Maide suresi 2. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Maide suresi 2 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Maide suresi - Al-Maidah aya 2 (The Table).
  
   

﴿يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تُحِلُّوا شَعَٓائِرَ اللّٰهِ وَلَا الشَّهْرَ الْحَرَامَ وَلَا الْهَدْيَ وَلَا الْقَلَٓائِدَ وَلَٓا آٰمّ۪ينَ الْبَيْتَ الْحَرَامَ يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنْ رَبِّهِمْ وَرِضْوَانًاۜ وَاِذَا حَلَلْتُمْ فَاصْطَادُواۜ وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَاٰنُ قَوْمٍ اَنْ صَدُّوكُمْ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اَنْ تَعْتَدُواۢ وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبِرِّ وَالتَّقْوٰىۖ وَلَا تَعَاوَنُوا عَلَى الْاِثْمِ وَالْعُدْوَانِۖ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ شَد۪يدُ الْعِقَابِ ﴾ [المائدة: 2]

ayet arapça & türkçe okunuşu

Yâ eyyuhâ-lleżîne âmenû lâ tuhillû şe’â-ira(A)llâhi velâ-şşehra-lharâme velâ-lhedye velâ-lkalâ-ide velâ âmmîne-lbeyte-lharâme yebteġûne fadlen min rabbihim veridvânâ(en)(c) ve-iżâ haleltum festâdû(c) velâ yecrimennekum şeneânu kavmin en saddûkum ‘ani-lmescidi-lharâmi en ta’tedû vete’âvenû ‘alâ-lbirri ve-ttakvâ(s) velâ te’âvenû ‘alâ-l-iśmi vel’udvân(i)(c) vettekû(A)llâh(e)(s) inna(A)llâhe şedîdu-l’ikâb(i) [Maide: 2]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

Ey İnananlar! Allah'ın nişanelerine, hürmet edilen aya, hediye olan kurbanlığa, gerdanlıklar takılan hayvanlara, Rab'lerinden bol nimet ve rıza talep ederek Beyt-i Haram'a gelenlere sakın hürmetsizlik etmeyin. İhramdan çıktığınız zaman avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram'dan menettiği için bir topluluğa olan kininiz, aşırı gitmenize sebep olmasın; iyilikte ve fenalıktan sakınmakta yardımlaşın, günah işlemek ve aşırı gitmekte yardımlaşmayın. Allah'tan sakının, Allah'ın cezası şiddetlidir. [Maide: 2]


Maide Suresi 2. ayet tefsiri

Âyet-i kerîme Dubey‘a oğullarından Hutam hakkında inmiştir. Adı Şurayh b. Dubey‘a el-Kindî idi. Hutam, Yemâme’den Medine-i Münevvere’ye Peygamber ( s.a.v. )’i görmeye gelir. Yanındaki atlıları Medine dışında bırakarak yalnız başına Efendimiz’in huzuruna girer ve: “ İnsanları neye davet ediyorsun? ” diye sorar. Allah Resûlü ( s.a.s. ): “ Allah’ın tek ilâh olduğuna şehâdet etmeye, namazı kılmaya, zekâtı vermeye ” buyurur. Efendimiz’in davetini kabul etmiş görünerek: “ Ancak, kabilem içinde kendilerine danışmadan karar veremeyeceğim büyüklerim var, ben onlara geri döneyim, belki müslüman olur, onları da size getiririm ” der ve oradan ayrılır. Resûl-i Ekrem ( s.a.s. ) ashâbına, Hutam yanına girdiğinde: “ Yanınıza şeytanın diliyle konuşan bir adam girdi ”; çıktığında da: “ Bu adam sizin yanınıza kâfir yüzüyle girmişti, bir zalimin çıkışıyla çıktı. Bu adam müslüman filân değil ” buyurmuştu. Nitekim Hutam Medine’den çıkarken Medinelilerin otlamak üzere dışarı saldıkları hayvanlarını sürüp götürür. müslümanlar peşine düşerlerse de kaçıp kurtulur, yakalayamazlar. Daha sonra Allah Resûlü ( s.a.s. ) Umretu’l-kazâ[ 1 ] için Mekke-i Mükerreme’ye girdiğinde Yemâme hacılarının telbiyesini işitir ve ashâbına: “ Bunlar Hutam ve arkadaşları ” buyurur. Hutam, Medinelilere ait olup da gasbederek götürdüğü hayvanları hacda kurban olmak üzere nişanlamış ve Ka’be’de kurban edilmek üzere getirmiştir. Efendimiz’in yanında bulunan müslümanlar Hutam’ı yakalamak üzere ona doğru harekete geçince bu âyet-i kerîme nâzil olur. ( Vâhidi, s. 19; Taberî, Câmi‘u’l-beyân, VI, 78-79 )

Âyet-i kerîmede genelde Allah’ın bütün emirlerine, özel olarak da hac ve umre ile alakalı bir kısım alâmet ve işaretlere saygı gösterilmesi, hürmetsizlik edilmemesi istenir. اَلشَّعَائِرُ ( şe‘âir ), alâmet, işaret ve nişan gibi mânalara gelen اَلشَّع۪يرَةُ ( şa‘îre ) kelimesinin çoğuludur. “ Allah’ın şe‘âiri ”, Cenâb-ı Hakk’ın kullardan yerine getirmelerini istediği dinî mükellefiyetler, ibâdet ve taatlere işaret eden alâmetlerdir. Mesela ihram, mîkatler, cemreler, Safa ve Merve, Meş‘ar-i Haram, Arafe, tavaf ve sa‘y[ 2 ], kurban, tıraş olma ve ihramdan çıkma gibi durumlar hac ve umre için birer nişânedir.

“ Haram ay ”, savaşın haram olduğu aydır. Hicrî takvime göre bunlar Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Recep aylarıdır. اَلْهَدْيُ ( hedy ), Allah’a mânen yaklaşmak için veya bir cinâyetten dolayı kefâret olarak kesilmek üzere Harem-i Şerif’e götürülen veya gönderilen kurbana denir. اَلْقَلَائِدُ ( kalâid ), gerdanlık mânasındaki اَلْقِلَادَةُ ( kılâde ) kelimesinin çoğuludur. Harem-i Şerif’e gönderilen kurbanların boyunlarına, kurbanlık olduğunun bilinmesi ve onlara saldırılmaması için bağlanan nesnelere bu isim verilir. Aynı zamanda boyunlarına gerdanlık takılmış olan kurbanlıklara da “ kalâid ” denilir.

Bütün bunlara lâyık oldukları hürmet gösterilmeli; Allah’tan dünyaya ait bir ticaret ve O’nun hoşnutluğunu arzulayarak Kâbe’yi ziyaret etmek isteyenlere de mâni olunmamalıdır. Ziyaretlerine müsaade edilmeli, özellikle hac aylarında asayişin korunmasına çok daha dikkat gösterilmelidir.

Âyetin, “ Mescid-i Haram’ı ziyaretinizi engellediler diye bir topluluğa duyduğunuz öfke, sakın sizi onlara karşı saldırganlık yapmaya sevk etmesin. İyilik ve takvâda birbirinizle yardımlaşın; günah ve düşmanlıkta ise yardımlaşmayın. Allah’tan korkun. Çünkü Allah’ın cezası çok şiddetlidir ” ( Mâide 5/2 ) kısmı, mü’minleri daima itidalli olmaya, haksızlıktan uzak durmaya; günah, zulüm ve düşmanlıkların önünü almaya ve hep iyilik ve takvâda yardımlaşmaya yönlendirmektedir. Nitekim müşrikler hicretin 6. yılında umre için Mekke’ye gelen müslümanları engelleyerek şehre sokmamışlar, Kabe’yi tavaf etmelerine müsaade etmemişlerdi. An­cak bir yıl sonra müslümanların Kâbe’yi tavaf etmelerine izin verileceği hükmünü içeren Hudeybiye Antlaşması yapıldı. Âyetten anlaşıldığına göre müşriklerin müslümanlara karşı hasmane tutumları ve bu arada onları büyük bir hasretle arzuladık­ları Kabe ziyaretinden engellemeleri bazı müslümanları intikam alma düşüncesine sevk etmiş, müslümanlar Mekke’yi fethederek oranın yönetimini ellerine geçirince bazı kimseler daha önce kendilerine kötülük etmiş olanları cezalandırmak ve ya­pılan kötülüklere misillemede bulunmak istemişlerdi. Ancak âyet, bu hâdisenin müslü­manların zulüm yapmalarına bir gerekçe olamayacağını bildirmiş, onları af ve iyilik yolunu tutmaya teşvik etmiştir.

Peygamber Efendimiz ( s.a.s. ) de ümmetini her hâlükârda iyilik ve yardım etmeye çağırarak: “ Zalim de olsa mazlum da olsa kardeşine yardım et! ” buyurmuştur. “ Ey Allah’ın Rasûlü! Kardeşim mazlum ise yardım ederim, zalim ise nasıl yardım edeyim? ” diye sorulunca da: “ Onu zulmetmekten engellersin, senin ona yardımın budur ” cevabını vermiştir. ( Buhârî, Mezâlim 4 )

Allah Teâlâ, bu âyette iyilik üzere yardımlaşmaya teşvik­te bulunup bunu, kendisine karşı takvâlı olmakla birlikte zikreder. Takvâda Allah’ın rızâsı, iyilik de ise insanların rızâsı vardır. Dolayısıyla Allah’ın rızâsı ile insanları hoşnut etmeyi bir ara­ya getirebilenler, tam mânasıyla huzur ve mutluluğu yakalama imkânı bulurlar. İyilik ve takvâ üzere yardımlaş­mak çeşitli şekillerde olabilir. Mesela âlim ilmi ile, zengin malıyla insanlara yardımcı olur. Yiğit olan kimse de Allah yolunda gösterdiği kahramanlıkla yardımcı olur. Hâsılı müslümanlar, hayatın her alanında birbirini destekleyen ve birbirine yardım eden iki el gibi olmalıdır­lar.

Hz. Ebûbekir’in şu hâli bu hususta ne güzel bir misâldir:

Birgün Allah Resûlü ( s.a.s. ) ashâbından yanında bulunanlara:

–İçinizde bugün kim oruçludur? ” diye sordu. Hz. Ebûbekir:

“ –Ben oruçluyum, yâ Rasûlallah! ” dedi. Efendimiz:

“ −Bugün kim bir cenâze namazına iştirâk etti? ” buyurdu. Ebûbekir ( r.a. ):

“ –Ben, yâ Rasûlallah! ” dedi. Peygamber Efendimiz:

Bugün kim bir yoksul doyurdu? ” diye sordu. Hz. Ebûbekir:

“ –Ben, yâ Rasûlallah! ” dedi. Fahr-i Kâinat ( s.a.s. ) Efendimiz:

Bugün bir hasta ziyâretinde bulunanınız var mı? ” diye sordu. Yine Ebûbekir ( r.a. ):

“ –Ben, ey Allah’ın Rasûlü! ” dedi. Bunun üzerine Allah Resûlü ( s.a.s. ) şöyle buyurdu:

Kim bu sâlih amelleri bir araya getirirse o mutlaka cennete girer. ” ( Müslim, Fedâilu’s-Sahâbe 12 )

Nitekim şâir şu öğüdü verir:

“ Olmak istersen dü âlemde saîd

Kıl takarrub hayre, ol şerden bâid. ” ( Mehmed Es‘ad )

“ Dünyada da, âhirette de mesut olmak ve Allah’ı hoşnut etmek istiyorsan dâimâ iyilik peşinde koş ve kötülüklerden uzaklaş. ”

Birinci âyette işaret edildiği üzere eti haram olan hayvanlar hakkında buyruluyor ki:

[ 1 ] Umretu’l-kaza: Resûlullah ( s.a.s. ) ashabıyla birlikte hicretin altıncı yılı Hudeybiye seferinin gerçekleştiği sene yapamadıkları, ancak bir yıl sonra yedinci yılda kaza ederek yaptıkları umre.

[ 2 ] Mîkat: İhrama girilen yerler. Cemre: Minâ’da şeytan taşlamak üzere atılan taşlar. Tavaf: İbadet kastıyla Kâbe’nin etrafında dönme. S‘ay: Safâ ile Merve arasında yürüyüş.


Ömer Çelik Tefsiri
Maide suresi Diyanet

Maide'den 2 Ayeti'ni dinle


Maide suresi 2 ayeti anlamı - okunuşu

Ey iman edenler! Allah’ın dîninin alâmetlerine, haram aylara, Kâbe’ye hediye edilen kurbanlık hayvanlar ile onların boyunlarına takılan gerdanlıklara, Rablerinin lutuf ve rızâsını isteyerek Beyt-i Harâm’a gelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktığınız zaman isterseniz avlanabilirsiniz. Mescid-i Harâm’ı ziyaretinizi engellediler diye bir topluluğa duyduğunuz öfke, sakın sizi onlara karşı saldırganlık yapmaya sevk etmesin. İyilik ve takvâda birbirinizle yardımlaşın; günah ve düşmanlıkta ise yardımlaşmayın. Allah’tan korkun. Çünkü Allah’ın cezası çok şiddetlidir.


Mokhtasar tefsiri

Ey iman edenler! Allah`ın haram kılıp sizlerin hürmet etmenizi ve yüceltmenizi emrettiğini helal saymayın. Dikişli elbise giymek, Harem bölgesinde avlanmak gibi ihram yasaklarını işlemekten uzak durun. Haram aylarda (Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Receb) savaşmayı helal kılmayın. Harem bölgesinde Allah için hedy kurbanı kesilmek üzere gönderilen hayvanları gasp ve hırsızlık yoluyla helal görüp almayın. Yahut yerine varmasına engel olmayın. Boynunda hedy (kurbanı) olduğunu gösteren yün vb. örülmüş gerdan bulunan hayvanları helal sayıp el koymayın. Beytullah`ı ticaret kazancı ve Allah rızasını kazanmak için kastedip gelenlerin (canlarını) helal görüp onları öldürmeyin. Hac ya da umre için girdiğiniz ihramdan ve harem bölgesinden çıktıktan sonra isterseniz avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram`dan geri çevirenlere karşı olan kininiz onlara zulmetmeye ve adil davranmamaya sebep olmamalı. -Ey müminler!- Emrolunduğunuz fiilleri yapmada ve yasaklanan şeyleri terk etmede bir birinizle yardımlaşın. İbadetlerini yerine getirip isyan etmekten uzak kalarak yüce Allah`tan korkup sakının. Zira kendisine isyan edene karşı Allah`ın cezası çok şiddetlidir. O`nun cezasından korkup, sakının.


Ali Fikri Yavuz

Ey iman edenler! Ne Allah’ın hac âdetlerine, ne haram aya (Recep, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem aylarına), ne kurbanlık hediyelere, ne (onlardaki) gerdanlıklara, ne de Rablerinden gerek fazlını ve gerek rızâsını arayarak Beyt-i Harâm’ı kasdedip gelenlere sakın hürmetsizlik etmeyin. İhramdan çıktığınız zaman (isterseniz) avlanın. Sizi Mescid-i Haram’dan menettiler diye bir kavme karşı beslediğiniz kin, sakın sizi tecavüze götürmesin. İyilik etmek ve fenalıktan sakınmak hususunda birbirinizle yardımlaşın, günah işlemek ve haddi aşmak üzerinde yardımlaşmayın. Allah’dan korkun, çünkü Allah’ın azabı çok şiddetlidir


İngilizce - Sahih International


O you who have believed, do not violate the rites of Allah or [the sanctity of] the sacred month or [neglect the marking of] the sacrificial animals and garlanding [them] or [violate the safety of] those coming to the Sacred House seeking bounty from their Lord and [His] approval. But when you come out of ihram, then [you may] hunt. And do not let the hatred of a people for having obstructed you from al-Masjid al-Haram lead you to transgress. And cooperate in righteousness and piety, but do not cooperate in sin and aggression. And fear Allah; indeed, Allah is severe in penalty.

Maide suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Ey inananlar, Allah'a ibadete vesile olan, hac töreni yapılan yerlerin ve savaşın haram edildiği ayların hürmetini koruyun, hac kurbanlarına, kurban edilecekleri belli olsun diye boynuna bir şey takılan hayvanlara, Rablerinden bir lütfe ve razılığa ulaşmak için Beytül Haram'ı ziyarete gelenlere hürmetsizlik etmeyin. İhramdan çıkınca avlanın. Sizi Mescidi Haram'dan meneden kavme karşı beslediğiniz kin aşırı hareket etmenize, tecavüzde bulunmanıza sebep olmasın. İyilik etmek ve kötülükten sakınmak hususunda birbirinize yardım edin, suç işlemek ve düşmanlık etmek için yardımlaşmayın ve Allah'tan sakının, şüphe yok ki Allah'ın cezası, çok çetindir.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


Ey iman gətirənlər! Allahın müəyyən etdiyi mərasimə (həcc mərasiminə), haram (hörmətli) aya (həcc ayı hesab edilən zülhiccəyə və ya rəcəb zülqə’də, zülhiccə və məhərrəm aylarına), (Kə’bəyə gətirilən) qurbanlara, boynuna nişan taxılmış qurbanlıq heyvanlara, həmçinin Rəbbinin lütfünü və razılığını diləyərək Beytülhərama (müqəddəs evə) üz tutub (ziyarətə) gələnlərə hörmətsizlik etməyin! [Onlara qarşı nalayiq işlər görməyi özünüzə halal (rəva) bilməyin!] İhramdan çıxdığınız zaman (istəsəniz) ov edin. (Vaxtilə) sizi Məscidülhərama daxil olmağa qoymayan camaata qarşı bəslədiyiniz kin sizi təcavüzə sövq etməsin (zülm və haqsızlıq günahına batırmasın). Yaxşılıq etməkdə və pis əməllərdən çəkinməkdə əlbir olun, günah iş görməkdə və düşmənçilik etməkdə bir-birinizə kömək göstərməyin. Allahdan qorxun. Həqiqətən, Allahın əzabı şiddətlidir!


Kuran Araştırmaları Vakfı


Ey iman edenler! Allah'ın (koyduğu, dini) işaretlerine, haram aya, (Allah'a hediye edilmiş) kurbana, (ondaki) gerdanlıklara, Rablerinin lütuf ve rızasını arayarak Beyt-i Haram'a yönelmiş kimselere (tecavüz ve) saygısızlık etmeyin. İhramdan çıkınca avlanabilirsiniz. Mescid-i Haram'a girmenizi önledikleri için bir topluma karşı beslediğiniz kin sizi tecavüze sevketmesin! İyilik ve (Allah'ın yasaklarından) sakınma üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın. Allah'tan korkun; çünkü Allah'ın cezası çetindir.

Maide suresi (Al-Maidah) 2 ayeti arapça okunuşu

﴿يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُحِلُّوا شَعَائِرَ اللَّهِ وَلَا الشَّهْرَ الْحَرَامَ وَلَا الْهَدْيَ وَلَا الْقَلَائِدَ وَلَا آمِّينَ الْبَيْتَ الْحَرَامَ يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِّن رَّبِّهِمْ وَرِضْوَانًا ۚ وَإِذَا حَلَلْتُمْ فَاصْطَادُوا ۚ وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَآنُ قَوْمٍ أَن صَدُّوكُمْ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ أَن تَعْتَدُوا ۘ وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبِرِّ وَالتَّقْوَىٰ ۖ وَلَا تَعَاوَنُوا عَلَى الْإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ ۚ وَاتَّقُوا اللَّهَ ۖ إِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ
[ المائدة: 2]

ya eyyühel lezine amenu la tühillu şeairal lahi veleş şehral harame velel hedye velel kalaide vela amminel beytel harame yebtegune fadlem mir rabbihim veridvana ve iza haleltüm fastadu vela yecrimenneküm şeneanü kavmin en sadduküm anil mescidil harami en tatedu veteavenu alel birri vettakva vela teavenu alel 'ismi veludvan vettekul lah innel lahe şedidül ikab

ياأيها الذين آمنوا لا تحلوا شعائر الله ولا الشهر الحرام ولا الهدي ولا القلائد ولا آمين البيت الحرام يبتغون فضلا من ربهم ورضوانا وإذا حللتم فاصطادوا ولا يجرمنكم شنآن قوم أن صدوكم عن المسجد الحرام أن تعتدوا وتعاونوا على البر والتقوى ولا تعاونوا على الإثم والعدوان واتقوا الله إن الله شديد العقاب

سورة: المائدة - آية: ( 2 )  - جزء: ( 6 )  -  صفحة: ( 106 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. Biz, öğüt alırlar diye, Kuran'ı senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladık. Sen bekle, onlar da
  2. Ama yoldan çıkanların, işte onların varacağı yer ateştir. Oradan çıkmak isteyişlerinin her defasında geri çevrilirler
  3. Onların mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardı, onu verirlerdi.
  4. İçlerinden biri şöyle der: "Benim bir dostum vardı, bana: 'Sen de mi, ölüp toprak ve
  5. "Doğrusu, ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir peygambere inanmamak üzere Allah bize ahid verdi" diyenlere
  6. Elçilerimiz Lut'a gelince, onun fenasına gitti; çok sıkıldı. Ona, "Korkma ve üzülme, doğrusu biz seni
  7. Geceleyin O'na secde et; O'nu geceleri uzun uzun tesbih et.
  8. Yoksa Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Yoksa onlar mı işe hakimdirler?
  9. İnsanları, kendilerine azabın geleceği gün ile uyar. Haksızlık edenler: "Rabbimiz! Bizi yakın bir süreye kadar
  10. Biz Kuran'ı Arapça bilmeyen kimselerden birine indirseydik de o bunları okusaydı yine de ona inanmazlardı.

türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Maide indirin:

Maide Suresi mp3 : Maide suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Maide Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
Maide Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
Maide Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
Maide Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
Maide Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
Maide Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
Maide Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
Maide Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
Maide Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
Maide Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
Maide Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
Maide Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
Maide Suresi Al Hosary
Al Hosary
Maide Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
Maide Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Thursday, November 21, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler