Taha suresi 85. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿قَالَ فَاِنَّا قَدْ فَتَنَّا قَوْمَكَ مِنْ بَعْدِكَ وَاَضَلَّهُمُ السَّامِرِيُّ ﴾ [طه: 85]
ayet arapça & türkçe okunuşuKâle fe-innâ kad fetennâ kavmeke min ba’dike ve edallehumu-ssâmiriyy(u) [Taha: 85]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Allah: "Doğrusu Biz, senden sonra milletini sınadık; Samiri onları saptırdı" dedi. [Taha: 85]
Taha Suresi 85. ayet tefsiri
Mûsâ ( a.s. ) kavmini bırakıp Tûr’a gelince Allah Teâlâ onları buzağı heykeliyle imtihan etti. Sâmirî denen kişi onları doğru yoldan saptırmıştı. Rabbiyle konuşup Tevrat levhalarını alan Hz. Mûsâ, bu gerçek haber üzerine çok öfkeli ve üzgün bir halde kavminin yanına döndü. Onlara şu hakikatleri hatırlattı:
Allah Teâlâ onlara güzel bir vaatte bulunmuş; içinde hidâyet ve nûr bulunan Tevrat’ı vereceğini müjdelemişti. Allah ise vaadinden dönmez, mutlaka onu yerine getirir.
Verilen bu va‘di unutacak kadar aradan uzun bir zaman da geçmiş değildi. Topu topu bekleyecekleri müddet kırk gündü. Fakat onlar kısa bir müddet sonra, Samirî’nin ayartmasıyla Hz. Mûsâ’nın verdiği sözden döndüğü sû-i zannında bulundular.
Yahut da onlar bu günahı Allah’ın gazabının tepelerine inmesi için bilerek yaptılar ve Tûr’dan dönünceye kadar Hz. Mûsâ’nın tâlimatlarına uyacaklarına dair verdikleri sözden caydılar.
Hz. Mûsâ’nın öfke dolu konuşması karşısında kavmi, bunu kendi kudret ve iradeleriyle yapmadıklarını belirterek suçu, günah işlemelerine sebep olan Sâmirî’ye atmak istediler. Sâmirî, İsrâiloğullarının Sâmire kabilesine mensup olup asıl adı Mûsâ idi. İsrâiloğulları kadınlarının Mısır’dan çıkarken, düğüne veya eğlenceye gidiyormuş bahânesiyle Kıptî komşularından ödünç aldıkları süs eşyalarını ve kendi elinde bulunan altın, gümüş gibi mücevherâtı ateşe atarak eritmiş ve bunlardan bir buzağı heykeli yapmıştı. Heykelin içini boş bırakmış ve rüzgârın esiş istikâmetine doğru yerleştirmişti. Rüzgâr estikçe ondan sığır sesine benzer bir ses geliyordu. Bunu da bahâne ederek avânesiyle birlikte halka, onun ilâh olduğunu telkin etmiş, onları Hz. Mûsâ ve Hârûn’un hak dininden çevirmek istemişti. Hatta Mûsâ ( a.s. )’ın ilâhının da bu olduğunu, fakat onu unutup kendine ilâh aramak için dağlara gittiğini iddia etmişti. Bu ahmaklar, öyle bir sapıklık ve şaşkınlığın içine düşmüşlerdi ki, konuşamayan, kendi sözlerine bile bir mukabelede bulunamayan, hiçbir fayda veya zarar vermeyen cansız bir varlığın ilâh olamayacağını düşünecek halleri bile kalmamıştı.
Aslında İsrâiloğulları’nın Kıptîlerden aldıkları o süs eşyalarını kullanmaları kendilerine haramdı. Bu sebeple o eşyalar için “ günahlar ” mânasına gelen اَوْزَارًا ( evzâren ) kelimesini kullanmışlardır. Çünkü onlara ganimet haram kılınmıştı. Ganimet olarak toplanan malların ve eşyaların yakılması gerekiyordu. Onlar da bu sebeple günahtan kurtulmak için yüklendikleri süs eşyalarını yakmak üzere ateşe atmışlardı. Fakat işin dikkat çeken yönü aslı haram olan bu eşyaların nasıl bir netice ortaya çıkardığıdır. Neticede bunlar Samirî’nin elinde buzağı heykeline dönüşmüş ve onların hak yolu bırakıp puta tapmalarına sebep olmuştur. Dolayısıyla kim helâl olmayan yollarla dünyalık elde etmek isterse, dinî hassâsiyet bakımdan kendini büyük bir tehlikenin içine atmış olur. Nitekim âyet-i kerîmede: “ Nefsinin kötü arzularını kendine ilâh edinen kimseyi gördün mü? ” ( Câsiye 45/23 ) buyrulmaktadır.
Bu âyet-i kerîmelerde şu ince mânalara işaret edilmektedir:
› İsrâiloğulları Kızıl denizi geçtikten sonra putlara tapan bir kavme rastladılar ve Hz. Mûsâ’dan kendileri için de onlarınki gibi bir put yapmasını istediler. ( bk. A‘râf 7/138 ) Bu buzağı sûretinde bir puttu ve gönülleri ona tapmaya meyletti. İşte Sâmirî, yaptığı buzağı heykelini tam da onların gönüllerinde muhabbeti yerleşmiş olan sûrette yaptı. Burada şu işaret vardır ki, nefsin gizli arzuları kalpte yer tuttuğu zaman, temizleme ve arındırma kalemiyle o kir oradan iyice kazınmadığı sürece fırsatını bulunca sahibini tehlikeye atmasından korkulur.
› Hz. Mûsâ kavminden kırk günlüğüne ayrıldı, bu kadar az bir süreyi bile beklemeye tahammül edemeyen kavmi hemen tevhidden vazgeçip buzağıya taptılar. Bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed ( s.a.s. )’in aramızdan ayrıldığı asırlar oldu. Buna rağmen bu gün biri kalksa onun ümmetinden muvahhid ve ihlaslı birinin yanında tevhide aykırı bir söz söyleyecek olsa, hemen ona affı olmayan büyük bir günah işlediğini ve bundan tevbe etmesi gerektiğini söyler. Buna asla müsamaha göstermez. ( Kuşeyrî, Letâifü’l-işârât, II, 271 )
› Allah bir toplumu bir belâ ile sınamayı murad ettiğinde, onların akıl sahibi olanlarının başlarından akıllarını alır. Apaçık mûcizeleri gördükten sonra gözlerini kör eder de, sanki hiçbir şey görmemiş gibi olurlar. Bu sebepledir ki 89. âyette: “ Onun konuşamayan, fayda ve zarar veremeyen bir buzağı olduğunu görmezler mi? ” buyrulur.
› İlâhî gazap ve azabı celbeden sebeplerden biri de sözünden dönmek ve ahdini bozmaktır. Dolayısıyla O’nun rahmetine talip olanlar istikâmet ve sebattan ayrılmamalıdırlar.
› Dünya malı aldanışın, fesat ve helâkin sebebidir. Görüldüğü üzere Firavun dünyası yüzünden gurura düştü, aldandı ve helak oldu. Sâmirî de mücevherlerden böğüren bir buzağı yaptı ve onunla kavmini ifsat etti. Eğer İsrâiloğulları Mısır’dan çıktıklarında yanlarında o zînetleri götürmeselerdi, buzağıya tapmaktan kurtulurlardı. Bundan dolayı tevbe etmekle de imtihan olunmazlardı. ( Bursevî, Rûhu’l-Beyân, V, 496-497 )
Acaba Hârûn ( a.s. ) vazifesini tam yapamadığı için mi bu olanlar oldu:
Ömer Çelik Tefsiri
Taha suresi 85 ayeti anlamı - okunuşu
Allah şöyle buyurdu: “Fakat biz sen ayrıldıktan sonra geride bıraktığın kavmini imtihan ettik ve Sâmirî onları yoldan çıkardı.”
Mokhtasar tefsiri
Yüce Allah şöyle buyurmuştur: Arkanda bıraktığın kavmini buzağıya tapmak ile imtihan ettik. Samiri onları buzağıya tapmaya çağırdı. Böylece onları saptırdı.
Ali Fikri Yavuz
Allah buyurdu: “- Biz, senden sonra (kavminden ayrılıp yerine Harûn’u bıraktıktan sonra) kavmini fitneye düşürdük (imtihana çektik). Samirî, onları (buzağıya taptırmakla) saptırdı.”
İngilizce - Sahih International
[Allah] said, "But indeed, We have tried your people after you [departed], and the Samiri has led them astray."
Taha suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Şüphe yok ki dedi, biz senden sonra kavmini sınadık ve doğru yoldan çıkardı Samiri.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
(Allah:) “Səndən sonra ümmətini imtahana çəkdik. Samiri onları yoldan çıxartdı (buzova sitayiş etdilər)”, - deyə buyurdu.
Kuran Araştırmaları Vakfı
Allah buyurdu: Senden sonra biz, kavmini (Harun ile kalan İsrailoğullarını) imtihan ettik ve Samiri onları yoldan çıkardı.
Taha suresi (Ta-Ha) 85 ayeti arapça okunuşu
﴿قَالَ فَإِنَّا قَدْ فَتَنَّا قَوْمَكَ مِن بَعْدِكَ وَأَضَلَّهُمُ السَّامِرِيُّ﴾
[ طه: 85]
English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- "İşte Bizim bağışımız budur; ister ver, ister tut, hesapsızdır." dedik.
- Allah'a ve ahiret gününe inanan bir milletin, babaları veya oğulları veya kardeşleri ya da akrabaları
- Eğer kadın, kocasının serkeşliğinden veya aldırışsızlığından endişe ederse, aralarında anlaşmaya çalışmalarında kendilerine bir engel yoktur.
- Ey insanlar! Sizin yaratılmanızda ve canlıların yeryüzünde yayılmasında, kesin olarak inanan kimseler için ibretler vardır.
- Ama hak kendilerinden tarafa ise, itaatle koşa koşa gelirler.
- O gün bir takım yüzler Rablerine bakıp parlayacaktır.
- Onlardan ona inananlar ve yüz çevirenler vardı. Çılgın bir alev olarak cehennem yeter. Doğrusu, ayetlerimizi
- De ki: "Ben buna karşı sizden bir ücret değil, ancak, Rabbine doğru bir yol tutmak
- "İnsanları küçümseyip yüz çevirme, yeryüzünde böbürlenerek yürüme; Allah, kendini beğenip övünen hiç kimseyi şüphesiz ki
- Ey insanlar! Allah'ın size olan nimetini anın; sizi gökten ve yerden rızıklandıran Allah'tan başka bir
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Taha indirin:
Taha Suresi mp3 : Taha suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler