Ankebut suresi 18. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿وَاِنْ تُكَذِّبُوا فَقَدْ كَذَّبَ اُمَمٌ مِنْ قَبْلِكُمْۜ وَمَا عَلَى الرَّسُولِ اِلَّا الْبَلَاغُ الْمُب۪ينُ ﴾ [العنكبوت: 18]
ayet arapça & türkçe okunuşuVe-in tukeżżibû fekad keżżebe umemun min kablikum(s) vemâ ‘alâ-rrasûli illâ-lbelâġu-lmubîn(u) [Ankebut: 18]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Eğer siz Peygamberi yalanlıyorsanız bilin ki, sizden önceki ümmetler de yalanlamışlardı. Peygambere düşen, sadece apaçık tebliğdir. [Ankebut: 18]
Ankebut Suresi 18. ayet tefsiri
Hz. İbrâhim, halkını yalnızca tek olan Allah’a kulluğa ve O’ndan korkmaya davet ettikten sonra, kısa fakat tesirli bir iki cümle ile putperestliğin asılsız bir şey olduğunu ispat eder. Bir şahsı veya varlığı mabud edinmek için mutlaka bir sebep gereklidir. Bu sebepler şunlar olabilir:
› Zâtı gereği ve şahsî mükemmelliğinden dolayı ibâdete lâyık olması,
› İnsanın yaratıcısı olması, bu sebeple de insanın var olma haysiyetiyle ona borçlu olması,
› İnsanın rızkını, yaşaması için mutlaka lâzım olan şeyleri vermesi ve hayatının devamını sağlıyor olması,
› İnsanın geleceğinin onun merhamet ve yardımına bağlı olması ve onu kızdırmakla insanın kendi geleceğini mahvetmesinden korkmasıdır.
Hz. İbrâhim, bu dört sebepten hiçbirinin putperestliği desteklemediğini, bilakis hepsinin bir tek Allah’a ibâdeti gerektirdiğini belirtir. Onların sadece birer put olduklarını söyleyerek birinci sebebin olmadığını gösterir. Çünkü bir put kendisinin mabud kılınmasına sebep teşkil edecek hiçbir mükemmelliğe sahip değildir. “ Onları siz uydurup duruyorsunuz ” ( Ankebût 29/17 ) diyerek ikinci; “ Allah’tan başka taptıklarınız, size en küçük bir rızık vermeye güç yetiremez ” ( Ankebût 29/17 ) diyerek de üçüncü sebebin olmadığını belirtir. Son olarak “ Sonunda O’na döndürüleceksiniz ” ( Ankebût 29/17 ) sözüyle de dönüşün putlara değil Allah’a olduğunu; buna göre onların kaderlerini iyi veya kötüye çevirmek putların değil, sadece Allah’ın kudret elinde olduğunu ifade eder. Böylece ibâdetin putlara değil, sadece Allah’a yapılmasının lüzûmunu ortaya koymuş olur.
Zâten Allah Teâlâ’nın yaratma ve dilediğini yapabilme kudreti düşünülecek olursa, O’nun yegâne tek ilâh olduğu inancı iyice netleşecek ve kalplerde kökleşecektir:
Ömer Çelik Tefsiri
Ankebut suresi 18 ayeti anlamı - okunuşu
Ey inkârcılar! Eğer siz peygamberimizi yalanlarsanız, şu bir gerçek ki sizden önceki topluluklar da peygamberlerini yalanlamışlardı. Ama Peygamber’in vazîfesi, Allah’ın buyruklarını apaçık ve anlaşılır bir şekilde tebliğ etmektir.
Mokhtasar tefsiri
-Ey Müşrikler!- Sizler Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-`in getirdiklerini yalanlamaktasınız. Şüphesiz Nuh, Âd ve Semûd kavmi gibi, sizlerden önceki kavimler de kendilerine gönderilen peygamberleri yalanlamışlardı. Oysa elçilerin tek vazifesi yalnızca tebliğ etmektir. Apaçık tebliğ etmekten başka bir vazifesi yoktur. Elbette o size, Rabbinin tebliğ edilmesini emrettiklerini tebliğ etmiştir.
Ali Fikri Yavuz
(Ey Kureyş topluluğu, beni) eğer tekzib ederseniz (bana zarar veremezsiniz, çünkü) sizden önceki ümmetler de peygamberlerini tekzib etmişlerdi. Peygambere düşen vazife ise, ancak açık bir tebliğdir
İngilizce - Sahih International
And if you [people] deny [the message] - already nations before you have denied. And there is not upon the Messenger except [the duty of] clear notification.
Ankebut suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Ve yalanlarsanız sizden önceki ümmetler de yalanlamıştı ve Peygambere düşen iş, ancak apaçık tebliğden ibaret.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
(Ey Məkkə əhli!) Əgər (məni) təkzib etsəniz, (bilin ki) sizdən əvvəlki ümmətlər də (öz peyğəmbərlərini) təkzib etmişdilər. Peyğəmbərin vəzifəsi ancaq (dini, Allahın hökmlərini, risalətini) açıq-aşkar təbliğ etməkdir!
Kuran Araştırmaları Vakfı
Eğer (size tebliğ edileni) yalan sayarsanız, bilin ki sizden önceki birçok milletler de (kendilerine tebliğ edileni) yalan saymışlardır. Peygamber'e düşen, yalnız açık bir tebliğdir.
Ankebut suresi (Al-Ankabut) 18 ayeti arapça okunuşu
﴿وَإِن تُكَذِّبُوا فَقَدْ كَذَّبَ أُمَمٌ مِّن قَبْلِكُمْ ۖ وَمَا عَلَى الرَّسُولِ إِلَّا الْبَلَاغُ الْمُبِينُ﴾
[ العنكبوت: 18]
وإن تكذبوا فقد كذب أمم من قبلكم وما على الرسول إلا البلاغ المبين
سورة: العنكبوت - آية: ( 18 ) - جزء: ( 20 ) - صفحة: ( 398 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Yere gireni ve oradan çıkanı, gökten ineni ve oraya yükseleni bilir. O, merhametlidir, mağfiret sahibidir.
- Göklerde ve yerde olan kimseler her şeyi O'ndan isterler; O her an kainata tasarruf etmektedir.
- Firavun ve Semud ordularının haberi sana geldi mi?
- İnanan kullarıma söyle, en güzel şekilde konuşsunlar. Doğrusu şeytan aralarını bozmak ister. Şeytan şüphesiz insanın
- Ey İnananlar! Allah'a itaat edin, Peygambere ve sizden buyruk sahibi olanlara itaat edin. Eğer bir
- Yusuf'u oturup bir kuyunun derinliklerine bırakmayı kararlaştırdılar. Biz ona, kardeşlerinin bu işlerini kendileri farkına varmadan
- Sen, Kitap verilenlere her türlü delili getirsen, yine de kıblene uymazlar; sen de onların kıblesine
- İkiyüzlüler ve kalblerinde hastalık bulunanlar "Müslümanları dinleri aldattı" diyorlardı; oysa, kim Allah'a güvenirse bilmelidir ki
- Allah'la beraber, varlığına hiçbir delili olmadığı halde başka tanrıya tapanın hesabını Rabbi görecektir. İnkarcılar elbette
- Yalnızca Rabbinin nimetini anlat.
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Ankebut indirin:
Ankebut Suresi mp3 : Ankebut suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler