Ahzab suresi 35. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.

  1. Ayet
  2. mp3
  3. Sayfada
Ahzab suresi 35 ayeti okunuşu - Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Resmi Kur'an-ı Kerim Sayfasıdır , Abdulbaki Gölpınarlı meali, Kuran Araştırmaları Vakfı & ayet nasıl okunur : Ahzab suresi - Al-Ahzab aya 35 (Confederates - The Combined Forces).
  
   

﴿اِنَّ الْمُسْلِم۪ينَ وَالْمُسْلِمَاتِ وَالْمُؤْمِن۪ينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَالْقَانِت۪ينَ وَالْقَانِتَاتِ وَالصَّادِق۪ينَ وَالصَّادِقَاتِ وَالصَّابِر۪ينَ وَالصَّابِرَاتِ وَالْخَاشِع۪ينَ وَالْخَاشِعَاتِ وَالْمُتَصَدِّق۪ينَ وَالْمُتَصَدِّقَاتِ وَالصَّٓائِم۪ينَ وَالصَّٓائِمَاتِ وَالْحَافِظ۪ينَ فُرُوجَهُمْ وَالْحَافِظَاتِ وَالذَّاكِر۪ينَ اللّٰهَ كَث۪يرًا وَالذَّاكِرَاتِ اَعَدَّ اللّٰهُ لَهُمْ مَغْفِرَةً وَاَجْرًا عَظ۪يمًا ﴾ [الأحزاب: 35]

ayet arapça & türkçe okunuşu

İnne-lmuslimîne velmuslimâti velmu/minîne velmu/minâti velkânitîne velkânitâti ve-ssâdikîne ve-ssâdikâti ve-ssâbirîne ve-ssâbirâti velḣâşi’îne velḣâşi’âti velmutesaddikîne velmutesaddikâti ve-ssâ-imîne ve-ssâ-imâti velhâfizîne furûcehum velhâfizâti ve-żżâkirîna(A)llâhe keśîran ve-żżâkirâti e’adda(A)llâhu lehum maġfiraten veecran ‘azîmâ(n) [Ahzab: 35]


Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet

Doğrusu erkek ve kadın müslümanlar, erkek ve kadın müminler, boyun eğen erkekler ve kadınlar, doğru sözlü erkekler ve kadınlar, sabırlı erkekler ve kadınlar, gönülden bağlanan erkekler ve kadınlar, sadaka veren erkekler ve kadınlar, oruç tutan erkekler ve kadınlar iffetlerini koruyan erkekler ve kadınlar, Allah'ı çok anan erkekler ve kadınlar, işte Allah bunların hepsine mağfiret ve büyük ecir hazırlamıştır. [Ahzab: 35]


Ahzab Suresi 35. ayet tefsiri

Âyet-i kerîmenin iniş sebebiyle ilgili şu bilgiler nakledilir:

Ümmü Umâre el-Ensâriyye ( r.a. ), Peygamberimiz ( s.a.s. )’e geldi ve:

“ –Ey Allah’ın Resûlü, Kur’ân’da her zaman erkeklerden bahsedildiğini, fakat kadınlardan fazla bahsedilmediğini görüyorum ” dedi. Bunun üzerine yukarıdaki âyet-i kerîme nâzil oldu. ( Tirmizî, Tefsir 33/3211 )

Diğer rivâyete göre Ümmü Seleme ( r.a. ):

“ –Ey Allah’ın Resûlü! Erkekler gazaya çıkıyor, savaşıyor ve şehîd oluyorlar; biz bunları yapamıyoruz. Ayrıca bize, erkeklerin mirasının yarısı veriliyor. Keşke biz de erkek olsaydık ” dedi. Bunun üzerine yukarıdaki âyet-i kerîme nâzil oldu. ( Abdülfettâh el-Kâdî, Esbâbu’n-Nüzûl, s. 62; Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 305 )

Bu âyet-i kerîmede zikredilen on husus, İslâm dininin çok önemli esaslarını ihtiva etmektedir.

Birincisi; Allah’a tam teslim olmuş erkekler ve kadınlar: Burada kullanılan “ müslüman ” kelimesiyle, öncelikle dinin amelî cihetini teşkil eden farzları îfa etmek kastedilmektedir. “ Müslüman olmak ”, imanı kuvvetli olanı da zayıf olan kişiyi de içine alan daha genel bir ifadedir. Dine girmenin ilk adımıdır. İman kalpte henüz kökleşmemiş olsa da zâhiren teslim olmayı ifade eder. Nitekim Hucurât sûresinin 14. âyetinde, “ «İman ettik» diyen bedevîlere, «Hayır, siz henüz iman etmediniz. Fakat ‘biz, sadece boyun eğdik’ deyin. Çünkü iman henüz tam olarak kalplerinize yerleşmemiştir.» ” buyrulur.

İkincisi; mü’min erkekler ve kadınlar: “ İslâm ”dan sonra “ iman ” mertebesi gelmektedir. İman, zâhirle birlikte kalben de tam anlamıyla teslim olmaktır. Âyetin bu kısmı, inanılması gerekli olan bütün esasları kabul etmeyi ifade buyurur. Mü’minler; itaatleri sadece göstermelik ve gönülsüz olmayan, bilakis İslâm dininin gerçek olduğunu samimiyetle kabul eden, Kur’an’ın ve Peygamber Efendimiz’in gösterdiği yolun kendilerini ebedî kurtuluşa götürecek tek doğru yol olduğuna inanan kimselerdir. Onlar aynı zamanda herkesin güvenini kazanmış, kimseye en küçük bir zarar vermeyen, bu sebeple diğer insanlarında iman etmelerine vesile olan bahtiyarlardır.

Üçüncüsü; İslâm’ın emirlerine itaate devam eden erkekler ve kadınlar: Bu mânayı ifade için kullanılan اَلْقُنُوتُ ( kunût ) kelimesi, farzları ve nâfileleriyle, ahlâk ve âdâbıyla Allah’ın emirlerine tamamen itaat etmek, yasaklarından da bütünüyle kaçınmak anlamındadır. Âyetteki ifadesiyle “ kânitler ”, İslâm ve îmanla kazandıkları zâhiri ve bâtınî teslimiyetlerini, fiilî olarak da ortaya koyan ve büyük bir ihlâsla itaate devam edenlerdir. İmanla beraber salih ameller işleyenlerdir.

Dördümcüsü; bütün söz ve davranışlarında dürüst, yalandan uzak erkekler ve kadınlar: Bu mânayı ifade için de “ sâdık ” kelimesi kullanılır. Sâdık olan insanlar; hüküm vermek, şâhitlik yapmak ve akitte bulunmak gibi her türlü muâmelâtta söz ve fiilleri birbirine uyan, doğru ve güvenilir kişilerdir. Bu vasfa sahip olan mü’minler, yalan, hıyanet ve aldatma gibi kötü vasıflardan uzak dururlar. İman edip, sâlih amellerde bulunan kişiler zamanla olgunlaşırlar. Örnek davranış ve sözleriyle tebliğe başlayarak başkalarını da kemâle erdirmeye çalışırlar. Bu hususta samimî ve liyâkat sahibi olduklarından, muhatapları tarafından kolaylıkla tasdik edilirler. Âyetteki “ sâdıklar ” ifadesinde bu mânaya da işaret vardır.

Beşincisi; sabreden erkekler ve kadınlar: Sabır, bütün ahlâkî güzelliklerin esasını teşkil eder. Buraya kadar sayılan vasıfları kazanan mü’minler; nefsi dizginlemek, dini yaşamak, tebliğ etmek, cihadda bulunmak ve bu uğurda başına gelenlere tahammül etmek için sabra muhtaçtır.

Altıncısı; Allah’a karşı saygılı, alçakgönüllü erkekler ve kadınlar: Bu mânayı ifade için اَلْخُشُوعُ ( huşû ) kelimesi kullanılmıştır. Huşû; Allah’a karşı saygılı olmak, O’ndan korkmak, gönülden boyun eğmek ve bütün işlerde ihlâs sahibi olarak ihsan şuuruna ermektir. Kalpteki bu duyguların uzuvlara ve fiillere aksetmesi, diğer bir ifadeyle, kişinin hâl ve hareketlerine istikâmet vermesidir. Huşûun, alçakgönüllülük mânası da vardır. Buraya kadar sayılan vasıflarla muttasıf olan mü’minler, alçakgönüllü olmaya da dikkat ederler. Kibir, gurur ve kendini beğenmişlikten uzak dururlar. Dâimâ kul olduklarını hatırda tutup ibâdet ve taatten başka bir vazifelerinin bulunmadığını bilirler. Bu sebeple bedenleriyle birlikte kalpleri de Allah’tan korkarak O’nun önünde secde eder. Âyetteki vasıfların sıralanışından, “ huşû sahipleri ” ifadesinin, “ namaz kılanlar ” mânasına geldiği de anlaşılmaktadır. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de huşû, namazın en mühim iç şartları arasında zikredilmektedir. ( bk. Mü’minûn 23/2 ) Huşû’dan hemen sonra zekât ve orucun zikredilmesi de bu mânayı kuvvetlendirmektedir.

Yedincisi; Allah yolunda muhtaçlara harcamada bulunan erkekler ve kadınlar: Burada farz veya nâfile, Allah yolunda yapılan bütün harcamalar kastedilmektedir. Bu mânayı ifade için kullanılan “ tasadduk ” kelimesi, sıdk kökünden gelmekte olup kişinin İslâm, iman, itaat, ihlâs, sabır ve huşûdaki sadâkatini gösterir. Nefsin tezkiye ve kalbin tavsiye edilerek kişinin mânen olgunlaşmasında, tasadduk, infak ve îsârın büyük bir tesiri vardır.

Sekizincisi; oruç tutan erkekler ve kadınlar: Burada, farz ve nâfile olarak tutulan bütün oruçlar kastedilir. Oruç, nefsin arzu ve isteklerini dizginlemek, şehevi duyguları terbiye etmek ve takvâya ermek için lâzım olan mühim bir ibâdettir. Oruç sayesinde kişi, Allah’a ibâdet etmeye mânî olan nefsânî arzuları yenmiş olur. Oruç tutan mü’min, fakirlerin hâlini yakinen idrak ederek gönül hoşluğuyla tasaddukta bulunabilir.

Dokuzuncusu; iffetlerini titizlikle koruyan erkekler ve kadınlar: Oruç tutmak, nefsin arzularını kırdığı için iffeti muhafaza etmenin en büyük yardımcısıdır. Mü’minler, iffetlerine son derece dikkat eder ve ona en küçük bir leke sürdürmezler. Bu yöndeki tabiî arzularını, Allah’ın muradına uygun olarak şuurlu bir şekilde gerçekleştirirler. Giyim kuşam husûsunda gösterilecek titizlik de iffeti koruma hususuna dâhildir.

Onuncusu; Allah’ı çok zikreden erkekler ve kadınlar: Âyetin başından îtibaren sayılan hususları hakkıyla yerine getirmek ve bu hâli muhafaza edebilmek, ancak Allah Teâlâ’yı devamlı zikretmekle mümkündür. Bütün ibâdetlerin keyfiyetini artıran en mühim husus, onları, Allah’ı çokça zikrederek îfâ etmektir. Şu hadis-i şerif bunu beyân etmektedir:

Bir kişi Peygamber Efendimiz’e geldi ve:

“ –Hangi cihâdın ecri daha büyüktür? ” diye sordu. Resûlullah ( s.a.s. ):

“ –Allah Teâlâ’yı en çok zikredenlerinki! ” buyurdu. O zât:

“ –Hangi oruçlunun ecri daha büyüktür? ” diye sordu. Efendimiz ( s.a.s. ):

“ –Allah Teâlâ’yı en çok zikredenlerinki! ” buyurdu.

Bundan sonra o sahâbî, namaz kılan, zekât veren, hacca giden ve sadaka verenler için de aynı soruyu tekrarladı. Fahr-i Kâinat Efendimiz bunların hepsi için de:

“ –Allah Teâlâ’yı en çok zikredenlerinki! ” cevabını verdi. Bunun üzerine Ebubekir ( r.a. ), Hz. Ömer’e:

“ –Ey Ebû Hafs! Allah’ı zikredenler, hayrın tümünü alıp götürdü! ” dedi.

Bunu duyan Resûlullah ( s.a.s. ), onlara doğru yöneldi ve:

“ –Evet, öyledir! ” buyurdu. ( Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 438; Heysemî, Mecma‘u’z-zevâid, X, 74 )

Diğer ibâdetler için belirli bir zaman tayin edilmiştir, fakat Allah’ı zikretmenin belirli bir zamanı ve mekânı yoktur. Zikir devamlı yapılmalı ki, insan Allah ile beraberlik şuuru içinde yaşayabilsin. Yukarıdaki hadiste görüldüğü üzere diğer ibâdetler, zikir hâlinde yapılırsa, daha büyük bir mâna ve kıymet kazanır. Bu şekilde yapılan ibâdet ve vazifeler, verimli ve sulak bir arazide bereketli yağmurlar sayesinde hızla büyüyen bitkiler gibidir. Böyle olmayanlar ise, verimsiz bir arazide sadece bahçıvanın gayretiyle hayatta kalmaya çalışan bir bitkiye benzer.

Allah Teâlâ, bu güzel vasıflara sahip olan mü’min erkek ve kadınların günahlarını bağışlayacağını ve cennette onlar için büyük bir mükâfat hazırladığını müjdelemektedir.

İslâm’ın bütün yönlerini hulâsa eden bu âyet-i kerîmeye göre Allah’a kulluk açısından erkek ve kadınlar arasında hiçbir fark yoktur. Hayattaki vazife ve mes’ûliyetleri îtibariyle erkek ve kadınların farklı alanlarda faaliyet göstermeleri, bu gerçeği değiştirmez. Bu vasıflara kim daha çok sahip olursa, o Allah katında daha yüksek bir mevkîdedir. İlâhî taksimat gereği, birisinin ev işlerini yapması, diğerinin de halifelik vazifesini îfâ etmesi, neticeyi değiştirmez.

Ancak erkek olsun kadın olsun bütün mü’minlerden istenen, Allah’ın ve Rasûlü’nün emrine kayıtsız şartsız tam bir teslimiyettir:
Ömer Çelik Tefsiri
Ahzab suresi Diyanet

Ahzab'den 35 Ayeti'ni dinle


Ahzab suresi 35 ayeti anlamı - okunuşu

Allah’a tam teslim olmuş erkekler ve Allah’a tam teslim olmuş kadınlar, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, İslâm’ın emirlerine itaate devam eden erkekler ve itaate devam eden kadınlar, bütün söz ve davranışlarında dürüst ve yalandan uzak erkekler ve dürüst ve yalandan uzak kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, Allah’a karşı saygılı ve alçakgönüllü erkekler ve Allah’a karşı saygılı ve alçakgönüllü kadınlar, Allah yolunda muhtaçlara harcamada bulunan erkekler ve harcamada bulunan kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, iffetlerini koruyan erkekler ve iffetlerini koruyan kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkekler ve Allah’ı çok zikreden kadınlar: işte bunlar için Allah, hem bir bağışlanma hem de pek büyük bir mükâfat hazırlamıştır.


Mokhtasar tefsiri

Allah`a boyun eğerek teslim olmuş erkekler ve kadınlar, Allah için doğru olan erkekler ve kadınlar, Allah`a itaat eden erkekler ve kadınlar, imanlarında ve sözlerinde sadık olan erkekler ve kadınlar, Allah`ın emirlerini yerine getirmeye, günahlardan sakınmaya ve belalara (imtihanlara) karşı sabreden erkekler ve kadınlar, farz ve nafile olarak mallarından sadaka veren erkekler ve kadınlar, farz ve nafile olmak üzere oruç tutan erkekler ve kadınlar, avretlerini kendilerine bakmaları helal olmayan kimseler önünde açmadan gizleyerek, zina ahlaksızlığından ve buna yaklaştıran şeylerden uzaklaşarak koruyan erkekler ve kadınlar, açıktan ve gizli olarak kalpleri ve dilleri ile Allah`ı çokça zikreden erkekler ve çokça zikreden kadınlar var ya; işte Allah, onlar için günahlarından bir bağışlanma ve kıyamet günü, büyük bir mükâfat hazırlamıştır ki, bu mükâfat cennettir.


Ali Fikri Yavuz

Gerçekten Allah’ın emrine boyun eğen bütün erkekler ve kadınlar, (gereği üzre Allah’ı ve Peygamberini tasdik eden) mümin erkekler ve mümin kadınlar, ibadete devam eden erkekler ve kadınlar, (iş ve sözlerinde) sadık erkekler ve sadık kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazi erkekler ve mütevazi kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkekler ve kadınlar (varya), Allah bunlara bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır


İngilizce - Sahih International


Indeed, the Muslim men and Muslim women, the believing men and believing women, the obedient men and obedient women, the truthful men and truthful women, the patient men and patient women, the humble men and humble women, the charitable men and charitable women, the fasting men and fasting women, the men who guard their private parts and the women who do so, and the men who remember Allah often and the women who do so - for them Allah has prepared forgiveness and a great reward.

Ahzab suresi oku

Abdulbaki Gölpınarlı meali


Şüphe yok ki Müslüman erkeklere ve Müslüman kadınlara, inanan erkeklere ve kadınlara, itaat eden erkeklere ve kadınlara, doğru söyleyen erkeklere ve kadınlara, sabreden erkeklere ve kadınlara, korkan erkeklere ve kadınlara, sadaka veren erkeklere ve kadınlara, oruç tutan erkeklere ve kadınlara, ırzlarını koruyan erkeklere ve kadınlara, Allah'ı çokçok anan erkeklere ve kadınlara; Allah, onlara yarlıganma ve büyük bir mükafat vaadetmiştir.


Azerice Bunyadov Memmedeliyev


Həqiqətən, Allah məhz müsəlman kişilər və qadınlar, mö’min kişilər və qadınlar, (Allaha) müt’i kişilər və qadınlar, doğru danışan kişilər və qadınlar, səbirli kişilər və qadınlar, təvazökar (yalnız Allah qarşısında kiçilən) kişilər və qadınlar, sədəqə verən, oruc tutan kişilər və qadınlar, ayıb (övrət) yerlərini (zinadan) qoruyub saxlayan kişilər və qadınlar və Allahı çox zikr edən kişilər və qadınlar üçün (axirətdə) məğfirət (bağışlanma) və böyük bir mükafat (Cənnət) hazırlamışdır!


Kuran Araştırmaları Vakfı


Müslüman erkekler ve müslüman kadınlar, mümin erkekler ve mümin kadınlar, taata devam eden erkekler ve taata devam eden kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazi erkekler ve mütevazi kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah'ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar var ya; işte Allah, bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlamıştır.

Ahzab suresi (Al-Ahzab) 35 ayeti arapça okunuşu

﴿إِنَّ الْمُسْلِمِينَ وَالْمُسْلِمَاتِ وَالْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ وَالْقَانِتِينَ وَالْقَانِتَاتِ وَالصَّادِقِينَ وَالصَّادِقَاتِ وَالصَّابِرِينَ وَالصَّابِرَاتِ وَالْخَاشِعِينَ وَالْخَاشِعَاتِ وَالْمُتَصَدِّقِينَ وَالْمُتَصَدِّقَاتِ وَالصَّائِمِينَ وَالصَّائِمَاتِ وَالْحَافِظِينَ فُرُوجَهُمْ وَالْحَافِظَاتِ وَالذَّاكِرِينَ اللَّهَ كَثِيرًا وَالذَّاكِرَاتِ أَعَدَّ اللَّهُ لَهُم مَّغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا﴾
[ الأحزاب: 35]

innel müslimine velmüslimati velmü'minine velmü'minati velkanitine velkanitati vessadikine vessadikati vessabirine vessabirati velhaşiine velhaşiati velmütesaddikine velmütesaddikati vessaimine vessaimati velhafizine fürucehüm velhafizati vezzakirinel lahe kesirav vezzakirati eaddel lahü lehüm magfiratev ve ecran azima

إن المسلمين والمسلمات والمؤمنين والمؤمنات والقانتين والقانتات والصادقين والصادقات والصابرين والصابرات والخاشعين والخاشعات والمتصدقين والمتصدقات والصائمين والصائمات والحافظين فروجهم والحافظات والذاكرين الله كثيرا والذاكرات أعد الله لهم مغفرة وأجرا عظيما

سورة: الأحزاب - آية: ( 35 )  - جزء: ( 22 )  -  صفحة: ( 422 )


English Türkçe Indonesia
Русский Français فارسی
تفسير انجليزي اعراب

Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler

  1. Herhangi bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya unutturursak, onun yerine daha hayırlısını veya onun benzerini
  2. Bu insanlar, devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yerin nasıl yayıldığına bir
  3. Malları ve çocukları seni hayrete düşürmesin; Allah bunlarla onlara dünyada azabetmek ve canlarının inkarcı olarak
  4. İnkar edenler, inananlar için: "Eğer İslamiyet'te bir hayır olsaydı, bu hususta bizden öne geçemezlerdi" derler.
  5. Eğer Allah'a, Peygambere ve ona indirilen Kuran'a inanmış olsalardı, onları dost edinmezlerdi, fakat onların çoğu
  6. Peygamberleri onlara şöyle dedi: "Biz ancak sizin gibi birer insanız ama, Allah, kullarından dilediğine iyilikte
  7. Hakkı batıla karıştırmayın ve bile bile hakkı gizlemeyin.
  8. Biz insana, anne ve babasına karşı iyi davranmasını tavsiye etmişizdir; zira annesi, onu, karnında, zorluğa
  9. Yaptıkları kendilerine bir fayda sağlamadı.
  10. "Ey Yahya! Kitaba kuvvetle sarıl" deyip daha çocukken ona hikmet, katımızdan kalp yumuşaklığı ve safiyet

türkçe Kuran sureleri :

Bakara suresi Âl-i İmrân Nisâ suresi
Mâide suresi Yûsuf suresi İbrâhîm suresi
Hicr suresi Kehf suresi Meryem suresi
Hac suresi Kasas suresi Ankebût suresi
As-Sajdah Yâsîn suresi Duhân suresi
fetih suresi Hucurât suresi Kâf suresi
Necm suresi Rahmân suresi vakıa suresi
Haşr suresi Mülk suresi Hâkka suresi
İnşikâk suresi Alâ suresi Gâşiye suresi

En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Ahzab indirin:

Ahzab Suresi mp3 : Ahzab suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahzab Suresi Ahmed El Agamy
Ahmed Al Ajmy
Ahzab Suresi Bandar Balila
Bandar Balila
Ahzab Suresi Khalid Al Jalil
Khalid Al Jalil
Ahzab Suresi Saad Al Ghamdi
Saad Al Ghamdi
Ahzab Suresi Saud Al Shuraim
Saud Al Shuraim
Ahzab Suresi Abdul Basit Abdul Samad
Abdul Basit
Ahzab Suresi Abdul Rashid Sufi
Abdul Rashid Sufi
Ahzab Suresi Abdullah Basfar
Abdullah Basfar
Ahzab Suresi Abdullah Awwad Al Juhani
Abdullah Al Juhani
Ahzab Suresi Fares Abbad
Fares Abbad
Ahzab Suresi Maher Al Muaiqly
Maher Al Muaiqly
Ahzab Suresi Muhammad Siddiq Al Minshawi
Al Minshawi
Ahzab Suresi Al Hosary
Al Hosary
Ahzab Suresi Al-afasi
Mishari Al-afasi
Ahzab Suresi Yasser Al Dosari
Yasser Al Dosari


Sunday, December 22, 2024

Bizim için dua et, teşekkürler