maide suresi Diyanet

Maide'den 45 Ayeti'ni dinle


Maide suresi 45 ayeti anlamı - okunuşu

Biz Tevrat’ta onlara şunu farz kılmıştık: “Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş karşılıktır; yaralamalar da böyle kısas yapılacaktır.” Fakat kim kısas hakkını bağışlarsa bu, onun günahları için bir kefâret olur. Her kim de Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse, işte onlar zâlimlerin tâ kendileridir.


Mokhtasar tefsiri

Biz Tevrat`ta, Yahudilere kim bir nefsi haksız yere kasten öldürürse, o da ona karşılık öldürülür diyerek bu hükmü farz kıldık. Kim bir başkasının gözünü kasten çıkarırsa onun da gözü çıkarılır. Kim kasten bir başkasının burnunu keserse onun da burnu kesilir. Kim bir başkasının kulağını kasten kopartırsa onun da kulağı kopartılır. Kim bir başkasının dişini kasten sökerse, onun da dişi sökülür. Aynı şekilde yaralamalarda da kısas vardır ve cani/suçlu işlemiş olduğu suçun misliyle cezalandırılır. Bununla birlikte kim kısas hakkını bağışlarsa, bu kendi günahlarına, yapmış olduğu zulümlere ve zulmettiklerinin yerine bir kefaret olur. Kim kısas ile ilgili durumlarda ve diğer durumlarda Allah`ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte o Allah`ın koymuş olduğu sınırları aşıp terk etmiş olur.


Ali Fikri Yavuz

Tevrat’da İsraîloğulları üzerine şu farzı da yazdık: Cana can, göze göz, buruna-burun, kulağa-kulak, dişe-diş ve yaralar birbirine karşı kısastır. (Bunlardan bir suçu işleyen aynen karşılığı ile cezalandırılır). Fakat kim de bu hakkını sadaka olarak bağışlarsa, o, kendi günahına keffaret olur. Kim Allah’ın indirdiği hükümlerle hüküm vermezse işte onlar zalimlerdir


İngilizce - Sahih International


And We ordained for them therein a life for a life, an eye for an eye, a nose for a nose, an ear for an ear, a tooth for a tooth, and for wounds is legal retribution. But whoever gives [up his right as] charity, it is an expiation for him. And whoever does not judge by what Allah has revealed - then it is those who are the wrongdoers.

Maide suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Ve o kitapta onlara hükmettik ki cana karşılık can, göze karşılık göz, burna karşılık burun, kulağa karşılık kulak, dişe karşılık diş ve yaralara karşılık da yaralarla kısas var. Fakat kim bağışlar da hakkından geçerse bu, suçlarının yarlıganmasına sebep olur ve kimler, Allah'ın indirdiği hükme göre hüküm vermezlerse onlardır zalimlerin ta kendileri.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


Biz (Tövratda İsrail oğullarına) yazıb hökm etdik ki, canın qisası can, gözün qisası göz, burununku burun, qulağınkı qulaq, dişinki diş və yaralarınkı yaralardır. Lakin hər kəs (qisası) bağışlasa, bu onun üçün bir kəffarədir (Allah onun günahlarının üstünü örtüb bağışlar. Və ya zərərdidə qisası bağışlasa, bu, cani üçün bir kəffarədir. Haqq sahibi haqqından vaz keçib onu tələb etməsə, Allah da cinayətkarı cəzalandırmaz). Allahın nazil etdiyi (kitab və şəriət) ilə hökm etməyənlər, əlbəttə, zalimdirlər!


Kuran Araştırmaları Vakfı


Tevrat'ta onlara şöyle yazdık: Cana can, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş (karşılık ve cezadır). Yaralar da kısastır (Her yaralama misli ile cezalandırılır). Kim bunu (kısası) bağışlarsa kendisi için o keffaret olur. Kim Allah'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerdir.

Maide suresi (Al-Maidah) 45 ayeti arapça okunuşu

﴿وَكَتَبْنَا عَلَيْهِمْ فِيهَا أَنَّ النَّفْسَ بِالنَّفْسِ وَالْعَيْنَ بِالْعَيْنِ وَالْأَنفَ بِالْأَنفِ وَالْأُذُنَ بِالْأُذُنِ وَالسِّنَّ بِالسِّنِّ وَالْجُرُوحَ قِصَاصٌ ۚ فَمَن تَصَدَّقَ بِهِ فَهُوَ كَفَّارَةٌ لَّهُ ۚ وَمَن لَّمْ يَحْكُم بِمَا أَنزَلَ اللَّهُ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
[ المائدة: 45]

ve ketebna aleyhim fiha ennen nefse binnefsi velayne bilayni vel'enfe bil'enfi vel'üzüne bil'üzüni vessinne bissinni velcüruha kisas femen tesaddeka bihi fehüve keffaratül leh vemel lem yahküm bima enzelel lahü feülaike hümuz zalimun

وكتبنا عليهم فيها أن النفس بالنفس والعين بالعين والأنف بالأنف والأذن بالأذن والسن بالسن والجروح قصاص فمن تصدق به فهو كفارة له ومن لم يحكم بما أنـزل الله فأولئك هم الظالمون

سورة: المائدة - آية: ( 45 )  - جزء: ( 6 )  -  صفحة: ( 115 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. Doğrusu bu Kuran, İsrailoğullarına, ayrılığa düştükleri şeyin çoğunu anlatmaktadır.
  2. Onlar: "Bir şey yapacaksanız, şunu yakın da tanrılarınıza yardım edin" dediler.
  3. And olsun ki Firavun'a bütün delillerimizi gösterdik de yalan sayıp kabulden çekindi ve: "Ey Musa!
  4. Ebu Leheb'in elleri kurusun; kurudu da!
  5. Onlardan önce nice nesilleri yok ettik ki, onlar varlıkça ve gösterişçe bunlardan daha üstündüler.
  6. Musa da: "And olsun ki, bunları göklerin ve yerin Rabbinin açık belgeler olarak indirdiğini biliyorsun.
  7. Kullarıma Benim bağışlayan, merhamet eden olduğumu, azabımın can yakıcı bir azap olduğunu haber ver.
  8. Söyleyin, ektiklerinizi yerden bitirenler sizler misiniz, yoksa Biz mi bitiriyoruz?
  9. Yoksa gökleri ve yeri kendileri mi yarattılar? Hayır, Allah'a kesin olarak inanmıyorlar.
  10. Yanında bulunanlara: "İşitmiyor musunuz?" dedi.

türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Maide indirin:

Maide Suresi mp3 : Maide suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Maide Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
Maide Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
Maide Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
Maide Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
Maide Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
Maide Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
Maide Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
Maide Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
Maide Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
Maide Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
Maide Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
Maide Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
Maide Suresi Al Hosary
Al Hosary
Maide Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
Maide Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Wednesday, August 14, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler