Ali İmran suresi 186. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Ali İmran suresi 186 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Ali İmran suresi - Al Imran aya 186 (The Family of Imraan).
  
   

﴿لَتُبْلَوُنَّ ف۪ٓي اَمْوَالِكُمْ وَاَنْفُسِكُمْ وَلَتَسْمَعُنَّ مِنَ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْكِتَابَ مِنْ قَبْلِكُمْ وَمِنَ الَّذ۪ينَ اَشْرَكُٓوا اَذًى كَث۪يرًاۜ وَاِنْ تَصْبِرُوا وَتَتَّقُوا فَاِنَّ ذٰلِكَ مِنْ عَزْمِ الْاُمُورِ ﴾ [آل عمران: 186]

ayet arapça & türkçe okunuşu

Letublevunne fî emvâlikum veenfusikum veletesme’unne mine-lleżîne ûtû-lkitâbe min kablikum vemine-lleżîne eşrakû eżen keśîrâ(an)(c) ve-in tasbirû vetettekû fe-inne żâlike min ‘azmil-umûr(i) [Ali İmran: 186]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

And olsun ki mallarınız ve canlarınızla sınanacaksınız; hiç şüphesiz, sizden önce Kitap verilenlerden ve Allah'a eş koşanlardan çok üzücü sözler işiteceksiniz. Sabreder ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız bilin ki, bu üzerinde sebat edilecek işlerdendir. [Ali İmran: 186]


Ali İmran Suresi 186. ayet tefsiri

Cenâb-ı Hak, mü’minleri malları ve canları hususunda devamlı imtihana tâbî tutar. Resûlullah ( s.a.s. ) şöyle buyurmuştur:

“ Erkek olsun, kadın olsun mü’min, Allah’a günahsız olarak kavuşuncaya kadar kendisinden, çoluk çocuğundan ve malından belâ eksik olmaz. ” ( Tirmizî, Zühd 57/2399; Ahmed b. Hanbel, Müsned,  II, 287, 450; Muvatta’, Cenâiz 40 )

Ashâb-ı kirâm da gerek Mekke döneminde gerekse Medine döneminde pek çok imtihanlardan geçmişlerdi. Bir taraftan yahudilerin, 181 ve 183. âyetlerde gördüğümüz gibi Allah ve Rasûlü hakkındaki ağır sözleri ve şiirleriyle üzülüyor, bir taraftan da müşriklerle mücâdele ediyorlardı. Yahudi şâir Ka‘b b. Eşref, Peygamberimiz ( s.a.s. )’i alaya alan ve kötüleyen şiirler söyler ve Kureyş müşriklerini onun aleyhine tahrik ederdi. Kureyş’in müşrik şâirleri de Allah Resûlü aleyhine şiirler söyler, insanları aldatarak doğru yoldan uzaklaştırırlardı. Öyle ki, sonunda Ensâr’ın en güçlü şâiri Hassân b. Sâbit ( r.a. ), müşrikleri hicvetmek için Resûlullah ( s.a.s. )’den izin istemş, o da izin vermişti. ( Buhârî, Menâkıb 16; Müslim, Fedâilü’s-sahâbe 156-157 ).

O devirde şiir, günümüz medyasına denk bir tesir gücüne sahipti.

Ehl-i kitap ve müşrikler Resûl-i Ekrem Efendimiz’e ve ashâbına bu şekilde eziyet ederlerken Allah Teâlâ, onlara sabrı, takvâyı ve affı emretmişti. Resûlullah ( s.a.s. ), Bedir savaşından önce bir gün, hasta olan Sa‘d b. Ubâde’yi ziyârete gitmek üzere bir merkebe binmiş, Üsâme b. Zeyd’i de terkisine almıştı. Yolda, münafık başı Abdullah b. Übey’in de bulunduğu bir meclise uğradı. Abdullah o sırada henüz “ müslüman oldum ” diyerek bey’at etmemişti. Küfrünü açıkça ortaya koyuyordu. Meclis; müslümanlar, yahudiler ve puta tapan müşriklerden oluşuyordu. Abdullah b. Revâha ( r.a. ) da oradaydı. Fahr-i Kâinat Efendimiz’in bineğinin tozu meclise ulaşınca, Abdullah b. Übey burnunu elbisesinin ucuyla kapatarak:

“ −Bizi tozutma! ” dedi.

Allah Resûlü ( s.a.s. ) onlara selâm verip durdu, bineğinden indi, onları Allah’a imana davet etti ve kendilerine Kur’ân okudu.

Abdullah b. Übey:

“ –Be hey adam! Bunları söylemekle iyi yapmıyorsun. Eğer söylediklerin doğruysa meclisimizde bize eziyet verme, git evine, seni dinlemeye gelenlere bunları anlat! ” dedi.

Abdullah b. Revâha ( r.a. ):

“ –Bilâkis ey Allah’ın Rasûlü, sen bizim meclislerimize gel, biz bunu çok seviyor ve istiyoruz ” dedi.

Müslümanlar, müşrikler ve yahudiler atışmaya başladılar. Neredeyse birbirlerine hücûm edeceklerdi ki, Allah Resûlü ( s.a.s. ) onları sâkinleştirdi. Gerginlik bitince, Resûlullah ( s.a.s. ) hayvanına binip yoluna devam etti ve Sa‘d bin Ubâde’nin yanına geldi. Ona bu hâdiseden bahsetti. Sa‘d ( r.a. ):

“ –Yâ Resûlallah! Onu affet, hoş gör! Sana kitâbı indiren Allah’a yemin ederim ki, Allah seni peygamber olarak gönderdiğinde bu belde halkı onu başkan yapmak ve başına krallık tâcını giydirmek üzere anlaşmışlardı. Allah seni hak dîn ile gönderip onun krallığını suya düşürünce, buna çok üzüldü, âdeta yeryüzü ona dar geldi ve nefes alamaz oldu. Herhâlde bu yaptıkları ondandır ” dedi.

Allah Resûlü de Abdullah b. Übey’in davranışını affetti. Bu hâdise üzerine 186. âyet-i kerîme nâzil oldu. Peygamber Efendimiz ve ashâbı, savaşa izin veren âyetin inişinden önce, müşriklerden ve Ehl-i kitaptan gördükleri bu nevî eziyetlere sabreder ve emrolundukları üzere onları affederlerdi. ( Buhârî, Tefsir 3/15 )

Kötülüğe, aynıyla karşılık vermek, kötülüklerin artmasına sebep olur. Bundan dolayı Allah Teâlâ, dünya zararlarını azaltmak için sabrı, âhiret zararlarını azaltmak için de takvâyı emretmiştir. Bu durumda âyet-i kerîme, dünya ve âhiretin tüm âdâbını öz olarak ifade etmektedir. ( Râzî, IX, 105 )

Âyetin sonunda, hayattaki imtihanlar ve gayri müslimlerin eziyetleri karşısında gösterilecek sabır ve takvânın, mutlaka yapılması gereken, son derece ehemmiyetli, şerefli, azim ve sebat gerektiren işlerden olduğu beyân edilmektedir.

Allah Teâlâ’nın tecrübe ve imtihan ile bir şeyi öğrenmekten münezzeh ve beri olduğu herkesçe mâlumdur. Bu gibi âyetlerde imtihan etmek mânasına kullanılan kelimeler, “ imtihan muamelesi yapmak ” anlamında bir istiâredir. Bunun nüktesi de insanlara, ilmî tecrübenin ne kadar mühim olduğunu ve her harekette tecrübenin esas alınması gerektiğini anlatmaktır. ( Elmalılı, Hak Dini, II, 1251 )

İster naklî ister naklî ister tecrübî olsun faydalı ilim sahibi olmak çok önemli ve faziletli bir iştir. Bundan daha önemlisi, o ilmi amele yansıtmak ve özellikle buna ihtiyacı olan başka insanlara da öğretmektir:


Ömer Çelik Tefsiri
Ali İmran suresi Diyanet

Ali İmran'den 186 Ayeti'ni dinle


Ali İmran suresi 186 ayeti anlamı - okunuşu

Mallarınız ve canlarınız husûsunda mutlaka imtihan edileceksiniz; sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve müşriklerden birçok üzücü sözler işiteceksiniz. Eğer sabreder ve günahlardan sakınırsanız, elbette bu davranış, yapılmasında azimli ve kararlı olunması gereken en mühim işlerdendir.


Mokhtasar tefsiri

-Ey Müminler!- Mallarınızdan, o mallarda yerine getirilmesi gereken haklardan ve mallar sebebiyle başınıza gelen musibetlerden imtihana tabi tutulacaksınız. Dini sorumlulukları yerine getirmede ve başınıza gelen belalarda hep imtihana tabi tutulacaksınız. Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve müşriklerden sizi ve dininizi kötüleyen üzücü birçok söz işiteceksiniz. Eğer size isabet eden musibet ve belalara sabreder, emirlerini yerine getirip yasaklarını terk ederek Allah`tan korkarsanız bilin ki, bunlar azme ihtiyaç duyan işlerdir ve bunlarda birbirleriyle rekabet edenler yarışır.


Ali Fikri Yavuz

Andolsun ki, mallarınızın sarfı ve canlarınızın musibeti hakkında imtihan olunacaksınız. Sizden evvel kendilerine kitap verilenlerden ve Allah’a eş koşanlardan da gerçekten bir çok incitici şeyler işiteceksiniz. Eğer katlanır ve sakınırsanız işte bu, din işlerine olan metanet ve bağlılıktandır


İngilizce - Sahih International


You will surely be tested in your possessions and in yourselves. And you will surely hear from those who were given the Scripture before you and from those who associate others with Allah much abuse. But if you are patient and fear Allah - indeed, that is of the matters [worthy] of determination.

Ali İmran suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Andolsun ki mallarınızla, canlarınızla sınanacaksınız, sizden önce kendilerine kitap verilenlerle Tanrıya şirk koşanlardan kötü sözler işiteceksiniz, birçok eziyetlere, zahmetlere uğrayacaksınız. Sabreder ve sakınırsanız şüphe yok ki bu, hadiselere karşı gösterilen metanetten sayılır.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


Əlbəttə, siz malınız və canınızla imtahan ediləcəksiniz. Sizdən əvvəl kitab verilmiş kimsələrdən və (Allaha) şərik qoşanlardan bir çox əziyyətli sözlər eşidəcəksiniz. Əgər səbr edib Allahdan qorxsanız, əlbəttə, bu, məqsədə müvafiq (dəyərli) işlərdəndir.


Kuran Araştırmaları Vakfı


Andolsun ki, mallarınız ve canlarınız konusunda imtihana çekileceksiniz; sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve müşriklerden birçok üzücü sözler işiteceksiniz. Eğer sabreder ve takva gösterirseniz, muhakkak ki bu, (yapılacak) işlerin en değerlisidir.

Ali İmran suresi (Al Imran) 186 ayeti arapça okunuşu

﴿۞ لَتُبْلَوُنَّ فِي أَمْوَالِكُمْ وَأَنفُسِكُمْ وَلَتَسْمَعُنَّ مِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ مِن قَبْلِكُمْ وَمِنَ الَّذِينَ أَشْرَكُوا أَذًى كَثِيرًا ۚ وَإِن تَصْبِرُوا وَتَتَّقُوا فَإِنَّ ذَٰلِكَ مِنْ عَزْمِ الْأُمُورِ
[ آل عمران: 186]

letüblevunne fi emvaliküm ve enfüsiküm veletesmeunne minel lezine utül kitabe min kabliküm ve minel lezine eşraku ezen kesira vein tasbiru vetetteku feinne zalike min azmil 'ümur

لتبلون في أموالكم وأنفسكم ولتسمعن من الذين أوتوا الكتاب من قبلكم ومن الذين أشركوا أذى كثيرا وإن تصبروا وتتقوا فإن ذلك من عزم الأمور

سورة: آل عمران - آية: ( 186 )  - جزء: ( 4 )  -  صفحة: ( 74 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. Rabbin, insanoğlunun sulbünden soyunu alıp devam ettirmiş, onlara: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim" demiş ve
  2. And olsun ki Nuh'u milletine gönderdik; onlara: "Ey milletim! Allah'a kulluk edin; O'ndan başka tanrınız
  3. Doğrusu sana vahyedilen bu Kitap, Levhi Mahfuz'da bulunan şanlı bir Kuran'dır.
  4. Kabirlerden çabuk çabuk çıkacakları gün, gözleri dönmüş, yüzlerini zillet bürümüş olarak sanki dikili taşlara doğru
  5. Onu bırakıp gittiler.
  6. Onun bilgisi Rabbine aittir.
  7. Biz onların gönüllerinde olan kini çıkardık, artık onlar sedirler üzerinde karşılıklı oturan kardeşlerdir.
  8. Annesine babasına: "Of ikinizden; benden önce nice nesiller gelip geçmişken beni tekrar diriltilmemle mi tehdit
  9. Yüz çevireni ve malından biraz verip sonra vermemekte direneni gördün mü?"
  10. Size Rabbimin sözlerini bildiriyorum. Ben sizin için güvenilir bir öğütçüyüm; sizi uyarmak üzere, aranızdan bir

türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Ali İmran indirin:

Ali İmran Suresi mp3 : Ali İmran suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ali İmran Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
Ali İmran Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
Ali İmran Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
Ali İmran Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
Ali İmran Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
Ali İmran Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
Ali İmran Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
Ali İmran Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
Ali İmran Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
Ali İmran Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
Ali İmran Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
Ali İmran Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
Ali İmran Suresi Al Hosary
Al Hosary
Ali İmran Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
Ali İmran Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Wednesday, December 18, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler