Müminun suresi 4. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿وَالَّذ۪ينَ هُمْ لِلزَّكٰوةِ فَاعِلُونَۙ ﴾ [المؤمنون: 4]
ayet arapça & türkçe okunuşuVelleżîne hum lizzekâti fâ’ilûn(e) [Müminun: 4]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Onlar zekatlarını verirler. [Müminun: 4]
Müminun Suresi 4. ayet tefsiri
اَلزَّكٰوةُ ( zekât ) aslında “ nefsi kötü sıfatlardan temizlemek ” mânasına gelen زَكٰي ( zekkâ ) fiilinden isimdir. Daha sonra bu kelime mecâzen “ Allah rızâsı için mal vermek ” mânasında kullanılmıştır. Zira Allah için mal vermekten maksat, yine nefsin kötü vasıflardan temizlenmesine yardımcı olmaktır. “ Zekât ”ın, gelişme, büyüme, bir şeyin düzenli olarak artması ve herhangi bir engelle karşılaşmadan büyümesine yardım etmek gibi mânası da vardır. Nitekim zekât şeklinde yapılan harcamalar, o harcamayı yapan kişinin malını telef olmaktan koruyup bereketinin artmasına sebep olduğu için “ zekât ” ismiyle ifade edilir. İslâmî bir kavram olarak zekât, hem serveti arındırmak için ondan alınan pay, hem de bizzat arındırma eylemini ifade eder. Dolayısıyla zekât hem kalbin hem de malın temizliğini ilgilendirir. Bu vesileyle kalp, cimrilikten temizlenir, bencillikten kurtulur ve şeytanın fakirlik konusunda verdiği vesveseleri yenecek bir kuvvet kazanır. Allah huzurunda elde edeceği karşılık ve mükafata elindeki maldan daha çok güvenir. Zekât aynı zamanda mal için de temizliktir; malın geri kalanının temiz ve helâl olmasını sağlar.
Zekâtla ilgili diğer âyetlerde çoğunlukla “ zekâtı verirler ”, “ zekât veriniz ” ifadeleri geçerken, burada لِلزَّكٰوةِ فَاعِلُونَ ( li’z-zekâti fâilûn ) şeklinde farklı bir üslup kullanılması, bazı ince mânalara işaret eder:
Birincisi; buradaki “ zekât ”tan maksat nefsi temizlemeye yarayan, övgüye değer her türlü iş ve davranıştır ki mal infâkı da bunlardan biridir. Yani o mü’minler, bütün faaliyetlerini, yaptıkları her işi başka maksatla değil, sadece nefislerini, kalplerini ve mallarını temizlemek, onları her türlü çirkinliklerden arındırmak için yaparlar. Hayatlarını hep bu istikamette tanzim eder ve bu gâyelerine hizmet etmeyecek her türlü düşünce, söz ve amelden uzak dururlar. Bütün işlerini ilâhî murakabe altında ve rabbânî kameralar önünde yaparlar. Verdikleri her nefeste Rablerine kavuşacak olmanın heyecanını yaşarlar. Nitekim onların bu vasfı şu âyet-i kerîmede daha açık bir şekilde dile getirilir:
“ O mü’minler, yaptıkları her iyiliği ve işledikleri her ameli, kalpleri her an Rablerine dönüyor olmanın haşyetiyle ürpererek yaparlar. ” ( Mü’minûn 18/60 )
İkincisi; insan nefsi, mal toplayıp onu üst üste yığmaya pek düşkündür. “ Malı mülkü de sınırsız bir sevgiyle seviyorsunuz ” ( Fecr 89/20 ) âyet-i kerîmesi bunu ifade eder. Bu yüzden nefiste iyice kökleşmiş olan hırs ve tamaha karşı pek şiddetli bir mukâvemet gerekir. İnsanın, şeytanın mal hırsını ve fakirlik korkusunu telkin eden vesveselerinden kurtulabilmesi için bu mukâvemet ve mücâhede şarttır. İşte zekât ibâdetini hakkıyla edâ etmek, kalbi bencillik ve cimrilikten temizler; malı da lüzumsuz yere birikmekten kurtarır. İşte ayette فَاعِلُونَ ( fâilûn ) ifadesinin kullanılmasının bir hikmeti de budur. Çünkü bu ifadede, nefiste iyice kök salıp yerleşmiş olan bencillik, hodgamlık, cimrilik gibi kötü sıfatların üstesinden gelmek üzere “ şiddetli ve aşırı bir mücâhede içine girme ” mânası vardır. Âyet-i kerîmede: “ Şunu bilin ki, kim nefsinin cimriliğinden ve mala düşkünlüğünden kendini kurtarırsa, dünyada da âhirette de kurtuluşa erecek olanlar, işte bunlardır ” ( Haşr 59/9 ) buyrulur. Nitekim zenginlerden biri, zekât verme zamanı geldiğinde hizmetçilerini çağırır ve: “ Ellerimi bağlayın ve beni bir yere hapsedin. Sonra mallarımın bulunduğu depoya gidin ve oradan zekât verilecek kadarını alın. Zira şu azgın nefsim, elimi uzatıp da oradan mal çıkarmaya müsaade etmiyor ” dermiş.
Gerçek mü’minler, “ iffetlerini ” ve mahrem yerlerini her türlü gayr-i meşrû ilişkiden korurlar:
Ömer Çelik Tefsiri
Müminun suresi 4 ayeti anlamı - okunuşu
Onlar zekâtı vermek, iyilikleri artırmak ve nefisleri temizlemek için sürekli faaliyet hâlindedirler.
Mokhtasar tefsiri
Onlar, nefis ve mallarındaki kusurların temizlenmesi için sahip oldukları malların zekâtını verenlerdir.
Ali Fikri Yavuz
Onlar ki, zekâtlarını verirler
İngilizce - Sahih International
And they who are observant of zakah
Müminun suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Ve öyle kişilerdir onlar ki zekatlarını verirler.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
O kəslər ki, zakat verərlər;
Kuran Araştırmaları Vakfı
Onlar ki, zekatı verirler;
Müminun suresi (Al-Muminun) 4 ayeti arapça okunuşu
﴿وَالَّذِينَ هُمْ لِلزَّكَاةِ فَاعِلُونَ﴾
[ المؤمنون: 4]
English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Onları toplayacağı kıyamet günü, sanki gündüz, birbirleriyle sadece tanışacakları bir saat kadar kalmış gibidirler. Allah'ın
- O: "Balçıktan, işlenebilen kara topraktan yarattığın insana secde edemem" dedi.
- Onu ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtarmıştık.
- Bunlar Rabbinin sana bildirdiği hikmetlerdir. Sakın Allah'la beraber başka tanrı edinme. Yoksa yerilmiş ve kovulmuş
- Ne oluyorsunuz? Ne biçim hükmediyorsunuz?
- Sihirbazlar geldiklerinde, Firavun'a; "Biz üstün gelirsek, şüphesiz bize bir ücret vardır değil mi?" dediler.
- Rabbini gönülden ve korkarak içinden hafif bir sesle sabah akşam an, gafillerden olma.
- Milletinin inkarcı ileri gelenleri: "Senin ancak kendimiz gibi bir insan olduğunu görüyoruz. Daha başlangıçta, sana
- Elif, Lam, Mim, Sad.
- Muhakkak sizi biraz korku, biraz açlık ve mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltmekle deneriz, sabredenleri müjdele.
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Müminun indirin:
Müminun Suresi mp3 : Müminun suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler