Fatır suresi 27. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Fatır suresi 27 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Fatır suresi - Fatir aya 27 (The Originator).
  
   

﴿اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ اَنْزَلَ مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءًۚ فَاَخْرَجْنَا بِه۪ ثَمَرَاتٍ مُخْتَلِفًا اَلْوَانُهَاۜ وَمِنَ الْجِبَالِ جُدَدٌ ب۪يضٌ وَحُمْرٌ مُخْتَلِفٌ اَلْوَانُهَا وَغَرَاب۪يبُ سُودٌ ﴾ [فاطر: 27]

ayet arapça & türkçe okunuşu

Elem tera enna(A)llâhe enzele mine-ssemâ-i mâen feaḣracnâ bihi śemerâtin muḣtelifen elvânuhâ(c) vemine-lcibâli cudedun bîdun vehumrun muḣtelifun elvânuhâ veġarâbîbu sûd(un) [Fatır: 27]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

Allah'ın gökten su indirdiğini görmez misin? Biz onunla türlü türlü renkte ürünler yetiştirmiş; dağlarda da beyaz, kırmızı, siyah ve türlü renkte yollar varetmişizdir. [Fatır: 27]


Fatır Suresi 27. ayet tefsiri

Allah Teâlâ’nın ilim, hikmet, kudret ve azametinin tecelli ettiği yerlerden biri de bitkiler, dağlar ve yollar, insanlar ve hayvanlardaki renklilik ve çeşitliliktir. Aynı sudan sulanıp aynı topraktan çıkan bitkiler, meyveler, sebzeler ve çiçekler türlü türlü renk, desen, şekil, koku, tat ve özelliktedir. Bunlardan göze ilk çarpan “ renkleri ” olduğu için, burada nazar-ı dikkate renkler verilmektedir. Dağlar da öyledir. Onların üzerindeki yollar, kısımlar ve taşlar da rengârenktir. Bunlardan beyaz, kırmızı ve simsiyah olanları bulunduğu gibi, bunların karışımından oluşan daha çeşitli renkler dikkatimizi çekmektedir. Dağlar aynı zamanda madenlerin depolarıdır. Buralarda demir, bakır, altın, gümüş, krom, çinko, kurşun, fosfat, kalay, uranyum, bor, kömür ve benzeri maden yatakları yer almaktadır. Bu madenlerin bulunduğu yataklar da rengârenktir. Nazarımızı insanlar âlemine çevirdiğimiz zaman onların da tenleri itibariyle beyaz, kırmızı, siyah ve muhtelif renklerde olduğunu görürüz. Buna göz ve saç renklerini de eklersek manzara daha da zenginleşir.  Sivrisinekten file, kelebekten kuşlara, kediden aslanlara kaplanlara kadar yeryüzünde yürüyen tüm canlıların; eşek, katır, at gibi binek hayvanlarının; aynı şekilde deve, sığır, koyun, keçi gibi sağmal hayvanların da rengârenk oldukları görülür. Bu özellikleri itibariyle hiçbir varlık tam olarak diğerine benzemez. Aklını kullanıp bu gerçekler üzerinde düşünenler, araştırma ve inceleme yapanlar, gerek tabiatta gerek canlılar âleminde bu kadar renk ve çeşitteki varlıkları yaratan Allah’ın kudret ve ilminin sonsuzluğunu, yalnızca O’nun kulluğa ve hamde layık olduğunu anlarlar. İşte Kur’an, böyle bir anlayış, kavrayış ve idrake sahip olanları “ gerçek âlim ” olarak tanıtmaktadır. Ancak böyle olan âlimler, Allah’tan hakkiyle korkar, O’na derin bir saygı duyar ve O’nun sonsuz kudret ve azameti karşısında hayranlıktan başka bir şey yapamazlar.

Bu âyetlerden Kur’ân-ı Kerîm’in tabiatı, dağları, bitkileri, hayvanları, insanları inceleme ve araştırma konusu yapan fizik, kimya, biyoloji, botanik, jeoloji, zooloji… gibi tabiat bilimlerini teşvik ettiği söylenebilir. Zira iman gözüyle bunları inceleyen âlimler, sonsuz bir ilim, hikmet, irade ve kudret gerektiren bu varlıkların kör bir tesadüfün eseri olamayacağını; bu ince ve hassas nizamın, bu renk renk canlıların, mahsullerin kendi kendilerine var olamayacağını anlar ve bunları yaratan Allah’a gönülden saygı ile yönelerek O’na samimiyetle kulluk eder. Dolayısıyla âyet-i kerîmeler, tabiat ve varlıklar üzerinde derin araştırmaların insanı Allah’a inanmaya ve ibâdete götüreceğini anlattığı gibi, ilmin de ehemmiyetine dikkat çeker. Böylece Kur’an açısından bakıldığında, insanı Allah’ı tanımaya, O’na saygı ve kulluğa götürmeyen, aksine insanı kibre sürükleyen ilim, gerçek ilim değildir. Nitekim Abdullah b. Mesud ( r.a. ):

“ İlim, çok rivayetle olmaz; Allah korkusu ile olur ” der. ( Velîler Ansiklopedisi, I, 70 )

Hint âlimlerinden Doktor İnâyetullâh el-Maşrikî’nin anlattığı şu hâdise bu âyetin tefsiri bakımından ne kadar câlib-i dikkattir:

1909 yılında yağmurlu bir Pazar günü Cambridge Üniversitesi profesörlerinden meşhur astronomi âlimi Sir James Jones’i gördüm. İncil ve şemsiyesi koltuğunun altında olduğu hâlde kiliseye gidiyordu. Ona yaklaşarak selâm verdim, cevap vermedi. Tekrar selâm verince:

“ –Benden ne istiyorsun? ” dedi.

“ –İki şey istiyorum beyefendi! Birincisi, yağmurun bu şiddetine rağmen şemsiyeniz neden koltuğunuzun altında duruyor? ” dedim. Gülümseyerek derhâl şemsiyesini açtı. Devamla dedim ki:

“ –İkincisi de, sizin gibi dünya çapında söz sahibi olan bir âlimi kiliseye gitmeye sevk eden şey ne olabilir? ”

Sir James, bu suâlim karşısında kısa bir duraklamadan sonra:

“ –Bugün bize gel de akşam çayını birlikte içelim! ” dedi.

Akşam evine gittiğimde, bana semâvî cisimlerin yaratılışından, onlardaki müthiş sistemlerden, aralarındaki korkunç uzaklık ve farklardan, bu cisimlerin mâcerâlarından, mihverlerinden, çekimlerinden, akıllara durgunluk veren ışık tufanlarından vs. bahseden bir konferans vermeye başladı ki, o anda kalbimin Allah’ın azamet ve heybetinden titrediğini hissediyordum. Sir James’in ise Allah korkusuyla saçları diken diken olmuş, gözlerinden yaşlar boşanmış ve elleri tir tir titriyordu. Bir ara durdu ve sözlerine şöyle devam etti:

“ İnâyetullâh dostum! Allah’ın yaratmış olduğu bütün bu güzelliklere bir göz attığımda, Allah’ın celâlinden vücûdum titremeye başlar. Allah’ın huzûrunda eğilerek O’na: “Allahım! Sen büyüksün! ” diye seslendiğim zaman da, benim şu varlığımın her bir parçasının, bu duada beni desteklediğini görürüm. İşte o zaman ben, büyük bir huzur ve saadet hissederim ve benim bu saadetimin, diğerlerinin saadetinden bin defâ daha üstün olduğunu bilirim.”

Bunun üzerine ben de kendisine, o anda hatırıma gelen şu âyet-i kerîmeyi okudum:

“ Gerçek şu ki, kulları içinde ancak âlimler, Allah’tan gerektiği gibi korkarlar. ” ( Fâtır 35/28 )

Sir James, âyet-i kerîmeyi işitince birdenbire haykırdı:

“ –Ne diyorsun, «Gerçek şu ki, kulları içinde ancak âlimler, Allah’tan gerektiği gibi korkarlar» öyle mi? Bu çok müthiş, aynı zamanda çok garip ve cidden acâyip!.. Benim elli yıldır devam eden uzun araştırma ve tecrübelerim neticesinde keşfettiğim şey, Hz. Muhammed ( s.a.s. )’in önceden haber verdiği şeyler arasında mı? Bu âyet hakîkaten Kur’ân’da var mı? Eğer öyleyse, Kur’ân-ı Kerîm’in Allah tarafından vahyedilmiş bir kitap olduğuna şâhitlik ettiğimi yaz! Hz. Muhammed ümmî idi, okuma-yazma bilmiyordu. Bu yüzden O’nun bu sırrı kendi kendine keşfetmesi mümkün değildir. O hâlde bu sırrı O’na bildiren Cenâb-ı Allah’tır. ” ( Vahidüddin Han, İslâm Meydan Okuyor, s. 251-253 )

Şimdi de, Allah’tan gereğince korkan gerçek âlimlerin önemli hususiyetlerini ve aslâ zarara uğramayacak ebedî ticâretin yollarını bildirmek üzere buyruluyor ki:
Ömer Çelik Tefsiri
Fatır suresi Diyanet

Fatır'den 27 Ayeti'ni dinle


Fatır suresi 27 ayeti anlamı - okunuşu

Görmez misin ki, Allah gökten bir su indiriyor? Biz onunla renkleri çeşit çeşit meyveler, sebzeler çıkarıyoruz. Dağlarda da toprağın rengine göre beyaz, kırmızı, daha farklı renklerde ve simsiyah yollar vardır.


Mokhtasar tefsiri

Ey Resul! Allah -Subhanehu ve Teâlâ-`nın gökten yağmur suyunu indirdiğini, o su ile ürünlerin bulunduğu ağaçları suladığımızı ve kırmızı, yeşil, sarı ve bundan başka çeşitli renklerde ürünleri o ağaçlardan çıkardığımızı görmez misin? Yine dağlardan geçen beyaz, kırmızı, değişik renklerde ve simsiyah yollar yaptık.


Ali Fikri Yavuz

Görmedin mi, Allah gökten bir yağmur indirdi de onunla cinsleri başka başka bir çok meyveler çıkardı? Dağlardan da (renklerine göre) beyaz ve kırmızı, renkleri çeşitli, hem de kapkara yollar yaptık


İngilizce - Sahih International


Do you not see that Allah sends down rain from the sky, and We produce thereby fruits of varying colors? And in the mountains are tracts, white and red of varying shades and [some] extremely black.

Fatır suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Görmez misin ki şüphe yok, Allah, gökten yağmur yağdırır da o sayede renkleri çeşitçeşit meyveler bitirir ve dağlarda da beyaz, kırmızı, çeşitli renklerde ve kapkara yollar meydana getirir.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


(Ya Peyğəmbər!) Məgər Allahın göydən bir yağmur yağdırdığını görmürsənmi?! Sonra Biz onunla növbənöv meyvələr yetişdirdik və dağlarda müxtəlif rəngli – ağ, qırmızı, tünd qara yollar (yaxud tünd qara qayalar) peyda etdik.


Kuran Araştırmaları Vakfı


Görmedin mi Allah gökten su indirdi. Onunla renkleri çeşit çeşit meyveler çıkardık. Dağlardan (geçen) beyaz, kırmızı, degişik renklerde ve simsiyah yollar (yaptık).

Fatır suresi (Fatir) 27 ayeti arapça okunuşu

﴿أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ أَنزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَخْرَجْنَا بِهِ ثَمَرَاتٍ مُّخْتَلِفًا أَلْوَانُهَا ۚ وَمِنَ الْجِبَالِ جُدَدٌ بِيضٌ وَحُمْرٌ مُّخْتَلِفٌ أَلْوَانُهَا وَغَرَابِيبُ سُودٌ
[ فاطر: 27]

elem tera ennel lahe enzele mines semai maa feahracna bihi semeratim muhtelifen elvanüha ve minel cibali cüdedüm biduv vehumrum muhtelifün elvanüha vegarabibü sud

ألم تر أن الله أنـزل من السماء ماء فأخرجنا به ثمرات مختلفا ألوانها ومن الجبال جدد بيض وحمر مختلف ألوانها وغرابيب سود

سورة: فاطر - آية: ( 27 )  - جزء: ( 22 )  -  صفحة: ( 437 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. "Birbirinize düşman olarak inin, siz yeryüzünde bir müddet için yerleşip geçineceksiniz."
  2. Hazırladıkları hendekleri, tutuşturulmuş ateşle doldurarak onun çevresinde oturup, inanmış kimselere dinlerinden dönmeleri için yaptıkları işkenceleri
  3. Babalarına döndüklerinde, "Ey babamız! Bize yiyecek yasak edildi, kardeşimizi bizimle beraber gönder de yiyecek alalım.
  4. "İşte bu sizin işlediklerinizin karşılığıdır, çalışmalarınız şükre değer" denir.
  5. Orada putlarıyla çekişerek: "Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit
  6. İşte sana da buyruğumuzla Cebrail'i gönderdik; sen Kitap nedir, iman nedir önceleri bilmezdin, fakat Biz
  7. Putperestlerin: "Ona bir hazine indirilmeli veya yanında bir melek gelmeli değil miydi?" demelerinden senin kalbin
  8. Senden azabı acele bekliyorlar. Doğrusu azap tepelerinden, ayaklarının altından kendilerini içine aldığı gün, cehennem inkarcıları
  9. Kendisine verilen kötü müjde yüzünden, halktan gizlenmeye çalışır; onu utana utana tutsun mu, yoksa toprağa
  10. Gök yarılıp da, gül gibi kızardığı, yağ gibi eridiği zaman haliniz nice olur?

türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Fatır indirin:

Fatır Suresi mp3 : Fatır suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Fatır Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
Fatır Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
Fatır Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
Fatır Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
Fatır Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
Fatır Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
Fatır Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
Fatır Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
Fatır Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
Fatır Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
Fatır Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
Fatır Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
Fatır Suresi Al Hosary
Al Hosary
Fatır Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
Fatır Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Tuesday, September 17, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler