Kehf suresi 97. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿فَمَا اسْطَاعُٓوا اَنْ يَظْهَرُوهُ وَمَا اسْتَطَاعُوا لَهُ نَقْبًا ﴾ [الكهف: 97]
ayet arapça & türkçe okunuşuFemâ-stâ’û en yazherûhu vemâ-stetâ’û lehu nakbâ(n) [Kehf: 97]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Artık Yecüc ve Mecüc onu ne aşabildiler ve ne de delip geçebildiler. [Kehf: 97]
Kehf Suresi 97. ayet tefsiri
O kavim, kendilerini Ye’cûc ve Me’cûc belâsından kurtaracak bir set yapması karşılığında Zülkarneyn’e, istediği takdirde bir çeşit vergi vermeyi bile teklif ettiler. Fakat Zülkarneyn ( a.s. ), Allah Teâlâ’nın kendine lütfettiği mâlî kuvvet ve diğer vasıtaların yeterli derecede olduğunu, dolayısıyla onlardan alacağı vergiye ihtiyacı bulunmadığını bildirdi. Bir mânada, idâreci olarak düşmanların saldırılarından onları korumanın kendisinin bir vazifesi olduğunu, bu sebeple onlardan bu gaye ile fazla bir vergi almasının doğru olmayacağını söyledi. Allah’ın kendine verdiği hazinelerin bunu yaptırmaya yeteceğini, fakat sadece iş gücü olarak kendisine yardım etmelerinin gerekeceğini bildirdi.
Onlardan büyük demir kütleleri getirmelerini istedi. Onlar da getirdiler. Bunları iki dağın veya iki tepenin arasına, tepelerle aynı seviyeye gelinceye kadar doldurdu. Karşılıklı iki uç arasını düzeltince bu demir kütlelerini körüklemelerini söyledi. Körüklediler ve o dev demir yığını tam bir kor ateş haline geldi. Bunların üzerine de erimiş bakır döktü. Böylece son derece sağlam bir set yapılmış oldu. Öyle ki Ye’cûc ve Me’cûc bir daha onu ne aşabildiler, ne de delip geçmeye güç yetirebildiler. Fakat bu set bu haliyle sonsuza dek sürecek değildir. Allah’ın dilediği kadar sağlam kalacak ve O’nun vaadi geldiğinde paramparça olacaktır. O zaman dünyadaki hiçbir güç onu koruyup, muhafaza edemeyecektir.
“ Allah’ın va‘di ”yle iki şey kastedilmiş olabilir:
› Dünyada insan hayatı devam ederken bu seddin yıkılacağı belli bir zaman,
› Her şeyin yıkılıp yok edileceği kıyamet vakti. Nitekim bu mânaya işareten âyet-i kerîmede: “ Nihayet bir zaman gelecek, Ye’cûc ve Me’cûc’un seddi açılacak, her tepeden yığın yığın akın etmeye başlayacaklar ” ( Enbiyâ 21/96 ) buyrulur. Bir gün gelecek bu âyetin sırrı belirip Ye’cûc ve Me’cûc çıkacak, yeryüzünün düzeni bozulacak, sonra kıyâmet kopacaktır.
Resûlullah ( s.a.s. ) şöyle buyurur:
“ Ye’cûc ve Me’cûc, Zülkarneyn’in yaptığı seddi her gün oyarlar. Tam delecekleri sırada başlarında bulunan reis:
«–Bırakın artık, delme işini yarın yaparsınız» der. Onlar bırakıp gidince Allah seddi daha sağlam bir şekilde eski hâline getirir. Böylece günler geçer, kendilerine takdir edilen müddet dolar ve onların insanlara musâllat olmalarının murâd edildiği vakit gelir. O zaman başlarındaki reis:
«–Haydi dönün! Yarın inşallah seddi deleceksiniz» der -ve ilk defa inşallah tâbirini kullanır-. ”
Allah Resûlü ( s.a.s. ) devamla şöyle buyurdu:
“ O gün dönüp giderler. Ertesi gün geldikleri vakit seddi ne hâlde bırakmışlarsa öyle bulurlar ve o günkü çalışma sonunda delerler. Açılan delikten insanların üzerine boşanırlar. Önlerine çıkan suları içip kuruturlar. İnsanlar onlardan korkup kaçar. Ye’cûc ve Me’cûc göğe bir ok atar. Bu ok kana bulanmış olarak kendilerine geri döner. Bunun üzerine şöyle derler:
«−Yeryüzünde olanları ezim ezim ezdik, gökte olanları da alçaltıp alt ettik...»
Allah onları enselerinden yakalayacak bir kurtçuk gönderir. Bu kurt, onları toptan helâk edip, herbirini parçalanmış hâlde yere serer. Muhammed’in nefsini elinde tutan Zât’a yemin ederim ki, yeryüzünde bütün hayvanlar onların etinden yiyerek canlanır, sütlenir ve semirir. ” ( Tirmizî, Tefsir 18/6; İbn Mâce, Fiten 33/4080 )
Fahr-i Kâinat ( s.a.s. ), yine ümmetini bütün fitnelere karşı, özellikle de Ye’cûc ve Me’cûc belâsına karşı îkâz etmiştir. Zeyneb bint-i Cahş ( r.a. ) şöyle anlatıyor:
“ Resûlullah ( s.a.s. ), bir gün korkulu bir vaziyette odaya girdi. Şöyle diyordu:
«Lâ ilâhe illâllâh, yaklaşan bir belâdan dolayı Arab’ın vay hâline! ” Baş parmağı ile şehâdet parmağını halka yaparak gösterdi ve: “ Bugün Ye’cûc ve Me’cûc’ün seddinden şöyle bir gedik açıldı» dedi. Ben:
«–Ey Allah’ın Rasûlü, yâni içimizde sâlih kimseler olduğu hâlde toptan helâk mi olacağız?» dedim.
«–Evet, fenâlıklar artarsa öyle olur!» buyurdu. ” ( Buhârî, Enbiyâ 7; Müslim, Fiten, 1/2880 )
Hadîs-i şerîfte, “ Yaklaşan bir belâdan dolayı Arab’ın vay hâline! ” buyrularak “ Arab ” isminin zikredilip diğer milletlerin isimlerinin zikredilmemesinin hikmeti, o gün için müslümanların hemen hemen tamâmını Araplar’ın teşkîl etmesi gerçeğidir. Bu bakımdan buradaki ifade, bütün toplulukları içine almaktadır.
Şimdi de hem Ye’cûc ve Me’cûc’un, hem diğer kâfirlerin kıyâmet günündeki hallerinden bir takım manzaralar sunulmaktadır:
Ömer Çelik Tefsiri
Kehf suresi 97 ayeti anlamı - okunuşu
Artık Ye’cûc ve Me’cûc ne seddi aşabildiler, ne de onda bir delik açabildiler.
Mokhtasar tefsiri
Ye’cûc ve Me’cûc, yüksekliğinden dolayı onu aşmaya güç yetiremedi. Sertliğinden dolayı da alt taraftan onu delmeye güç yetiremediler.
Ali Fikri Yavuz
Artık onu (seddi), ne aşabildiler, ne de delebildiler
İngilizce - Sahih International
So Gog and Magog were unable to pass over it, nor were they able [to effect] in it any penetration.
Kehf suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Artık bu seti aşmaya da güçleri yetmez, delmiye de güçleri yetmez.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
(Yə’cuc–Mə’cuc tayfaları) artıq nə (səddi) aşa bildilər, nə də onu dəlib keçə bildilər.
Kuran Araştırmaları Vakfı
Bu sebeple onu ne aşmaya muktedir oldular ne de onu delebildiler.
Kehf suresi (Al-Kahf) 97 ayeti arapça okunuşu
﴿فَمَا اسْطَاعُوا أَن يَظْهَرُوهُ وَمَا اسْتَطَاعُوا لَهُ نَقْبًا﴾
[ الكهف: 97]
English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- İşte, Allah'ın lanetlediği, sağır kıldığı ve gözlerini kör ettiği bunlardır.
- Göklerde ve yerde, her ikisi arasında ve toprağın altında bulunanlar O'nundur.
- Allah'ın dünya ve ahirette size lütuf ve merhameti olmasaydı, o kötü sözü yaymanızdan ötürü büyük
- İnanmışlara de ki: Allah'ın bir milleti yaptıklarına karşılık cezalandıracağı günlerin geleceğini ummayanları şimdilik bağışlasınlar.
- And olsun ki Musa'ya: "Kullarımı geceleyin yürüt, denizde onlara kuru bir yol aç, batmaktan ve
- De ki: "Biliyorsanız söyleyin, yer ve onda bulunanlar kimindir?"
- Bu, Rabbinin kulu Zekeriya'ya olan rahmetini anmadır.
- Ey kişi! Rabbinin hangi nimetinden şüpheye düşersin?
- Allah sizin tevbenizi kabul etmek ister, şehvetlerine uyanlar ise sizin büyük bir sapıklığa girmenizi isterler.
- Allah inananlardan, ağaç altında sana baş eğerek el verirlerken, and olsun ki hoşnut olmuştur. Gönüllerinde
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Kehf indirin:
Kehf Suresi mp3 : Kehf suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler