Nisa suresi 97. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Nisa suresi 97 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Nisa suresi - An-Nisa aya 97 (The Women).
  
   

﴿اِنَّ الَّذ۪ينَ تَوَفّٰيهُمُ الْمَلٰٓئِكَةُ ظَالِم۪ٓي اَنْفُسِهِمْ قَالُوا ف۪يمَ كُنْتُمْۜ قَالُوا كُنَّا مُسْتَضْعَف۪ينَ فِي الْاَرْضِۜ قَالُٓوا اَلَمْ تَكُنْ اَرْضُ اللّٰهِ وَاسِعَةً فَتُهَاجِرُوا ف۪يهَاۜ فَاُو۬لٰٓئِكَ مَأْوٰيهُمْ جَهَنَّمُۜ وَسَٓاءَتْ مَص۪يرًاۙ ﴾ [النساء: 97]

ayet arapça & türkçe okunuşu

İnne-lleżîne teveffâhumu-lmelâ-iketu zâlimî enfusihim kâlû fîme kuntum(s) kâlû kunnâ mustad’afîne fî-l-ard(i)(c) kâlû elem tekun ardu(A)llâhi vâsi’aten fetuhâcirû fîhâ(c) feulâ-ike me/vâhum cehennem(u)(s) vesâet masîrâ(n) [Nisa: 97]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

Kendilerine yazık edenlerin melekler canlarını aldıkları zaman onlara: "Ne yaptınız bakalım?" deyince, "Biz yeryüzünde zavallı kimselerdik" diyecekler, melekler de: "Allah'ın arzı geniş değil miydi? Hicret etseydiniz ya!" cevabını verecekler. Onlarınvaracakları yer cehennemdir. Orası ne kötü dönülecek yerdir! [Nisa: 97]


Nisa Suresi 97. ayet tefsiri

“ Kendilerine yazık ederken öldürülen ” kimselerden maksat, hicret emri geldikten sonra imkânları bulunduğu halde Peygamberimiz ve ashâbıyla beraber Mekke’den Medine’ye[ 1 ] hicret etmeyen, Mekke’de müşrikler arasında yaşamaya devam eden, bu sebeple ya tekrar küfre dönen veya dinlerini tehlikeye atanlardır. Nitekim Abdullah b. Abbas ( r.a. ) âyetin iniş sebebiyle alakalı olarak şu rivayette bulunmuştur:

“ Müslüman­lardan bir grup insan müşriklerle beraber bulunuyor, savaşlarda da Resûlullah’a karşı müşriklerin sayısını arttırmış oluyorlardı. Bu arada atılan oklardan ve salla­nan kılıçlardan isabet alıp yaralanıyor veya ölüyorlardı. Bunun üzerine bu âyet-i kerîme nâzil oldu. ( Buhârî, Tefsir 4/19 )

Dolayısıyla onlara düşen vazife, din ve inançlarının gereğini rahat bir şekilde yerine getirmelerine mâni olan, hatta tam aksi istikâmette davranmaya zorlayan müşrikleri bir an önce terk edip, müslümanların arasına katılmak ve onlarla beraber yaşamaktır.

Âyette aciz bırakılmış, gerçekten zayıf kimseler ” diye tercüme ettiğimiz اَلْمُسْتَضْعَفُونَ ( müstad‘afûn ) kelimesi, içinde yaşadıkları hâkim topluluk tarafından ezilen, önem verilmeyen, isteklerine kulak asılmayan, haklarını savunma ve alma bakımından güçleri yeterli olmayan aciz kimseleri ifade eder. Kur’an’ın yaklaşımına göre müstad‘af olmak, makbul bir durum değildir. Mü’mine yakışan zillet değil izzettir; mahkum değil hâkim olmaktır. Bu sebeple öncelikle böyle zelîl bir duruma düşmemek gerekir. Başa geldiği takdirde ise en kısa zamanda bir yolunu bulup bu zelîl durumdan kurtulmak icap eder. Zira meleklerin, canlarını aldıkları sırada onların zayıf kimseler oldukları yönündeki mazeretlerini makul karşılamayıp, “ Allah’ın arzı geniş değil miydi, orada uygun bir yere hicret etseydiniz ya ” ( Nisâ 4/97 ) demeleri buna teşvik etmektedir. İşte bulundukları yerde din ve inançlarının gereği olan vazifelerini yerine getirmelerine mâni olan bir zulüm ve hâkimiyet altından çıkmak ve az veya çok daha müsait bir tarafa göç edebilmek imkânına sahip oldukları, dolayısıyla tam anlamıyla aciz ve zayıf olmadıkları halde, kendilerini tamâmen zayıf addedip yerlerinden kımıldamayanlar, bu şekilde yapabilecekleri vazifelerini terk ederek küfür ve zulme yardımcı olmuş olacaklarından bunların varacakları yer cehennemdir. Cehennem ise pek fenâ bir dönüş yeridir.

Âyet-i kerîme her ne kadar Mekke’de kalan müslümanlar hakkında inmiş olsa da hükmü genel olup, bu durumda olan herkesi içine almaktadır.

Gerçekten aciz, güçsüz ve çaresizlere gelince:

[ 1 ] Âyet-i kerîmede geçen اَرْضُ اللّٰهِ ( ardullah ), bir görüşe göre Medine-i Münevvere olup Allah’ın dünyada kendine nisbet ederek şereflendirdiği tek şehirdir. Medine-i Münevvere’nin doksan kadar ismi vardır. Onlardan biri de Ardullah’dır. Yalnız bu görüş, âyetin mânasının umûmî oluşuna mâni değildir. Dünyanın herhangi bir yerinde baskı görüp dinini yaşayamayan bir müslüman, dinini kolaylıkla yaşayabileceği müsait bir yere hicret edebilir. Hicret edeceği o yer de “ ardullâh ”tır.

 


Ömer Çelik Tefsiri
Nisa suresi Diyanet

Nisa'den 97 Ayeti'ni dinle


Nisa suresi 97 ayeti anlamı - okunuşu

Melekler, dininin emirlerini yerine getirmeyerek kendilerine yazık ederken canlarını aldıkları kimselere: “Sizler ne işle meşguldünüz?” diye sorarlar. Onlar: “Biz düşman yurdunda dinimizi yaşamaktan âciz bırakılmış, gerçekten zayıf kimselerdik” derler. Melekler de onlara: “Allah’ın arzı geniş değil miydi? Orada uygun bir yere hicret etseydiniz ya!” derler. Onların varacağı yer cehennemdir. Orası, son durak olarak ne fenâ bir yerdir.


Mokhtasar tefsiri

Melekler, küfür diyarından İslam beldesine hicret etmeyi terk ederek kendilerine zulmeden kimselerin canlarını alıp ruhlarını kabzederken onları kınayarak şöyle derler: "Sizler ne işte idiniz? Hangi özelliğinizle müşriklerden ayırt ediliyordunuz?" Onlar da mazeret sunarak şöyle cevap verirler: "Bizler kendimizi savunabilecek bir güç ve kuvveti olmayan zayıf kimselerdik." Bunun üzerine melekler onları azarlayarak şöyle derler: "Allah’ın beldeleri çok geniş değil miydi? Oralara gitseydiniz de, dininizle ve canınızla küçük düşürülmekten ve kahredilmekten güvende olsaydınız ya!" İşte o hicret etmeyenlerin yerleşip karar kılacakları varış yeri cehennemdir. Onlar için ne kötü bir dönüş yeri ve sığınaktır.


Ali Fikri Yavuz

(Mekke’den hicret vâcib olduğu zaman oradan hicret etmeyip küfür diyarında kalıp) nefislerine zulmettikleri halde, meleklerin, canlarını aldığı kimselere (azarlama kasdı ile) melekler şöyle derler: “- Ne işte idiniz?” Onlar: “- Biz Mekke’de zayıf kimselerdendik, hicret etmekten acizdik.” derler. Melekler de: “-Allah’ın arzı geniş değil mi idi? Siz de oraya hicret edeydiniz ya!” derler. İşte onların yeri cehennemdir. O, ne kötü bir dönüş yeridir


İngilizce - Sahih International


Indeed, those whom the angels take [in death] while wronging themselves - [the angels] will say, "In what [condition] were you?" They will say, "We were oppressed in the land." The angels will say, "Was not the earth of Allah spacious [enough] for you to emigrate therein?" For those, their refuge is Hell - and evil it is as a destination.

Nisa suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Melekler, nefislerine zulmedenlerin canlarını alırken ne haldeydiniz derler. Onlar da, yeryüzünde derler, aciz kişilerdik biz. Melekler, Allah'ın yeri geniş değil miydi derler, siz de hicret edeydiniz. İşte onlardır yurtları cehennem olanlar ve orası, ne de kötü bir yurttur.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


Mələklər öz nəfslərinə zülm edənlərin (Məkkədə kafirlər içərisində qalıb hicrət etməyənlərin) canlarını alarkən (onlara) deyəcəklər: “Siz (hicrət zamanı) nə işdə idiniz?” Onlar söyləyəcəklər: “Biz yer üzərində zəif (aciz) kəslər idik.” (Mələklər də onlara:) “Allahın torpağı geniş deyildimi ki, siz də hicrət edəydiniz?” – deyəcəklər. Onların sığınacaqları yer Cəhənnəmdir. O necə də pis yerdir!


Kuran Araştırmaları Vakfı


Kendilerine yazık eden kimselere melekler, canlarını alırken: "Ne işde idiniz!" dediler. Bunlar: "Biz yeryüzünde çaresizdik" diye cevap verdiler. Melekler de: "Allah'ın yeri geniş değil miydi? Hicret etseydiniz ya!" dediler. İşte onların barınağı cehennemdir; orası ne kötü bir gidiş yeridir.

Nisa suresi (An-Nisa) 97 ayeti arapça okunuşu

﴿إِنَّ الَّذِينَ تَوَفَّاهُمُ الْمَلَائِكَةُ ظَالِمِي أَنفُسِهِمْ قَالُوا فِيمَ كُنتُمْ ۖ قَالُوا كُنَّا مُسْتَضْعَفِينَ فِي الْأَرْضِ ۚ قَالُوا أَلَمْ تَكُنْ أَرْضُ اللَّهِ وَاسِعَةً فَتُهَاجِرُوا فِيهَا ۚ فَأُولَٰئِكَ مَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ ۖ وَسَاءَتْ مَصِيرًا
[ النساء: 97]

innellezine teveffahümül melaiketü zalimi enfüsihim kalu fime küntüm kalu künna müstadafine fil 'ard kalu elem tekün ardul lahi vasiaten fetühaciru fiha feülaike me'vahüm cehennem vesaet mesira

إن الذين توفاهم الملائكة ظالمي أنفسهم قالوا فيم كنتم قالوا كنا مستضعفين في الأرض قالوا ألم تكن أرض الله واسعة فتهاجروا فيها فأولئك مأواهم جهنم وساءت مصيرا

سورة: النساء - آية: ( 97 )  - جزء: ( 5 )  -  صفحة: ( 94 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. Eğer Kuran ile dağlar yürütülmüş veya yeryüzü parçalanmış yahut ölüler konuşturulmuş olsaydı, kafirler yine de
  2. Elif, Lam, Ra. Bu Kitap, hakim ve haberdar olan Allah tarafından, Allah'tan başkasına kulluk etmeyesiniz
  3. Bir şehri yok etmek istediğimiz zaman, şımarık varlıklarına yola gelmelerini emrederiz, ama onlar yoldan çıkarlar.
  4. Allah'ın doğru yola sevkettiği kimse doğru yolda olur. Saptırdığı kimseler ise, işte onlar mahvolanlardır.
  5. Rüzgarları rahmetinin önünde müjdeci gönderen O'dur. Ölü bir yeri diriltmek ve yarattığımız nice hayvan ve
  6. Yolun eğri olanı da vardır. Allah dileseydi hepinizi doğru yola iletirdi.
  7. Allah'ın katında, kendisine izin verilenden başka kimse şefaat edemez. Sonunda, gönüllerindeki korku giderilince birbirlerine "Rabbiniz
  8. Karınlarınızı onunla dolduracaksınız;
  9. Zaten Rabbinin ayetlerinden herhangi biri kendilerine geldiğinde ondan hep yüz çeviregelmişlerdi.
  10. Yahudiler, "Allah'ın eli sıkıdır" dediler; dediklerinden ötürü elleri bağlandı, lanetlendiler. Hayır, O'nun iki eli de

türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Nisa indirin:

Nisa Suresi mp3 : Nisa suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Nisa Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
Nisa Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
Nisa Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
Nisa Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
Nisa Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
Nisa Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
Nisa Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
Nisa Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
Nisa Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
Nisa Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
Nisa Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
Nisa Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
Nisa Suresi Al Hosary
Al Hosary
Nisa Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
Nisa Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Tuesday, July 16, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler