Kehf suresi 40. ayeti okunuşu , Ayet kelimesinin türkçe karşılığı.
﴿فَعَسٰى رَبّ۪ٓي اَنْ يُؤْتِيَنِ خَيْرًا مِنْ جَنَّتِكَ وَيُرْسِلَ عَلَيْهَا حُسْبَانًا مِنَ السَّمَٓاءِ فَتُصْبِحَ صَع۪يدًا زَلَقًاۙ ﴾ [الكهف: 40]
ayet arapça & türkçe okunuşuFe’asâ rabbî en yu/tiyeni ḣayran min cennetike veyursile ‘aleyhâ husbânen mine-ssemâ-i fetusbiha sa’îden zelekâ(n) [Kehf: 40]
Meal Kur'an-ı Kerim - Diyanet
Kendisiyle konuştuğu arkadaşı ona: "Seni topraktan, sonra nutfeden yaratanı, sonunda de seni insan kılığına koyanı mı inkar ediyorsun? İşte O benim Rabbim olan Allah'tır. Rabbime kimseyi ortak koşmam. Bahçene girdiğin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nüfus bakımından daha az buluyorsan da: "Maşallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur!" demen gerekmez mi? Rabbim, senin bahçenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin üzerine gökten bir felaket gönderir de bahçen yerle bir olabilir. Yahut suyu çekilir bir daha da bulamazsın" dedi. [Kehf: 40]
Kehf Suresi 40. ayet tefsiri
Dördüncü safhada, bahçeleri, mal ve mülkü bulunmayan, ehlü iyali kalabalık olmayan fakir ama bununla birlikte Allah’a inanan ve O’na güvenen arkadaşın, kendisine taslanılan üstünlükler karşısında ezilmediğini, aşağılık duygusuna kapılmadığını, bilakis kendinden gayet emin bir şekilde tatlı ve anlamlı bir dille gururlu arkadaşını ikaz edip onu düşünmeye, aklını başına alıp gerçeği anlamaya çağırdığını görüyoruz:
Önce ona Allah’ı hatırlatıyor; kendisini aslen topraktan sonra bir damla sudan yaratan sonra da ona eli yüzü düzgün adam şeklini veren Allah’ı. Ve bu davranışının, yüce Allah’ı inkâr anlamına geldiğini ihtar ediyor. Tabi bu arada da kendisinin Allah’ı tek Rab kabul eden, O’na asla şirk koşmayan, fakirlik, zenginlik vs. O’nun verdiği her şeye razı olan muvahhid biri olduğunu, bunun kendi nazarında her şeyden üstün büyük bir sermaye olduğunu ifadeden çekinmiyor. Daha sonra arkadaşına, bahçesine girdiği zaman “ Mâşallah, Allah dilemiş olmuş! Bütün kuvvet ancak Allah’a aittir ” ( Kehf 18/39 ) demesi[ 1 ], böylece bütün bunların Allah’ın vergisi olduğunu kabul etmesi ve gururlanmak yerine hamd ve şükran duygularıyla O’na boyun eğmesi gerektiğini bildiriyor. Onu gerçek bir iman ve teslimiyete çağırıyor. Ayrıca onu, tevbe edip durumunu düzeltmediği, kendisini mal ve evlatça üstün görerek böbürlenmeğe devam ettiği, arkadaşını da mal ve evladı az olduğu için hakir gördüğü takdirde Allah’ın, arkadaşına, kendisinin bahçelerinden daha hayırlısını verebileceği, kendisinin bahçelerine de bir felaket göndererek kaypak bir toprak haline getirebileceği veya suyunu, bir daha bulunmayacak şekilde batırıp yok edebileceği ikaz ve tehdidinde bulunuyor. Daha doğrusu bu yolla da onu, Allah’ın gücü ve kuvveti karşısında teslimiyete davet ediyor.
Anlaşılan o ki, gururlu kişi, mü’min arkadaşının bu nasihatlerine pek kulak asmıyor, o da Rabbinden, haksız yere kendisini horlayan ve kendine üstünlük taslayan bu zalime layık olduğu cezayı vermesini talep ediyor da bahçelerin ve sahiplerinin kötü akıbetini sergileyen şu beşinci safha meydana geliyor:
[ 1 ] Resûlullah ( s.a.s. ) Ebû Mûsâ’ya: “ Ben sana cennet hazinelerinden olan bir sözü öğreteyim mi? ” diye buyurdu. O da: “ Buyur, öğret ” deyince Efendimiz: “ Bu, لَا حَوْلَ وَ لَا قُوَّةَ اِلَّا بِاللّٰهِ الْعَلِيِّ الْعَظ۪يمِ ( La havle ve lâ kuvvete illa billahi’l-aliyyi’l-azim ) sözüdür ” buyurdu. ( Müslim, Zikir 44 ) Peygamberimiz ( s.a.s. ) şöyle buyurur: “ Kişi, evinin kapısından çıktığında, onunla birlikte görevli iki melek bulunur. Eğerبِسْمِ اللّٰهِ ( Bismillah ) derse, melekler ona: «Doğru yolu buldun», derler. لَا حَوْلَ وَ لَا قُوَّةَ اِلَّا بِاللّٰهِ ( La havle vela kuvvete illa billah ) derse, «Korundun», derler. «Allah’a güvenip dayandım» derse, «Bunlar sana yeter», derler. Bu sefer ins ve cin şeytanları onunla karşılaşır ve birbirlerine şöyle derler: «Doğru yola iletilmiş, korunmuş ve söyledikleri sözler kendisine yeterli gelmiş bir kimseden ne istiyorsunuz.» ” ( İbn Mâce, Dua 18 ) Nebiyy-i Ekrem ( s.a.s. )’in verdiği habere göre:“ Kim, bir şey görüp de onu beğenecek olursa , مَا شَاۤءَ اللّٰهُ لَا قُوَّةَ اِلَّا بِاللّٰهِ ( mâşallah la kuvvete illa billah ) derse ona hiç bir nazar değmez. ” ( Heysemî, Mecma‘u’z-zevâid, V, 109 )
Ömer Çelik Tefsiri
Kehf suresi 40 ayeti anlamı - okunuşu
“Bakarsın Rabbim bana senin bağından daha hayırlısını verir; senin bağının üzerine ise gökten bir âfet gönderir de o bağ kupkuru, kaypak bir toprak hâline dönüşüverir.”
Mokhtasar tefsiri
Allah Teâlâ`nın bana, senin bahçenden daha iyisini vereceğini ve seninkine gökten felaket gönderip, bahçeyi üzerinde hiç ot bitmeyen çorak bir hale getirerek, kaygan ve düz bir hale geleceğini düşünmekteyim.
Ali Fikri Yavuz
Olur ki Rabbim, bana, senin bağından daha hayırlısını verir; seninkinin üzerine de gökten bir âfet indiriverir de yalçın bir toprak oluverir
İngilizce - Sahih International
It may be that my Lord will give me [something] better than your garden and will send upon it a calamity from the sky, and it will become a smooth, dusty ground,
Kehf suresi okuAbdulbaki Gölpınarlı meali
Umarım ki Rabbim, bana seninkinden daha hayırlı bir bağ verir, senin bağına da yıldırımlar yollar gökten de kaypak, kaygan bir toprak oluverir bağın.
Azerice Bunyadov Memmedeliyev
Ola bilsin ki, Rəbbim mənə sənin bağından daha yaxşısını versin və sənin bağına göydən bir bəla endirsin ki, o, hamar (sürüşkən, ayaq basılası mümkün olmayan, heç bir şey bitməyən qupquru) bir yer olsun!
Kuran Araştırmaları Vakfı
"Belki Rabbim bana, senin bağından daha iyisini verir; senin bağına ise gökten yıldırımlar gönderir de bağ kupkuru bir toprak haline gelir."
Kehf suresi (Al-Kahf) 40 ayeti arapça okunuşu
﴿فَعَسَىٰ رَبِّي أَن يُؤْتِيَنِ خَيْرًا مِّن جَنَّتِكَ وَيُرْسِلَ عَلَيْهَا حُسْبَانًا مِّنَ السَّمَاءِ فَتُصْبِحَ صَعِيدًا زَلَقًا﴾
[ الكهف: 40]
فعسى ربي أن يؤتين خيرا من جنتك ويرسل عليها حسبانا من السماء فتصبح صعيدا زلقا
سورة: الكهف - آية: ( 40 ) - جزء: ( 15 ) - صفحة: ( 298 )English | Türkçe | Indonesia |
Русский | Français | فارسی |
تفسير | انجليزي | اعراب |
Türkçe Kur'an-ı Kerim ayetler
- Oysa Rahman'a çocuk edinmek yaraşmaz, çünkü göklerde ve yerde olan her şey Rahman'a baş eğmiş
- Oraya geldiğinde, kendisine şöyle nida olunmuştu: "Ateşin yanında olan ve çevresinde bulunanlar mübarek kılınmıştır. Alemlerin
- "Bizim sizin üstünüzde bir nüfuzumuz yoktu. Bilakis, azmış bir millettiniz."
- Göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır. Vekil olarak Allah yeter.
- Musa milletine: "Ey milletim! Beni niçin incitirsiniz? Oysa, benim size gönderilmiş Allah'ın bir peygamberi olduğumu
- Haksızlığa uğratılarak kendilerine savaş açılan kimselerin karşı koyup savaşmasına izin verilmiştir. Allah onlara yardım etmeğe
- Senden azabı acele bekliyorlar. Eğer süre belirtilmiş olmasaydı azap onlara hemen gelirdi. Ama yine de
- Binek vermen için sana geldiklerinde, "Size binek bulamıyorum" dediğin zaman, sarfedecek bir şey bulamadıkları için
- Allah'ın insanlara verdiği rahmeti önleyebilecek yoktur. O'nun önlediğini de ardından salıverecek yoktur. O, güçlü'dür, Hakim'dir.
- Ey insanlar! Allah'ın size olan nimetini anın; sizi gökten ve yerden rızıklandıran Allah'tan başka bir
türkçe Kuran sureleri :
En ünlü Kur'an okuyucularının sesiyle surah Kehf indirin:
Kehf Suresi mp3 : Kehf suresini dinlemek ve indirmek için okuyucuyu seçin Yüksek kalitede tamamlayın
Ahmed Al Ajmy
Bandar Balila
Khalid Al Jalil
Saad Al Ghamdi
Saud Al Shuraim
Abdul Basit
Abdul Rashid Sufi
Abdullah Basfar
Abdullah Al Juhani
Fares Abbad
Maher Al Muaiqly
Al Minshawi
Al Hosary
Mishari Al-afasi
Yasser Al Dosari
Bizim için dua et, teşekkürler