Tevbe suresi 32. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿يُر۪يدُونَ اَنْ يُطْفِؤُ۫ا نُورَ اللّٰهِ بِاَفْوَاهِهِمْ وَيَأْبَى اللّٰهُ اِلَّٓا اَنْ يُتِمَّ نُورَهُ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ ﴾ [التوبة: 32]
ayet arapça & türkçe okunuşuYurîdûne en yutfi-û nûra(A)llâhi bi-efvâhihim veye/ba(A)llâhu illâ en yutimme nûrahu velev kerihe-lkâfirûn(e) [Tevbe: 32]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek isterler. Kafirler istemese de Allah nurunu mutlaka tamamlayacaktır. [Tevbe: 32]
Tevbe Suresi 32. ayet tefsiri
“ Allah’ın nûru ”, Kur’ân-ı Kerîm’in hükümleri ve sünnet-i seniyyesinin tatbikatıyla Resûlullah ( s.a.s. )’in muşahhas bir şekilde yaşayıp örnek olarak insanlığın önüne koyduğu İslâm dinidir. Bütün iman, ibâdet, ahlâk ve muamelât esasları ve içtimâî, iktisâdî, idârî kaideleriyle İslâm, insanların kalpleri ve zihinleriyle birlikte bütün cihânı aydınlatan lekesiz bir nur, bir ışık kaynağıdır. Dünyaya nispetle güneş hangi mevkide ise, kalplere ve ruhlara nispetle İslâm dini de o mevkidedir. Nûrunu Cenâb-ı Hak’tan alan bu din çağları aydınlatacak, kimse onun önüne geçemeyecektir. Kâfirler istemese de Allah mutlaka nûrunu tamamlayacak; kelime-i tevhidi yüceltecek ve İslâm dinini hâkim kılacaktır. Çünkü Cenâb-ı Hakk’ın muradı, Peygamberine gönderdiği hidâyet rehberi ve hak dini İslâm’ın diğer bütün dinlere üstün gelmesini sağlamaktır. Allah’ın muradını engelleyecek ise hiçbir güç yoktur. Müşrikler istese de istemese de hakikat böyle tecelli edecektir.
Nitekim Peygamber Efendimiz’in, Allah’ın dînini tebliğ etme ve öğretme husûsundaki azim, gayret ve şevki karşısında büyük bir âcizliğe düşen Kureyş müşrikleri birgün:
“ – Sen bizi ve ilâhlarımızı yermeyi bırak, biz de seni ve ilâhını kendi hâlinize bırakalım ” dediklerinde Resûlullah ( s.a.s. ) başını kaldırıp semâya baktı ve:
“ – Şu güneşi görüyor musunuz? ” diye sordu.
“ – Evet, görüyoruz ” dediklerinde Allah Resûlü ( s.a.s. ), İslâm’ın mâhiyetine ve istikbaldeki durumuna dikkat çekecek bir tarzda:
“ – Peki ben sizin bu güneşin ışıklarından faydalanmanıza mâni olabilir miyim? ” buyurdu. ( İbn Kesîr, el-Bidâye, III, 92; İbn İshâk, es-Sîre, s. 136 )
Bu sebeple din düşmanları tarafından İslâm’ı söndürme maksadıyla tezgahlanan ve uygulamaya konan her plan, ancak güneşi ağızla üfleyerek söndürmeye çalışmanın dışında bir ağırlığa sahip değildir ve olamaz.
Şunu belirtmek gerekir ki, kendilerini İslâm’a nispet eden, dolayısıyla müslüman olarak anılmakla birlikte İslâm’ı gerçek mânada hayatlarına tatbik edemeyen insanlar bazan küfür dünyası karşısında mağlup duruma düşebilirler. Fakat bu asla İslâm’ın mağlubiyeti değildir. İslâm, din olarak her zaman bütün dinlerin üzerinde yüksek bir mevkie sahiptir. Bu ilk günden itibaren böyle olduğu gibi, bugün de böyledir, gelecekte de böyle olacaktır. müslümanların siyâsî, askerî ve iktisâdî açıdan en zayıf dönemlerini yaşadıkları son birkaç asırda bile İslâm, her türlü gelişmiş teknik ve vasıtaya sahip evrensel düşman güçlerin her cepheden ardı arkası kesilmez saldırılarına rağmen ilk günkü gibi yerindedir, terütazedir. Bu süre içinde pek az kimse İslâm’dan çıkıp başka dinlere girerken, diğer dinlerden çok sayıda insan İslâm’la buluşmaya devam etmektedir. Günümüz müslümanlarının onca hatasına ve kusuruna, İslâm’ı temsil ve tatbikteki onca yanlışlarına ve yetersizliklerine ve evrensel düşman güçlerin İslâm’ı olduğundan farklı göstermek için ortaya koydukları onca çabaya rağmen, batıda pek çok insan, herhangi bir dine inansın veya inanmasın, İslâm’dan etkilenmeye devam etmektedir. Bu konuda İslâm’ın dinamizmi ve nasıl söndürülemez bir ışık kaynağı olduğu günden güne insanların, özellikle entelektüel insanların dikkatini daha da çekmektedir. ( Ünal, s. 422 )
Hâsılı İslâm, ebediyen eskimeyecek ve bozulmayacak bütün esasları ve kaideleriyle ilk günkü gibi dupduru ortada olup insanlığın semâsında bir güneş gibi parlamaktadır. Fakat insanlar nefislerini, nefsânî arzularının mahkûmu olmuş kalplerini ve zihinlerini onun önünde perde yaparak onun nûrundan mahrum kalmaktadırlar. müslümanların asıl vazifesi, aradaki o perdeleri kaldırarak kalpleri İslâm’ın o sönmez nûruyla buluşturmaktır.
Ancak bir kısım güçler ve insanlar bu mücadelenin önüne geçmek için çalışacaklardır. Bunun bir takım sebepleri vardır. Bunlardan yahudi ve hırısitiyan din adamları olan hahamların ve rahiplerin İslâm nûrunu söndürmek istemelerinin ve onun yayılmasına engel olmaya çalışmalarının sebebi şu şekilde beyân edilmektedir:
Ömer Çelik Tefsiri
Tevbe suresi 32 ayeti anlamı - okunuşu
Onlar Allah’ın nûrunu ağızlarıyla üfleyip söndürmek istiyorlar. Allah ise, kâfirler hiçbir zaman hoşlanmasa da, nûrunu mutlaka tamamlamak istiyor.
Mokhtasar tefsiri
Bu kâfirler ve küfür milletlerinden olan diğerleri, iftiralarıyla ve Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-`in getirdiklerini yalanlayarak İslam`ı bitirmek ve yok etmek istiyorlar. Allah`ın birliğine/tevhidine delalet eden apaçık delilleri ve O`nun resulü Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-`in getirdiği hakkı yok etmek istiyorlar. Ancak Allah -Subhanehu ve Teâlâ- bunu hoş görmez ve kâfirler; dinini tamamlamasını, izhar etmesini ve yüceltmesini istemese de dinini tamamlayacak, izhar edecek ve diğer (dinlere) üstün kılacaktır. Yüce Allah, bir şeyi dilediği zaman başkalarının istedikleri hükümsüzdür.
Ali Fikri Yavuz
Onlar, Allah’ın nurunu (Şeriatını) ağızlarıyla (sözleriyle) söndürmek istiyorlar. Fakat kâfirler hoşlanmasalar bile, Allah, muhakkak nurunu tamamlamak diliyor
İngilizce - Sahih International
They want to extinguish the light of Allah with their mouths, but Allah refuses except to perfect His light, although the disbelievers dislike it.
Tevbe suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
İsterler ki Allah'ın nurunu nefesleriyle söndürsünler, halbuki Allah, kafirler istemese de, onlara zor gelse de nurunu yüceltip itmam etmekten başka hiçbir şeye razı değildir.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Onlar Allahın nurunu (dəlillərini, islam dinini, Qur’anı) ağızları (batil sözləri) ilə söndürmək istəyirlər. Allah isə kafirlərin xoşuna gəlməsə də, ancaq öz nurunu (dinini) tamamlamaq istər.
Kuran Araştırmaları Vakfı
Allah'ın nurunu ağızlarıyla (üfleyip) söndürmek istiyorlar. Halbuki kafirler hoşlanmasalar da Allah nurunu tamamlamaktan asla vazgeçmez.
Tevbe suresi (At-Tawbah) 32 ayeti arapça okunuşu
﴿يُرِيدُونَ أَن يُطْفِئُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَيَأْبَى اللَّهُ إِلَّا أَن يُتِمَّ نُورَهُ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ﴾
[ التوبة: 32]
يريدون أن يطفئوا نور الله بأفواههم ويأبى الله إلا أن يتم نوره ولو كره الكافرون
سورة: التوبة - آية: ( 32 ) - جزء: ( 10 ) - صفحة: ( 192 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Musa gelince: "Harun! Onların sapıttığını görünce seni benim yolumdan gitmekten alıkoyan nedir? Benim emrime karşı
- Göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır. Şüphesiz Allah müstağnidir, övülmeğe layıktır.
- Sabır ve namazla Allah'a sığınıp yardım isteyin; Rablerine kavuşacaklarını ve Ona döneceklerini umanlar ve huşu
- Yoksa, darda kalana, kendisine yakardığı zaman karşılık veren, başındaki sıkıntıyı gideren ve sizi yeryüzünün sahipleri
- Bu, kendilerine ilim verilenlerin Kuran'ın, senin Rabbin'den bir gerçek olduğunu bilip de ona inanmaları ve
- Gökleri ve yeri yaratan, kendilerinin benzerini yaratmaya kadir olmaz mı? Elbette olur; çünkü O, yaratan
- Fakat onlardan ilimde derinleşmiş olanlara, sana indirilen Kitap'a ve senden önce indirilen Kitap'a inanan müminlere,
- Sura bir üfürüş üfürüldüğü, yer ve dağlar kaldırılıp bir vuruşla birbirine çarpıldığı zaman, işte o
- Bunu onlardan öncekiler de söylemişti, ama kazandıkları şeyler onlara fayda vermedi.
- Orada, bakışlarını yalnız eşlerine çevirmiş, daha önce ne insan ve ne de cinlerin dokunmuş olduğu
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Tevbe indirin:
Tevbe Suresi mp3 : Tevbe suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler