Tevbe suresi 26. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Tevbe suresi 26 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Tevbe suresi - At-Tawbah aya 26 (The Repentance).
  
   

﴿ثُمَّ اَنْزَلَ اللّٰهُ سَك۪ينَتَهُ عَلٰى رَسُولِه۪ وَعَلَى الْمُؤْمِن۪ينَ وَاَنْزَلَ جُنُودًا لَمْ تَرَوْهَا وَعَذَّبَ الَّذ۪ينَ كَفَرُواۜ وَذٰلِكَ جَزَٓاءُ الْكَافِر۪ينَ ﴾ [التوبة: 26]

ayet arapça & türkçe okunuşu

Śumme enzela(A)llâhu sekînetehu ‘alâ rasûlihi ve’alâ-lmu/minîne veenzele cunûden lem teravhâ ve’ażżebe-lleżîne keferû(c) veżâlike cezâu-lkâfirîn(e) [Tevbe: 26]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

Bozgundan sonra Allah, Peygamberine, müminlere güvenlik verdi ve görmediğiniz askerler indirdi; inkar edenleri azaba uğrattı. İnkarcıların cezası budur. [Tevbe: 26]


Tevbe Suresi 26. ayet tefsiri

Allah Resûlü ( s.a.s. ), Mekke’nin fethinden sonra Sadece Kâbe’deki putları yıkmakla kalmamış, civar bölgelere de mücâhit gruplar gönderip her tarafta bir tevhîd temizliği başlatmıştı. Ancak bu durumu, Huneyn’de yaşayan Hevâzin kabîlesi ile Tâif’te oturan Sakîfoğulları hazmedemediler. Müslümanların üzerine hücûm etmeye karar verdiler. Bunun için büyük bir ordu hazırladılar. Bir ölüm-kalım savaşına çıkmışçasına her şeylerini beraberle­rine aldılar. ( İbn Hişâm, es-Sîre, IV, 65; İbn Sa‘d, et-Tabakât, II, 150 )

Durumdan haberdâr olan Resûl-i Ekrem ( s.a.s. ), ordusuna Mekke’den iki bin kişi daha katarak onların üzerine yürüdü. İslâm ordusu her bakımdan mükemmeldi. Göz kamaştırıcı bir ihtişamla Huneyn’e doğru ilerliyordu. Herkes, şimdiye dek böyle techîzat ve teşkîlâtlı kalabalık bir ordunun Arabistan’da görülmediğini düşünüyordu. Bu durum, ashâb-ı kirâmın gönlünü bir an gurûra sevk edip: “ Böyle bir ordu aslâ yenilmez! ” diyerek düşmanı küçümsemelerine ve maddî güce rağbetle gâlibiyete mutlak gözüyle bakmalarına sebep oldu. İşte bu bir anlık gurur ve ucub, müslümanların ilâhî imtihâna tâbî tutulmalarına se­bebiyet verdi:

İslâm ordusunun öncü kuvvetleri, Huneyn’e girilen dar yollarda kendilerinden emîn bir şekilde ilerlerken, sabahın alacakaranlığında âniden pusuya düşürüldüler. Büyük bir panik zuhûr etti. müslümanlar, üzerlerine yağmur gibi yağan oklar karşısında durakladı­lar. İslâm ordusunda, tereddüt ve telâş dolu bir dağınıklık ve bozulma baş gösterdi. Bu, arkadan gelenlere de sirâyet edince, müslüman safları çözülüp geriledi. Hevâzin ve Sakîf kabîleleri de onları tâkibe koyuldu.

O dehşetli hengâmede yerinden ayrılmayan, sürekli olarak düşmanın üzerine yürü­yen ve bindiği hayvanı dâimâ ileri sürerek kendisini düşmanın ortasına atan yalnız Allah Resûlü ( s.a.s. ) oldu. O gün Efendimiz, eşsiz bir cesâret ve şecaat nümûnesi sergiledi. Hattâ amcası Hz. Abbâs ve Ebû Süfyân b. Hâris, onun mübârek cânının tehlikeye düşmemesi için hayvanının dizginini tutmuşlar, daha fazla ilerlemesine mânî olmaya çalı­şıyorlardı. ( Müslim, Cihâd 76 )

Diğer taraftan, İslâm ordusunun karışıklığı devam ediyordu. Aralarında “ Bugün sihir bozuldu ” diye feryâd edenlerden; “ Bu bozgunluğun arkası denize kadar alınamaz! ” diyenlere kadar birçok ye’se kapılanlar vardı. Mekkelilerden bâzılarının arasından da: “ Peygamber öldü. Araplar eski dinlerine dönecekler! ” diye şâyialar duyu­luyordu. Oysa Peygamberimiz ( s.a.s. ) sağ idi ve düşmana mukâ­vemet göstererek hayvanının üzerinde dimdik durmaktaydı. Allah’a tevekkül ve teslîmi­yet hâlinde ashâbına şöyle sesleniyordu:

“ –Ey Ensâr! Ey Muhâcirler! Ey Allah’ın kulları! Buraya geliniz! Ben Allah’ın kulu ve peygamberiyim!.. ”

Sonra gür sesli olan amcası Hz. Abbâs’a işaret buyurarak, İslâm ordu­suna seslenmeye devam etmesini istedi. Abbâs ( r.a. )’ın yüksek sesle: “ Ey Akabe’de bey’at edenler! Ey Rıdvân ağacı altında söz verenler! Koşun, Allah’ın Resûlü burada!.. ” diyerek seslenmeye başladı. Nidayı duyan sahâbe-i kirâm Efendimiz’in yanına koştu. Böylece Peygamberimiz’in yanında saf tutmaya başlayan mü’min gönüller, içine düştük­leri korkudan sıyrılarak huzur ve sükûnete erdi. Yavaş yavaş Allah’ın lutfuyla bütün İslâm safları derlenip toparlandı. Bundan sonra Allah Resûlü ( s.a.s. ), ellerini yüce dergâha açıp:

“ Allahım! Bana olan zafer va‘dini ihsân buyur! ” niyâzında bulundu.

Tıpkı Bedir savaşındaki gibi yerden mübârek elleriyle bir avuç toprak alarak düşman saflarına doğru attı ve ashâb-ı güzîne:

“ –Haydi şimdi tam bir samimiyet ve gayret içinde hücûm edin! ” buyurdu. ( Müslim, Cihâd, 76-81; Ahmed b. Hanbel, Müsned,  III, 157, V, 286; İbn Hişâm, es-Sîre, IV, 72; Vâkıdî, el-Meğâzî, III, 897-899 )

Bu defâ İslâm ordusu, savaş yeni başlarcasına bir hızla müşriklerin üzerine saldırdı. Yaptıkları şiddetli hücûm ve hamlelerle kısa zamanda düşmanı perişan edip hüsrâna uğ­rattılar. Sadece dört şehîd verilmiş, buna karşılık müşriklerden yetmiş kişi öldürülmüştü. Düşman öyle mağlûb edilmişti ki, onların savaş meydanına getirdikleri her şey müslüman­lara kalmıştı. Ele geçen ganimetin hadd ü hesâbı yoktu. ( İbn Hişâm, es-Sîre, IV, 79 )

Şüphesiz ki bu hâl, yüce Allah’ın mü’minlere nasîb buyurduğu büyük bir lutfu ve ik­râmı idi. Çünkü onlar, başlangıçta yenilmiş durumda iken netîcede Resûlullah ( s.a.s. )’in şecaat, cesâret, îtidal ve Cenâb-ı Hakk’a gönülden ilticâ ve niyâzıyla zafere nâil olmuşlardı.

Nitekim o gün müşrik saflarında olup da sonradan iman edenler, Allah Teâlâ’nın mü’minlere olan bu yardımını ifade sadedinde, kendilerine, o âna kadar hiç görmedikleri kimselerin hücumda bulunduklarını hayretle îtirâf etmişlerdir. ( Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 286; Heysemî, Mecma‘u’z-zevâid, VI, 182-183; İbn Hişâm, es-Sîre, IV, 79 )

Huneyn savaşının ardından, Sakîf kabilesinin reisi ve 1düşman ordularının başkumandanı Mâlik b. Avf en-Nadrî ile birlikte daha pek çokları müslüman oldu. Allah onlara küfürden dönüp doğru yolu bulma nimetini lütfetti. müslüman olmayıp şirk içinde kalanlarla ilgili ise, onların Mescid-i Haram’a yaklaşmalarını yasaklayan yeni hükümler indi:


Ömer Çelik Tefsiri
Tevbe suresi Diyanet

Tevbe'den 26 Ayeti'ni dinle


Tevbe suresi 26 ayeti anlamı - okunuşu

Sonra Allah, Rasûlü’nün ve mü’minlerin üzerine iç huzuru ve güven duygusu veren rahmetini indirdi, ayrıca göremediğiniz ordular gönderdi ve o inkârcıları ağır bir yenilgiye uğrattı. Kâfirlerin cezası işte budur!


Mokhtasar tefsiri

Düşmanınızdan kaçmanızdan sonra Allah, peygamberi ve Müminlerin üzerine rahatlık indirmiş ve böylece sizler savaşta sebat etmiştiniz. Görmediğiniz melekler indirmiş, kâfirlere ise öldürülme, esir alınma ve mallarının ele geçirilmesi ile azap etmişti. Onların cezalandırıldığı bu cezanın sebebi, onların peygamberlerini yalanlamaları ve O`nun getirdiklerinden yüz çevirmeleriydi.


Ali Fikri Yavuz

Sonra Allah, Rasûlünün ve müminlerin üzerine rahmetini indirdi, görmediğiniz (meleklerden) ordular indirdi de, küfredenleri azablandırdı. İşte bu, kâfirlerin cezasıdır


İngilizce - Sahih International


Then Allah sent down His tranquillity upon His Messenger and upon the believers and sent down soldiers angels whom you did not see and punished those who disbelieved. And that is the recompense of the disbelievers.

Tevbe suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Sonra da Allah, Peygamberine ve inanlara manevi kuvvetini ihsan etmişti ve görmediğiniz orduları indirerek kafirleri azaplandırmıştı ve işte kafirlerin cezası da budur.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


Sonra da Allah Öz Peyğəmbərinə və mö’minlərə arxayınlıq nazil etdi, (köməyinizə mələklərdən ibarət) görmədiyiniz əsgərlər endirdi və kafirləri əzaba düçar etdi. Bu, kafirlərin cəzasıdır!


Kuran Araştırmaları Vakfı


Sonra Allah, Resul'ü ile müminler üzerine sekinetini (sükunet ve huzur duygusu) indirdi, sizin görmediğiniz ordular (melekler) indirdi de kafirlere azap etti. İşte bu, o kafirlerin cezasıdır.

Tevbe suresi (At-Tawbah) 26 ayeti arapça okunuşu

﴿ثُمَّ أَنزَلَ اللَّهُ سَكِينَتَهُ عَلَىٰ رَسُولِهِ وَعَلَى الْمُؤْمِنِينَ وَأَنزَلَ جُنُودًا لَّمْ تَرَوْهَا وَعَذَّبَ الَّذِينَ كَفَرُوا ۚ وَذَٰلِكَ جَزَاءُ الْكَافِرِينَ
[ التوبة: 26]

sümme enzelel lahü sekinetehu ala rasulihi vealel mü'minine ve enzele cünudel lem teravha veazzebel lezine keferu vezalike cezaül kafirin

ثم أنـزل الله سكينته على رسوله وعلى المؤمنين وأنـزل جنودا لم تروها وعذب الذين كفروا وذلك جزاء الكافرين

سورة: التوبة - آية: ( 26 )  - جزء: ( 10 )  -  صفحة: ( 190 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler


türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Tevbe indirin:

Tevbe Suresi mp3 : Tevbe suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Tevbe Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
Tevbe Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
Tevbe Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
Tevbe Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
Tevbe Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
Tevbe Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
Tevbe Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
Tevbe Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
Tevbe Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
Tevbe Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
Tevbe Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
Tevbe Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
Tevbe Suresi Al Hosary
Al Hosary
Tevbe Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
Tevbe Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Friday, October 18, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler