Ali İmran suresi 120. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Ali İmran suresi 120 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Ali İmran suresi - Al Imran aya 120 (The Family of Imraan).
  
   

﴿اِنْ تَمْسَسْكُمْ حَسَنَةٌ تَسُؤْهُمْۘ وَاِنْ تُصِبْكُمْ سَيِّئَةٌ يَفْرَحُوا بِهَاۜ وَاِنْ تَصْبِرُوا وَتَتَّقُوا لَا يَضُرُّكُمْ كَيْدُهُمْ شَيْـًٔاۜ اِنَّ اللّٰهَ بِمَا يَعْمَلُونَ مُح۪يطٌ۟ ﴾ [آل عمران: 120]

ayet arapça & türkçe okunuşu

İn temseskum hasenetun tesu/hum ve-in tusibkum seyyi-etun yefrahû bihâ(s) ve-in tasbirû vetettekû lâ yadurrukum keyduhum şey-â(en)(c) inna(A)llâhe bimâ ya’melûne muhît(un) [Ali İmran: 120]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

Size bir iyilik gelse, onların fenasına gider; başınıza bir kötülük gelse buna sevinirler. Sabreder ve sakınırsanız, onların hilesi size hiçbir zarar vermez. Allah işlediklerinin hepsini ilmiyle kuşatmıştır. [Ali İmran: 120]


Ali İmran Suresi 120. ayet tefsiri

118. âyette geçen اَلْبِطَانَةُ ( bitâne ) kelimesi sözlük olarak “ elbisenin iç yüzündeki astar ” mânasına gelir. Bundan hareketle bir kimsenin sırlarına ve gizli hâllerine vâkıf olan kimseye de “ bitâne ” denilmiştir. Bunu “ dost ve sırdaş ” olarak Türkçe’ye aktarmak mümkündür. Bu âyetle Cenâb-ı Hak, mü’minlere kendi din kardeşleri dışında kalan kâfirleri ve münafıkları dost ve sırdaş edinmelerini yasaklamaktadır. Devamında da bu yasaklamanın sebep ve hikmetlerini şu şekilde peş peşe saymaktadır:

Öncelikle kâfirler ve münafıklar, mü’minlere kötülük yapmaktan asla geri durmaz; onlara zarar, fesat ve şer ulaştırmakta hiç kusur etmezler.

İkinci olarak onların her zaman sıkıntıya düşmelerini, zahmet ve meşakkate uğramalarını ister, bundan son derece memnun olurlar.

Üçüncü olarak mü’minlere karşı şiddetli derecede bir kin, öfke ve kızgınlık içindedirler. Hatta bu o kadar şiddetlidir ki, bunu içlerinde sindirmeyi başaramaz ve ağızlarından çıkıp dışarı taşmasına engel olamazlar. Bu öfkenin tesiriyle mü’minlerin aleyhinde devamlı propaganda yaparlar. Göğüslerinde gizledikleri kin ve düşmanlık ise tabii olarak çok daha büyük ve tehlikelidir.

Şâir Bâkî şöyle der:

“ İnsan oldur ki âyîne-veş kalbi sâf ola

Sînende neyler âdem isen kîne-i peleng. ”

“ İnsan dediğinin kalbi ayna kadar pırıl pırıl, sâf ve temiz olmalı. Sen, boyuna insanlığından bahsediyorsun; insan olanın kalbinde kaplan kini barınır mı hiç? ”

Dördüncüsü; müslümanlar, kendi din kardeşlerini sevdikleri gibi, insan olmaları ve potansiyel müslüman olmaları sebebiyle dinsiz veya başka dine mensup olanları da severler. Onların hidâyete gelmelerini arzu ederler. Herkesin iyiliğini ister, elinden geldiği kadar iyilik yapmaya çalışır, onlara sevgi gözüyle bakar, haklarını korur, fesattan sakınır, kimsenin sıkıntıya girmesini istemezler. Fakat kâfirler böyle değildir; müslümanları asla sevmezler, hatta onların kendileri gibi kâfir olmalarını isterler.

Beşincisi; mü’minler hem bütün ilâhî kitaplara, hem de Kur’an’ın tamamına inanırlar. Onlarda kendilerine yöneltilen bütün ilâhî emirleri kabul ve tasdik eder, gereğini de yapmaya çalışırlar. Bu kitaplar, kime ne kadar değer verilmesini ve kime karşı nasıl davranılmasını isterse o şekilde hareket ederler. Özleri, sözleri ve davranışları bir bütünlük arzeder. Samimi ve dürüsttürler. Fakat kâfirler böyle değildir. Kur’an’a inanmadıkları gibi özellikle Ehl-i kitap kâfirleri kendi kitaplarına da tam olarak inanmazlar. Cehennemin en alt tabakasına girecek şekilde kâfir olan münafıklar ise müslümanlarla karşılaşınca “ iman ettik ” derler; fakat baş başa kalıp meydanı boş bulduklarında mü’minlere olan kin ve nefretlerinden dolayı parmaklarını ısırır, dişlerini gıcırdatıp dururlar.

Son olarak kâfirler ve münafıklar, mü’minlerin birlik ve beraberliklerine, başarı, zafer, refah ve mutluluklarına, hatta onlara en küçük bir iyiliğin değmesine son derece üzülür, kahrolurlar. Onların mağlubiyet, hastalık, kıtlık ve benzeri sıkıntılara maruz kalmalarına ise son derece sevinirler.

Âyetlerde beyân edildiği üzere bu kadar düşmanca niyet, tutum ve davranış içinde bulunan kâfir ve münafıkları, müslümanların, kendilerine gizli sırlarını açabilecekleri dost ve sırdaş edinmeleri ne caiz ne de mümkündür. Ancak bu, müslümanların onlara düşman olmaları anlamına da gelmez. Bir kısım âyet-i kerîmeler ( bk. Mümtehıne 60/8 ) ve Resûlullah ( s.a.s. )’in uygulamaları ışığında onlarla beşerî münâsebetlerin iyi bir şekilde devam ettirilmesinde bir mahzur yoktur. Hatta onların düşmanlıklarını azaltmak ve kalplerine tesir ederek İslâm’a ısınmalarını sağlamak açısından böyle bir ilişkinin faydalı olacağı da açıktır. Bunu başarabilmek için yani kâfir ve münafıkların hem şerlerinden korunmak hem de onları İslâm’a yönlendirebilmek için müslümanların sabır ve takvâ silahına sarılarak bütün işlerinde Allah’a tevekkül etmeleri lâzımdır. Eğer mü’minler Allah’a itaate ve başlarına gelen sıkıntılara sabreder, kendilerini haramlardan iyice korurlarsa, kâfirlerin ve münafıkların hile, tuzak ve entrikalarının ciddi mânada bir zararını görmezler. Olsa olsa biraz eziyet çekmiş olur ve fakat sonunda Allah’ın izniyle hepsine galip gelirler.

Nitekim gelen âyetlerde sabreden ve takvâya sarılan mü’minlere Allah Teâlâ’nın nasıl yardım edip onları zafere eriştirdiği; bunun aksine sabır ve takvâda husûle gelen zâfiyetin nasıl bir mağlubiyet ve zarara yol açtığı birer misalle takdim edilmektedir:


Ömer Çelik Tefsiri
Ali İmran suresi Diyanet

Ali İmran'den 120 Ayeti'ni dinle


Ali İmran suresi 120 ayeti anlamı - okunuşu

Size küçük bir iyilik, bir nimet ulaşsa, bu onları üzer. Başınıza bir kötülük gelse, bu defa sevinçten bayılırlar. Her şeye rağmen siz sabreder ve Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız, onların hîle ve tuzakları size hiçbir zarar veremez. Şüphesiz ki Allah, onların tüm yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır.


Mokhtasar tefsiri

-Ey Müminler!- Size evlat ve malın artması ya da düşmana karşı galebe çalma gibi bir nimet gelse, onlara hüzün ve keder isabet eder. Size evlat ve malın azlığı ya da düşmanın galip gelmesi gibi bir kötülük isabet ederse bundan dolayı sevinir ve başınıza gelen kötülükten dolayı sizinle alay ederler. Eğer Allah`ın kaderi ve emirlerine sabrederseniz, size olan gazabından korunursanız onların hile ve eziyetleri size zarar vermez. Şüphesiz ki Allah, yaptıkları hileleri kuşatmış ve onları, umutları boşa çıkmış olarak döndürecektir.


Ali Fikri Yavuz

Size bir iyilik dokunursa onları üzer ve kederlendirir. Başınıza bir felâket gelirse, onunla ferahlanır ve sevinç duyarlar. Eğer siz, sabırlı olur da korunursanız, onların hileleri size hiç bir zarar veremez. Muhakkak ki Allah, onların yaptıklarını ilmi ile kuşatmıştır


İngilizce - Sahih International


If good touches you, it distresses them; but if harm strikes you, they rejoice at it. And if you are patient and fear Allah, their plot will not harm you at all. Indeed, Allah is encompassing of what they do.

Ali İmran suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Size bir iyilik gelse tasalanırlar, kötülük gelse ferahlanırlar. Sabreder ve sakınırsanız düzenleri size hiçbir hususta zarar vermez ve Allah, şüphe yok ki ne yaparlarsa hepsini de kavramıştır.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


Sizə bir mənfəət yetişəndə onlar qəmgin olur, sizə bir zərər toxunanda isə ona sevinirlər. Əgər səbr edib özünüzü qorusanız (Allahdan qorxsanız), onların hiyləsi sizə heç bir zərər yetirməz. Şübhəsiz ki, Allah onların nə etdiklərini biləndir.


Kuran Araştırmaları Vakfı


Size bir iyilik dokunsa, bu onları tasalandırır; başınıza bir musibet gelse, buna da sevinirler. Eğer sabreder ve korunursanız, onların hilesi size hiçbir zarar vermez. Şüphesiz Allah, onların yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır.

Ali İmran suresi (Al Imran) 120 ayeti arapça okunuşu

﴿إِن تَمْسَسْكُمْ حَسَنَةٌ تَسُؤْهُمْ وَإِن تُصِبْكُمْ سَيِّئَةٌ يَفْرَحُوا بِهَا ۖ وَإِن تَصْبِرُوا وَتَتَّقُوا لَا يَضُرُّكُمْ كَيْدُهُمْ شَيْئًا ۗ إِنَّ اللَّهَ بِمَا يَعْمَلُونَ مُحِيطٌ
[ آل عمران: 120]

in temsesküm hasenetün tesü'hüm vein tüsibküm seyyietüy yefrahu biha vein tasbiru vetetteku la yedurruküm keydühüm şey'a innel lahe bima yamelune mühit

إن تمسسكم حسنة تسؤهم وإن تصبكم سيئة يفرحوا بها وإن تصبروا وتتقوا لا يضركم كيدهم شيئا إن الله بما يعملون محيط

سورة: آل عمران - آية: ( 120 )  - جزء: ( 4 )  -  صفحة: ( 65 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. Sana davacıların haberi ulaştı mı? Mabedin duvarına tırmanıp Davud'un yanına girmişlerdi de, o onlardan ürkmüştü.
  2. Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır.
  3. Sizi yerde yaratıp yayan O'dur ve O'nun huzurunda toplanacaksınız.
  4. Allah kendisine mülk verdi diye İbrahim ile Rabbi hakkında tartışanı görmedin mi? İbrahim: "Rabbim, dirilten
  5. "Babacığım! Şeytana tapma, çünkü şeytan Rahman'a baş kaldırmıştır"
  6. Onlar birbirlerine yalnız gösterilirler. Suçlu kimse o günün azabından kurtulmak için oğullarını, ailesini, kardeşini, kendisini
  7. Güneşe ve onun ışığına,
  8. Cinlerden bir ifrit: "Sen yerinden kalkmadan önce sana onu getiririm, buna karşı güvenilir bir güce
  9. Onlar, Rahman olan Allah'ın kulları melekleri de dişi saydılar. Yaratılışlarını mı görmüşler? Onların bu şahidlikleri
  10. Yoksa sen onlardan bir ücret mi istiyorsun? Rabbinin ecri daha iyidir. O, rızık verenlerin en

türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Ali İmran indirin:

Ali İmran Suresi mp3 : Ali İmran suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ali İmran Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
Ali İmran Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
Ali İmran Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
Ali İmran Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
Ali İmran Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
Ali İmran Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
Ali İmran Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
Ali İmran Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
Ali İmran Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
Ali İmran Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
Ali İmran Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
Ali İmran Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
Ali İmran Suresi Al Hosary
Al Hosary
Ali İmran Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
Ali İmran Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Wednesday, December 18, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler