Ankebut suresi 60. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Ankebut suresi 60 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Ankebut suresi - Al-Ankabut aya 60 (The Spider).
  
   

﴿وَكَاَيِّنْ مِنْ دَٓابَّةٍ لَا تَحْمِلُ رِزْقَهَاۗ اَللّٰهُ يَرْزُقُهَا وَاِيَّاكُمْۘ وَهُوَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُ ﴾ [العنكبوت: 60]

ayet arapça & türkçe okunuşu

Vekeeyyin min dâbbetin lâ tahmilu rizkaha(A)llâhu yerzukuhâ ve-iyyâkum(c) vehuve-ssemî’u-l’alîm(u) [Ankebut: 60]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

Nice canlılar vardır ki, rızıklarını kendileri elde edemezler. Sizin de onların da rızkını Allah verir. O, işitir ve bilir. [Ankebut: 60]


Ankebut Suresi 60. ayet tefsiri

İnsanın yaratılış gâyesi Allah’a kulluktur. Bunun için dünyaya gönderilmiştir. Ona vatan, can, mal ve diğer bütün imkânlar hep bu gâye uğrunda kullanmak üzere verilmiştir. Dolayısıyla bunlar gâye değil, Allah’a kulluk için birer vesiledir. Yüce Rabbimizin, yeryüzünün yeterince geniş olduğunu beyân ettikten sonra, yalnızca kendine kulluk yapılmasını emretmesi, bulunduğumuz yerde Allah’a kulluk zorlaştığı zaman hicret etmeye açık bir teşviktir. Âyet-i kerîme, o dönemde Mekke’de müşriklerin baskısı altında dinî vazifelerini yerine getirmede zorlanan müslümanlara Medine’ye veya müsait yerlere hicreti tavsiye etmektedir. Nitekim onlar önce Habeşistan’a, sonra da Medine’ye hicret etmişlerdir.  

Hicret söz konusu olunca insanın karşısına bazı engeller çıkabilir:

Birincisi; insan içinde doğduğu, büyüdüğü, havasıyla suyuyla hemhâl olduğu vatanını, yurdunu ve milletini terk etmekte zorlanabilir. Şunu bilmek gerekir ki, müslümanın gerçek vatanı, Allah’ın emirlerini yerine getirdiği ve Allah’ın yasaklarından uzak durduğu yerdir. Onun için aslolan vatan millet değil Allah’a kulluktur. Eğer belirli bir dönemde vatan, millet sevgisi ile Allah’a kulluk çatışırsa, gerçek bir mü’mine gereken vatan, millet sevgisini bir kenara bırakıp Allah’a ibâdeti seçmektir.

İkincisi; insan,  canına bir tehlikenin ârız olmasından ve keyfinin bozulmasından endişe edebilir. Bu hususta da endişeye ve korkuya gerek yoktur. Çünkü dünya hayatı fânidir ve her insan mutlaka ölecektir. O halde dünya hayatına ve dünya zevklerine fazla heves etmemek gerekir. Hiç kimse bu dünyaya ebedi yaşamak için gelmemiştir. Bu sebeple, asıl gayemiz hayatımızı kurtarmak, onu garanti altına almak değil, imanımızı nasıl koruyacağımızın ve Allah’a kulluğun gereklerini nasıl yerine getireceğimizin derdine düşmektir. Zira hepimiz ölecek, sonunda Allah’ın huzuruna dönecek ve orada dünyadaki tercihlerimize göre bir karşılık göreceğiz. İman edip sâlih ameller işleyenleri; Allah yolunda meşakkatlere sabredip, fani sevdâlara değil, yalnızca Allah’a güvenip dayananları orada çok güzel mükâfatlar beklemektedir.

Üçüncüsü; hicret edip yerini yurdunu terk eden insan, elindeki imkânlardan mahrum kalacağı için rızık endişesine kapılabilir. Bu endişeye de gerek yoktur. Çünkü karada, havada ve denizde gördüğümüz nice canlı, hayvan veya kuş kendi rızıklarını beraberlerinde taşımazlar. Onları Allah rızıklandırır; nereye gitseler, Allah’ın lütfuyla rızıklarını bulurlar. Bu sebeple, imanımız ve kulluğumuz uğrunda yurtlarımızdan ayrılmak zorunda kaldığımızda yiyecek bir şey bulamamak gibi bir endişe yersizdir. Böyle kuruntularla cesaretimizi zedelemeye gerek yoktur. Çünkü Allah, sayısız canlıya rızkını verdiği gibi, aynı kaynaktan bizi de rızıklandıracaktır. Bu hususta mühim olan Allah’a tam olarak güvenip dayanmaktır.

Nitekim Resûlullah ( s.a.s. ) şöyle buyurur:

“ Eğer siz Allah’a gereği gibi güvenip dayansaydınız, Allah, kuşları doyurduğu gibi sizi de rızıklandırırdı. Kuşlar sabahları kursakları boş olarak çıktıkları hâlde akşam doymuş olarak dönerler. ” ( Tirmizî, Zühd 33; İbn Mâce, Zühd 14 )

Hz. Mevlânâ, rızık konusunda yersiz endişelere düşmenin gereksizliğini şöyle bir misalle anlatır:

“ Ansızın bir arslan geldi, adamın birini kaptı, ormana çekti götürdü. O adam, ormana doğru çekilip götürülürken ne düşündü ise, ey din üstadı, sen de onu düşün. Kazâ ve kader arslanı bizi ölüm ormanına doğru çekip götürüyor. Halbuki canımız dünya işleri ile, sanatla oyalanmaktadır. Nitekim halk da, boğazına kadar acı suyun içine batmış gibi yoksulluktan ödü kopar. İnsanlar yoksulluktan, fakirlikten korkacakları yerde, o yoksulluğu yaratandan, yâni Allah’tan korksalardı, çekinselerdi, onlara yer yüzünde defineler, hazîneler belirirdi. ” ( Mevlânâ, Mesnevî, 2202-2206. beyitler )

Aslında Rezzâk-ı Mutlak’ın, bütün varlıkları yaratan ve rızıklandıranın Allah Teâlâ olduğunu, O’na kul olmayı kibirlerine yediremeyen inkârcılar bile kabullenmektedirler:


Ömer Çelik Tefsiri
Ankebut suresi Diyanet

Ankebut'den 60 Ayeti'ni dinle


Ankebut suresi 60 ayeti anlamı - okunuşu

Nice canlılar var ki, hayatları için gerekli olan rızkı yanlarında taşıyamaz. Onların da sizin de rızkınızı veren Allah’tır. O, her şeyi hakkiyle işiten, her şeyi hakkiyle bilendir.


Mokhtasar tefsiri

Tüm canlılar -sayıları çok olmalarına rağmen- rızık toplamaya ve onu taşımaya güç yetiremezler. Sizi de, onları da rızıklandıran sadece Yüce Allah`tır. Açlıktan korkup hicret etmeyi terk etme hususunda bir mazeretiniz yoktur. O, söylediklerinizi hakkıyla işiten ve niyetlerinizi ve yaptıklarınızı hakkıyla bilendir. Bu hususlar hakkında hiçbir şey O`na gizli kalmaz. Buna göre size karşılığını verecektir.


Ali Fikri Yavuz

Ne kadar canlı hayvanlar vardır ki, (za’fiyetlerinden dolayı) rızkını taşıyamıyor, toplayamıyor; Allah onlara da rızık veriyor, (hicret ettiğiniz takdirde rızık darlığı çekmekten korkan) size de... O, Semî’dir= (bize kim rızık verecek, sözünüzü) kemaliyle işiticidir, Alîm’dir= (rızıklarınızın nereden olacağını) tamamiyle bilendir


İngilizce - Sahih International


And how many a creature carries not its [own] provision. Allah provides for it and for you. And He is the Hearing, the Knowing.

Ankebut suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Ve nice mahluk vardır ki rızıklarını kendileri bulup götürmezler; onları da Allah rızıklandırır; sizi de ve odur duyan, bilen.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


(Yer üzündə zəiflikləri ucbatından) ruzisini daşıya (əldə edə) bilməyən neçə-neçə canlılar vardır. Onların da, sizin də ruzinizi Allah verir. O, (hər şeyi) eşidəndir, biləndir. (Sizə dininizə görə bir məşəqqət üz verdiyi zaman məişət çətinliklərindən qorxub başqa ölkələrə hicrət etməkdən çəkinməyin. Allah orada da ruzinizi verəcəkdir. O sizi heç vaxt darda qoymaz!)


Kuran Araştırmaları Vakfı


Nice canlı var ki, rızkını (yanında) taşımıyor. Onlara da size de rızık veren Allah'tır. O, her şeyi işitir ve bilir.

Ankebut suresi (Al-Ankabut) 60 ayeti arapça okunuşu

﴿وَكَأَيِّن مِّن دَابَّةٍ لَّا تَحْمِلُ رِزْقَهَا اللَّهُ يَرْزُقُهَا وَإِيَّاكُمْ ۚ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
[ العنكبوت: 60]

vekeeyyim min dabbetil la tahmilü rizkaha allahü yerzükuha veiyyaküm vehüves semiul alim

وكأين من دابة لا تحمل رزقها الله يرزقها وإياكم وهو السميع العليم

سورة: العنكبوت - آية: ( 60 )  - جزء: ( 21 )  -  صفحة: ( 403 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. İşte onlar, temelli kalacakları Firdevs cennetine varis olanlardır.
  2. Şüphesiz siz can yakıcı azabı tadacaksınız.
  3. Yüzleri ağaranlar ise Allah'ın rahmetindedirler. Onlar orada temellidirler.
  4. O yüksek katların ne olduğunu sen bilir misin?
  5. Ey İnananlar! Ölüm birinize geldiği zaman vasiyet ederken içinizden iki adil kimseyi; şayet yolculukta olup
  6. Onlara, dünya hayatı misalinin tıpkı şöyle olduğunu anlat: Gökten indirdiğimiz su ile yeryüzünde yetişen bitkiler
  7. Şüphesiz Kuran Alemlerin Rabbinin indirmesidir.
  8. Sonrakilerin beni güzel şekilde anmalarını sağla. Beni nimet cennetine varis olanlardan kıl. Babamı da bağışla,
  9. "Değneğini at!" Musa, değneğinin yılan gibi hareketler yaptığını görünce, arkasına bakmadan dönüp kaçtı. "Ey Musa!
  10. İçlerinden bir takımı: "Ey Medineliler! Tutunacak yeriniz yok, geri dönün" demişti. İçlerinden bir topluluk da

türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Ankebut indirin:

Ankebut Suresi mp3 : Ankebut suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ankebut Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
Ankebut Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
Ankebut Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
Ankebut Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
Ankebut Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
Ankebut Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
Ankebut Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
Ankebut Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
Ankebut Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
Ankebut Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
Ankebut Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
Ankebut Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
Ankebut Suresi Al Hosary
Al Hosary
Ankebut Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
Ankebut Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Sunday, December 22, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler