İsra suresi 29. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿وَلَا تَجْعَلْ يَدَكَ مَغْلُولَةً اِلٰى عُنُقِكَ وَلَا تَبْسُطْهَا كُلَّ الْبَسْطِ فَتَقْعُدَ مَلُومًا مَحْسُورًا ﴾ [الإسراء: 29]
ayet arapça & türkçe okunuşuVelâ tec’al yedeke maġlûleten ilâ ‘unukike velâ tebsuthâ kulle-lbesti fetak’ude melûmen mahsûrâ(n) [İsra: 29]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Elini boynuna bağlayıp cimri kesilme, büsbütün de açıp tutumsuz olma, yoksa pişman olur, açıkta kalırsın. [İsra: 29]
İsra Suresi 29. ayet tefsiri
Rızkı veren Allah’tır; dilediğine bol verir, dilediğine az verir. Bu gerçekten hareketle insanlardan bir kısmı verecek durumda, bir kısmı ise alacak durumdadır. Öncelikle malî imkânları bakımından veya toplum içindeki mevkii itibariyle verecek durumda olanlara, ihtiyaç beyân eden kimselere karşı nasıl muamele edecekleri bildirilir. Buna göre eğer imkânlar müsaitse verilip ihtiyaçlar karşılanacak, değilse o kırık gönüllü insanlar, “ Allah bize de size de ihsanda bulunsun ”, “ inşallah imkân olunca gereği yapılacak ” gibi tatlı sözlerle ve güler yüzle uğurlanacaktır. Onurlarını rencide edici ve gönüllerini incitici küçük-büyük her türlü hareket ve sözden kaçınılacaktır. Yûnus Emre ne güzel söyler.
“ Fukarâ kalbine her kim dokuna
Dokuna sînesi Allah okuna. ”
Bu hususta en güzel örnek şüphesiz Sevgili Peygamberimiz ( s.a.s. )’dir. Resûl-i Ekrem ( s.a.s. ), verme husûsunda insanların en eli açık olanı idi. Onun cömertliği bizim akıl ve hayâlimizin ötesinde idi. Onun bu yönünü Enes ( r.a. ) şöyle anlatır:
“ Peygamber Efendimiz, İslâm için kendisinden ne istenirse onu mutlaka verirdi. Hele bir keresinde yanına gelen birisine iki dağ arasını dolduran bir koyun sürüsü vermişti… Adam kabilesine dönünce:
«– Ey kavmim! Koşun, müslüman olun! Çünkü Muhammed, fakirlik ve ihtiyaç korkusu duymadan çok büyük ikram ve ihsanlarda bulunuyor» dedi. Kimileri, sırf dünyalık elde etmek için müslüman olurlardı. Fakat çok geçmeden müslümanlık onların gözünde, dünyadan ve üzerindeki her şeyden daha değerli bir hâle gelirdi. ” ( Müslim, Fezâil 57-58 )
Efendimiz’in bu yüce ahlâkıyla ilgili diğer bir rivayet de şöyledir:
Medineli müslümanlardan bir kısmı Resûlullah ( s.a.s. )’den bir şeyler istediler. O da verdi. Sonra yine istediler. Efendimiz, elindekiler bitinceye kadar verdi. Verebileceği şeyler tükenince, onlara şöyle hitâb etti:
“ Yanımda bir şey olsaydı, sizden esirgemez verirdim. Kim dilenmekten çekinir ve iffetli davranırsa, Allah onun iffetini artırır. Kim tok gözlü olmak isterse, Allah onu başkalarına muhtaç olmaktan kurtarır. Kim de sabretmeye gayret ederse, Allah ona sabır verir. Hiçbir kimseye, sabırdan daha hayırlı ve büyük bir lutufta bulunulmamıştır. ” ( Buhârî, Zekât 50; Müslim, Zekât 124 )
İhtiyacı açıkça belli olduğu halde, iffetinden dolayı isteyemeyen kimseler bulunduğu gibi, ihtiyacını çekinmeden arz edenler de olabilir. Bunları da kırmamak, güzellikle ve gönüllerini hoş ederek göndermek gerekir. “ Ben cimri değilim ” ( Müslim, Zekât 127 ) buyuran ve cömertliği kendisine şiâr edinen Allah Resûlü ( s.a.s. ), bu âyet-i kerîmelerinde öğrettiği edep çerçevesinde kendisinden isteyen kimseleri geri çevirmeyi hiç arzu etmez, elinde varsa verir, yoksa, onlara güzellikle muamele eder ve “ geldiği zaman vereceğine ” dâir vaatte bulunurdu.
Resûlullah ( s.a.s. ) vermenin ölçüsünü şöyle belirlemektedir:
“ Ey insanoğlu! İhtiyacından fazla olan malını insanlara vermen senin için iyi, vermemen kötüdür. İhtiyacını yetecek kadarını elinde tutmandan dolayı ayıplanmazsın. Geçimini üstlendiklerinden başlamak suretiyle iyilik et. Veren el alan elden üstündür. ” ( Müslim, Zekât 97 )
Ancak verirken veya ihtiyaçlar için harcama yaparken itidalli hareket etmek, orta yolu tutmak, cimrilik ve İsrâftan kaçınarak İslâm’ın emrettiği cömertliğe uygun davranmak lazımdır. müslümanın, yaptıklarına pişman olmadan infak hayatına devam edebilmesi için bu ölçü şarttır. Zaten bütün ahlâkî güzellikler, ifrat ve tefrit noktalarından uzak durarak orta yolu bulmakla gerçekleşir.
Unutmamak gerekir ki, rızkı veren Allah’tır. Dilediğine bol, dilediğine az verir. Bunun için, sahip olduğu nimetlerden dolayı hiç kimsenin bir başkasına üstünlük taslamaya hakkı yoktur. Elindeki imkânlar az olanlar da, bunu bir ayıp ve aşağılık vesilesi görmemelidirler. Netice itibariyle herkes hakkına razı olmalı, elindeki nimetleri artırma hırsıyla başkalarının hakkına göz dikmemeli, hele hele rızık endişesiyle çocukların canlarına kıymak gibi bir cinâyete asla teşebbüs etmemelidir:
Ömer Çelik Tefsiri
İsra suresi 29 ayeti anlamı - okunuşu
Harcamalarında ve başkalarına yardımda eli sıkı olma, ancak varını yoğunu da saçıp savurma! Sonra herkes tarafından kınanır, kaybettiklerine hasret çeker durursun.
Mokhtasar tefsiri
Elini infak etmemesi için tutup,alı koyma. Elini büsbütün açıp infakta israf etme, yoksa kınananlardan olursun. İsraf ettiğinden dolayı infak edemez duruma gelirsin. Harcayacak bir şey bulamadığında elini infak etmemesi için tutarsan cimriliğinden dolayı insanlar seni kınarlar/ayıplarlar.
Ali Fikri Yavuz
Elini boynuna bağlı kılma (cimri olma) ve büsbütün de onu açıp israf etme ki, sonra kınanmış olursun ve eli boş açıkta kalırsın
İngilizce - Sahih International
And do not make your hand [as] chained to your neck or extend it completely and [thereby] become blamed and insolvent.
İsra suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Elini boynuna bağlama, tamamıyla da açma, sonra kendini kınar ve birşeye gücün yetmeyerek pişman bir halde otururkalırsın.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Nə əldən çox bərk ol, nə də əlini tamamilə açıb israfçılıq et. Yoxsa həm qınanarsan, həm də peşman olarsan!
Kuran Araştırmaları Vakfı
Eli sıkı olma; büsbütün eli açık da olma. Sonra kınanır, (kaybettiklerinin) hasretini çeker durursun.
İsra suresi (Al-Isra) 29 ayeti arapça okunuşu
﴿وَلَا تَجْعَلْ يَدَكَ مَغْلُولَةً إِلَىٰ عُنُقِكَ وَلَا تَبْسُطْهَا كُلَّ الْبَسْطِ فَتَقْعُدَ مَلُومًا مَّحْسُورًا﴾
[ الإسراء: 29]
ولا تجعل يدك مغلولة إلى عنقك ولا تبسطها كل البسط فتقعد ملوما محسورا
سورة: الإسراء - آية: ( 29 ) - جزء: ( 15 ) - صفحة: ( 285 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Doğrusu inkar edenler, hep yalanlayagelmişlerdir.
- Biz bunları, vaktiyle bahçe sahiplerini denediğimiz gibi denedik. Sahipleri daha sabah olmadan, bahçeyi devşireceklerine bir
- İyiler şüphesiz nimet içindedirler.
- Semud milleti de peygamberleri yalanladı.
- Onların söylediklerine sabret; güçlü kulumuz Davud'u an; o, daima Allah'a yönelirdi.
- Canı çıksın o insanın, o ne nankördür!
- Eğer onlar barışa yanaşırlarsa, sen de yanaş ve Allah'a güven. O, şüphesiz işitir ve bilir.
- Doğrusu insanlar için ilk kurulan ev, Mekke'de, dünyalar için mübarek ve doğru yol gösteren Kabe'dir.
- O her şeyden öncedir; kendisinden sonraya hiçbir şeyin kalmayacağı son'dur; varlığı aşikardır; gerçek mahiyeti insan
- Gerçekten onlar düzen kuruyorlar.
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah İsra indirin:
İsra Suresi mp3 : İsra suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler