Neml suresi 32. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿قَالَتْ يَٓا اَيُّهَا الْمَلَؤُ۬ا اَفْتُون۪ي ف۪ٓي اَمْر۪يۚ مَا كُنْتُ قَاطِعَةً اَمْرًا حَتّٰى تَشْهَدُونِ ﴾ [النمل: 32]
ayet arapça & türkçe okunuşuKâlet yâ eyyuhâ-lmeleu eftûnî fî emrî mâ kuntu kâti’aten emran hattâ teşhedûn(e) [Neml: 32]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
"Ey ileri gelenler! Vereceğim emir hakkında bana fikrinizi söyleyin; siz benim yanımda bulunmadıkça, bir iş hakkında kesin bir hüküm vermem" dedi. [Neml: 32]
Neml Suresi 32. ayet tefsiri
Belkis burada devlet erkânının görüşlerine müracaat etmekte, hâdise hakkındaki fikirlerini istemekte ve durum değerlendirmesi yapıp ortak bir kanaat ortaya çıkarmalarını beklemektedir:
Şimdiye kadar ki verdiği emirlerde ve yaptığı işlerde onları yanına almadan hiçbir işi kestirip atmamış, şimdiye kadar devlet işlerinin hiçbirinde keyfi bir yönetimde bulunmamış, onların fikrini dinlemeden hiçbirini kendiliğinden yürürlüğe koymamış, her ne emir vermişse onların huzurunda ve görüşlerini alarak vermişti. Onun için bu mektup işinde de onların fikir ve fetvalarıyla kuvvet almak istediğini belirtti. Demek ki, Belkis’in devlet işlerini istişâre için huzurunda toplanan maruf bir topluluk vardı. Ayrıca söz konusu ifadeler, krallıkla yönetilmesine rağmen Sebe’lilerdeki idâre şeklinin tam bir diktatörlük olmadığını, aksine zamanın hükümdarının mühim işlerde, devlet erkânıyla istişare ettikten sonra karar verdiğini göstermektedir.
Burada tüm işlerin, bunlar arasında devlet işlerinin de istişâreyle yapılmasının önemine dikkat çekilir. Nitekim Allah Teâlâ Peygamber ( s.a.s. )’e: “ Karara bağlanacak işlerde onlarla istişâre et! ” ( Âl-i İmran 3/159 ) diye emir vermiştir. Yine Cenâb-ı Hak, fazilet sahibi kullarını överken: “ Aralarındaki işlerini istişâre ederek yürütürler ” ( Şûrâ 42/38 ) buyurur.
Belkıs’ın istişârede bulunduğu ileri gelenler, “ Biz güçlü, kuvvetli ve oldukça savaşçı bir milletiz ” ( Neml 27/33 ) diyerek teslim olmamak için savaşmak lâzım geleceğini düşünerek güç ve kuvvetlerini yeterli olduğunu ve gerektiğinde şiddetli bir şekilde savaşabileceklerini belirtmişlerdir. Bununla beraber açıkça “ Savaşmalıyız ” demiyorlar; doğrusu kraliçenin emrine karışmayı da pek uygun bulmuyorlar. Âdeta savaş olmadan bir çare bulunabildiği takdirde sürûr duyacaklarını hissettirir bir şekilde kararı ehline teslim ederek ve siyasî bir taktik göstererek sözü şöyle bitiriyorlar: “ Bununla birlikte karar verme yetkisi senindir, senin sorumluluğunda olan bir vazifedir. Ne emredeceğini sen düşün ve karar ver. Savaş mı yaparsın, yoksa barışa bir yol mu bulursun? Bu senin bileceğin bir durumdur. Hangi kararı verirsen ver, biz onu yapmaya hazırız. ”
Belkis, beyân edilen fikir ve kanaatlerin kendi düşüncesi çerçevesinde ortaya çıktığını gördü. Bu kez kadınlığın getirdiği savaş ve yıkıcılığa aykırı fıtrî bir temâyülle harp ihtimâlini bir tarafa bırakmak üzere sözüne devam etti. Kralların savaşarak bir memlekete girdiklerinde oranın düzenini bozup perişan ettiklerini, halkının izzet ve şeref sahibi olanlarını hor ve hakir hale getirdiklerini; öldürme, esaret, sürgün, hapis ve benzeri çeşitli zillet, hakaret ve kötülüklere düşürdüklerini hatırlattı. Mektubunda “ bana karşı baş kaldırmayın ” ikazında bulunan Hz. Süleyman’ın da böyle yapma ihtimalinin uzak olmadığını imâ etti. Böylece ileri gelenlerin gönüllerinde az da olsa bulunması muhtemel savaşma meylini tamamen ortadan kaldırdı. Savaştan mümkün olduğu kadar sakınmak ve memleketi düşman istilâsına uğratmaya sebebiyet vermemek gerektiği düşüncesini iyice tebellür ettirmiş oldu. Elçileriyle hediye gönderme kararı ise bu düşüncesinin son hamlesi oldu. Gönderdiği hediyeyle Hz. Süleyman’ın gerçek durumunu yoklayacak ve ona göre hareket edecekti. Eğer Süleyman ( a.s. ) bu hediyeleri kabul ederse, bu onun dünyalık peşinde olduğunu ve barış için dünyevî vasıtaların fayda verebileceğini anlayacaktı. Yok eğer kabule yanaşmazsa o zaman bunun akideyle alakalı ulvî bir dâva olduğunu bilecek; hiç bir malın, hatta yeryüzündeki en değerli şeylerin bile onu durduramayacağını anlayacak ve teslim olacaktı.
Belkis’in elçileri Hz. Süleyman’ın huzurunda:
Ömer Çelik Tefsiri
Neml suresi 32 ayeti anlamı - okunuşu
Melike şöyle devam etti: “Ey ileri gelenler! Bu mesele hakkındaki görüşlerinizi lutfen bana bildirin. Pekâlâ bilirsiniz ki, siz yanımda olmadan ve size danışmadan hiçbir konuda kesin kararımı vermem.”
Mokhtasar tefsiri
Kraliçe şöyle dedi: "Ey ileri gelenler ve efendiler! Bu işimde bana isabetli olan görüşü açıklayın. Siz hazır olmadıkça ve açık bir şekilde görüşünüzü ortaya koymadıkça bir iş hakkında kesin karar vermem."
Ali Fikri Yavuz
Ey seçkin topluluk! Bana bu işim hakkında bir fikir verin. Sizin görüşünüz olmadan ben hiç bir işi yapmış değilim.”
İngilizce - Sahih International
She said, "O eminent ones, advise me in my affair. I would not decide a matter until you witness [for] me."
Neml suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Ey ulular dedi, şu işi ne yapacağım, bana bir rey verin, sizi çağırmadan kesin bir karar vermedim.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
(Bəlqis) dedi: “Ey ə’yanlar! Bu iş barəsində mənə rə’yinizi bildirin. Mən sizinlə məsləhətləşməmiş heç bir iş görən (hökm verən) deyiləm!”
Kuran Araştırmaları Vakfı
(Sonra Melike) dedi ki: Beyler, ulular! Bu işimde bana bir fikir verin. (Bilirsiniz) siz yanımda olmadan (size danışmadan) hiçbir işi kestirip atmam.
Neml suresi (An-Naml) 32 ayeti arapça okunuşu
﴿قَالَتْ يَا أَيُّهَا الْمَلَأُ أَفْتُونِي فِي أَمْرِي مَا كُنتُ قَاطِعَةً أَمْرًا حَتَّىٰ تَشْهَدُونِ﴾
[ النمل: 32]
قالت ياأيها الملأ أفتوني في أمري ما كنت قاطعة أمرا حتى تشهدون
سورة: النمل - آية: ( 32 ) - جزء: ( 19 ) - صفحة: ( 379 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Musa'nın başından geçenlerde de ibret vardır: Onu apaçık delille Firavun'a gönderdik.
- Doğrusu Biz, iyileri böylece mükafatlandırırız.
- Gözün kamaştığı, ayın tutulduğu, güneş ve ayın bir araya getirildiği zaman, işte o gün insan:
- Yerde ve göklerdeki kimseler de, gölgeleri de, sabah akşam, ister istemez Allah'a secde ederler.
- Şahidliklerini gereği gibi yapanlar,
- İşte bunlar Allah'ın ayetleridir. Biz onları sana doğru olarak okuyoruz. Şüphesiz sen peygamberlerden birisin.
- Bu Kuran, arşın sahibi katında değerli, güçlü, sözü dinlenen ve güvenilen şerefli bir elçinin getirdiği
- "Rabbimiz! Bizi buradan çıkar, tekrar günaha dönersek, doğrusu zulmetmiş oluruz."
- "Doğrusu ben Senin onları bağışlaman için kendilerini her çağırışımda, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, direndiler,
- Allah'ın kendisine Kitap'ı, hükmü, peygamberliği verdiği insanoğluna: "Allah'ı bırakıp bana kulluk edin" demek yaraşmaz, fakat:
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Neml indirin:
Neml Suresi mp3 : Neml suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler